Master Tezler / Master Thesis
Permanent URI for this collectionhttps://ada.atilim.edu.tr/handle/123456789/23
Browse
Browsing Master Tezler / Master Thesis by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 845
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 11 Eylül 2001 terörist saldırısı neticesinde ABD'nin güvenlik algılamalarındaki değişiklik(2007) Bektaş, Buket; Bal, İdris; Department of International RelationsBu çalışma'da 11 Eylül sonrası süreçte, ABD'nin benimsediği yeni güvenlikstratejileri ve uygulamaya koyduğu ?Önleyici Saldırı? doktrini, arka planı ve sonuçlarıele alınarak incelenmiştir. Bu çerçevede, ABD'nin mevcut politikalarının olumsuzyansımaları ve hatalı yönleri de ele alınmaktadır.Çalışma'nın ortaya koymaya çalıştığı temel görüş, 11 Eylül sonrasında,ABD'nin ulusal güvenlik kavramını, küresel bir güç olması sebebiyle,küreselleştirmesi ve bu çerçevede güvenlik sorununu yanlış algılayarak, yanlışpolitikaları uygulaması ve bunun sonucunda, içinden çıkılamayan bir güvenlikbunalımına ya da güvenlik sendromuna, gerek dünyayı; gerekse kendisini sürüklemişolmasıdır. Bu tespitler yapılırken, çalışma boyunca, öncelikle 11 Eylül öncesiAmerikan dış politikası, klasik temelleri ve uygulamalarıyla ortaya konulmaya veanlaşılmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken, Amerikan dış politikasının geçen zaman vedeğişen uluslararası koşullar çerçevesinde ne şekilde dönüşüm gösterdiği tarihsel birperspektifle ifade edilmeye çalışılmıştır. Bunu takiben; 11 Eylül olaylarına sebebiyetveren küresel terörün temelleri ifade edilmeye çalışılarak, 11 Eylül olaylarına kadargelen süreç tahlil edilmeye çalışılmıştır. Bu arka plan bazında, ABD'nin 11 Eylülsonrası geliştirdiği yaklaşımlar ve uygulamaya koyduğu yasal düzenlemeler hakkındadetaylı bilgi sunularak, 11 Eylül sonrası Amerikan stratejisinin dayandığı noktalarirdelenmiştir.Çalışma'da 11 Eylül öncesi sürecin üzerine 11 Eylül sonrası yaklaşım vepolitika farklılıkları oturtularak, analitik bir yaklaşımla, ABD'nin, 11 Eylül sonrasındamuğlaklaşan ?güvenlik? kavramını, ne şekilde ?güvensizlik? kavramıyla özdeş halegetirdiği ifade edilerek; küreselleşen bir dünyada güvenliğin ve güvensizliğinküreselleşmesinin yarattığı olumsuz sonuçlar ve etkileri incelenmektedir.Anahtar Kelimeler: 11 Eylül, önleyici saldırı, küresel güvensizlik, güvenlikbunalımı, güvenlik sendromu,Master Thesis 11 Eylül 2001'den günümüze Türk-Amerikan ilişkileri ve ABD'nin Türk dış politikasına etkileri(2013) Erol, Fatma Tuğçe; Keser, Ulvi; International Relations11 Eylül 2001'den Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri ve Amerika'nın Türk Dış Politikasına Etkileri? başlıklı bu tez çalışması, Soğuk Savaş sonrası uluslararası milat olarak nitelendirilen 11 Eylül olaylarının hem ABD hem de Türkiye'deki yankılarını ele alarak iki ülke arasındaki ilişkilerin birbirlerine olan etkilerini araştırma amacıyla oluşturulmuştur.ABD'de Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Pentagon'a gerçekleştirilen saldırılar, 2001'den itibaren George Walker Bush yönetiminin ciddi ve yıkıcı kararlar almasına yol açmıştır. Bu kararlar doğrultusunda birtakım önyargılar tekrar uyandırılmış ve Orta Doğu'nun akıbeti hakkında tasarlanan planlar işlemeye başlamıştır. Müttefiki Türkiye'nin teröre karşı destek amaçlı yanında olduğu ABD, Afganistan ve Irak işgallerinden sonra yoğunlaştırdığı dış politikasına ve yeni işgal stratejileri geliştirerek yön verdiği `yeni dünya düzeni'ne uygun bir politika benimsemiştir.ABD'nin diyalog ortamı yaratmadan gerçekleştirdiği 2.Körfez Savaşı'yla beraber Türkiye dâhil birçok devlet müdahaleci dış politikaya karşı bir tutum sergilemiştir. Bunun sonucunda Türkiye ile ABD arasında 1 Mart Tezkeresi sorunu yaşanmış, ilişkilere ABD penceresinden bakıldığında bir hayal kırıklığının oluştuğu görülmüştür. ABD'nin stratejilerinin bir parçası olarak Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye sınırlarına yerleştirilmesi zamanla PKK'nın güçlenmesine yol açmış, bu durum da ABD ile olan ilişkileri sekteye uğratmıştır. Büyük Orta Doğu Projesi'nde önemli ülke haline gelen Türkiye'yle ABD arasındaki ilişkiler yoğunlaşmaya başlamıştır.ABD'nin 11 Eylül sonrası Orta Doğu'yu hedef olarak belirleyerek egemenlik alanını genişletme çabaları kapsamında başlattığı medeniyetler arası savaş, barışa ve devletlerarasındaki huzura zarar veren İslamofobi kavramını yeniden diriltmiştir. Dünya,-özellikle İslam coğrafyası- büyük bir karmaşanın içerisine çekilmiş, bir dargın bir barışık devam eden Türk-Amerikan ilişkileri Barack Obama döneminde nispeten daha ılımlı bir seviyelerde seyretmiştir.Tezin yazımında kitap, makale, tez gibi kaynakların yanı sıra 11 Eylül belgeseli Loose Change'den, internet kaynaklı düşünce kuruluşlarının web sitelerinden, gazete, televizyon haberleri (yerli ve yabancı basın) ve haritalardan yararlanılmış, ayrıca Türk-Amerikan ilişkileri kapsamında Ermeni Sorunu'nun aydınlatılması amacıyla Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur'la röportaj yapılmıştır.Master Thesis 11 Eylül sonrası dönem ve değişen yeni dünya düzeninde stratejik güvenlik bağlamında Doğu Akdeniz'de İngiliz üsleri(2014) Keser, Hazel; Yılmaz, Gözde; International RelationsTarihin her döneminde göçler ve sorunlar adası olarak bilinen Kıbrıs adası özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'nin Ortadoğu'daki kalıcı tesislerini kapatması ve buralardaki askeri gücünü adaya yığmasının ardından bir ileri karakol olarak görev yapmaya başlar. 16 Ağustos 1960 tarihinde İngiltere, Yunanistan ve Türkiye'nin garantörlüğünde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte İngiltere adadaki haklarından vazgeçerken stratejik öneme sahip iki hükümran askeri üs yanında bazı askeri tesisleri ve alanları da kendine ayırmayı ihmal etmez. Yıllar sonra Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilgili garanti anlaşmalarının Kıbrıslı Rumlar ve Türkler için değil İngiltere'nin menfaatleri için hazırlandığı da tartışmaya açılacak bir konu olur. Bugün gelinen noktada ise Doğu Akdeniz'de son derece stratejik bir pozisyonda bulunan Kıbrıs adasında İngiltere'nin Dikelya ve Agrotur üsleri yanında ABD tarafından kullanılmakta olan bazı askeri tesisler ve dinleme istasyonları söz konusudur. Her iki ülkenin Echelon adı verilen ve neredeyse bütün dünyayı takip etmelerine imkân sağlayan bu telekulak sistemi yanında Ayios Nicholaos bölgesinde, ayrıca ABD Büyükelçilik binasında ve Trodos Dağlarında da istihbarat ağları ve sinyal istihbaratına yarayan tesisleri bulunmaktadır. Sanayi casusluğu, ekonomik ve askeri istihbarat yanında ABD, İngiltere ve müttefikleri tarafından zaman zaman farklı askeri operasyonlar için de kullanılan Dikelya ve Agrotur üsleri özellikle ABD'nin vazgeçmeyeceği tesisler arasındadır. Özellikle 11 Eylül 2011 tarihinde El Kaide'nin ABD'de gerçekleştirdiği saldırılar ardından başta ABD ve müttefikleri olmak üzere bütün Batı dünyası ve şüphesiz NATO'nun da savunma ve güvenlik stratejilerini değiştirmesine neden olmuştur. Böylece ABD ve İngiltere özellikle Doğu Akdeniz'de savunma ve güvenlik bağlamında yeni arayışlara girmeye başlamıştır. Bu durum adadaki üsleri ve istihbarat merkezlerini ise olmazsa olmaz haline getirmiştir.Master Thesis 112 Acil Sağlık Hizmetleri'nde çalışan personelin iş doyumu: Ankara ili örneği(2015) Düzova, Sibel; Tengilimoğlu, Dilaver; BusinessTeknoloji ve tıp alanındaki hızlı ilerlemeler, kentleşme, dünya nüfusunun artması, sağlık hizmetlerinin sunumunda belirgin değişikliklere neden olmuştur. Tıbbın tarihiyle paralel gelişmeler gösteren ve acil tıbbın hastane öncesi ortama uzantısı olan Acil Sağlık Hizmetleri dünyada son otuz yılda önem kazanmış ve bu alanda hızlı değişimler yaşanmaya başlanmıştır. 7 gün 24 saat hizmet sunulan bu birimlerde, işle ilgili sağlık sorunlarının artması, çalışanlara yönelik sözlü, psikolojik ve fiziksel şiddetin giderek yaygınlaşması üzerine ASH araştırmacıların dikkatini çekmiş ve konuya daha fazla önem verilmeye başlanmıştır. 112 çalışanları işleri gereği bulaşıcı hastalıklar, stres ve şiddete maruz kalabilen ve zaman içerisinde ruhsal, duygusal ve fiziksel sağlıklarına etki eden birçok faktörle karşılaşmaktadırlar. İş doyumu bu faktörlerden sadece bir tanesidir. Kişilerin başarılı, mutlu ve üretken olabilmelerinin en önemli gereklerinden biri olan iş doyumu; İşin bireye sağladıklarının algılanması ile oluşan hoşnutluk duygusudur. İş doyumu her meslekte önemlidir. Çalışanların iş doyumu meslek grupları arasında farklılıklar gösterebileceği gibi, aynı meslek grubunda, kurumlar arasında bile farklılık gösterebilmektedir. Bu çalışmada 112 ASH' de çalışan personelin iş doyum düzeylerinin ölçülmesi ve buna etki eden faktörlerin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı nitelikte bir araştırma olarak yürütülmüştür. Şubat 2015 itibari ile Ankara İl Ambulans servisinde çalışan 262 personel çalışmaya katılmıştır. Veriler demografik bilgiler anket formu ve Minnesota iş doyum ölçeği ile toplanmıştır. Çalışma sonucunda Ankara 112 İl Ambulans Servisi çalışanlarının Minnesota iş doyum ölçeğine verdikleri cevaplar doğrultusunda genel olarak içsel doyumlarının yüksek olmasına rağmen dışsal doyumlarının özellikle yöneticiler, çalışma ortamı, terfi olanakları vb. konularda doyumsuzluk yaşadıkları görülmüştür. Anahtar Sözcükler; 112 Acil Sağlık Hizmetleri, ASH Çalışanları, iş doyumuMaster Thesis 15 Temmuz darbe girişimi ve Türk dış politikasına etkileri(2017) Baykara, Sevin; Ünal, Hasan; International RelationsTürk dış politikası, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi öncesine kadar ABD ve Avrupa ülkeleriyle sorunlar yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Tarih boyunca dönemsel etkenler ile yakınlaşan ve gerginleşen Türkiye-Rusya İlişkileri ise Suriye krizi ile çatışan fikirler devam ederken Rus uçağının düşürülmesiyle ekonomimizi ve yatırım projelerini etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Türkiye, kurtuluş mücadelesini verip anayurdunu düşmanlardan temizledikten ve Misak-ı Milli sınırları içerisinde Cumhuriyetini ilan ettikten sonra, 1960 yılından itibaren darbe girişimleri ve darbelere sahne olmuştur. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti, daha önce örneği olmayan bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalmıştır. Fethullah Gülen'in (FETÖ) bugünlere gelişi, ABD'den oturum iznini nasıl aldığı ve iadesinin istenmesinin hala tartışma konusu olarak devam ettiği görülmektedir. Darbe girişiminden sonraki süreçte ise olası senaryolar üzerinde durulmaktadır. Ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması, terör eylemlerinin son bulması Türkiye'nin öncelikli hedefleri haline gelmiştir. Buradan hareketle tezimizin amacı 15 Temmuz darbe girişimi ve Türk dış politika üzerindeki yansımalarını niteliksel literatür taraması ışığı altında analiz etmektir. Anahtar Sözcükler: Türkiye, Rusya, Uçak krizi, Darbe, FETÖ, ABDMaster Thesis 1909 tarihli Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü (Sokullu köşkü) ve değişiminin mekansal analizi(2023) Bildiş, Sadık Çağrı; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective CoursesGeleneksel Türk konut mimarisinde önemli bir yere sahip ahşap kârgir yapılardan ve döneminin son örneklerinden biri olan, yapımına 1909 yılında başlanan Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü (Sokullu Köşkü) İstanbul'un Kadıköy semtinde yer almaktadır. Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü yapıldığı günden günümüze kadar değişik kişiler tarafından farklı amaçlarla kullanılmış ve son olarak 2013 yılında Yapı Merkezi tarafından restore edilmiştir. Bu tez çalışması kapsamında İstanbul ve Kadıköy'ün tarihi araştırılmış, köşkte etkisi olan mimari akımlar incelenmiştir. Köşkün mevcut durumu için alan çalışması yapılmış, gözlemler fotoğraflarla belgelenmiş, rölöve çizimleri ve restitüsyon projeleri incelenerek elde edilen bilgiler çalışma kapsamında kullanılmıştır. Ancak yapılan alan çalışması kapsamında bütün mekanlar araştırmacı tarafından fotoğraflanamamıştır. Köşkün mevcut halinin araştırmacı tarafından çekilebilen görselleri, Yapı Merkezi tarafından restorasyon çalışması öncesinde çekilen görselleri ile kapsamlı bir şekilde karşılaştırılmıştır. Dönemin ahşap yapılarından biri olan ve günümüze ulaşmış nadir köşkler arasında bulunan Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü'nün mimarı kesin olarak bilinmemekle beraber Vedat Tek olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda köşkün mimar Vedat Tek ile ilişkisi, mimarın diğer yapıları ve el kitaplarında bulunan çizimlerle birlikte karşılaştırma yapılarak incelenmiştir. Ayrıca köşkün cephe ve mimari özellikleri dönemin diğer yapılarıyla da karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ile daha önce hakkında herhangi bir akademik çalışma olmayan Ziyaeddin Efendi Köşkü'nün mevcut durumunun incelenerek özgün mimari tasarımına yönelik değerlendirmeler yapılması ve literatüre kazandırılması hedeflenmektedir.Master Thesis 1955-1974 sürecinde Kıbrıs'ta istihbarat faaliyetleri(2017) Seçmen, Abdulkadir; Ünal, Hasan; International RelationsBu tez çalışmamda Kıbrıs adasında 1950 yılından itibaren artan huzursuzluk ortamında birden fazla tarafın birbirleri arasında yaratılan güvensizlik ortamları karşısında istihbarat faaliyetleri incelenmeye çalışılmıştır. 1955 yılıyla birlikte Kıbrıs Rum toplumu içerisinden çıkan EOKA örgütünün kanlı faaliyetleri karşısında başta Türk toplumu olmak üzere Adanın yönetim koltuğunda olan İngilizlerin tedhiş hareketleriyle başa çıkma çalışmalarının büyük bir bölümü olan istihbarat toplama faaliyetlerine değinilmiştir. 16 Ağustos 1960 tarihi ile birlikte Kıbrıs'ta bulunan taraflar ve bağlı oldukları ülkelerle birlikte ortak bir anlaşmaya varılmış, iki toplumlu ve eşitlikçi ilkelere dayanan Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmalarında ki en önemli hususlardan birisi olan EOKA tedhiş hareketi eylemlerine son vermesi gerekmekteydi. Cumhuriyetin ilanı ve yönetim mekanizmalarının kurulmasıyla Kıbrıslı Rumlar kuruluş anlaşmalarının kendilerine zorla dayatıldığını ve eşitlik ilkelerine uymadığını belirterek adeta yönetimde oyunbozanlık yaparak Kıbrıs Türk tarafını görmezden gelmeye başlamıştır. Siyasal baskılarla birlikte ada üzerinde toplumsal olayların başlamasındaki en büyük etken yönetimde bulunan Rum kökenli yöneticilerdi. Bu negatif tansiyon giderek artmakta ve 1963 yılının aralık ayında Kıbrıslı Rumlarca tarih sahnesine 'Kanlı Noel' olarak geçecek büyük bir saldırı ile etnik soykırım gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu arada Kıbrıs Türk tarafınca beklenmeyen sert bir savunma refleksi gösterilmiştir. EOKA'ya karşı Kıbrıs Türkü, Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) yeşerterek tüm Kıbrıs üzerinde teşkilatlanmıştır. Ancak Rumlar devlet mekanizmalarını ENOSİS temelinde şekillendirmeye devam ederek 'Kanlı Noel' ile başlattıkları işe 1974 yılında yapılan Sampson darbesine kadar artarak devam etmiştir. Kıbrıs Cumhuriyetini şekillendiren Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla garantörlük hakkı verilen Türkiye, soy birliği olan Kıbrıslı Türklere karşı artarak devam eden yoğun baskıya daha fazla seyirci kalmamış ve Barış Harekatıyla müdahale etmiştir. Tez çalışmasının I. bölümünde Kıbrıs adasının genel anlamda tarihi ile birlikte jeopolitik önemine değinilmiştir. Teorik anlamda istihbarat incelenmiş ve istihbaratın alt kolları tanımlanarak kısa bilgiler verilmiştir. 1955-1960 yılları arasında EOKA tedhiş hareketiyle birlikte Kıbrıs'ın yönetiminde bulunan İngilizlerin bu örgütün hareketlerini İstihbarat bağlamında nasıl ele aldıkları incelenmiştir. EOKA örgütünün istihbarat faaliyetleri ve yapısı değerlendirilerek, bu örgüte karşı Kıbrıs Türkleri tarafından oluşturulan Türk Mukavemet Teşkilatının istihbari ve operasyonel faaliyetleri incelenmiş, başta eğitim olmak üzere gizli harekat faaliyetlerine değinilmiştir. Çalışmanın II. Bölümünde 1960 yılı itibariyle kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinde oluşturulan güvenlik mekanizmaları incelenmiştir. Cumhuriyetle birlikte oluşan yönetimden soyutlanan Kıbrıs Türk toplumu kendi içerisine kapanarak federasyon faaliyetleri çerçevesinde güvenlik ve istihbaratını TMT eli ile yürüttüğü görülmüştür. Yeni devletin kurulmasıyla birlikte başta küresel dominant aktörlerin adaya istihbari anlamda ilgileri artmaya başladığı görülmüştür. Diğer ülkelerin ada üzerinde yapmış olduğu faaliyetler 1960-1974 yılları arasında incelenerek değerlendirilmiştir. III. bölümde coğrafi olarak eşsiz konumda bulunan Kıbrıs'ın teknik istihbarat alt yapısı incelenmiştir. Soğuk savaş döneminin güvensizlik ortamında batı bloğunun doğu bloğu üzerinde gerçekleştirilen elektronik istihbaratın batı için nasıl bir öneme sahip olduğu görülmüştür. Kıbrıs'ta bulunan Amerikan ve İngiliz istihbarat tesislerinin faaliyetleri değerlendirilmiştir.Master Thesis 1979 İslam Devriminden sonra İran'ın diş politikası(2013) Mokhtarpour, Marziyeh; Gürson, Ali Poyraz; Public Relations and Advertisingİran İslam devrimini incelediğimizde bu devrimin İslam Devriminden daha çok Pehlevi iktidarına karşı ayaklanmış toplu bir muhalefet hareketi olduğunu görmekteyiz. Çünkü devrim sürecinde muhalif gruplara bakıldığında liberallerden ılımlı İslamcılara, komünistlerden radikal İslamcı kanada kadar birbirlerinden çok farklı birçok grup bir arada toplanmıştır. Ancak Devrimin gerçekleşmesinden sonra Humeyni radikal İslamcı kanadı arkasına alarak yönetimi ele geçirmiştir. 1979 yılında İran'da gerçekleşen devrim, asırlardır süren monarşi geleneğini yıkmakla birlikte İran'ın iç ve dış politikasını da değiştirmiştir. Pehlevi döneminde İran, ABD ve İsrail'in bölgedeki en önemli müttefikleri olmasına rağmen devrimden sonra bu iki ülkenin düşmanı haline gelmiştir. Devrim sonrası İran'ın dış politikasına yön veren ana etkenler 'bağımsızlık', 'batı karşıtı' ve 'devrim ihracı' olmuştur. İş başına gelen yeni yönetim İslam devrimini diğer Müslüman ülkelere ihraç etme çabasında olmakla birlikte bölge ülkelerinde tedirginliğe sebep olmuş ve böylece İran yalnızlığa itilmiştir. Humeyni döneminde İran uluslararası camiada yalnızlığa itilerek, Irak ile gerçekleşen savaşta bu durumu daha çok kötü bir hale getirmiştir. Dolayasıya Humeyni'nin ölümünden sonra iş başına gelen Refsancani ve Hatemi İran'ın dış dünyaya açılma hususunda daha istekli politikalar izlemişler ve böylece İran dış dünyayla ilişkilerini düzeltme çabasına girmiştir. Ancak Hatemi'den sonra cumhurbaşkanlığına gelen Ahmedinejad yaptığı sert söylemler ve uzlaşmaz üslubu nedeni ile İran'da aslında pek çok şeyin değişmediğini ortaya koymuştur.Master Thesis 1990 sonrası Türkiye ekonomisinde ihracatın gelişimi: Almanya ile karşılaştırılması(2010) Yavuz, Ayfer; Ak, Salih; International Trade and LogisticsKüreselleşme olgusuyla birlikte artan ticari ve finansal ilişkiler sonucunda ihracat, bütünleşen ülkeler açısından daha da önem kazanmıştır. Bunun yanı sıra ekonomik kalkınmanın ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin yolu da istikrarlı bir ihracat artışından geçmektedir. Sürdürülebilir ihracat artışının sağlanmasında ise ihracatın finansmanı büyük önem arz etmektedir.Bu tez çalışmasında dış ticaret politikası, ihracatın finansmanı ve 1990 sonrası ihracatın gelişimi incelenmiş, belirlenen bankalarla görüşülüp ticari bankaların, küreselleşmeyle beraber önemi artan ihracatın finansmanı konusuna yaklaşımı araştırılmıştır. Ayrıca çalışmada somut sonuçlara ulaşmak için Federal Almanya incelenmiştir. Türk Eximbank'la, Türkiye'de ve Almanya'da bulunan ticari bankalarla yapılan görüşmeler ve elde edilen veriler ışığında genel değerlendirmeler yapılıp ihracatın gelişimi için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Master Thesis 1990-2019 döneminde Afganistan ve Pakistan siyasi ilişkileri(2020) Suhbat, Naqıbullah; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Scienceİkinci Dünya savaşının ardından 1947 yılında Hindistanla birlikte bağımsızlığına kavuşan Pakistan'ın, doğuşundan itibaren Afganistan ile ilişkileri Durand Sınır Hattı ve Peştunistan meselesi yüzünden ihtilaflıdır. Bu sorunlar uzun süre iki ülke arasında gerginliklere neden olmuş ve zaman zaman çatışmalar da yaşanmıştır. Sınır sorunu, Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerde sorunların ana kaynağını oluşturmakla birlikte, terörizm, çatışma ve istikrarsızlık gibi bölge güvenliği ve uluslararası güvenlik bağlamında önem arz eden önemli meselelerin de temelini teşkil etmektedir. Günümüzde Durand Hattı adıyla bilinen iki ülke sınırı, her ne kadar uluslararası camiada Pakistan ile Afganistan arasındaki resmi sınırı olarak kabul edilmekte ise de, Afganistan bu konuda resmi bir tutum ortaya koymuştur. Bu sınır, Kral Zahir Şah'tan itibaren bugüne kadar iktidara gelen yöneticilerin hiçbiri tarafından tanınmamıştır. Karzai yönetimi de söz konusu sınır hattını tanımamaktadır. Pakistan'ın kuruluş döneminde Afganistan tarafından ortaya atılıp günümüze kadar 'taviz verilmez' bir iddia olarak gündemdeki yerini koruyan Peştunistan meselesi de, Pakistan açısından ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Bu nedenle daha önceki dönemlerde olduğu gibi Karzai döneminde de Afganistan Pakistan ilişkilerinin daha çok bu eksende gelişmektedir. Afganistan-Pakistan ilişkileri Taliban sorunu yüzünden gerginleştiğinde, üçüncü bir ülkenin girişimleri ile İki ülke liderleri, bir araya gelip, dostluk mesajları vererek bölgesel güvenlik açısından iki ülkenin 'işbirliği' içinde hareket etmelerinin önemini vurgulasalar da, bu ülkelerin birbirine karşı 'düşmanca' tavırları esas itibariyle değişmemiştir. 2001-2014 yıllar arasında iki ülke ilişkileri gerginliklerle devam etmesine rağmen karşılıklı ziyaretler de olmuştur. Karzai, 14 yıllık hükümet süresi dönemindeki güvenlik sorunları nedeniyle, özellikle de Taliban'la müzakere konusunda destek almak için 21 kez Pakistan'ı ziyaret etmiştir. Fakat tüm bu ziyaretlere rağmen Karzai, Pakistan'ı güvenlik sorunlarını çözmek ve Taliban'ı müzakere masasına oturtmak için ikna edememiştir. İki ülke ilişkilerinde Durand hattı, Peştunistan ve Taliban sorunları varlığını korumaktadır. Anahtar Kelimeler: Afganistan, Pakistan, TalibanMaster Thesis 1990`larda Türk dış politikasının oluşumu güvenlik kaygıları ve Milli Güvenlik Kurulu`nun rolü(2003) Canikoğlu, Erhan; Gözen, Ramazan; Department of International RelationsÖZET 1990'LARDA TÜRK DIŞ POLİTİKASININ OLUŞUMU: GÜVENLİK KAYGILARI VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU'NUN ROLÜ Erhan Canikoğlu SBE, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yüksek Lisans Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Ramazan Gözen Temmuz, 2003 Dış politika analizinde karar alma yaklaşımını benimseyen davranışçı ekole mensup yazarlar, karar sürecinin her zaman rasyonel modele uygun gelişmediğini, süreçte örgütsel ve bürokratik etkenlerin önemli rol oynadığını ortaya koydular. Biz de bu teorik yaklaşım ışığında, Türk dış politikasının 1990'lardaki oluşum sürecinde güvenlik kaygılarının ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK)'nun rolünü analiz edeceğiz. Türkiye'de dış politikanın oluşumu ağırlıklı olarak Atatürk'ün öngördüğü ilkelere ve yönelimlere dayanmıştır. Soğuk Savaş döneminin sona erdiği ve dünyada küresel düzeyde radikal değişimlerin yaşandığı 1990 Tarda, Türk dış politikası geleneksel çizgilerini korumuştur. Türk dış politikasının oluşum sürecinde hükümetlerin yanında, sivil ve asker bürokratlar da önemli rol oynamıştır. Bu üst düzey karar alıcılar, 1961 'de kurulan MGK'da temsil edilmektedirler. Bu çalışmanın amacı, milli güvenliğin sağlanması için kurulan MGK'nın, tarihsel ve anayasal gelişimini ve devlet aygıtı içindeki yerini incelemek, güvenlik kaygılarının ve MGK'nın, 1990 Tarda dış politika oluşumunda nasıl bir rol oynadığım, belirli dış politika davranışları açısından ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Türk Dış Politikası, Karar-alma, Güvenlik, Milli Güvenlik Kurulu IVMaster Thesis 1993 yılı sonrasında Turkiye-İsrail askeri ilişkileri(2012) Belal, Bashar; Gurson, Poyraz; Public Relations and AdvertisingTürkiye-İsrail ilişkileri İsrail devletinin kuruluşundan bu yana inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. 1990'lı yıllarda Orta Doğu'daki en güçlü ittifaklardan birine dönüşen Türkiye-İsrail ilişkileri, 2000'li yıllarda kötüleşmeye başlamış olup bu kötüleşme günümüzde de devam etmektedir.Türkiye-İsrail ilişkilerinin en güçlü yönlerinden biri askeri ilişkiler olmuştur. 1990'lı yıllarda yoğun bir modernizasyon sürecine giren Türk ordusu, İsrail'in teknolojik olanaklarından önemli ölçüde yararlanmıştır. İsrail, Türk ordusuna modernizasyon konusunda gerekli hizmeti verip Türk ordusuna çeşitli silah türleri vermiştir. Bu arada savunma sanayi alanında çok sayıda ortak proje gerçekleştirmiş ve ortak askeri tatbikatlar yapılmıştır. Ayrıca güvenlik ve istihbarat konularında Türk ve İsrail orduları iş birliği yapmıştır.ABD tarafından desteklenen Türkiye_İsrail ilişkileri, 1993-1999 yılları arasında her üç tarafın bölgedeki çıkarlarına hizmet etmeyi amaçlamaktaydı. 2000'li yıllarda ise Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkiler yakınlaşma anlamında yeniden şekillenerek pekiştirilmiştir.Anahtar Kelimeler: İsrail, Türkiye, askeri ilişkiler, modernizasyon, Arap dünyasıMaster Thesis 1999 sonrası Türkiye'de demokratikleşme çabaları ve siyasi sisteme yansımaları(2012) Tinga, Murat; Özen, Hayriye; Department of Public Administration and Political ScienceTürkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde, 1999 Helsinki ve Avrupa Birliği hedefinin olabilirliğini ve böylece inandırıcılığını arttıran 2002 Kopenhag zirveleri, Türkiye'nin demokratikleşmesi sürecinde çok önemli dönüm noktaları olmuştur. Türkiye'nin demokratikleşme çabalarını bu dönüm noktalarından alarak AB üyeliği sürecinde ne gibi aşamaların kat edildiği, siyasi erkin dışsal eşgüdümle içsel değişimleri ne ölçüde gerçekleştirdiği ve yaşama sunduğu, Türkiye'nin siyasi yapısında ne gibi bir değişim ve dönüşümün gerçekleştirildiği incelenmiştir. Bu değişim ve dönüşüm çabaları incelenirken bir yandan siyasi erkin bu değişim ve dönüşüm yönünde ne ölçüde kararlı olduğu, diğer yandan ise çeşitli siyasal ve toplumsal grupların bu değişim ve dönüşüme verdikleri tepki dikkate alınarak ve bu çerçevede değişim ve dönüşümün hangi toplumsal-siyasal gruplar tarafından ne ölçüde desteklendiği ve ne ölçüde muhalefet edilerek itirazlar yükseltildiği ortaya konulmuştur.Çalışmanın sonucu olarak Türkiye' de 1999 sonrası gerçekleştirilen demokratikleşme çabalarının neler olduğu ve bu çabaların, ortaya konulan teorilerle ne ölçüde bağdaştığı irdelenerek siyasal sisteme yansımaları değerlendirilmiştir.Master Thesis 2005 Irak Anayasası'nda federalizm(2018) Alı, Alı Anwer; Sever, Dilşad Çiğdem; LawFederalizm Dünyada ABD, Rusya, Avustralya gibi ve bir çok devlet tarafından kullanılan bir sistemdir. bu sistem Devlet içinde Merkezi Hükümetin yanı sıra birden çok Hükümetten oluşmaktadır, yani Merkezi Hükümet dediğimiz Federal Devletin içinde bölge veya eyaletlerden oluşan Hükümetlerde vardır , bu birimlere Federe Devlet ismi verilmektedir, ve her federe devletin kendine özgü Anayasası Vardır, Ancak bu anayasanın federal devletin Anayasasıyla çelişmemelidir. Federal sistemde merkezi hükmet ve Bölgesel hükümet arasında bir yetki paylaşımı vardır, bu yetkiler ülkelerin anayasasında belirlenmektedir ve bu anayasanın katı olması gerekmektedir, ayrıca bu yetkileri güvence altına alan bir yüksek mahkemenin varlığına gerek vardır. Irak Cumhuriyeti bu sistemle yeni tanışmıştır, önceden Üniter bir devlet olan Irak 2003'ten sonra rejimin değişmesiyle birlikte ve daha sonra bu süreçte 2005 Anayasasında Federal sisteme geçiş yapmıştır. çalışmada ilk önce federal sistemi daha yeni benimseyen 2005 Irak Cumhuriyeti Anayasasını özellikleri incelenmiştir . Irak'taki federalizm, etnik ve idari temele dayanmaktadır: Bir yandan, etnik temelde bir bölgenin kurulmasını öngörmekte ve öte yandan, idari bir zeminde bir vilayete veya birden fazla vilayete bir bölge kurulması hakkını tanımaktadır. Bu sistem, dünyadaki federal deneyimler arasında bir emsal teşkil eder çünkü bölgelerin - idari ve etnik temelde kurulmasına izin verilmiştir. Oysa dünyada kurulan bazı federal sistemler mezhepçilik ve milliyetçilik farklılıklarına çözüm olarak ortaya çıkmıştır, örneğin İsviçre'de Federalizm dini bloklar arasındaki farklılıklara bir çözüm olarak, Belçika'daysa etnik ve dilsel nedenlerle kurulmuştu. Dünyadaki federal sistemlerle kıyaslandığında, Irak anayasasının bölgelere verdiği yetkilerin, diğer örneklere oranla çok daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Örneğin on dokuzuncu yüzyılın ortalarında iç savaşa kapılan ABD ve bu savaşın en büyük nedenlerinden biri olan merkezi otorite pahasına eyaletlere verilen geniş yetkiydi. Kuzeydeki eyaletlerin, güneydeki ayrılık isteyen eyaletlerin karşısında zafer elde ettikten sonra merkezi otoriteye ülkenin birliğini koruyan geniş yetkiler verilmişti. Irak'ta federal sistemle birlikte idari adem-i merkeziyetçilik benimsenmiştir. İdari adem-i merkeziyet uyarınca, vilayetlere basit bir yürütme yetkisi verilmektedir; bu,- ulusal azınlıkların isteklerini yerine getirecek ve bu azınlıkların meşru haklarından yararlanmasına izin verecek bir sistemdir.Master Thesis 2008 global finansal krizin Türk inşaat sektörüne etkilerinin incelenmesi(2016) Özsoy, Merve; Turguttopbaş, Neslihan; International Trade and LogisticsBu çalışma 2008 global finansal krizin özellikle Türkiye inşaat sektörüne etkilerine dikkat çekmektedir. Bu çalışma krizlerin oluşum sebebini kısaca özetleyerek 2008 krizinin nasıl global bir etkiye ulaşım sağladığını ve ekonomik şartlar üzerindeki etkilerini incelemiştir. Geniş bir konuyu içeren 2008 global krizini tek bir noktaya yoğunlaşarak incelemek istedik. Ayrıntılarını ve gelişimini inceledğimiz sektör 'inşaat' sektörü olmuştur. Her sektörde yer edinen ülke ekonomisinde ki ilerlemelerde büyük rol oynayan bu sektörün kriz karşısında duruşu ve kriz aşamasında ki gelişimi ve krizin etkisi geçtikten sonra ki yapılanması hakkında bilgi verilmektedir. Anahtar Kelimeler : Global Kriz, 2008 Krizinin Etkileri, Krizin Etkilerinin İnşaat Sektörüne Etkisi, İnşaat SektörüMaster Thesis 2008 küresel ekonomik krizi sonrası Yunan-Rum silahlanma politikaları(2017) Aygün, Vahid; Ünal, Hasan; International RelationsYunan-Rum silahlanma politikaları bölgedeki istikrarın korunması adına önemli olduğu kadar oluşan ekonomik krize rağmen bu ikilinin emelleri konusunda bize ışık tutmaktadır. Genel anlamda Balkanlardaki istikrarsızlığın yanında Türkiye Cumhuriyeti ile yaşadıkları sorunlar çerçevesinde Yunan-Rum ikilisi güç dengesi oluşturarak üstünlüğü ele geçirmek için bir silahlanma ihtiyacı içerisindedir. 'Doğudan gelen tehdit' algısı savunma politikaları ve silahlanma yatırımları bakımından belirleyici olmaktadır. Bununla birlikte ekonomik kriz ve borçlarla mücadele eden Yunanistan'ın her ne kadar silahlanma bütçesini azaltsa da hala Avrupa Birliği (AB) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içerisinde en üst seviyede silahlanmaya yatırım yapan devletlerarasında olarak göze çarpmaktadır. Bu çalışmanın amacı Yunan-Rum silahlanmasının ne seviyede olduğunu ortaya koymaktır. Kapsam açısından ise birinci bölümünde uluslararası ilişiklerde silahlanma kavramsal ve teorik bakımdan incelenirken silahlanmanın tanımı, tarihçesi ve teorik çerçevede değerlendirilmesi yapılmıştır. Takip eden bölümde ise 2008 küresel ekonomik krizinin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) üzerindeki etkileri ekonomi politikaları ışığında değerlendirilirken, oluşan borç krizinin Yunan-Rum ikilisi üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Üçüncü olarak 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtı' ndan sonra 2008'de başlayan ekonomik krize kadar ki dönemde dominant Yunan-Rum silahlanma politikaları değerlendirilmiştir. Daha sonra 2008 ekonomik krizinin ardından oluşan ekonomik bunalımdaki Yunan-Rum silahlanma politikaları değerlendirilip kriz sonrasında silahlanmalarının ne düzeyde olduğu ele alınmamıştır. Ek olarak bu bölümde güncel Yunan-Rum silahlanma politikaları ve silah envanterleri ışığında geleceğe yönelik beklentiler ifade edilmiştir. Bu çalışmada kullanılan yöntem konuyla ilgili niteliksel literatür taramasının ardından elde edilen veriler ve yıllara göre Yunan-Rum silahlanma istatistikleri verileri karşılaştırılmalı vaka ve veri analizi yoluyla açıklanmıştır. Sonuç olarak, elde edilen verilere göre Yunan-Rum silahlanma politikasının izlediği süreç değerlendirilip ekonomik krize rağmen hala yüksek seviyede olup olmadığı ortaya konulmuştur. Anahtar Sözcükler: Silahlanma, Ekonomik Kriz, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Askeri Harcamalar.Master Thesis 2008 küresel krizi ve sonrasında finansal piyasalarla ilgili alınan tedbirlerin incelenmesi ile Türkiye'ye ilişkin değerlendirmeler(2015) Yılmaz, Gözde; Yanık, Zeki; International Relations; Business2008 Küresel Ekonomik Krizi tarihte tüm dünyayı farklı oranlarda da olsa etkileyenbir krizdir. Bu kriz gelecekte yaşanabilecek krizler için önemli bir ders niteliğindedir. Bu nedenle yaşanılan krizle ilgili alınan tedbirler büyük önem arz etmektedir.2000'li yıllar boyunca sürekli artış gösteren konut fiyatları olumlu bir hava yaratıp, mortgage kredisi kullanmaya insanları teşvik etmiştir. Yüksek ve orta gelirli kesim için sorun yaratmayan mortgage sistemi düşük gelirli ailelere kredi açılmasıyla birlikte krize ortam hazırlamıştır.Finansal piyasalar kriz için temel neden olmamakla birlikte sorumlusu olarak gösterilmektedir. Çünkü krize aracılık eden türev ürünler üretmiş denetim yetersizliğiyle de spekülatif oyunlara maruz kalmıştır. Dolayısıyla 2008 Küresel Kriz'i türev araçların riskini bir kez daha gözler önüne sermekle birlikte düzenlemelerde serbestleşmenin ve finansal piyasalarda denetimin önemini ortaya çıkarmıştır.Master Thesis 2011 Genel Seçimlerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi tarafından uygulanan politik tutundurma yöntemlerinin Ankara ili seçmenleri üzerindeki oy etkisi(2013) Kaplan, Engin; Nakip, Mahir; Department of BusinessPolitik pazarlama, siyasi partilerin oy potansiyellerini arttırmak, genç seçmeleri etkilemek ve hali hazırda oy kullanan personelin diğer partilere oy vermesini engellemek maksadıyla, seçmelere sunulan siyasi parti adayları, hizmetlerini tanıtmak maksadıyla icra edilen faaliyetlerdir. Söz konusu faaliyetler icra edilirken, siyasi partiler tarafından çeşitli propaganda faaliyetleri kullanılır. Yoğunluklu olarak parti liderlerinin yapmış olduğu konuşmalar, daha önce siyasi parti tarafından hayata geçirilen faaliyetler kitle iletişim vasıtaları da kullanılarak seçmelere ulaştırılır. Siyasi partiler tarafından uygulanan politik tutundurma faaliyetleri, halkın oy verme yönündeki eğilimleri çok arttırmasa da, kararsız seçmenler ve genç seçmenler üzerinde olumlu etkilere neden olmaktadır. Orta Asya ve eğitim seviyesi düşük olan ülkelerde, genel itibariyle, siyasi parti liderinin sahip olduğu özellikler oy verme yönünde seçmenleri yoğun olarak etkilemektedir. Yapılan incelemeler neticesinde, Ankara ilinde siyasi partilerin icra etmiş oldukları faaliyetler öncelik sırasına göre; televizyon, internet, dergi, radyo aracılığı ile seçmenlere ulaştırılmıştır. Ayrıca AKP, CHP VE MHP tarafından çeşitli seçim stratejileri uygulanarak, oy kazanma çalışmaları icra edilmiştir. Bu kapsamda; oy potansiyelini arttırmak isteyen ve ellerinde bulundurdukları oy potansiyelini korumak isteyen partiler, halkın güvenini kazanmakla birlikte, söz verdikleri icraatları yerine getirmelidir. Eğitim seviyesinin günden güne arttığı ülkemizde, halkta siyasi bilinç artmakta, refah seviyesini yükseltebilecek partilere oy verme eğilimi oluşmaktadır. Sonuç olarak; eğitim durumu, yaş, meslek, kişisel gelir ve medeni durum grupları oluşturularak hazırlanacak reklam, tanıtım ve siyasi faaliyetlerin halk üzerinde daha etkili olacağı değerlendirilmiştir. Ayrıca; çeşitli sosyal gruplar tarafından, siyasi partilerin ve faaliyetlerinin takip edilmesi neticesinde, politik pazarlama faaliyetlerinin avantajları seçim sandığında görülebilecek ve etkili yöntemler kullanan partiler seçim sonuçlarını etkileyebilecek sonuçlar elde edebilecektir. Anahtar Kelimeler: 1. Politik Pazarlama 2. Seçmen 3. Oy 4. Politik Tutundurma 5. AnkaraMaster Thesis 21.yüzyılda Kerkük'teki gelişmeler, Türkiye'ye yansımaları ve bölgedeki Türkmen halkın durumu(2007) Kavak, İsmail Hakkı; Olcay, Bülent; Department of International RelationsKerkük sorunu; 20 yy.'da İngiltere'nin sömürge yollarını ve petrol kaynaklarını kontrol altına alma politikaları ile Irak'ı istila etmesi ve bölgenin asıl sahibi konumundaki Türkmen halkın, geçmişten günümüze kadar yoğun olarak yaşadığı sorun ve haksız muameleler olarak karşımıza çıkmaktadır. Hala bölgede karmaşa hüküm sürmektedir. Kerkük yaklaşık olarak, bazı dönemlerde başka uygarlıkların eline geçmiş olsa bile, 9 asıra yakın bir süre Türk idaresinde ve Türk halkının hala çoğunlukta yaşadığı ve Türk kültürünü yaşattığı bir bölgedir. Osmanlı hükümranlığında 400 yıl kalan, içerisinde barındırdığı her ırktan ve dine mensup insanların kardeşlik ve huzur içerisinde yaşadığı bölgede, İngiltere'nin Petrol yataklarını ele geçirme ve sömürge yollarını güvence altına alma çabalarının sonucunda kaybedilmiş olmasıyla, bu dönemden sonra bölgede yaşayan farklı etnik halkların tamamının huzura eremediği bir yaşam alanı halini almış olması apaçık bir gerçektir. Bölgede yaşayan Türkmen halkın uğradığı haksızlıklar ise Türkiye Cumhuriyetinin 1926 yılında Ankara Anlaşması ile Musul'dan mecburiyetten vazgeçmesiyle başlamış, artmış ve günümüze kadar devam etmiştir.İşte bu araştırmada, bir Türkmen şehri olan Kerkük (Musul Vilayetine bağlı Kerkük Sancağı) hakkında geçmişten günümüze, genel ve akıla gelebilecek soruların cevabının bulunduğu bir kaynak olduğu söylenebilir. Araştırmada hedef alınan asıl amaç; bölgedeki son yüzyıldaki gelişmelerin neler olduğudur. Bu noktaya ulaşmak için de; ilk dönemlerden itibaren ki gelişmelerin ele alındığı, Türkmen halkın son durumu ve bölgedeki gelişmelerin Türkiye Cumhuriyeti'ne etkileri ve Türkiye'nin izlediği politikaların neler olduğu sorularına cevap aranmıştır.Konu, yoğun literatür taraması ve makale araştırmaları ile hazırlanmıştır. Yaklaşık 11 aylık bir çalışmanın ürünü olan bu tez içerisinde; toplam beş bölüm incelenmiş, birinci bölümde; konunun giriş bölümüne yer verilmiş, ikinci bölümde; Kerkük Bölgesi hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiş, üçüncü bölümde; 20. yy boyunca meydana gelen gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgiler yer almış, dördüncü bölümde ise 21. yy'ın başından itibaren, günümüze kadar ki gelişmeler ile bu gelişmeler ışığında bölgedeki Türkmen halkın durumu, Türkiye'nin izlediği politikalar ve süreç içerisindeki gelişmelerin, Türkiye'ye etkilerine değinilmiştir. Beşinci bölüm sonuç ve öneri bölümü olarak ele alınmıştır. Bölgedeki geçmişten günümüze kadar süreçteki gelişmeleri, bölgenin tarihi, demografik yapısı, Türkiye'nin bölge üzerine izlediği politikalarla, bölgedeki Türkmen halkının karşılaştığı sıkıntıların neler olduğu sorularının cevaplarına ulaşılmıştır.Master Thesis 27. Dönem milletvekillerinin laiklik algısı(2020) Öztunç, Murat; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political ScienceOsmanlı Devleti'nin Sened-i İttifak ile başlayan batılılaşma hareketi, özellikle 1839 Tanzimat Fermanı ile hız kazanan ve 1923 Cumhuriyetin İlanı ile devam eden Batılılaşma, paralelinde gelişen laiklik; Türkiye'nin çoğu kurum ve kuruluşunu doğrudan etkisi altına almıştır. Türkiye Anayasasına baktığımızda ise 1937'de laiklikten bahsedildiğini görmek mümkün. Bu tarihten sonra ve günümüze kadar devam eden süreçte laiklik toplumda sürekli tartışılır hale gelmiştir. Bu çalışmada öncelikle laiklik kavramı, tarihsel gelişimi ile ele alınacaktır. Ardından ülkemizde laikliğin nasıl bir süreçten geçtiği incelenecektir. Toplum nezdinde tartışılan laikliği Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri arasında da görmekteyiz. Hazırlamış olduğumuz bu çalışmada 27. dönem milletvekillerin laiklik algısını, bu konu hakkında tutum ve düşüncelerini, laiklik hakkında beklentilerini anket yöntemi yardımıyla açığa çıkarmaya çalışılmıştır.