Pfeiffer Taş, Şule

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Taş, Şule Pfeiffer
P., Şule
Sule, Pfeiffer Tas
Pfeiffer Tas,S.
S.,Pfeiffer Tas
Şule Pfeiffer Taş
Pfeiffer Taş, Şule
Pfeiffer Taş S.
Pfeiffer Tas,Ş.
P.,Şule
Pfeiffer Taş,Ş.
S., Pfeiffer Tas
Pfeiffer Tas,Sule
Ş., Pfeiffer Taş
Şule, Pfeiffer Taş
Ş.,Pfeiffer Taş
P.T.Şule
P., Sule
P.,Sule
Pfeiffer Tas, Sule
P. T. Şule
P. T. Sule
Pfeıffer-taş, Şule
Pfeiffer-Tas, Sule
Taş, Şule Pfeıffer
Pfeıffer, Şule
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
sule.pfeiffer@atilim.edu.tr
Main Affiliation
Fine Arts and Elective Courses
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID

Sustainable Development Goals Report Points

SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.
Scholarly Output

22

Articles

7

Citation Count

4

Supervised Theses

15

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 12
  • Master Thesis
    Josef Hoffmann'ın Purkersdorf Sanatoryumu'nun 'gesamtkunstwerk' ve Viyana 'secession' Bağlamında İncelenmesi
    (2023) Köse, Merve; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Bu çalışmanın temel amacı, Viyana Secession'un kurucularından ve öncü mimarlarından Josef Hoffmann'ın 1904-05 yılları arasında Viyana yakınlarında küçük bir yerleşim olan Purkersdorf'ta aynı isimle tasarlayıp uyguladığı sanatoryum yapısının Gesamtkunstwerk ve Viyana Secession bağlamında incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle Endüstri Devrimi'nin mimariye yansımasına, Arts and Crafts ve Art Nouveau akımlarına kısaca değinilmiştir. Viyana Secession akımının ortaya çıktığı 19. yüzyılın ikinci yarısında Viyana'daki mimarlık ortamı hakkında bilgi verilmiştir. Gesamtkunstwerk anlayışının ve Viyana Secession akımının ortaya çıkış süreci araştırılmıştır. Viyana Secession mimarı Josef Hoffmann'ın hayatı, üslubu ve bazı yapıları anlatılmış ve Gesamtkunstwerk anlayışıyla ilişkisi tartışılmıştır. Sanatoryum yapılarının gelişim süreci örnekler verilerek irdelenmiştir. Purkersdorf Sanatoryumu ile ilgili literatür ve arşiv taranmış, fotoğraflar üzerinden yakın çevresiyle ilişkisi, mimari üslubu, malzeme kullanımı, çatı tasarımı, cephe ve plan özellikleri incelenmiş, restorasyon sonrası planları analiz edilmiş ve yapının güncel durumu hakkında bilgi aktarılmıştır. Gesamtkunstwerk anlayışının yapıya nasıl yansıdığını tespit edebilmek için iç mekân özelliklerine ve donatılara yer verilmiştir. Bu çalışmada Viyana ve yakın çevresinde Purkersdorf Sanatoryumu'yla yaklaşık aynı tarihlerde inşa edilen sanatoryum örnekleri seçilmiştir. Bu kapsamda Wienerwald Sanatoryumu (1904), Luithlen Sanatoryumu (1908) ve Lupus Sanatoryumu'nun (1910-13) kronolojik olarak incelenmesi ve birbirleriyle karşılaştırılarak Purkersdorf Sanatoryumu'nun ayrışan özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Purkersdorf Sanatoryumu'nun, konum ve plan şeması gibi özelliklerle Wienerwald Sanatoryumu'yla, mimari üslup ve malzeme seçimi açısından ise Lupus Sanatoryumu'yla benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Purkersdorf Sanatoryumu, Viyana Secession'u Art Nouveau akımından ayıran en belirgin özelliklerden biri olan geometrik üsluba sahiptir. İşlevsel tasarımı, çağdaş malzeme olan betonarme kullanımı, düz çatısı, katı geometrik formu ve Gesamtkunstwerk anlayışıyla tasarlanması gibi öne çıkan özellikleriyle çalışmada incelenen diğer sanatoryumlardan farklılaştığı görülmektedir. Cephedeki sırlı seramik karo bordürler, iç mekândaki mobilyalar, donatılar ve frizler Gesamtkunstwerk kapsamında tasarlanmıştır. Ayrıca Purkersdorf Sanatoryumu, işlevsel amaca sahip bordürler ve doğu cephesindeki giriş kapısının sağında ve solunda yer alan kabartmalar hariç süslemeden uzaklaştırılmıştır. Bu yenilikçi ve sade cephe tasarımıyla da diğer sanatoryumlardan ayrışmaktadır. Purkersdorf Sanatoryumu'nda ihtiyaç programının karşılanması hedeflenmiştir. İşlev odaklı tasarım anlayışına sahip olan sanatoryumda hastaların karşılaşabilecekleri zorluklar önceden düşünülmüş ve çözüm üretilmiştir. Böylece hastaların tedavi süreçlerinin ve günlük rutinlerinin belli bir düzende ilerlemesi sağlanmıştır. Purkersdorf Sanatoryumu'nun öne çıkan tüm bu özellikleriyle Viyana Secession'un mimari bağlamda modernizme geçişi sürecinde öncü yapılardan biri olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Art Nouveau, Viyana Secession, Gesamtkunstwerk (Bütüncül Sanat Eseri), Josef Hoffmann, Purkersdorf Sanatoryumu
  • Master Thesis
    Viyana Kafe Kültürünün Oluşumunda Thonet No:14 Sandalyenin Etkisi
    (2022) Yüksel, Zafer İsmet; Taş, Şule Pfeıffer; Fine Arts and Elective Courses
    Viyana kafe kültürünün oluşumunda Thonet No:14'ün etkisinin araştırıldığı bu tezde; Endüstriyel Devrim ile ortaya çıkan yeni toplumsal hareketler, Viyana kafe kültürünün kahve ile olan bağı ve Thonet No: 14'ün kafe kültürüne etkileri detaylı olarak irdelenmiştir. Çalışmada aynı zamanda kahvenin keşfi ile başlayan ve kahvehanelerin ortaya çıkışı ile devam eden süreçte, Endüstri Devrimi'nin getirdiği yeni üretim ve ticaret olanaklarının ticaret ve toplumsal yaşama etkileri üzerinde durulmuştur. Sanat ve düşünce akımlarının kafe ve kahvehanelere yansımalarının incelendiği araştırmada mekân tasarımları da gözden geçirilerek, Thonet No:14'ün doğuşu, gelişimi ve etkisi detaylarıyla anlatılmıştır. Araştırma sahası; 1860-1930 yılları arasında Viyana ve dünyada iç mekân görseli ve yerleşim planlarına ulaşılabilen, Thonet No:14 ile tasarlanmış kafe ve kahvehanelerin mekân analizleri yapılmıştır. Bununla birlikte günümüzdeki yansımasını izleyebilmek için TON firmasının referanslarından yola çıkarak Thonet No:14 kullanılan Viyana tarzı kafelerin mekân analizleri ile sınırlandırılmıştır. Mekân yerleşim planları, tarihi fotoğrafları ve güncel durumlarını kapsayan çalışmada Thonet No.14'ün Viyana kafe kültürü oluşumdaki etkisi aranmıştır. Araştırma sonucunda, Thonet No:14 sandalyenin nitelikleri, tercih edilmesindeki etkenleri, Viyana kafe kültüründeki konumu ve bu kültüre iletişim nesnesi olarak katkıları aktarılmıştır.
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 1
    Giulio Mongeri’nin Erken Cumhuriyet Dönemi Yapısı Eskişehir Ziraat Bankası’nın Kültürel Miras Yönetimi Kapsamında İncelenmesi
    (Istanbul Univ, Research inst Turkology, dept Art History, 2020) Pfeıffer-taş, Şule; Temel, Rabia; Fine Arts and Elective Courses
    Eskişehir Ziraat Bankası Binası, Giulio Mongeri’nin (1873-1951) Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Anadolu’da tasarladığışubeler arasındadır. Kent kimliğinin simge yapılarından olup Birinci Ulusal Mimarlık olarak adlandırılan dönemin özelliklerinitaşımaktadır.Ziraat Bankası’nın (kuruluş 1888), Eskişehir’de bir şube açmak için arazi tahsisi talebi 1906-1907’deki yazışmalardanizlenebilmektedir. Binanın yapımına 1928 yılında başlanabilmiş, açılışı Cumhuriyet’in kuruluşunun yedinci yıl dönümünde 29Ekim 1930’da gerçekleşmiştir. 1978 yılında bu bina yıkılmak istenmiş, 1979 yılında, 1930 yılı öncesine ait Cumhuriyet DönemiYapısı olması nedeniyle Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescillenmiştir. 2005’te Koruma Grubu I (bir)kategorisine alınmıştır. Zaman içinde çeşitli müdahaleler geçirmiştir ancak öncesinde restitüsyon araştırması yapılmamasınedeniyle değişikliklerin izlenmesi zorlaşmaktadır.Çalışma, arşivlerden derlenen belgeler, çizimler, eski fotoğraflar vb. ışığında yapıdaki değişimlerin izini sürerek ve diğeryapılarla karşılaştırarak özgün mimari ve sanatsal öğeleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Mongeri’nin Ziraat BankasıEskişehir Şube Binası’nda, akımın özelliklerini yansıttığı tasarım unsurları ve dönem içindeki değeri irdelenmektedir.Bulgular, Mongeri’nin akımın özelliklerini cephe düzenlemesinde, giriş ve müşteri holü iç mekân tasarımında, Bursakemeri, mukarnas, hatayi, rumi vb. Selçuklu-Osmanlı unsurlarını da kullanarak günümüze kadar yansıttığını göstermektedir.Giriş kapısındaki değişiklik, özgün mobilyaların günümüze ulaşamaması, iç mekânda kapı yapılması, teknoloji bağlantılıdeğişiklikler gibi nedenlerle bütüncül değeri azalsa da, yapı Birinci Ulusal Mimarlık akımı özelliklerini korumaktadır.
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 0
    Red Vienna: Ideology, Architecture and Art in the Reumannhof Municipal Social Housing
    (Middle East Technical Univ, 2024) Pfeiffer Tas, Sule; Temel, Rabia; Fine Arts and Elective Courses
    This study focuses on the Reumannh of Social Housing Complex, which was designed by Hubert Gessner (1871-1943) and constructed between 1924 and 1926 in Vienna. It was one of the largest buildings as part of the Municipal Social Housing Program for workers implemented under the leadership of Jakob Reumann, who was the mayor of Vienna between 1919 and 1923. According to the social democratic ideology in Vienna, known as the Red Vienna period (1919-1934) of the city administration, this program aimed to meet the housing needs of the working class and to provide them with better living conditions. Due to the increase in worker migration to the city after the Industrial Revolution and upon the demolition of the city during World War I, a housing crisis emerged in Vienna and unfavorable living conditions - such as one-room apartments and rental beds even for a few hours - became a necessity. The paper attempts to probe into the nature of the connection between the Reumannh of Complex architecture and the Red Vienna ideology in light of the social democratic perspective of the working class. In order to do so, the entire structure - known as "the palace of the working class" - is analyzed in detail while pointing to similar social housing complexes, such as Metzleinstalerh of on the Margareteng & uuml;rtel known as "Proletarian's Boulevard" and nearby. Additionally, the standardization criteria, as envisioned within the context of the social housing program, are examined to find out any traces of their presence (or improvements/modifications upon them) in the Reumannh of Complex. In the context of the political and socio-economic conditions of that era, a comparative analysis of the architectural elements and landscape architecture is conducted, such as courtyards and Haydn park on the front in the latter case. Original archival documents, photographs, and drawings of the complex were collected and during the course of the field research, photographs were taken. A housing typology and drawings were made in accordance with the general floor plan of the building, drawn by Gessner himself to determine the details related to the features of the houses - such as kitchen, living room+kitchen, and the number and function of the rooms - in order to determine the reflection of the living comfort promised by the social democratic ideology. As a result, three main plan types were identified based on the spaces contained within the houses, and subgroups were created according to balconies, terraces, or bay windows, all of which provided daylight and fresh air. In conclusion, the research establishes that the Reumannhof Complex houses, common facilities as terraces, infant school, laundry rooms, etc. all implemented standards that were mostly aligned with those related to welfare and in line with the principles of social democratic ideology. Lastly, it is revealed that architectural and artistic elements, such as wrought iron, ceramic panels illustrating craftsmen and different professions, motifs, and sculptures, not only reflect the social democratic ideology and motto, but also create new living environments by integrating architectural design with green spaces for the working class. As witness to this assertion, it is useful to notice that the complex still serves the function of economic housing for the working class and remains important as a symbol of social democratic ideology.
  • Master Thesis
    1909 Tarihli Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü (sokullu Köşkü) ve Değişiminin Mekansal Analizi
    (2023) Bildiş, Sadık Çağrı; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Geleneksel Türk konut mimarisinde önemli bir yere sahip ahşap kârgir yapılardan ve döneminin son örneklerinden biri olan, yapımına 1909 yılında başlanan Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü (Sokullu Köşkü) İstanbul'un Kadıköy semtinde yer almaktadır. Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü yapıldığı günden günümüze kadar değişik kişiler tarafından farklı amaçlarla kullanılmış ve son olarak 2013 yılında Yapı Merkezi tarafından restore edilmiştir. Bu tez çalışması kapsamında İstanbul ve Kadıköy'ün tarihi araştırılmış, köşkte etkisi olan mimari akımlar incelenmiştir. Köşkün mevcut durumu için alan çalışması yapılmış, gözlemler fotoğraflarla belgelenmiş, rölöve çizimleri ve restitüsyon projeleri incelenerek elde edilen bilgiler çalışma kapsamında kullanılmıştır. Ancak yapılan alan çalışması kapsamında bütün mekanlar araştırmacı tarafından fotoğraflanamamıştır. Köşkün mevcut halinin araştırmacı tarafından çekilebilen görselleri, Yapı Merkezi tarafından restorasyon çalışması öncesinde çekilen görselleri ile kapsamlı bir şekilde karşılaştırılmıştır. Dönemin ahşap yapılarından biri olan ve günümüze ulaşmış nadir köşkler arasında bulunan Şehzade Ziyaeddin Efendi Köşkü'nün mimarı kesin olarak bilinmemekle beraber Vedat Tek olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda köşkün mimar Vedat Tek ile ilişkisi, mimarın diğer yapıları ve el kitaplarında bulunan çizimlerle birlikte karşılaştırma yapılarak incelenmiştir. Ayrıca köşkün cephe ve mimari özellikleri dönemin diğer yapılarıyla da karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ile daha önce hakkında herhangi bir akademik çalışma olmayan Ziyaeddin Efendi Köşkü'nün mevcut durumunun incelenerek özgün mimari tasarımına yönelik değerlendirmeler yapılması ve literatüre kazandırılması hedeflenmektedir.
  • Master Thesis
    Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifasının İç Mekan-cephe İlişkisi Bağlamında Kabartma Tasarımlarının Değerlendirilmesi
    (2022) Turan, Ali; Taş, Şule Pfeıffer; Fine Arts and Elective Courses
    İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden beri yeme-içme, barınma, saklanma gibi ihtiyaçlarından kaynaklanan mekan oluşturma çabası iç mimarinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İlk çağlardan günümüze ihtiyaçlar değişmiş ve zamanla iç mimari ve mimariye yansımıştır. Bu değişen ihtiyaçlardan olan inançlar, estetik kaygılar ve doğayı taklit etme çabası birçok medeniyet, devlet ve milletlerin günümüze sanat eseri niteliğinde mimari yapılar bırakmasını sağlamıştır. Bu devletlerden biri Anadolu Selçukluları'dır. Anadolu Selçukluları Türk sanatı ve mimarlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bulundukları bölgenin yapı tipi ve malzemesine göre, tasarım ve bezeme bakımından günümüze gelebilen mimari yapılar ve eserler ortaya koymuşlardır. Malzeme ve ustalık bakımından önemli mimari uygulamalara imza atan Anadolu Selçukluları Orta Asya'dan getirdikleri geleneksel bilgileri Anadolu'da var olan doku ile harmanlayarak bir sentez oluşturmuşlardır. Bu sentezin en güzel örneklerinden biri Sivas Divriği Ulucami ve Darüşşifası'dır. Gerek iç mekan gerekse dış cephede kullanılan bezeme programı ve kabartma tasarımları ile sanat tarihi ve mimari alanında yerini almıştır. Sadece estetik bağlamda değil, simgesel bağlamda da önemli aktarımlar içeren Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası'nda kullanılan kabartma tasarımları ve izleyiciye aktardığı anlamlar tezin ana konusunu oluşturmuştur. İç mimari ve mimaride kullandıkları motifler ve yapıların kurulum planları bir evren ve kozmos kurgusunun yansıması olarak görülmektedir. Tez kapsamında iç mekanda, cephelerde ve taç kapılarda kullanılan bezeme programları ve kabartma tasarımları iç mimari ve plastik açıdan değerlendirilirken verilen mesajların simgesel anlamları bağlamında içerik analizi yapılmıştır. Sonuç olarak Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Anadolu Selçuklularının İslamiyet öncesi ve sonrası mimari ve sanat pratiklerine hem yerel hem dış etkilerden beslenerek hem şamanizimin hem tasavvufun anlam zenginliğini yansıttıkları, dünya mimari ve sanat tarihine bıraktığı önemli bir eserdir. Anahtar Sözcükler: İç Mimari, Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Anadolu Selçukluları, Kabartma Tasarımları, Bezeme
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 0
    An Ottoman Unit of Currency in the 16th Century: Kara(ca) Akce
    (Istanbul 29 Mayis Univ & Isam, 2021) Pfeiffer-Tas, Sule; Fine Arts and Elective Courses; Fine Arts and Elective Courses
    The problem addressed in this research is to determine the currency, called kara(ca) akce in the documents, which the Ottoman state used in the east of Anatolia during the 16th century. Except for a brief reference by Sahillioglu, there is not much information about this akce. For this reason, whether kara(ca) akce was also an accounting coin and a currency in circulation along with the Osmani akce will be discussed. The value of the kara(ca) akce in the face of the Ottoman akce is found in various documents such as the Ottoman Laws, Seriyye Sicilleri and Mahimme Registry, together with current exchange prices against other currencies such as gold, kurus etc. When this information is evaluated chronologically within the framework of the developments in Ottoman monetary history, there is a relationship proportional to the weight of the Ottoman akce. In recent research on the Ottoman numismatics at the end of the 16th century, it was found that the official weight in some Eastern mints was' lower than that of Ottoman akce. These akces differ in stylistic terms from other mints defined as the Anatolian and Rumelia groups and are named the Fastern group. Especially in the Ottoman documents related to tax and trade, the existence of this currency, which is to lower than the exchange rate against the Osmani akce, is noteworthy. In this study, an attempt will be made to prove that this coin was not only a currency that determined the exchange rate, bur it was also in circulation.
  • Article
    Charles Rennie Mackintosh ve Josef Hoffmann Arasındaki Tasarım Etkileşimleri: Sanatsever Evi ve Stoclet Palas Örneği
    (2024) Taş, Şule Pfeıffer; Köse, Merve; Fine Arts and Elective Courses
    Art Nouveau akımı, kıvrımlı, eğrisel, bitkisel gibi genel tasarım özelliklerinden farklı olarak Glasgow’dan Charles Rennie Mackintosh ve Viyana’dan Josef Hoffmann tarafından doğrusal-geometrik şekilde yorumlanmıştır. Mackintosh ve Hoffmann’ın benzer tasarım diline sahip olmaları nedeniyle aralarındaki etkileşim hakkında birçok farklı görüş bulunmaktadır. En yaygın görüş Hoffmann’ın Mackintosh’tan esinlendiği üzerinedir. Bu görüşün doğruluğu, cephe ve plan açısından birçok benzerlik bulunduran Mackintosh’un Sanatsever Evi (1901) ve Hoffmann’ın Stoclet Palas (1905-11) yapısı üzerinden incelenmiştir. Çalışmada, literatür taramasına ek olarak görsel ve plan karşılaştırmalarıyla sonuca varılmaya çalışılmıştır. Sanatsever Evi, Stoclet Palas’tan daha önce inşa edilmesine rağmen bulgulara göre Mackintosh’un yapısındaki birçok benzer özellik Hoffmann tarafından daha önceki yıllarda kullanılmıştır. Mackintosh tasarım stilini 1900’lerin ilk yıllarında değiştirmeye başlayarak Viyana Secession stiline yakınlaşmıştır. Böylece yaygın görüşlerin aksine esinlenme önce Viyana’dan Glasgow’a ardından Glasgow’dan Viyana’ya gerçekleşmiştir. Fakat Viyana’nın etkisinin daha fazla olduğu; Mackintosh’un Viyana Secession’dan ve Hoffmann’dan esinlendiği görülmektedir.
  • Master Thesis
    Adana Kız Lisesi'nin (askeri Rüştiye Okulu) Kültürel Miras Kapsamında Mekânsal Analizi
    (2020) Özdemir, Şükriye Sıla; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Bir topluma özgü dil, din, edebiyat, güzel sanatlar, kent ve mimarlık, ekonomi, gelenek ve görenekler, gibi kavramlar bir araya gelerek kültürü oluşturmaktadır. Bu kavramların nesillere aktarımında kültürel miras olgusu önemli bir role sahiptir. Kültürel miras yönetimi ile toplumların tarihi birikimleriyle birlikte somut ve soyut kültür öğelerinin gelecek kuşaklara aktarımı amaçlanmaktadır. Kültürel miras yönetiminde temel hedef, koruma ve yaşatma ilkesi olmuştur. Bu tez çalışmasında kültürel miras kapsamında, Adana'nın mimari kimliğini oluşturan tescilli yapılarından Adana Kız Lisesi olarak bilinen yapı incelenmiştir. II. Abdülhamit Dönemi'nde Anadolu' da inşa edilen askeri rüştiyelerin ilk örneklerinden biri olma özelliğini taşıyan yapı Adana Askeri Rüştiyesi (1883) olarak inşa edilmiştir. Yapının inşa edildiği dönemden başlanarak, idadi, sultani, lise ve Adana Kız Lisesi (1932-1998) dönemine kadar ve daha sonraki süreçte (2004-2006) bakım ve onarım çalışmalarını analiz edebilmek için tarihi çevresiyle birlikte geçirdiği işlevsel ve yapısal değişiklikleri tespit edebilmek için tarihi kaynaklar, ilgili kurum ve kuruluşlardan elde edilen belgeler, çizim ve görsellere ulaşılarak literatür taraması yapılmıştır. Yapının mimari üslubu, cephe ve plan şeması ile birlikte değerlendirilerek cephe, plan ve mekân özelliklerinin analizleri yapılmıştır. Bunun için merkez İstanbul'da inşa edilen askeri rüştiyelere örnek olarak Fatih Askeri Rüştiyesi, Anadolu'da inşa edilen Kastamonu Askeri Rüştiyesi - Mektebi Mülkiye İdadisi ve Kayseri Askeri Rüştiyesi Mektebi - Mülkiye İdadisi örnek seçilerek karşılaştırılmıştır. Yapı, 1998 yılındaki deprem sonrası lise işlevini kaybetmiş ve boşaltıldıktan sonraki bir tadilattan sonra Kültür ve Sanat Merkezi (2006-2018) olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönüşüm sürecindeki mekânsal değişimler, alan çalışması ile yerinde incelenmiş, fotoğraf ve çizimler yapılarak restorasyon sonrası müdahaleler tespit edilmiştir. Yapılan tüm araştırmalar sonucunda edinilen bilgiler, kültürel miras kapsamında ilgili ulusal ve uluslararası tüzük, bildirge, sözleşme ve ilkeler doğrultusunda, yapının ilk halinden günümüze dönüşüm süreci karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bu süreçte, özellikle cephe ve iç mekanda yapılan değişiklikler tespit edilmeye, yeniden işlevlendirme kararının uygulanabilirliği, restorasyon sonrası müdahaleler ve yapının özgünlüğünü ne kadar koruduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Yapılan değerlendirmelere bağlı olarak, belge niteliği taşıyan tarihi yapıların gelecek kuşaklara aktarımı için yeniden işlevlendirme öncesinde kullanımı konusunda net kararlar alınması, yapının özgünlüğünü koruyarak dönüşümünün sağlanması için mekânların yeni işlevine dönük gereksinimlerinin planlanması ve tasarlanması, restorasyon sonrası kullanımda da koruma ilke ve yöntemlerine uyulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Adana Askeri Rüştiyesi, Adana Tarihi Kız Lisesi, XIX. yüzyıl, koruma, iç mimarlık, mimarlık tarihi, kültürel miras, yeniden işlevlendirme.
  • Article
    Citation - Scopus: 0
    Raimondo D'Aronco'nun İstanbul Art Nouveau Tarzının Doğuşu: Sanayi MektebininOrman, Madencilik ve Tarım Bakanlığı ve Yeniçeri Müzesine Dönüşümü
    (Abidin Temizer, 2022) Kuleli, Ayşe Esin; Pfeıffer-taş, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Bu çalışmada, Sultanahmet Meydanı’nda yer alan ve günümüzde Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası \rolarak hizmet veren yapı, ayrıntılı olarak incelenmektedir. Yapı ilk olarak 1866-1868 yıllarında Dersaadet Sanayi \rMektebi olarak inşa edilmiş, 1894’teki büyük depremden sonra Raimondo D’Aronco tarafından 1894-1900 yılları \rarasında Orman, Maadin ve Ziraat Nezareti olarak yeniden tasarlanmış ve Yeniçeri Müzesi eklenmiştir. Bu \rmakalenin yazarları, her ne kadar diğer yazarlarca farklı yorumlansa da bu tasarımın İstanbul’daki Art Nouveau \rhareketinin ilk yorumları olduğu ve Osmanlı’da genius loci olarak ilk izlerini yansıttığı görüşündedir. Bilindiği gibi \rİstanbul Art Nouveau’su daha sonra çokça ilgi görmüş ve özellikle konut mimarisinde tercih edilmiştir. Bu makalede \rRaimondo D’Aronco’nun tasarımında Osmanlı yerel mimarisi ile Art Nouveau özelliklerinin nasıl birlikte \ryorumlandığı tartışılacaktır. İncelenen yapı, Raimondo D’Aronco’nun tasarımının gelişiminin kesin tarihlerle takip \redilmesine olanak vermesi ve en erken örneklerinden olması açısından önemlidir. İlk kez 3 boyutlu lazer tarama \rcihazı kullanılarak dijital olarak yapılan cephe çizimleri, yapı evrelerinin ayrıntılı incelenmesine olanak vermiştir.