Master Tezler

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14411/23

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 1937
  • Master Thesis
    Mirasçıların Kefalet Borcundan Sorumluluğu
    (2025) Payaslıoğlu, Zehra Ceren; İstemi, Mehmet; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    Kefalet sözleşmesi, alacağı güvence altına alma işlevi gören ve borcun ifa edilmemesi durumunda asıl borçlu dışındaki bir üçüncü kişinin, kefilin, asıl alacaklıya karşı sorumlu olmayı üstlendiği şahsi bir teminat sözleşmesidir. Kişilerin sahip olduğu hak ehliyeti gerçek kişiler için ölüm ile sona erer ancak hukuki konum ve ilişkileri sona ermez. Murisin sağlığında düzenlediği kefalet sözleşmesiyle kefil olduğu ve henüz borcunu ifa etmemişken öldüğü yahut hakkında ölüme benzer bir durumunun söz konusu olduğu durumlarda, bu borcu mirasçılara intikal eder; zira miras hukukunda külli halefiyet ilkesi esastır. Murisin kefalet sözleşmesinden doğan borcu, herhangi bir hukuki işlem, bir başka deyişle borcun üstlenilmesi veya nakli gerekmeksizin ve mirasçının irade beyanına ihtiyaç olmaksızın intikal edecektir. Dolayısıyla mirasçılar kural olarak kefalet borcundan sorumlu olurlar. Murisin mirasını kabul eden mirasçıların kefalet borcundan sorumluluğu kural olarak kişisel malvarlıklarıyla sınırsız ve müteselsildir.
  • Master Thesis
    1961 Anayasası’nın Türk Toplumsal Gerçekçi Sinemasının Gelişimine Etkisi
    (2025) Kılıçatan, Sinem; Mızrak, Dilan; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında ilan edilen ve 1961 yılında yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yalnızca bir siyasal rejim değişikliğini değil, aynı zamanda bireysel hak ve özgürlüklerin genişletilmesini, kuvvetler ayrılığı ilkesinin güçlendirilmesini ve sosyal devlet anlayışının anayasal zemine taşınmasını ifade eden tarihsel bir kırılma noktasıdır. Türk sineması, bu dönemde yalnızca sayısal üretimde değil, toplumsal içerik ve estetik nitelik bakımından da dikkate değer bir dönüşüm yaşamış; 'Altın Yıllar' olarak tanımlanan bu süreçte sinema, toplumsal adaletsizlik, sınıfsal eşitsizlik, kadın hakları, göç ve kentleşme gibi yapısal sorunları gündeme taşıyan eleştirel bir mecraya dönüşmüştür. 1961 Anayasası'nın bireysel özgürlükleri, düşünce ve ifade özgürlüğünü, basın özerkliğini ve sendikal hakları güvence altına alması, kültürel üretim ortamını da doğrudan etkilemiş; sinemacılar, toplumsal meseleleri daha cesur ve doğrudan biçimde beyazperdeye taşıyabilmiştir. Bu araştırma, Metin Erksan, Lütfi Ö. Akad, Halit Refiğ, Ertem Göreç ve Duygu Sağıroğlu gibi öncü yönetmenlerin filmleri üzerinden bu anayasal etkileri görünür kılmayı hedeflemiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemine dayalı olarak betimsel film analizi, tematik içerik çözümlemesi ve ideolojik okuma teknikleri kullanılmış; Stuart Hall'un temsil teorisi, Althusser'in ideoloji ve aygıt kuramı, Gramsci'nin hegemonya kavramı ve Foucault'nun mekân politikaları kuramsal çerçeve olarak benimsenmiştir. Bulgular, sinemanın yalnızca estetik bir alan değil, aynı zamanda hukuki ve toplumsal bir tanıklık sahası olduğunu göstermektedir. Susuz Yaz, Yılanların Öcü, Hudutların Kanunu, Otobüs Yolcuları ve Karanlıkta Uyananlar gibi filmler, 1961 Anayasası'nın vaat ettiği hakların taşrada, sınırda ve kentte ne ölçüde uygulanabildiğini sorgulayan güçlü anlatılarla Türkiye'de hukuk ile kültür arasındaki bağı sinemasal bir hafızaya dönüştürmüştür.
  • Master Thesis
    İdari Yargıda İstinaf Başvurusu ile Başvurunun İncelenmesi ve Karara Bağlanması
    (2025) Karabıyık, Muhammet Sıddık Sami; Günday, Metin; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    6545 sayılı Kanunla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45 inci maddesinde yer alan itiraz kanun yolu kaldırılmış ve aynı maddede yapılan düzenlemeyle, ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan nihai kararlara karşı başvurulabilen olağan bir kanun yolu olarak istinaf kanun yolu idari yargılama usulüne dâhil edilmiştir. 20/07/2016 tarihinde yürürlüğe giren istinaf kanun yoluyla birlikte bölge idare mahkemeleri istinaf mercii olarak görev yapmaya başlamış ve iki dereceli yargılamadan üç dereceli yargılamaya geçilerek idari yargılamada önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. İstinaf kanun yolu, uyuşmazlığa ilişkin maddi ve hukuki denetimin yapıldığı genel bir kanun yolu olarak düzenlenmiştir. Bu yolla hem adil ve etkin bir yargılamanın yapılması hem de uyuşmazlıkların birçoğunun istinafta kesinleşmesi öngörülerek yargılamanın daha hızlı sonuçlandırılması amaçlanmaktadır. Bunun yanında Danıştay'a giden dosya sayısının azalmasıyla birlikte Danıştay'ın içtihat mahkemesi olma rolünün kuvvetlendirilmesi de istinaf kurumunun amaçları arasında yer almaktadır. Çalışmada öncelikle, istinaf kurumunun hukuki niteliği ve tarihsel gelişimi incelenmekte, ardından kanun yolları içindeki yeri değerlendirilerek temyiz kanun yolu ve yürürlükten kalkan itiraz kanun yoluyla karşılaştırmalı analizi yapılmaktadır. Akabinde idari yargı bağlamında istinaf başvurusunun yapılma ve incelenme usulleri ile bölge idare mahkemelerinin istinaf başvurusu üzerine verdikleri karar türleri ve bu kararların hukuki sonuçları ele alınmaktadır. Neticeten çalışmada, istinaf kanun yolunun teorik çerçevesi ortaya konulmakta, uygulamadaki işleyişi analiz edilmekte ve karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunulmaktadır. Anahtar Sözcükler: İdari Yargılama Usulü, İstinaf, Bölge İdare Mahkemesi, Kanun Yolu, Temyiz.
  • Master Thesis
    Haftada Dört Gün Çalışma Sistemini Türkiye’deki Kurumlara Uygulanabilirliği ve Çalışan Motivasyonu ve İş-Yaşam Dengesine Etkisi
    (2025) Turgut, Buket; Tengilimoğlu, Dilaver; 01. Atılım University; 05. School of Business; Business
    İş motivasyonu, bir çalışanın işine duyduğu ilgi, bağlılık ve çaba düzeyini belirleyen temel faktördür. Motivasyonu yüksek çalışanlar, daha verimli, yaratıcı ve proaktif olurlar. İş motivasyonu, sadece bireysel performansı değil, aynı zamanda organizasyonel başarıyı da doğrudan etkiler. Motivasyonu artırmak için çalışanların işe olan ilgilerini canlı tutmak, onları ödüllendirmek ve gelişim fırsatları sunmak kritik öneme sahiptir. Bir diğer önemli konu ise iş yaşam dengesidir. İş ve özel yaşam arasında denge kurabilmek, çalışanların hem işlerinde hem de kişisel hayatlarında daha tatmin edici bir yaşam sürmelerini sağlar. Bu denge, tükenmişlik sendromunu önler, stres seviyelerini azaltır ve genel iş tatmini ile mutluluğu artırır. İyi bir iş yaşam dengesi, çalışanların yalnızca daha sağlıklı olmasına değil, aynı zamanda işlerine daha fazla odaklanmalarına ve verimli olmalarına da olanak tanır. Günümüzde, iş yaşam dengesi sağlamak adına esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma gibi uygulamalar daha fazla önem kazanmaktadır. Ayrıca, haftada dört gün çalışma gibi yeni düzenlemeler, çalışanların motivasyonunu artırmak ve iş tatminini yükseltmek adına büyük bir potansiyele sahiptir. Sonuç olarak, haftada dört gün çalışma modelinin çalışanlar üzerindeki olumlu etkilerinin gözlemlenmesi beklenmektedir. Bu model, çalışanlara daha fazla dinlenme ve yenilenme fırsatı sunarak, işlerine daha yüksek bir motivasyonla dönmelerini sağlar. Ayrıca, iş ve özel yaşam dengesini iyileştirerek hem bireysel hem de kurumsal performansı artırma potansiyeline sahiptir. Bu çalışma özel ve kamu sektöründe çalışanlar arasında yapılacaktır. Türkiye'de hangi alanda daha faydalı olacağı araştırılmak istenmiştir. Bu özet, iş motivasyonunun ve iş yaşam dengesinin önemini vurgularken, haftada dört gün çalışmanın bu dengeyi sağlamak adına potansiyel bir çözüm olarak sunulmasına odaklanmaktadır.
  • Master Thesis
    Virginia Woolf'un Mrs. Dalloway ve D. H. Lawrence'ın Lady Chatterley's Lover Adlı Romanlarında Kısıtlanma Olarak Evlilik
    (2025) Çankır, Aleyna Nur; İzmir, Sibel; 01. Atılım University; Department of English Language and Literature; 02. School of Arts and Sciences; Department of English Language and Literature; 17. Graduate School of Social Sciences
    Bu tez, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra 20. yüzyıl İngiltere'sinde var olan sınıf ve toplumsal cinsiyet sorunlarını feminist eleştiri ışığında Virginia Woolf'un Mrs. Dalloway ve D. H. Lawrence'ın Lady Chatterley's Lover adlı eserlerinde inceleyecektir. 20. yüzyıl İngiltere'sinde kadın kurtuluş hareketlerinin daha görünür olması ve kadınların oy kullanma hakkının yaygınlaşmasıyla beraber, kadınların kamu alanlarına, siyasi işlere ve işgücüne katılımları ivme kazanmıştır. Buna rağmen, Viktorya döneminin izlerini taşıyan 20. yüzyıl İngiliz toplumunun kültürel yapısında, kadının evlilikteki ve toplumdaki yeri hala geleneksel bir bakış açısıyla sınırlıdır. Bu tezde, Birinci Dünya Savaşı sonrası birey ile toplum arasındaki çatışmayı anlatan Mrs. Dalloway (1925) ve Lady Chatterley's Lover (1928) adlı romanlar, kadın, evlilik ve toplum çerçevesinde ele alınacaktır. İki farklı roman ve bu romanların kadın karakterleri üzerinden dönemin toplumsal norm ve kuralları göz önünde bulundurularak feminist kuramcıların düşünceleri ışığında evlilik kadın açısından kısıtlanmaya sebebiyet veren bir kurum olarak analiz edilecektir. Bu bağlamda, incelenen iki romanda da kadın karakterler eğitimli ve toplumda statü sahibi olmalarına rağmen evliliklerindeki baskılardan kurtulamamışlardır. Bu tez aracılığıyla bahsi geçen romanlardaki sınıf, kadın ve evlilik temelli konulara feminist bir bakış açısıyla yaklaşılması amaçlanmaktadır.
  • Master Thesis
    Çocukların Ana-Babalarının Sosyal Medya Paylaşımlarına Karşı Korunması
    (2025) Korkmaz, Gizem; Göka, Ekin Korkmaz; 01. Atılım University
    İngilizcede paylaşmak anlamına gelen 'share'' ve ebeveynlik anlamına gelen 'parenting'' kelimelerinin birleşimiyle oluşturulan bir kavram olan sharenting, ebeveynlerin çocuklarının günlük hayatlarına dair fotoğraf, video ve diğer bilgileri dijital ortamlarda paylaşması anlamına gelir. Dijital çağın getirdiği sosyal paylaşım alışkanlıkları, sharenting davranışını gündelik yaşamımızın bir parçası haline getirirken, bu kavramın hukuki sonuçları da giderek önem kazanmaktadır. Dijital çağda ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili bu tür paylaşımları, çocuğun hakları ve güvenliği kapsamında birçok hukuki tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Çocukların rızası olmadan paylaşılan içerikler, onların kişilik hakkının doğrudan ihlali sonucunu doğurabilmekte, bu içeriklerin dijital ortamda kalıcı olması ise çocuklar adına gelecekte ciddi sonuçlara yol açabilmektedir. Bu paylaşımlar çocukların dijital ayak izlerini oluşturmakta ve çocukların gelecekteki kimlik inşası, sosyal ilişkileri veya profesyonel hayatlarında olumsuz durumlar yaşayabilmelerine zemin hazırlamaktadır. Sharenting, ebeveynlerin ifade özgürlüğü hakkı ile çocuğun üstün yararı ve çocuğun kişilik hakkını karşı karşıya getirmektedir. Sharentingin ekonomik boyutu da dikkat çekicidir. Ebeveynlerin sosyal medya hesaplarında çocuğun kişisel verilerini içeren paylaşımlar yaparak ticari kazanç elde etmeleri, sharenting davranışının ticari kaygılar ile yapılması ve çocuğun birçok hakkını ihlal etme riskine sahiptir. Tek 'tık'' ile internet ortamına yüklenen her paylaşımın yayılmasının saniyeler aldığı ve silinmesinin ise imkansıza yakın olduğu dijital ortamda, çocukların kişisel verileri kullanılarak bu durumun maddi kazanca çevrilmesi, hukuk düzeninin çocuklar için koruma altına almış olduğu düzenlemeler ile bağdaşmaz. Çocukların, dijital ortama metalaştırılarak dahil edilmesi ve birçok çocuğun yaşı ve olgunluk seviyesi sebebiyle risklerin farkında olmaması kavramın temel sorunlarından bir tanesini oluşturmaktadır. Sharentingin yaygınlaşması, çocukların dijital ortamda korunması konusunda hukuki düzenlemeler yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bu kapsamda, ebeveynlerin sosyal medya kullanımına yönelik hukuki açıdan bilinçlendirilmesi, çocuğun üstün yararını ön planda tutan bir yaklaşım geliştirilmesi ve çocukların dijital haklarının korunması için daha etkin hukuki mekanizmaların oluşturulması gerekmektedir. Bu çalışma ile amaçlanan, sharenting kavramını çocukların temel kişilik değerlerinin korunması perspektifinden inceleyerek Türk hukuk sisteminde çocukların hukuka aykırı sharenting davranışından nasıl korunabileceğinin değerlendirilmesi ve çocukların dijital ortamda maruz kalmış olduğu hak ihlallerine karşı daha kapsamlı bir koruma mekanizması oluşturulmasına katkı sağlamaktır.
  • Master Thesis
    Kuruluşundan Günümüze Nato'nun Dönüşümü ve 2022 Stratejik Konsepti Bağlamında Türkiye'nin Önemi
    (2025) Sevim, Ali; Orhan, Duygu Dersan; 01. Atılım University; 05. School of Business; International Relations
    Bu tez, NATO'nun 2022 Stratejik Konsepti çerçevesinde, değişen bölgesel ve küresel jeopolitik gelişmeler ve güvenlik ortamı ışığında Türkiye'nin İttifak içindeki artan stratejik önemini incelemektedir. Bu temelde, NATO'nun kuruluşundan itibaren geçirdiği stratejik dönüşüm, ittifakın genişleme stratejileri, karşı karşıya kaldığı yeni güvenlik tehditlerine yönelik geliştirdiği misyonlar ve ortaya koyduğu hedefler, Türkiye'nin NATO'nun misyonlarına bugüne kadar yaptığı katkılar, NATO'nun Türkiye'ye sağladığı katkılar, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve milli savunma sanayindeki gelişmeler analiz edilmiştir. Bu temelde tez, NATO'nun ikinci büyük askeri gücü olmasının ötesinde, sahip olduğu benzersiz jeostratejik konumu, terörle mücadele, enerji güvenliği ve düzensiz göç gibi tehditlerle mücadeledeki başarısı, bölgesel ve küresel istikrarın sağlanmasındaki kilit rolü ve her geçen gün artan milli savunma yetenekleri ile Türkiye'nin NATO'nun 2022 Stratejik Konsepti hedefleri için vazgeçilmez hale geldiğini savunmaktadır. Türkiye'nin İttifak içindeki artan bu önemi, sahip olduğu güçlü ordusu, Rusya-Ukrayna savaşında ortaya koyduğu istikrarlı ve kararlı çabaları ile ABD'de gerçekleşen politik değişimin etkisiyle ortaya çıkan politik değişim ve belirsizlikler neticesinde başta, NATO Genel Sekreteri olmak üzere ABD'li ve Avrupalı siyasetçiler tarafından da teyit edilmektedir. Sonuç olarak bu tez, NATO-Türkiye ilişkilerinin geleceğinin stratejik iş birliği ve gelişen siyasi dinamikler arasında karşılıklı bağımlılık çerçevesinde bir denge ile şekilleneceği sonucuna varmaktadır. Türkiye'nin ayrılmaz rolünün kabul edilmesi ve bu doğrultuda İttifak'ın adil ve tutarlı bir kolektif savunma sağlaması, Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliği için hayati önem taşıyacaktır. Bu tez, Türkiye'nin NATO içindeki konumunun bölgesel ve küresel barış ve istikrarın tesis edilmesinde belirleyici bir faktör olduğu hipotezini desteklemekte ve Türkiye'nin tam katılımı olmaksızın NATO'nun Yenilenen Jeostratejik Dönemi zorluklarına yanıt verme yeteneğinin ciddi şekilde sınırlanacağını savunmaktadır.
  • Master Thesis
    Medeni Usul Hukukunda Resmi Senetlerde Sahtelik Davası
    (2025) Unutmaz, Enes Eren; Kulaksız, Cengiz; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    Tarafların bir uyuşmazlığı çözüme kavuşturmak için başvurdukları ispat vasıtalarından biri de senetlerdir. Tarafların yargılama konusu uyuşmazlıkta haklılıklarını kanıtlamak için kullandıkları resmi veya adi senetler, her zaman gerçek ve inkâr edilemez değildirler. Resmi ve adi senetlerin gerçek olmadığı veya tahrif edildiği iddiası, ilgili senet aleyhine delil olarak kullanılan kişi tarafından, görülmekte olan davada sahtelik iddiası veya sahtelik davası biçiminde öne sürülebilecektir. Resmi senetlerin sahteliği iddiası, sadece söz konusu senede resmi evrak vasfı kazandıran şahsı da taraf göstererek açılan bağımsız bir sahtelik davası ile öne sürülebilecektir. Adi senetler bakımından ise, senedin sahteliği, sahtelik iddiası veya ayrı bir sahtelik davası ile öne sürülebilir. Sahtelik davası, hukuki açıdan İİK m.72 hükmü ile düzenlenmiş menfi tespit davası niteliğindedir. Sahtelik iddiasıyla açılan bağımsız dava, menfi tespit davasına konu uyuşmazlığın niteliği esas alınarak sahtelik davası şeklinde tanımlanmaktadır. Sahtelik davası, senetteki imza ya da senet metnindeki yazının sahteliği iddiasına ilişkin ise dava, sahtelik davası şeklinde tanımlanmaktadır. Sahtelik davası ya da görülmekte olan davada sahtelik iddiasına ilişkin hangi hükümlerin uygulanacağına dair doktrin ve yargı kararlarında görüş birliği bulunmamaktadır. Doktrinde bazı görüşler ve Yargıtay, sahtelik iddiası ya da bağımsız sahtelik davasında HMK m.209'un uygulanacağını ileri sürmektedirler. Başka bir görüşe göre, bu durumda İİK m.72 uygulanmalıdır. Zira İİK, takip hukuku bakımından HMK'ya oranla özel kanun vasfını taşımaktadır. Çalışmamızda resmi senetlerin neler olduğu, resmi senetlerde sahtecilik halleri, sahtecilik iddiasının derdest davada ön sorun olarak ele alınması ve bağımsız sahtelik davası konuları doktrindeki görüşler ve Yargıtay kararları kapsamında incelenmeye çalışılmıştır.
  • Master Thesis
    Koruma Sorumluluğu Yoluyla Egemenlik Haklarını İhlal Etmek Haklı Mıdır? Koruma Sorumluluğu Normunun İlkeleri ve Uygulamaları Arasındaki Çelişkiler Üzerine
    (2025) Karadoğan, Kemal Yağız; Yalvaç, Faruk; 01. Atılım University; 05. School of Business; International Relations
    Bu tez devlet egemenliği ilkesinin hala uluslararası sistemin zeminini oluşturduğu bir ortamda, insani müdahalelerin ahlaki ve hukuki açıdan haklı sayılıp sayılamayacağını incelemektedir. Kosova ve Libya gibi krizler incelenerek, insani müdahale söylemlerinin nasıl kullanıldığını ve bu söylemlerin çoğu zaman siyasi çıkarlarla, güç dengeleriyle ve uluslararası ilişkilerde 'adil' ya da 'kabul edilebilir' sayılan kavramlarla nasıl örtüştüğünü ortaya koymaktadır. 'Müdahale etmek haklı mıdır?' sorusuna bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Hukukun normatif doğası ile uluslararası ilişkilerin yoruma açık yapısı arasındaki çelişkiyi ele alırken eleştirel yapısalcılık yaklaşımından yararlanmaktadır. Siyaset teorisi ve uluslararası hukuk alanlarındaki temel tartışmalardan yola çıkarak, kitlesel acılar ve insan hakları ihlallerinde gerçekleşen dış müdahalelerin meşruiyetini analiz etmektedir. Bu tez, Koruma Sorumluluğu (R2P) ilkesine dair tartışmalar ve değişmekte olan insani müdahale uygulamalarına odaklanarak, bu değişimlerin hukuki ve siyasi düzeni nasıl yeniden şekillendirmeye çalıştığını anlamaya çalışırken, Michael Walzer'ın Haklı Savaş yaklaşımını eleştirmekte ve öte yandan da Koruma Sorumluluğu normunun, ilkeleri ile uygulanması arasındaki farklılıklara vurgu yapmaktadır.
  • Master Thesis
    Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin Doğusunda Çatışma Çözümü: Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği Müdahalelerinin Karşılaştırmalı Analizi
    (2024) Bongo, Kathy Wylma Bidjonguou; Orhan, Duygu Dersan; 01. Atılım University; 05. School of Business; International Relations
    Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin (KDC) doğu bölgesi, onlarca yıldır kan dökülmesi ve kaosla sarsılmaktadır. Bu istikrarsızlık, yerinden edilme, insan hakları ihlalleri ve çok sayıda ölüm gibi büyük insani krizlere yol açmıştır. Ülkenin doğusunda yer alan Kuzey ve Güney Kivu gibi bölgeler, şiddetin merkezleri olarak bilinmektedir. Bu tez, 1999 ile 2013 yılları arasında Afrika Birliği (AfB) ve Birleşmiş Milletler'in (BM) Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki süregelen çatışmanın çözümündeki rollerini incelemektedir. Tezin amacı, BM ve AfB'nin bu bölgedeki çatışma çözümüne ne ölçüde katkı sağladığını değerlendirmek ve müdahale yaklaşımlarını ve etkinlik düzeylerini karşılaştırmaktır. Bu kapsamda, her iki örgütün barışı koruma stratejileri, diplomatik girişimleri ve kurumsal tepkileri; şiddetin azaltılması, silahsızlanma ve yeniden entegrasyon sürecindeki ilerlemeler, sivillerin korunması ve barış anlaşmalarının uygulanması gibi somut göstergeler ışığında analiz edilerek güçlü ve zayıf yönleri ortaya konmaktadır. Bu analiz şu araştırma soruları çerçevesinde yönlendirilmiştir: Doğu KDC'deki süregelen şiddetin başlıca nedenleri nelerdir? BM ve AfB'nin bölgede uyguladığı başlıca müdahale ve stratejiler nelerdir? Bu müdahalelerin sahadaki sonuçları ve etkileri neler olmuştur? BM ve AfB, doğu KDC'deki şiddeti ele alma çabalarında ne gibi zorluklar ve sınırlamalarla karşı karşıya kalmaktadır? Ve son olarak, bu iki örgüt çatışmayı etkin şekilde hafifletmek ve bölgede sürdürülebilir barışı teşvik etmek için yaklaşımlarını nasıl geliştirebilir? Araştırmanın bulguları, BM'nin operasyonel kapasiteye ve sahadaki varlığa sahip olmasına rağmen, etkinliğinin çoğu zaman siyasi kısıtlamalar ve yerel halkın güvensizliği nedeniyle sekteye uğradığını göstermektedir. AfB ise sınırlı kaynaklarına rağmen arabuluculuk ve bölgesel diplomasi alanlarında önemli ve tamamlayıcı bir rol üstlenmiştir. Tez, böylesine karmaşık çatışma ortamlarında kalıcı barışın sağlanabilmesi için uluslararası kapasite ile bölgesel meşruiyeti birleştiren eşgüdümlü ve çok katmanlı bir yaklaşımın gerekli olduğu sonucuna varmaktadır.
  • Master Thesis
    Anonim Şirketlerde Eşit İşlem İlkesine Aykırılık ve Hukuki Sonuçları
    (2025) Şahin, Deniz; Yongalık, Aynur; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    Bu çalışmada, anonim şirketlerde pay sahipleri arasında eşit işlem ilkesinin uygulama alanları ve bu ilkeye aykırılık hallerinde ortaya çıkabilecek hukuki sonuçlar ele alınmıştır. Eşit İşlem ilkesi, pay sahiplerinin hak ve yükümlülüklerinde eşitlik sağlamasını amaç edinen temel bir ilke olmakla birlikte, şirket içindeki karar alma süreçlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışmada öncelikle eşit işlem ilkesinin hukuki dayanağı, kapsamı ve sınırları incelenmiş; ardından ilkenin ihlali durumunda başvurulabilecek hukuk yolları ve bu ihlalin ortaya çıkarabileceği iptal, butlan ve istisnai hallerde yokluk yaptırımları ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Ayrıca Türk hukukundaki düzenlemeler, öğreti görüşleri ve yargı kararları ışığında eşit işlem ilkesinin ihlali halinde pay sahiplerinin koruma mekanizmaları da analiz edilmiştir.
  • Master Thesis
    Silah İthalatı ve İhracatının Ekonomik Büyümeye Etkisi: Türkiye Örneği
    (2025) Aktaş, Funda; Hasdemir, Esra; 01. Atılım University; 05. School of Business; International Trade and Logistics
    Bu çalışma, Türkiye'nin silah ithalatı ve ihracatı ile ekonomik büyüme arasındaki uzun ve kısa dönemli ilişkileri incelemeyi amaçlamaktadır. 2004 ve 2023 yılları arasında çeyrek dönemlik verilerle yapılan analizlerde, söz konusu değişkenler arasındaki uzun dönem eşbütünleşme ilişkisinin varlığı Johansen eşbütünleşme testi ile değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular, söz konusu değişkenler arasında uzun dönemli bir denge ilişkisinin varlığına işaret etmektedir. Uzun dönemli etkileşimlerin ortaya konulabilmesi amacıyla oluşturulan vektör hata düzeltme modeli kapsamında yapılan analizlerde, kısa dönemli etkilerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Uzun dönem analiz sonuçları, özellikle silah ithalatının ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu göstermektedir. Buna karşılık, silah ihracatının ekonomik büyüme üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunmadığı gözlemlenmiştir. Hata düzeltme modeli sonuçları, reel GSYH'nin denge seviyesinden sapması durumunda zamanla bu dengeye yeniden döndüğünü ortaya koymaktadır. Bu durum, Türkiye ekonomisinin uzun dönemde içsel dengelerini koruma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Araştırma bulguları, savunma sanayi politikalarının yönlendirilmesi açısından önemli ipuçları sunmaktadır. Özellikle silah ithalatının ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği gerçeğinden hareketle, ithalat kalemlerinin niteliği detaylı biçimde analiz edilmelidir. Savunma sanayiinde yerli üretimin artırılması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması ve düşük katma değerli ürünlerin yerli muadilleriyle ikamesi yönünde atılacak adımlar, sürdürülebilir büyüme hedefleri açısından önem arz etmektedir. Anahtar Sözcükler: Silah Ticareti, Ekonomik Büyüme, Johansen Eşbütünleşme Testi, Vektör Hata Düzeltme Modeli, Türkiye Ekonomisi.
  • Master Thesis
    Kronik İnme Hastalarında Torakolumbal Fasya ve Latissimus Dorsi Esnekliğinin Gövde Kontrolü ve Denge ile İlişkisinin İncelenmesi
    (2025) Filiz, Aleyna; Uluğ, Naime; 01. Atılım University
    Bu çalışmanın amacı kronik inme hastalarında thorakolumbar fasya ve latissimus dorsi esnekliğinin denge ve denge ile ilişkisinini araştırmaktı. Çalışma, Ekim 2024 ile Şubat 2025 tarihleri arasında Ankara İncek Medical Park Hastanesi'nde yatmakta olan ya da ayaktan tedavi gören, 40-65 yaş arasındaki inme geçirmiş kadın ve erkek hastalar ile gerçekleştirildi. Çalışmaya, 3 ay önce inme geçirmiş, Modifiye Ranking skoru 0-3 arasında, Mini Mental Test skoru 25 ve üzerinde olan, iletişim kurabilen, yürüme yardımcısı ile veya yardımcı olmadan ayakta durabilen ve yürüyebilen toplam 32 gönüllü hasta dahil edildi. Çalışma kapsamında, hastaların demografik bilgileri kaydedildi. Torakolumbal fasya esnekliğini değerlendirmek için; sağ ve sol gövde rotasyon normal eklem hareket açıklığı gonyometrik platform ile, latissimus dorsi esnekliğini değerlendirmek amacıyla etkilenen taraf pasif omuz fleksiyonu normal eklem hareketi universal gonyometre ile ölçüldü. Denge parametreleri; Stabilometrik Platform-Alfa Cihazı ve Fonksiyonel Uzanma Testi (FUT) ile ölçüldü. Stabilometrik değerlendirmelerde özellikle ağırlık merkezinin x ve y koordinaları üzerinde salınım alanı, salınım uzunluğu ve ağırlık aktarım yüzdeleri gibi parametreler analiz edildi. Gövde kontrol düzeyleri Gövde Bozukluk Ölçeği (GBÖ) ve postüral kontrol ise Postüral Değerlendirme Skalası (PDS) ile değerlendirildi. Çalışma sonucunda tanımlayıcı istatistikler ve korelasyon analizleri yapıldı. Torakolumbal fasya, latissimus dorsi elastikiyet sonuçları ile stabilometrik değerlendirme sonuçları, gövde kontrolü, postüral kontrol ve düşme riski arasındaki ilişki korelasyonları analiz edildi. Çalışma sonucunda; torakolumbar fasya elastikiyeti ile stabilometrik denge parametrelerinden sağ-sol ağırlık aktarımı arasında anlamlı ilişki bulundu. Ancak Torakolumbal fasya elastikiyeti ile GBÖ'nin dinamik denge ve koordinasyon skorları arasında istatistiksel olarak zayıf negatif yönde korelasyonlar bulundu. GBÖ alt grupları sonuçları ile PDS ve FUT skorları arasında anlamlı ilişki bulundu. Sağ hemiparetik hastalarda, sağ TLF esnekliği ile GBÖ statik skoru arasında anlamlı ilişki bulundu. Çalışmamız sonucunda, torakolumbal fasya ve latissimus dorsi esnekliğini değerlendiren gövde rotasyonu ile ağırlık aktarımı ve gövde kontrolünün dinamik denge parametresi arasında anlamlı ilişki olduğu bulundu. Bu sonuçlar ışığında, inme hastalarında torakolumbal fasya ve latissimus dorsi yapılarının denge parametreleri ve gövde kontrolü üzerinde etkili olabilecekleri, bu nedenle inme rehabilitasyonu sürecinde tedavi programlarında göz önüne alınması gerektiği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: inme, torakolumbal fasya, latissimus dorsi, fasya esnekliği, denge
  • Master Thesis
    Atwood'un The Handmaid's Tale ve The Testaments Eserlerinde Toplumsal Cinsiyetlendirilmiş Mekânın Çift Yönlü İşlevi: Evsel ve Kurumsal Alanlarda Denetim ve Direniş
    (2025) Naouchi, Dana; Tekin, Kuğu; 01. Atılım University; Department of English Language and Literature; 02. School of Arts and Sciences; Department of English Language and Literature; 17. Graduate School of Social Sciences
    Bu tez, Margaret Atwood'un The Handmaid's Tale ve The Testaments adlı eserlerinde toplumsal cinsiyetli mekânlar hem ataerkil kontrol aracı olarak işlev gördüğünü hem de feminist direnişe zemin hazırladığını incelemektedir. Gilead'da iktidar mekân üzerinden işler: yatak odaları, mutfaklar, çalışma odaları ve kurumsal yapılar kadınları baskılamak ve disipline etmek amacıyla tasarlanır. Ancak Atwood'un anlatıları bu mekânların durağan olmadığını gösterir; kadınlar bu alanları hafıza, dayanışma ve hayal gücü yoluyla dönüştürür. Yakın okuma yöntemi ve feminist mekân kuramı kullanılarak yapılan bu çalışmada Giorgio Agamben'in egemenlik teorisi, Doreen Massey'nin mekânsal politikalara dair dinamik yaklaşımı, Daphne Spain'in toplumsal cinsiyet ve mimarlık üzerine çalışmaları ile Gaston Bachelard'ın mekân poetikasından yararlanılmıştır. Tez, Gilead'daki her bir mekânın ya baştan toplumsal cinsiyetli olarak inşa edildiğini ya da ataerkil düzenin etkisiyle bu niteliği kazandığını ortaya koyar. Ataerki, tıpkı egemen iktidar gibi, mekân üzerinden işlemekte; ayrıştırmakta, kontrol etmekte ve kimin nerede yer alacağını belirlemektedir. Bu çalışma, Gilead'daki direnişin sadece kaçışla değil, dönüşümle mümkün olduğunu savunur: Kadınlar, Ardua Hall'da Lydia Teyze'nin gizli arşiv faaliyetlerinde ya da Agnes'in ev içindeki sessiz başkaldırısında olduğu gibi, mekânları yeniden şekillendirerek özneleşir. Atwood'un eserleri, ataerkil mekânsal düzenin kırılganlığını ortaya koyarak en baskıcı ortamların bile direniş potansiyeli taşıdığını gösterir. Bu tez, feminist edebiyat çalışmalarına, mekânı geri kazanmanın gücü geri kazanmak anlamına geldiğini vurgulayarak katkı sunmaktadır.
  • Master Thesis
    James Joyce'un Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi ve Virginia Woolf'un Bayan Dalloway Adlı Eserlerinde Gerçek Benliğinin Arayışı
    (2025) Nooruldeen, Daneez; Tekin, Kuğu; 01. Atılım University; Department of English Language and Literature; 02. School of Arts and Sciences; Department of English Language and Literature; 17. Graduate School of Social Sciences
    Bu tez, modern edebiyatın temel konularından biri olarak kabul edilen gerçek benlik arayışını araştırmaktadır. Bu çalışma, karakterin sosyal, ailevi ve bazen dini kısıtlamalara maruz kalması nedeniyle yaşadığı anıları, bakış açılarını ve travmatik deneyimleri yakalayan düşünce ve duygu zincirleri oluşturmayı amaçlamaktadır. Ortak temalar ve sıradan yaşamla ilgilenen on dokuzuncu yüzyılın aksine, yirminci yüzyıl özel yaşam ve iç dünyayla ilgilenen daha karmaşık bir dönem olarak tanımlanabilir. I. ve II. Dünya Savaşları'ndan sonra insanlar yalnızlık ve kopukluk çekerek yabancılaştı, modern insan istikrarsız bir hayata ve parçalanmış bir kimliğe sahip olmaya başladı ve bu da onu kendini tanımlamada zorluk çekmeye itti. Karakterlerin düşünceleri rastgele gelir ve belirli bir kurala veya olay örgüsü yapısına uymadan kendiliğinden gelişir. Yazar böylece karakterlerin psikolojisinin derin ve karmaşık katmanlarını keşfeder; karakterin zihninde olup bitenleri yansıtarak duyguların karmaşıklığını yakalar. Modern insan çevresine yabancılaşmış, yalnızlığını kendisiyle ve toplumuyla boğuşarak yansıtmaktadır. Gerçek benliğin dikkate alınmasını incelerken, bilinç akışı, modern yazarın bireyin mücadelesini, yaşam ve yaşama amacını bulma arayışını keşfetmek için kullandığı önemli tekniklerden biri olabilir. Yazar bu anlatım tarzı boyunca karakterin psikolojik durumunu ele alırken aynı zamanda karakterin iç dünyasıyla da tanışıyor. Bu tez, yirminci yüzyılın iki önemli romanındaki: James Joyce'un A Portrait of the Artist as a Young Man ve Virginia Woolf'un Mrs. Dalloway romanlarındaki kahramanların kimlik oluşumuyla mücadelelerini göstererek ve bu kahramanların ruh hallerini derinlemesine analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu tez boyunca okuyucu, gizli gerçek benliği ortaya çıkarmak ve onunla yüzleşmek için kahramanların zihnine derinlemesine girecektir. Ayrıca bu çalışmada modern insanın, modern toplumda kaybolduğuna inandığı kimliğini inşa etme çabası da incelenmektedir. Anahtar Sözcükler: James Joyce, Virginia Woolf, gerçek benlik, bilinç akışı, A Portrait of the Artist as a Young Man, Mrs. Dalloway
  • Master Thesis
    Çok Taraflı Milletlerarası Tahkim
    (2025) Erkan, Zeynep; Kibar, Esra Gül Dardağan; 01. Atılım University
    Günümüzde uluslararası ticari ilişkiler, çok katmanlı hak ve borçlardan, karmaşık sözleşmelerden ve iç içe geçmiş tüzel kişiliklerden oluşan bir yapıya sahip olup geçmişte olduğundan daha farklı mahiyetteki uyuşmazlıklara vücut vermektedir. Tahkimden, uluslararası ticari aktörlerin uyuşmazlık çözüm yollarından ilk tercihi olarak, bu tipteki karmaşık ve çok taraflı uyuşmazlıklara da en az geleneksel iki taraflı uyuşmazlıklara olduğu kadar hızlı, ucuz ve etkin biçimde çözüm sağlaması beklenmektedir. Ancak tahkimin doğasından kaynaklanan bazı özellikleri çok taraflı tahkim yargılamalarını hem maddi hukuk bakımından hem de usul hukuku bakımından ulusal çok taraflı yargılamalardan da iki taraflı yargılamalardan da daha farklı bir pozisyona koymaktadır. Bu çalışma, çok taraflı tahkim yargılamalarının usul hukuku boyutuna yönelik kuş bakışı bir görüntü sunmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda hem ulusal hukuk sistemlerindeki milletlerarası tahkim yasalarında yer alan hem de kurumsal tahkim kurallarında yer alan çok taraflı yargılamaları mümkün kılan usul mekanizmaları incelenecektir. Bu mekanizmalar yargılamada aldıkları rol ve hizmet ettikleri amaç kapsamında birbirlerine benzemekle kalmayıp aynı zamanda benzer usuli zorluklar da yaratmaktadırlar. Bundan dolayı bu çalışmada, bu zorluklara yönelik bütüncül bir bakış açısıyla kapsamlı değerlendirmeler yapılmaya çalışılacak ve hem teorik hem de pratik yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılacaktır. Türk hukukunda çok taraflı tahkim konusunda yapılan çalışmalarda genellikle çok taraflılığın yargılamada getirdiği zorluklar tekil olarak ve sınırlı olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada, Türk hukuku ayrı bir mercek altına alınarak yasal ve kuramsal boşluklara işaret edilmeye çalışılacaktır. Anahtar Sözcükler: Milletlerarası Ticari Tahkim, Çok Taraflı Uyuşmazlıklar, Usul Hukuku, Birleştirme, Dahil Etme
  • Master Thesis
    Diğerinin Sesleri: Chinua Achebe'nin Things Fall Apart ve Tayeb Salih'in Season Of Migration To The North Eserlerinde Kolonyal Karşılaştırmalar ve Kimlik Dönüşümü
    (2025) Bratoo, Huda Ammar Taha; Aras, Gökşen; 01. Atılım University; Department of English Language and Literature; 02. School of Arts and Sciences; Department of English Language and Literature; 17. Graduate School of Social Sciences
    The dynamic of 'us vs. them' has been central to colonial encounters, manifesting as a clash between Western cultures and the societies they sought to dominate. Postcolonial literature often examines this dichotomy, portraying the disruptive tension between the 'inside' of indigenous cultures and the 'outside' forces of Western imperialism. Chinua Achebe's Things Fall Apart and Tayeb Salih's Season of Migration to the North explore this confrontation, each offering a unique perspective on how colonial and postcolonial encounters redefine identity, culture, and power. While Achebe illustrates the collapse of the Igbo world under the encroachment of British colonialism, Salih examines the lingering psychological and cultural fragmentation caused by Western domination in postcolonial Sudan. Together, these novels interrogate the boundary between 'us' and 'them,' revealing the lasting effects of cultural invasion and resistance. Achebe and Salih both critique the simplistic categorization of the colonizer and the colonized, exploring how the imposition of the 'outside' not only disrupts but also transforms the 'inside,' leaving behind hybrid spaces where identities are reshaped, traditions are reimagined, and power dynamics are contested. In doing so, they underscore the lasting effects of cultural invasion, resistance, and the enduring complexities of postcolonial identity formation.
  • Master Thesis
    Haksız Rekabet Hukuku Bakımından Şikâyet Platformları
    (2025) Çetin, Mehmet; Hacıgüzeller, Damla Gülseren Songur; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    İnternet, bireyler arasında hızlı, kolay ve etkili bir iletişim imkânı sunarak modern dünyanın vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. Bu teknolojinin gelişimiyle birlikte müşteriler, satın aldıkları mal ve hizmetlere ilişkin deneyimlerini çeşitli forum ve bloglarda paylaşmaya başlamış; zaman içerisinde bu yapıların kurumsallaşmasıyla birlikte şikâyet platformları ortaya çıkmıştır. Dijital ekonominin yeni bir iş modeli olan şikâyet platformları; müşterileri, potansiyel müşterileri ve firmaları aynı dijital ortamda buluşturarak bir etkileşim ekosistemi oluşturmakta ve kullanıcıların memnuniyetsizliklerini kamuya açık biçimde ifade etmelerine olanak tanımaktadır. Ülkemizde yaygınlaşan ve geniş kitlelere ulaşan şikâyet platformları, firmaların ticari itibarını doğrudan etkileyebilecek güce ulaşmıştır. Bu durum şikâyet platformlarında yer alan içeriklerin ve bu platformların faaliyetlerinin haksız rekabet kapsamında tartışılmasına yol açmıştır. Çalışmamızda şikâyet platformlarının yapısı, işleyişi ve hukuki niteliği incelenmiş; bu platformlarda yer alan içeriklerin Türk Ticaret Kanunu'na düzenlenen haksız rekabet hükümleri bakımından değerlendirilmesi yapılmıştır. Ayrıca, konuya ilişkin yargı kararları ve öğretideki görüşler ışığında, şikâyet platformlarının faaliyetlerinin hangi durumlarda haksız rekabet oluşturabileceği ve bu hâllerin hukuki sonuçları kapsamlı biçimde ele alınmıştır.
  • Master Thesis
    Manga Çevirisi: Kültür Odaklı Bir Yaklaşım
    (2025) Aydemir, Günsu Elif; Aksoy, Nüzhet Berrin; 01. Atılım University; 02. School of Arts and Sciences; English Translation and Interpretation
    Bu araştırmanın konusu, son derece popüler bir manga olan Attack on Titan'dır. Araştırma, eserin Japoncadan İngilizceye çevrilmiş özgün tarzı, yapısı ve kültürel bağlamı ile bu unsurların çeviri süreci ve çevirmen üzerindeki etkilerini incelemeye dayanmaktadır. Manga, görsel unsurları ve kültürel ayrıntıları nedeniyle benzersiz zorluklar barındırmakta ve çeviriyi daha karmaşık bir süreç haline getirmektedir. Çalışmada, Aixela'nın anizomorfizm kavramı ve Zohar'ın polisistem kuramı kullanılarak kültürel unsurların çeviriye etkisi ve hedef kitlenin anlaşılması araştırılmaktadır. Ayrıca, Newmark'ın çeviri yaklaşımı çevirideki ayrıntıların ve anlam kayıplarının analiz edilmesi için bir çerçeve sunmaktadır. Bu araştırma, mangalarda yer alan kültüre özgü ve evrensel öğelerin, farklı kültürlerde de anlaşılabilen duygular ya da kavramların, çevirmenleri basitleştirme, okur beklentisi, mecazi farklılıklar gibi risklerle karşı karşıya bıraktığını; bunun da çevirinin kaynağa bağlılığını ve hedef kültürdeki anlaşılabilirliğini etkilediğini öne sürmektedir. Çalışma, Attack on Titan'daki kültürel, politik, sosyolojik ve psikolojik unsurlar ile kullanılan çeviri yöntemlerini nitel analiz yoluyla incelemektedir. Manga çevirmenlerinin çoğunlukla sayfa düzeni, kültüre özgü öğeler, yayımlama yönergeleri ve türlere özgü gelenekler gibi normlara bağlı kaldıkları, ancak aynı zamanda yeni yollar da denedikleri varsayılmaktadır. Araştırma, ayrıntılı bir inceleme için Attack on Titan ile sınırlandırılmıştır. Literatür taraması, manganın kültürel önemini ve çevirisinde karşılaşılan zorlukları vurgulayarak çalışmaya kuramsal bir temel sağlamaktadır. Bulgular, manga çevirisinde kültürel çeviri olgusuna dair daha derin bir anlayış geliştirmeyi ve bunun çeviri kuramı ile uygulamasına katkılarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
  • Master Thesis
    Kesişimsel Perspektiften Çocuklara Yönelik Çoklu Ayrımcılık
    (2025) Gülümoğlu, Selenay Berfin; Mızrak, Dilan; 01. Atılım University; 04. School of Law; Law
    Bu çalışmada çocuklara yönelik çoklu ayrımcılık olgusunun kesişimsellik perspektifinde analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Birinci bölümde, çoklu ayrımcılık literatüründeki farklı çalışmalar incelenerek kavramsal belirsizlik tespit edildikten sonra çoklu ayrımcılık; sıralı, eklemeli ve kesişimsel olarak üçe ayrılmış, kavramsal ve hukuki çerçeve çizilmiştir. Bu çerçevede çoklu ayrımcılığın tespit ve ispatında bağlamsallaştırılmış karşılaştırmanın gerekliliği vurgulanarak, kesişimsel ayrımcılığın özgünlüğü ve pratik hayattaki yoğunluğu sebebiyle; kesişimsel ayrımcılık, bölümün merkezine yerleştirilmiştir. İkinci bölümde ise çocukluk kavramının kesişimsel doğası ele alınmış ve çocukların bir yandan yaş temelli ayrımcılığa diğer yandan da cinsiyet, etnik köken, engellilik gibi diğer kimlik boyutları üzerinden çoklu ayrımcılığa açık oldukları vurgulanmıştır. Çocuklara yönelik sıralı, eklemeli ve kesişimsel ayrımcılık türleri örneklerle açıklanmış; kesişimsel ayrımcılık bu bölümün de merkezine yerleştirilerek; ayrıca çocukluk deneyiminin yapısal, siyasi ve temsili düzeylerdeki kesişimselliği tartışılmıştır. Üçüncü bölümde ise çocuklara yönelik kesişimsel çoklu ayrımcılığa dikkat çekilerek; çocukların eğitim, adalet ve toplumsal hayattaki pratik deneyimleri kesişimsellik üzerinden değerlendirilmiş ve etnik köken, cinsiyet, ekonomik durum, engellilik, aile yapısı gibi temellerin norm ve uygulamalarla nasıl iç içe geçerek özgün çoklu ayrımcılık biçimi oluşturduğu örnek kararlar temelinde gösterilmiştir. En nihayetinde, çocukluk yalnızca biyolojik bir evre değil, çoklu ayrımcılığın yoğunlaştığı toplumsal bir deneyim alanı olarak ele alınmalıdır. Çocuklar yalnızca yaşlarından değil; aynı zamanda kesişen kimlikleri nedeniyle çok katmanlı ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. Bu nedenle çocuklara yönelik çoklu ayrımcılığın tanınması, görünür kılınması ve kesişimsel bir perspektifle analiz edilmesi zaruridir. Bu perspektif çocuk haklarının korunması, toplumsal adaletin sağlanması, ulusal ve uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından kritik önemdedir.