Master Tezler / Master Thesis
Permanent URI for this collectionhttps://ada.atilim.edu.tr/handle/123456789/23
Browse
Recent Submissions
Master Thesis Yetkisiz temsilcinin üçüncü kişiye karşı sorumluluğu(2024) Bucak, Ayin Sener; Kılıçoğlu, Ahmet Mithat; LawTemsil, hukuksal işlem yapmak isteyen tarafların sıkça başvurduğu bir yöntemdir. Zira bu müessese tarafların zamandan ve paradan tasarruf edebilmelerine imkân sağlamaktadır. Hukuksal işlemi yapmak isteyen temsil olunan, bir temsilci tayin etmek suretiyle, işlemin kendi adına ve hesabına yapılmasını sağlayabilir. Kanun koyucu bütün ihtimalleri gözeterek, temsilcinin yetkisiz olarak hareket ettiği durumlarda tarafların ne tür yükümlülükler altına gireceklerini hüküm altına almıştır. Temsile ilişkin genel düzenlemelere TBK m.40 vd. maddelerinde yer verilmişken, yetkisiz temsile ilişkin düzenlemeler 46 ve 47'nci maddelerde hüküm altına alınmıştır. Yetkisiz temsilci ile üçüncü kişi arasında yapılan hukuksal işlem, temsil olunanın işleme onam verip vermemesine bağlı olarak askıda geçersizdir. Temsil olunanın onam vermesi halinde yapılan hukuksal işlem geçerli bir şekilde kurulmuş olurken, onamaması halinde ise işlem geçersizlik yaptırımı ile neticelenir. Bu durumda, yetkisiz temsilciye güven duyarak hukuksal işlemin geçerli bir şekilde kurulduğuna inanan üçüncü kişinin zararlarının olması muhtemeldir. Üçüncü kişi hukuksal işlemin kurulması için masraflar yapmış, bu süreçte başkaca hukuksal işlemler yapmanın fırsatlarını kaçırmış ve zarara uğramış olabilir. Bu durumda, yetkisiz temsilci üçüncü karşı sorumlu olur. Bugün öğretide hâkim görüş, bu sorumluluğun bir sözleşme öncesi sorumluluk (culpa in contrahendo) olduğu yönündedir. Fakat sözleşme öncesi sorumluluk Türk Borçlar Kanunu'nda ayrı ve özel bir şekilde düzenlenmediğinden, bu sorumluluğa hangi hükümlerin uygulanacağı tartışma konusu olmaktadır. Hangi hükümlere tabi tutulması gerektiğinin önemi özellikle; zamanaşımı, ispat, yardımcı kişinin fiilinden sorumluluk ve sınırlı ehliyetsizler bakımından ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızda, yetkisiz temsilcinin üçüncü kişiye karşı sorumluluğu, sözleşme öncesi sorumluluk olarak kabul edilmiş, bu sorumluluğa ise haksız fiile ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan ihtimaller değerlendirilmiş ve tazminat sorumluluğunun sınırları çizilmiştir.Master Thesis Irak'ta ulusal kimlik inşasının başarısızlığı ve IŞİD'in yükselişi(2024) Al-husseın, Mahmood; Yalvaç, Faruk; International RelationsBu tez, Benedict Anderson'un milliyetçilik ve ulus-devletin ortaya çıkışına ilişkin düşüncelerine odaklanmaktadır. Benedict Anderson'ın Hayali Cemaatler 1983 adlı kitabına dayanan bu tez, Irak'ta ulusal kimlik inşasındaki başarısızlığın nedenlerini anlamak için. Irak'ta eşitlik ve vatandaşlığa dayalı birleşik bir siyasi milliyetçilik anlayışının geliştirilememesi, Irak toplumunun farklı etnik gruplara bölünmesine yol açtı. Mezhepsel kimliğin zulmü ve devletin resmi ulusal kimliği haline getirilerek diğer kimlikler üzerinde tahakküm kurulması, Irak'ta farklı nüfusa sahip diğer nüfus gruplarının dışlanmasına ve ötekileştirilmesine neden olmaktadır. Bu da yabancılaşmaya tepki olarak isyan hareketlerinin yükselişiyle sonuçlanıyor. Irak'taki IŞİD, fikirlerini aşırılıkçı ve şiddet içeren davranışlarla ifade eden bu isyan hareketleri için tipik bir örneği temsil etmektedir. Bugüne kadar, Irak hala bir dizi sorunla karşı karşıyadır. Iraklılar bölünmüş durumda kalmakta ve ulusal kimlik yoktur. Süregelen çatışmaların yanı sıra, IŞİD tamamen ortadan kaldırılmamıştır ve azınlık bölgeleri Erbil ve Bağdat arasında hala tartışmalıdır, ayrıca Kürtlerin Irak'tan bağımsızlık kazanma çabaları da devam etmektedir. Aynı zamanda, Irak devletine alternatif bir rol üstlenen milislerin yayılması ve yolsuzluk tarafından yıpratılan devlet tarafından yaşanmaktadır.Master Thesis Ruanda'da finansal okuryazarlık düzeyinin hane halkının tasarruf ve yatırımları(2024) Nıyomugabo, Melchıade; Erkan, Turan Erman; Industrial EngineeringBu çalışma, Ruanda'da finansal okuryazarlık düzeyinin hane halkının tasarruf ve yatırımları üzerindeki etkisini nicel bir araştırma tasarımı uygulayarak araştırmıştır. Araştırmada, Ruandalıların finansal varlıklar ve ürün yönetimine yönelik finansal yeteneklerini test etmek amacıyla Ruanda Ulusal İstatistik Enstitüsü tarafından yürütülen Ruanda'nın 2020 mali kapsamı anketinden elde edilen ikincil veriler kullanıldı. Anket, Ruanda'daki bireysel hanelerin finansal okuryazarlık düzeyini ve Gelir, Cinsiyet, Yaş ve Eğitim düzeyi dahil Sosyo-Demografik faktörleri ölçmek için temsili olarak kullanılan soruları içeriyordu. Genel olarak Ruanda vatandaşları finansal okuryazardır ve genel finansal okuryazarlık ortalaması 8,85/12 puan olup %73,75'tir. Verileri analiz etmek ve İkili Lojistik Regresyon Modeli yordayıcılarının parametrelerini tahmin etmek için Sosyal Bilimler Çalışmaları İstatistik Paketi (SPSS) kullanıldı. Araştırma bulguları, bireysel finansal okuryazarlık düzeylerinin tasarruf ve yatırım olasılığı üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu tespit etti. Ayrıca, gelir aralığı da dahil olmak üzere demografik özellikler ve 12 yaş ve üzeri örgün eğitim almış katılımcıların bir parçası olmak, Ruanda nüfusu arasında tasarruf ve yatırım yapma olasılığını etkilemektedir. Cinsiyet ve yaş, hane halkı tasarrufları ve yatırımları üzerinde güçlü bir etki olmaksızın çelişkili sonuçlar gösterdi. Genel olarak çalışma bulguları, 50.000 Rwf'nin üzerindeki gelir grubunun, 12 yıl ve üzeri eğitim seviyesinin ve finansal okuryazarlık düzeyinin hane halkı tasarruflarını ve yatırımlarını sırasıyla 2,87, 1,78 ve 1,51 oranlarla etkilediğini gösterdi.Master Thesis Türk Ceza Kanunu'nda irtikap suçu(2024) Dağtekin, Nermin Öztürk; Köprülü, Timuçin; LawBu çalışmanın konusu oluşturan irtikap suçu, 5237 sayılı TCK'nın İkinci Kitabının 'Millete ve Devlete Karşı Suçlar' başlıklı dördüncü kısmının 'Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar' kapsamında yaptırım altına alınmıştır. İrtikap suçunun; 'Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar' bölümde düzenlenmesi nedeniyle kamu idaresi kavramı, özgü suç niteliği gereği kamu görevlisi kavramı, 'Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar' ile korunan hukuki yarar, irtikap suçunun konusu, faili, mağduru, maddi ve manevi unsurları, özel görünüş şekilleri, soruşturma ve kovuşturma usulü, görevli mahkeme ve benzer suçlarla karşılaştırması çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışma iki bölümden oluşmakta olup, birinci bölümünde 'Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar' bölümü kapsamında kamu idaresi ve kamu görevlisi kavramları ile korunan hukuki yarar; ikinci bölümde ise irtikap suçunun mülga 765 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK çerçevesinde düzenlenişi, suç ile korunan hukuki yarar, suçun konusu, faili, mağduru, maddi ve manevi unsurları, özel görünüş şekilleri, soruşturma ve kovuşturma usulü, görevli mahkeme ve benzer suçlarla karşılaştırması yargı kararları ve doktrin çerçevesinde incelemeye alınmıştır. Anahtar Sözcükler: irtikap, kamu idaresi, kamu görevlisi, icbar, ikna, hatadan yararlanma.Master Thesis Dworkin'in hukuk kuramı çerçevesinde anayasanın yorumlanması(2024) Yalçın, İbrahim Oğuzhan; Ergül, Ozan; LawBu çalışma Türk Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu bazı kararların Ronald Dworkin'in hukuk kuramı çerçevesinde bir incelemesini yapmayı amaçlamaktadır. Ronald Dworkin'in kuramında anahtar teşkil eden kavram yorumdur. Bu sebeple ilk bölümde yorum bilim anlamına gelen hermeneutik ve hukukta yorum üzerine incelemeler yapılmıştır. Dworkin, çalışmaları ile genellikle hukuki pozitivizme belirli itirazlar getirmeyi amaçlamıştır. Bu anlamda tartıştığı en önemli düşünür, bir pozitivist olan H.L.A. Hart olmuştur ve çalışmanın ikinci bölümünde Hart ile olan tartışma ele alınmıştır. Ardından Dworkin'in hukuk kuramında önemli bir yer tutan ilkeler ve tek doğru cevap tezi ortaya konmuştur. Bilindiği üzere hukuk normları kendi başına bir anlam ifade etmez ve metinlerin yorumlanması ile normlar açığa çıkarılabilir. Dworkin'in söz konusu anlam ve yorum ile ilgili teorilerine yer verildikten sonra kendi söylemi ile anayasanın ahlaki okunması hakkındaki görüşleri açıklanmıştır. Kanunların ve diğer hukuki metinlerin anlamına ulaşabilmek için yorumlanması gerektiği kabul edildiğinde anayasaların bu konuda en fazla yorum gerektiren hukuki metinler olduğu genel kabul edilen görüştür. Zira anayasalar genellikle soyut ve muğlak ifadeleri barındırır. Çalışmanın son bölümünde de bu anlayış ışığında anayasanın ahlaki okumasının Türk Anayasa Mahkemesi kararlarında yansıması olup olmadığı araştırma konusu yapılmıştır. Örnek kararlar ile ülkemizde Anayasa Mahkemesi tarafından Dworkin'in teorilerinin karşılığı aranmıştır. Sonuçta bu çalışma ile Dworkin'in hukuk kuramı derinlemesine incelenerek günümüz hukuk düzeninde nasıl uygulama alanı bulabileceğine dair bir çerçeve oluşturmak amaçlanmaktadır.Master Thesis 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre zorunlu idari itirazlar ve yargısal denetimi(2024) Büyükeren, Bensu; Günday, Metin; LawNiteliği hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde, idarenin tüm iş ve eylemleri yargısal denetime tabidir. Bununla birlikte, İdarenin yargı dışı denetim yolları ile denetlenmesi de mümkündür. Hatta, yargı dışı denetim yolları, yargısal denetime nazaran, daha hızlı ve masrafsız olabilmektedir. İdarenin yargı dışı denetim yollarından biri de zorunlu idarî itiraz müessesidir. Zorunlu idarî itiraz başvuruları, sui generis bir başvuru türü olup, hak arama özgürlüğünün bir vasıtası olduğu gibi, hak arama özgürlüğünün en etkili güvencesi olan mahkemeye erişim hakkını da kısıtlar niteliktedir. Bu bağlamda, zorunlu idarî itiraz başvurularının mahkemeye erişim hakkının özünü ortadan kaldırmamak üzere, yasayla düzenlenmesi gerekmektedir. 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nda İdarenin ihale sürecinde yaptığı iş veya eylemlere karşı öngörülen ihalelere yönelik başvurular da (İdareye şikayet ve Kamu İhale Kurumu'na itirazen şikayet başvuruları) yasayla düzenlenmiş zorunlu idarî itiraz başvurularından biridir. Bu tez çalışmasında, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre yürütülen ihale sürecinde, İdarenin hukuka aykırı tesis ettiği işlemler üzerinden İdarenin zorunlu idarî itiraz başvuruları ve zorunlu idarî itiraz başvurusu sonrasında yargı yolunda denetlenmesi incelenmiştir.Master Thesis Çı̇n öncülüğündekı̇ otorı̇terlı̇k ve lı̇beral krı̇z demokrasi. Sri Lanka örneğı̇(2024) Arachchıge, Pıyumı Isurındı Walathara; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering'İki uluslararası rejim' çağında, bir yandan göreceli olarak kendi kendine yeten ve sınırları eşit derecede nüfuz edilen ve müdahaleci olan açık sistemlerin bir arada var olması, küresel yönetişimin zorlukları giderek daha karmaşık hale geliyor. Dolayısıyla bu araştırmanın amacı daha da ileri gitmek ve bu düzenler arasındaki karmaşık dinamikleri ortaya çıkarmak için daha derine inmek ve şu anda Sri Lanka bağlamında muazzam bir siyasi dönüşüm geçirmekte olan bir sistemde bunların nasıl birbirine bağlandığını görmektir. Güç yapısının değişen yüzü, mevcut Sri Lanka hükümetinin birçok güç alanında sağlam dayanaklar oluşturmayı mümkün kılan küresel bir süper güç olan Çin'in yükselişiyle tanımlanıyor. Bu etkinin kısmen rakibin kararını etkileyen öznel siyasi faktörlerin yanı sıra ortak ülkenin karşı karşıya olduğu pragmatik ekonomik sorunlardan kaynaklandığı neredeyse kesindir. Ancak bunun yansımaları sadece ülke içindeki demokrasinin gidişatını etkileyecek bir konu değil. Pragmatik modeliyle otoriter Çin örneği, Sri Lanka'da demokrasinin liberalizmden daha iyi olduğunu düşünen siyasi kesimler için çok önemli bir etken ve ilham kaynağı. Bu araştırma, Çin'in küresel yönetişim alanında artan nüfuzunun Sri Lanka'nın demokratik düzenine nasıl zarar verdiğini araştırmayı amaçlıyor. Bu, Sri Lanka'nın stratejik ve ulusal çıkarlar gereği Çin ile bağlar kurmasına rağmen bunun ülkenin demokratik kurumları açısından öngörülemeyen sonuçlar doğurmayacağı anlamına geliyor. Bu araştırmanın amacı, öğrenme, taklit, hem geleneksel hem de yeni hegemonik güçlerin kendi rejimlerini ilerletmek için giriştikleri girişimler gibi faktörleri kapsayan bu çok yönlü mekanizmayı detaylı bir şekilde ortaya çıkarmaktır. Çin'le derin ilişkilerin gelişmesi, diğer dış etkilerin akışını dengelemede stratejik bir seçim görevi görecek. Bu politika, ilişkiyi, ekonomik kötü yönetimden otoriterliği desteklemeye kadar değişikliklere tabi olan, Çin kalkınma modeliyle aynı görüşü öne süren karmaşık ve bazen çelişkili bir ilişkiye dönüştürüyor. Bu çalışma, özellikle Sri Lanka'da Çin etkisi ile liberal demokrasiye meydan okuma arasındaki henüz yeterince araştırılmamış sorunlara ışık tutarak literatürdeki mevcut bilgi boşluğunu doldurmayı amaçlamaktadır. Ampirik araştırma ve teorik analiz tekniklerini dikkatli bir şekilde uygulayarak, bu ileri konular hakkındaki akademik araştırmalara değerli bir katkı sağlar.Master Thesis Vergi harcamalarının Ar-Ge sektörü üzerindeki etkileri(2024) Aslan, Şükrü; Cansızlar, Doğan; EconomicsBu çalışma, Türkiye'de vergi harcamalarının Ar-Ge sektörü üzerindeki ekonomik etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Analiz, 5746, 4691, 5520 ve 193 sayılı kanunlarda belirtilen vergisel teşviklerin Ar-Ge yatırımlarına olan etkilerini detaylı bir şekilde ele almaktadır. Çalışmada, Türkiye'de uygulanan vergi harcamalarının GSYH içindeki büyüklüğü ortaya konulmuş ve bu çerçevede, belirtilen kanunların sağladığı teşviklerin ekonomik boyutu ile Ar-Ge sektörünün bu teşviklere olan etkisi analiz edilmiştir. Sektör bazında Ar-Ge yatırımlarına dair detaylı veri analizi, çalışmanın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu analiz, Ar-Ge harcamalarının sektörel dağılımını, sektörel büyüklükleri ve kanunlar tarafından öngörülen teşviklerin sektörlere olan etkilerini içermektedir. Çalışma aynı zamanda, vergi harcamalarının Ar-Ge sektöründeki genel ekonomik etkilerini de değerlendirmektedir. Bu bağlamda, Ar-Ge yatırımlarının artışı, istihdam yaratma potansiyeli, teknolojik gelişmelerdeki artış gibi unsurlar ele alınmıştır. Sonuç olarak, bu çalışma, Türkiye'nin Ar-Ge sektörünü desteklemek amacıyla uyguladığı vergi harcamalarının ekonomik etkilerini açıklığa kavuşturarak, politika yapıcılar ve iş dünyası için değerli bir kaynak sunmaktadır.Master Thesis Putin dönemi Rusya'sının Ukrayna politikalarında Avrasyacılığın eleştirel jeopolitik kuramları çerçevesinde incelenmesi(2024) İşci, Mehmet; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsJeopolitik kavramı, coğrafyanın bir alt disiplini olarak, 20. yüzyılın başlarında gelişim gösterse de bundan daha köklü bir geçmişe sahiptir. Bu süreçte, jeopolitik kavramı için II. Dünya Savaşı önemli bir dönüm noktası olmuş, jeopolitik, dünyanın birçok yerinde savaşın ana sebeplerinden biri olarak görülerek uzak durulan bir kavrama dönüşmüştür. 1991'de Sovyetler Birliği'nin yıkılışı ve uluslararası sistemde oluşan yeni paradigmalar, jeopolitik kavramının tarihsel gelişim sürecine ve kapsamına yönelik eleştirel bir yaklaşım ihtiyacını daha da belirgin hale getirmiştir. Bu yaklaşımdan doğan Eleştirel Jeopolitik, uluslararası alanda yaşanan krizlerin yorumlanmasında ve devletlerin hareket bakiyelerinin söylem aracılığıyla nasıl arttırıldığına yönelik incelemeler için önemli bir alan oluşturmuştur. Bu tezin amacı, Rusya'da Ortodoks imparatorluk özleminin tezahürü olarak nitelendirilen Avrasyacı görüşün kökenlerini ve tarihsel referanslarını inceleyerek, Avrasyacılık görüşünün üzerine inşa edildiği toplumsal ve dini mitleri ortaya koymak, Avrasyacılığın, Vladimir Putin'in Ukrayna konusundaki söylemlerin geri planındaki politik zihniyetine etkisini incelemek ve son dönemde Rus yayılmacılığının ve Avrasyacılığın en popüler temsilcilerinden olan Aleksandr Dugin'in başını çektiği muhafazakar Yeni Avrasyacıların, Ukrayna savaşına giden süreçte ortaya koyduğu tarihi, dini ve coğrafi tezlerin kökleriyle Putin'in politikalarına açtığı alanı incelemektir. Bu inceleme aynı zamanda eleştirel jeopolitiğin, ideolojik bir biçimde jeopolitik tahayyülleri gerçekleştirmeye yönelik politikaları ortaya çıkarma işlevine yöneliktir. Konu kuramsal açıdan eleştirel bir perspektifle incelenecek olup yöntem olarak ise literatür taraması seçilmiştir.Master Thesis Sesli betimlemede korku ögelerinin çevirisi, Bird Box: Bir Netflix filmi(2024) Altıniğne, Elif Naz; Aksoy, Nüzhet Berrin; English Translation and InterpretationSesli betimleme, görme engelli izleyicilerin film, televizyon dizisi gibi görsel ürünlere kolay erişimini sağlayan görsel-işitsel çevirinin bir alt alanıdır. Bu tez, bir örnek olay olarak Kafes (2018) filmine odaklanarak korku/gerilim türünde sesli betimleme çevirisini araştırmaktadır. Korku filmlerinin negatif duyguları yansıtmak için görsel ögelere ağırlık vermesinden dolayı bu araştırma korku filmlerindeki sesli betimleme örneklerine odaklanmıştır. Nispeten yeni ve gelişen bir alan olarak sesli betimleme ve sesli betimleme çevirisi, özellikle korku filmlerinin ayrılmaz bir parçası olan görsel unsurların aktarılmasında belirli zorluklar doğurmaktadır. Bu araştırma, korku/gerilim türünde sesli betimleme çevirisinin sesli betimlemenin zorluklarına ve kısıtlamalarına bir çözüm olacağı ve zaman kazandıracağı hipotezine dayanır. Göstergebilim Kuramı, Film Çalışmaları ve Çeviribilim alanlarından elde edilen nitel verilere dayanan bu araştırma, sesli betimleme anlatısının hem Türkçe hem de İngilizcede nasıl işlediğini, sesli betimlemenin nasıl çevrildiğini ve çevrilmek üzere hangi göstergebilimsel kodların seçildiğini anlamaya çalışmıştır.Master Thesis Çağdaş oğul: Hamlet'in yeniden yazımları olarak Ölü Babalar Kulübü ve Fındık Kabuğu(2024) Özkan, Kaan; İzmir, Sibel; Department of English Language and LiteratureBu tezde William Shakespeare'in Hamlet adlı eserine odaklanan ve bu eseri yeniden ele alan Matt Haig'in Ölü Babalar Kulübü (2006) ve Ian McEwan'ın Fındık Kabuğu (2016) Harold Bloom'un etkinin endişesi adlı teorisi vasıtasıyla incelenmektedir. Bloom'un aynı ismi taşıyan Etkilenme Endişesi (1973) isimli kitabında tanıtılmış olan bu teori bir ata yazarın varisi üzerindeki etkisini ve yeni yazarın bu etkiden kurtulma yollarını açıklar. Bloom altı aşama ve mekanizma sunarak sadece yeni yazarların atalarından kopma sürecini kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda eleştirmenlerin de incelemelerinde kullanabilecekleri bir yöntem oluşturur. Tez boyunca etkilenmenin endişesi teorisi bağlamında incelenen bu eserlerin öncelikle bu etkiden kurtulmak için izledikleri yollar, daha sonra ise bu çabanın sonucunda eserlerin merkezinde barındırdıkları hikâyeyi yansıtış şekilleri ve sebepleri sorgulanarak gözlemlenir. Her ne kadar merkezlerinde Shakespeare'in Hamlet'ini barındırsalar da hem Ölü Babalar Kulübü (2006), hem de Fındık Kabuğu (2016) yazım süreçlerinde merkezlerinde barındırdıkları bu hikâyeyi kendi amaçlarına uygun olarak yeniden yapılandırırlar. Etkilenme endişesi teorisi ile incelenmesi sonucunda bu eserlerin Hamlet'in merkezindeki hikâyeyi barındırmalarıyla beraber aynı zamanda eserlerinin merkezinde Hamlet'ten farklı bir yapı ve amaç barındırmaları dolayısıyla bireysel birer yeniden yazım oldukları gözlemlenir. Bu tezde Ölü Babalar Kulübü'nde (2006) dramatik bir olay yaşayan on bir yaşında çağdaş bir evlat üzerinden babanın hayaletinin psikolojik bir ürün olarak sunulduğu ve bu vasıtayla yazarın anlatıcısının bu tecrübesine odaklandığı, Fındık Kabuğu'nda (2016) ise Hamlet'i bir fetüse indirgeyerek ve Shakespeare'in Hamlet'inin düşünmek için ihtiyaç duyduğu alanı ona sağlayarak baş karakterinin ikilemlerinin derinine inip verilecek kararın Hamlet'in inisiyatifine bırakıldığı, böylece toplumsal ve geleneksel beklentiler yerine nihai kararın vicdan ve sevgi temeline dayandığı gösterilmektedir.Master Thesis Çocuk Hakları Sözleşmesi çerçevesinde Türkiye'de idarenin pozitif yükümlülükleri(2024) Bal, Gülçin; Sever, Dilşad Çiğdem; LawÇocukların bedensel ve zihinsel olarak henüz olgunluğa erişmemiş olmaları sebebiyle hususi olarak korunmaya ihtiyaçları vardır. Tarihi süreçte çocuklar ihtiyaç duydukları korumadan yoksun bırakılmışlardır. Zamanla çocuğa bakış değişmeye başlamış ve çocuklar da hakların öznesi birer birey olarak düşünülmeye başlanmıştır. Çocukların özel durumları nedeniyle özel bir korumaya ihtiyacı olduğunun kabulü ile temel insan hakları belgelerine ilave olarak münhasıran çocuk haklarını konu edinen bir sözleşme imzalanmıştır. Anılan Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabulü ile çocuklar hakların öznesi haline gelmiştir. Bu Sözleşme ile Taraf Devletlere çocuk haklarının korunmasına ilişkin yükümlülükler getirilmiştir. Taraf Devletler ise Sözleşme'den doğan yükümlülükleri idare eliyle yerine getireceklerdir.Master Thesis Ulusal kurtuluş mücadelesinin feminist okuması: Kahraman olarak kadın, asker olarak kadın, anne olarak kadın(2024) Gürpınar, Ezgi Yarıcı; Yalvaç, Faruk; International RelationsUlusal Kurtuluş Mücadelesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecine girmesiyle birlikte Anadolu coğrafyasında Türk milletinin kendini yeniden var etme ve bir devlet olarak uluslararası sistemde kendini kabul ettirme sürecinin adıdır. Savaşın genel seyrine bakıldığında bu savaşta kadınların erkeklerle birlikte mücadele verdikleri görülmektedir. Bu tezde, kadınların Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde göstermiş oldukları çabanın ülkenin kurulması üzerindeki etkisine değil, feminist bir eleştiri ile savaş sonrasında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlara bakış açısının değişip değişmediğine, kadının yeni dönemdeki konumu ve kadın hakları üzerindeki etkisine odaklanılmıştır. Bu konunun seçilmesinin sebebi Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin sadece tarih disipli içinde ele alınması, uluslararası ilişkiler ve feminist teori çerçevesinde daha önce değerlendirmesinin yapılmamış olmasıdır. Tez, uluslararası ilişkiler disiplininde feminist teori üzerine inşa edilmiştir. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin getirmiş olduğu olağanüstü şartlar altında kadınlar geleneksel rollerinin getirmiş olduğu annelik ve bakım hizmetlerine ek olarak, o zamana kadar erkeklere atfedilmiş olan kahramanlık ve askerlik rollerini de üstlenmek zorunda kalmıştır. Bu zaruriyet hali kadının erkeklere göre daha az vasfa sahip olmadığını gözler önüne sermiştir. Türk kadını, Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde üç farklı rol üstlenmek zorunda kalmıştır. Protestolar, mitingler, örgütlenmeler, cephanelik taşıma ve yurdun erkeklerden arda kalan tüm diğer işlerinin altından kalkarak kahramanlık yapan kadınlar, eline silahını alıp cepheye koşarak askerlik vasfını yerine getirmiştir. Çocuğuna, yetim ve öksüz kalan çocuklara, yaşlılara, cephedeki askere ve cepheden gelen yaralılara bakarken, annelik görevini de icra etmiştir. Bu kapsamda çalışma içinde uluslararası ilişkilerde feminist teori, Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 10 senesi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat ile başlayan kadın hareketleri ve kazanılmış haklar detaylıca incelenmiştir. Sonuç olarak, kadınların göstermiş olduğu çabalara karşılık Türkiye Cumhuriyeti'nde kadın haklarına yönelik düzenlemeler yapılmış ancak kadın temelde anne vasfını aşamamıştır. Erkek eliyle getirilmiş olan tüm yenilikler kadının toplumsal rolünde herhangi bir değişim sağlamamıştır.Master Thesis Türk idari yargılama hukukunda iptal davaları bakımından davaya fer'i müdahale(2024) Ballıktaş, Haydar Görkem; Günday, Metin; LawHukukumuzda dava iki taraf sistemi üzerine kurulmuştur. Yapılan yargılama sonucunda verilecek olan hüküm, kural olarak davacı ve davalı tarafla ilgilidir. Fakat çoğu kez, dava konusu olan uyuşmazlıklar, davanın tarafları dışındaki üçüncü kişilerin hukuki durumlarını da olumlu veya olumsuz biçimde etkileyebilir. Bundan dolayı, yargılama usullerine ilişkin kanunlarda, üçüncü kişilerin davaya katılmasına imkân veren hukuki kurumların düzenlenmesi yoluna gidilmiştir. Nitekim, idari yargılama hukukuna ilişkin usûl kurallarını düzenleyen kanun olan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda da ''üçüncü şahısların davaya katılması'' başlığı altında, davanın tarafları dışında yer alanların, kanunda öngörülen şartları sağlaması koşuluyla, davaya müdahale etmelerine imkân verilmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanunu, üçüncü kişilerin davaya katılmasına imkân veren kurum olan, fer'i müdahaleyi, münhasıran düzenleme konusu yapmamış ve diğer birçok usûl hukuku kurumu ile birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na yollamada bulunmak suretiyle düzenleme yöntemini tercih etmiştir. Amaçları, ilkeleri ve özellikleri birbirinden farklı olan iki yargılama usulüne ilişkin, farklı iki kanun arasında norm transferinin yapılması teorik açıdan olduğu gibi, uygulamada da birtakım sorunlar yaratmaktadır. Zira, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenen usul kuralları, özel hukuk mantığı içerisinde ve tarafların eşit oldukları var sayılarak özel hukuk uyuşmazlıklarına göre düzenlenmişlerdir. Bütün bu hususların bir yollama ile idari yargılama usulüne dahil edilmesi doğru olmayacaktır. İşte bu bağlamda, çalışmamızın konusu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda yer alan fer'i müdahaleye ilişkin hükümlerin, idari yargılama hukukunda, özellikle iptal davaları bakımından, farklılaştırılarak uygulanması sorunudur. Bu bağlamda çalışmada, fer'i müdahaleye ilişkin genel bilgilere yer verilerek, hukukumuzda davaya katılmaya imkân veren benzer hukuki kurumlar ile karşılaştırılması yapılmıştır. Ayrıca fer'i müdahalenin idari yargılama hukukunda uygulanması ve sonuçlarına yönelik olarak, ilgili kurumun, neden medeni yargılama hukukundan, farklılaştırılarak uygulanması gerektiği somutlaştırılacaktır.Master Thesis Milletlerarası unsurlu sözleşmelerde taraf değişikliklerinden doğan kanunlar ihtilafı(2023) Getiren, Havva Nur; Elçin, Doğa; LawTicaret hacminin genişlemesi ve ekonominin küresel olarak yürütülmeye başlaması sonucunda ticaret hayatında ülkesel sınırlar kalkmıştır. Dünyanın dört bir yanındaki kişi, kurum ya da şirketlerle iş birliği yapılması sonucunda sözleşmelerin milletlerarası nitelik kazanması hali gün geçtikçe artmaktadır. Milletlerarası nitelik kazanan sözleşmeler kimi zaman ifanın kolaylaştırılması, kimi zaman da değişen şartlar kapsamında başka kişilerin bu hukuki ilişkiye dahil olmalarını gerektirse de farklı ülkelere ilişkin kurallara değinen bu sözleşmelerde uyuşmazlık çıktığı halde nasıl bir yol izlenmesi gerektiği farklı şekillerde ele alınmıştır. Türk borçlar hukuku, sözleşmeler açısından tarafların her birine farklı şekillerde sözleşmeyi devam ettirme hakkı tanımış olup hukuki ilişkileri kolaylaştırıcı birtakım düzenlemeler öngörmüştür. Türk Borçlar Kanunu'nun dayandığı sözleşme serbestisi çerçevesinde sözleşmelerde taraf değişikliği gündeme gelmekte olup taraf değişikliğine ilişkin hükümler farklı şart ve koşullar ihtiva etmektedir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu olan 5718 sayılı kanunun 24. maddesinde sözleşme serbestisinin yansıması olarak, tarafların sözleşmeye uygulanacak hukuku serbestçe seçebilecekleri ve bu seçimin yapılmadığı hallerde ne gibi kurallara başvurulacağı düzenlenmesine karşın, taraf değişikliği hallerine ilişkin herhangi bir belirleme öngörülmemiştir. Tez çalışmamız kapsamında TBK içerisinde düzenlenmiş olan taraf değişikliği hallerinin her biri genel hatları ile teorik olarak ele alınmış, bu husus 5718 sayılı kanun ve uluslararası düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmaya çalışılmış ve pratikte nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair öneriler getirilmiştir.Master Thesis 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen bilişim sistemine girme suçu (TCK m.243)(2024) İleri, Ege Oğuz; Köprülü, Timuçin; LawSon çeyrek asır, teknolojinin hızla gelişimiyle karakterize edilmiştir. Bu gelişim, bilişim sistemlerinin kullanımını insan hayatının her alanına nüfuz ettirerek, bireylerin ve toplumların yaşam tarzlarında devrim niteliğinde değişikliklere neden olmuştur. Daha önce yalnızca hayal ürünü olarak düşünülen teknolojik gelişmeler, artık günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu değişimin hızı, teknolojinin sadece birkaç yıl içinde modası geçmiş nesnelere dönüşebileceğini göstermektedir. Bu durum, bilişim teknolojilerinin küçülmesi ve kullanışlı hale gelmesiyle, insan yaşamının her köşesinde hissedilmeye başlamıştır. Teknolojik ilerlemeler, hukuki dünyada da çeşitli sorunlara yol açmıştır. Bilişim alanındaki bu gelişmeler, mülkiyet, fikri haklar, haksız fiil ve özel hayatın gizliliği gibi temel hukuki kavramların yeniden tanımlanmasını ve anlamlandırılmasını gerektirmiştir. Bu bağlamda, yazılım ve benzeri teknolojik ürünlerin korunması, bilişim sistemlerine kaydedilen bilgilere izinsiz erişim gibi konular, özel hayatın yeniden tanımlanmasını zorunlu kılmıştır. Bu çalışmanın amacı, bilişim sistemlerine girme suçunun ulusal ve uluslararası boyutlarını ele almak ve bu alandaki düzenlemelerin ve uygulamaların incelenmesi yoluyla bilişim suçlarına karşı hukuki mücadelenin önemini vurgulamaktır. Çalışmanın birinci bölümünde, bilişim kavramı, bilişim sistemleri ve bilişim suçlarının tanımı ve çeşitleri derinlemesine incelenmiştir. İkinci bölüm, bilişim suçlarına ilişkin uluslararası hukuk çalışmaları ve düzenlemeleri ele almaktadır. Üçüncü bölümde ise, Türk Ceza Kanunu'nun 243. maddesinin detaylı bir incelemesi yapılmıştır. Modern toplumda, bilişim sistemlerinin ve bu sistemlerde yer alan verilerin korunmasının sınırlarını çizmek ve bu alandaki hukuki düzenlemelerin etkinliğini değerlendirmek bu çalışmanın temel hedeflerindendir. Bu çalışma, bilişim suçlarıyla mücadelede yasa koyuculara ve hukukçulara rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.Master Thesis OECD ülkelerinde COVID-19 pandemisi dönemi vergi politikalarının incelenmesi(2024) Özdabak, Mustafa Cem; Cansızlar, Doğan; EconomicsBu tez, COVID-19 pandemisi sırasında OECD ülkelerinin uyguladığı vergi politikalarını incelemektedir. Pandemi, küresel ekonomi üzerinde derin etkiler yaratmış ve hükümetleri, ekonomik istikrarı korumak ve toplumların ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli mali politikalar uygulamaya yönlendirmiştir. Bu çalışma, OECD ülkelerinin vergi politikalarını, bu politikaların ekonomik sonuçları üzerindeki etkilerini, istihdamı koruma ve işletmeleri destekleme yönündeki başarılarını ve bu politikaların detaylı bir şekilde ele almaktadır. Metodoloji olarak, seçilen OECD ülkelerinde uygulanan vergi politikalarının kapsamlı bir literatür taraması ve bu politikaların ekonomik göstergeler üzerindeki etkisini inceleyen bir araştırma yapılmıştır. Bu tez, pandemi sırasında uygulanan vergi politikalarını incelemektedir ve gelecekte benzer krizlerde mali politika uygulamalarına yönelik içgörüler sağlamayı amaçlamaktadır.Master Thesis İki Anayasa'nın (1961 ve 1982) çalışma hayatı ve sendikal haklara yaklaşımı(2023) Bilgin, Buğrahan; Kılıç, Abbas; LawTürkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında anayasa değişim aşamalarının katılımcılığın sınırlı, anti demokratik dönemler içinde tamamlandığı görülmektedir. 1921 ve 1924 Anayasaları kurucu parti ve iktidarı ile devamında da gerek 1961 Anayasası gerek 1982 Anayasası darbe yönetimi altında hayata geçmiştir. Anayasalar, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini belirleyen bununla birlikte devleti sınırlandıran temel sözleşme niteliğindeki belgedir. Türkiye'de anayasaların yapılış aşamalarının çoğunlukla askeri darbe süreçlerinde hayata geçtiği düşünüldüğünde, vatandaşların kolektif sosyal haklarına yönelik kazanımlarının ne olduğu, bu kazanımların ne şekilde düzenlediği ve sendikaların da bunlardan nasıl etkilendiği demokrasiler açısından önemli bir husustur. Sendikalar, çalışanların ve işverenlerin hak ve menfaatlerini, toplumsal ve kültürel kazançlarını korumak ve geliştirmek üzere kurulmuş birlikler olduğu kadar çoğulcu demokrasilerin birer unsuru ve siyasal özellikleri de içeren güçlü sivil toplum örgütleridir. Bu çalışmada, sendikal haklara ilişkin düzenlemeler, öncelikle 1921 ve 1924 Anayasaları ve 1961 ile 1982 Anayasası dönemlerinde yaşanan gelişmeler ışığında çalışma hayatındaki ve sendikal alandaki değişim odağında incelenecektir.Master Thesis Hedonik tüketim ve reklamlar: Mücevher reklamlarının göstergebilimsel analizi(2024) Baytok, Pelin Ogan; Özgen, Özlen; Public Relations and AdvertisingGünümüzde tüketim, temel ihtiyaçların karşılanmasından çok duygusal yöndeki tatmin boyutuyla dikkat çekmektedir. Dolayısıyla tüketicilerin satın alma tercihlerinde ürünün fonksiyonel özelliklerinden çok tüketiciyi mutlu eden özellikleri ön plana çıkmaktadır. Tüketiciler, gün içerisindeki dertlerinden uzaklaşmak ve mutlu hissedebilmek adına, mevcut maddi durumlarına ve sosyal statülerine göre değil, olmayı istedikleri kişiye dönüşebilmek amacıyla hedonik tüketim eğiliminde olmaktadırlar. Ayrıca bireylerin, sosyal statüsünü pekiştirmek veya artırabilmek, kimliğini oluşturmak ya da gösteriş amacıyla lüks tüketimi tercih etmektedirler. Lüks tüketim ürünleri içerisinde bulunan mücevherler, fonksiyonel özellikleri dolayısıyla değil, tatmin duygusu ile tercih edildiği için hedonik tüketim sınıfına da girmektedir. Mücevherlerde, tüketicilerin duygusal yönlerine hitap ederek satın alma arzusu yaratan en önemli unsur, reklamlardır. Bu araştırmada tüketim kültürü, hedonik tüketim, reklamlar ve lüks ürünlerin pazarlanmasında reklamların rolü konularına değinilerek, YouTube platformu üzerinde 'mücevher reklamları' aramasında önlerde çıkan ve en çok izlenen mücevher markaları arasında olan Roberto Bravo ve Ema'nın YouTube platformunda yer alan reklamları, nitel araştırma türlerinden göstergebilimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma sonucuna göre, reklamlardaki ürünlerin işlevsel, maddi ve somut değerlerinden çok, manevi ve soyut değerleri üzerinde durulmuştur. Diğer bir deyişle mücevher reklamlarında, ürünlerin tüketiciye neler hissettireceği, ne tür duygular ve sosyal statü kazandıracağı üzerinde durularak tüketicilerde bu ürünleri satın alma isteği oluşturulmaya çalışılmıştır.Master Thesis Camilerde evrensel tasarım ilkelerinin değerlendirilmesi: Ahmet Hamdi Akseki Camii örneği(2024) Nasıroğlu, İslam; Güneş, Elif; Başok, Gülşah Çelik; Interior Architecture and Environmental DesignKişinin bedensel özellikleri gereğince içinde bulunduğu ortamda hareket imkânı bulamamasıyla birlikte erişilebilirlik düzeyinde zorluklar meydana gelmektedir. Bu durum kişinin büyük ölçüde sosyal hayattan kopmasına yol açmaktadır. Özellikle engelli kişilerin kendi hayatı içerisinde kısıtlamalar olmadan hareket edebilmesi, arzu ettiği yere kolay bir şekilde ulaşabilmesi, ulaşımı sağlayacak bütün imkânlardan diğerleri ile eşit şartlarda faydalanabilmesi gibi yaşamsal haklara sahip olması gereklidir. Buna bağlı olarak toplumun her alanında bulunan mekânların engelli ve engelsiz bireylerin fiziksel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tasarlanması oldukça önemlidir. Yapılan bu tasarımlar toplumsal bütünleşmede oldukça önemli bir role sahiptir. Bununla birlikte bu tasarımların, engelli bireylerin sosyal hayatta var olması için önem arz ettiği de unutulmamalıdır. Toplumda kullanılan kamusal ya da özel tüm mekânlarda erişilebilir tasarımların bulunmasıyla birlikte engelli ve özürlü bireylerin sosyal hayata tam kapasiteyle katılımı sağlanabilir. Buradan yola çıkılarak bireyin en temel hak ve özgürlüklerinden olan ibadet özgürlüğünün sağlanabilmesi için de, gerekli tasarımların doğru yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Engelli ve özürlü bireyler, evrensel tasarım kriterlerine uygun tasarlanmadığı için çoğu mekânda yardımsız hareket edememektedir. Ortaya çıkan bu durum ise bağımsız bir şekilde hareket imkânı bulamayan bireyin zaman içerisinde kendini toplumdan soyutlamasına yol açmaktadır. Bütün bu faktörlere bağlı bir şekilde evrensel tasarım ilkeleri ışığında Ahmet Hamdi Akseki caminin tasarım kriterleri belirlenmiş ve belli başlı bazı standartlar dâhilinde caminin tasarım kriterlerine uyup uymadığı konusu incelenmiştir. Caminin bütün bireylere erişilebilir imkânlar tanıyıp tanımadığı değerlendirilmiş ve camide incelenmiş mekânlar doğrultusunda literatürde yer alan evrensel tasarım ilkelerinin ne kadar karşılandığı değerlendirilmeye çalışılmıştır. Hazırlanan bu çalışmanın literatürde yer alan diğer çalışmalara örnek teşkil edeceği ve aynı zamanda evrensel tasarım ilkelerine yönelik rehberlik edebileceği öngörülmektedir.