Browsing by Author "Tekin, Kuğu"
Now showing 1 - 20 of 31
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Andrea Levy'nin Küçük Ada ve Monica Ali'nin Brick Lane romanlarındaki göç söyleminin yapısökümü(2022) Kutlu, Tuğba; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu çalışma Andrea Levy'nin Small Island ve Monica Ali'nin Brick Lane adlı romanlarının detaylı bir analizini yaparak göç söyleminin yapı sökümünü amaçlamaktadır. Small Island İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere'sinde Jamaikalı göçmenlerin durumunu gözler önüne sererken, Brick Lane Bangladeşli Müslüman-Asyalı göçmenlerin durumunu ele almaktadır. Bu iki roman farklı etnik kökenlerden ve kültürlerden insanları konu edinse de göçmenlere yönelik ırkçılık her ikisinde de ortak konudur. Small Island, ırkçılığın çoğunlukla siyah ve beyaz ayrımına dayandığı 1948'lerin savaş sonrası İngiltere'sinde geçmekte, ancak hikâye böyle bir ayrımın bu iki ırk arasında artan etkileşim sebebiyle yapılamayacağını gösterecek şekilde evirilmektedir. Benzer şekilde, Monika Ali'nin Brick Lane romanında ırkçılık İngiltere'de hala vardır ve savaştan yaklaşık elli yıl sonra zirve noktasındadır. Brick Lane'de ırkçılık konusunun değişen göçmenlere yönelik politikalar ile daha karmaşık bir hal almış olduğu görünmekte ve göç söylemi asimilasyon, entegrasyon ve çok kültürlü bir İngiltere'yi içermektedir. Her iki roman ortak nokta olarak ırkçılığı Londra'da farklı zaman süreçlerinde ele aldıklarından, göçmenlerle ilgili incelenen söylem değişen biçimleriyle ırkçılıktır. Bu inceleme kapsamında, göçmenlere yönelik ırkçılık söyleminin metinlere detaylı göndermeler yapılarak ve daha önce yapılan araştırmalara dayanılarak yapı sökümü sağlanmış ve ırkçılığın getirdiği ikili zıtlıklar yerine melezlik fikri sunulmuştur.Article Citation Count: 0Atlas’ın Yükü Adlı Eserinde Hileci Yazar Jeanette Winterson(2021) Adiguzel, Leyla; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureHileci, İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung tarafından ilk kez ortaya atılan arketip kavramının önde gelen örneklerinden biridir ve genel olarak bireylerin karakterlerindeki bayağı özellikler olarak tanımlanır. Bununla birlikte çağdaş edebiyatta hileci arketipi; kurnaz, doğruyu söyleyen, hikâye anlatıcısı ve evrenin yasalarıyla oynayan bir dönüştürücü olarak tanımlanmaktadır. Hileci figür, gerçeği körü körüne kabul etmeyi reddeder; modası geçmiş zihniyetin yeri geldiğinde yıkılması gerektiği görüşünü savunur. Yıkıcı tutumuna rağmen kültürlerin tasarımına katkısından dolayı saygı duyulur. Jeanette Winterson’ın Atlas ve Herakles mitini tekrar kaleme aldığı Weight (Atlas’ın Yükü) adlı eseri, 2005 yılında farklı kültürlere ait mitleri tanınmış yazarlara yeniden yazdıran Canongate Myth Series projesi kapsamında yayınlandı. İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan Winterson; titizlikle yazdığı hibrit kurgusunda, epik gelenekleri çeşitli edebi araçlar ve farklı türlerin karışımı ile yapı bozuma uğratır. Yazar, çok katmanlı eserinde gerçekte kendisini özdeşleştirdiği mitolojik kahraman Atlas üzerinden hikâyesini anlatır. Bu çalışma, eski miti yeniden kaleme alma sürecinde, kurnaz ve bilge bir dönüştürücü ve öykü anlatıcısı olarak Jeanette Winterson'ın hileci-sanatçı yönüne dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.Master Thesis D. H. Lawrence'ın makineleşen dünyada mücadele eden karakterlerinin ekoeleştirel bir incelemesi: Gökkuşağı ve Lady Chatterley'in Aşığı(2022) Oom, Büşra Tokmak; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu çalışma Modernist bir yazar olan D.H. Lawrence'ın yirminci yüzyılda yazdığı Gökkuşağı (1915) ve Lady Chatterley'in Aşığı (1928) adlı romanlarını ekoeleştirel açıdan inceler. Endüstriyel devrimin hızla gelişerek insan hayatının her alanına yayıldığı bir dönemde yazılan bu eserler makineleşmenin doğa, insan ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini başkarakterlerin insanlarla, toplumla ve doğayla kurdukları ilişkileri inceleyerek ortaya koyar. İki eserin başkahramanları, doğa bilinci gelişmiş ve yaşadıkları dönemin olaylarına eleştirel açıdan bakabilen sıra dışı kadın karakterlerdir. İkisinin de ortak kaygısı, erkek egemen bir dünyada insanoğlunun icat ettiği makinelerle doğayı yok etmesi ve doğa ile insanın doğuştan var olan organik bağını kopararak özünü yitirmesidir. Geçmişte ihtişamından ve gücünden korktuğu doğadan Tanrının kollarına sığınan insan, geliştirdiği yıkıcı makinelerle doğayı kendisine boyun eğen bir hizmetkara dönüştürür. Doğa ile bağı kalmayan ve kurduğu kapitalist sisteme köle olan insan bencilleşerek her şeye kar odaklı yaklaşmaya başlar. Kadın/erkek ilişkileri de dahil olmak üzere insan ilişkileri sevgi ve uyumdan uzak, kişisel çıkar ve maddiyat üzerine kurulmuş sahte ilişkilere dönüşür. İnsanın doğasında ve toplumda oluşan bu trajik değişime sessiz kalamayan başkarakterler-Connie Chatterley ve Ursula Bragwen- çareyi yalnızlıkta ve yozlaşan toplumdan geriye kalan bir parça doğaya sığınmakta bulurlar. Ursula için bu kaçış kendi dünyasından olmayan bir erkekle evlenmeyi reddedip onun buyruğu altına girmekten kaçınmak iken, Connie için üst sınıfı temsil eden kocasını ve ona sunduğu zengin hayatı terk edip kendi ruhuna hitap eden ve bedensel arzularını tatmin eden alt sınıftan bir erkekle doğanın içinde sakin ve sade bir hayat kurmak olur.Doctoral Thesis Displacement and fluid identities in little bee, shooting kabul and exit west(2021) Rıaz, Adnan; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureGünümüzde yaşanan göç dalgaları, uluslararası toplumun yerli kültürlere bakış açısını yeniden şekillendirdi. Göçmen kültürü, ulus-devletlerin değerlerini, kültürlerini ve normlarını bir dereceye kadar seyrelterek onlara meydan okumaktadır. Tez, göçün keyfi bir seçim olmaktan ziyade kapitalizm ve küreselleşmenin sonucu olarak ortaya çıkan bir zorunluluk olduğuna odaklanmaktadır. Başlıca suçlular olan sömürgecilik ve yeni-sömürgecilik araçları, zayıf ulusların, gelişmiş dünyanın ekonomik ve politik çıkarlarını beslemek için sömürülmesinde kullanılmaktadır. Kültürel ve ekonomik parazitler olarak görülen mültecilere sığındıkları gelişmiş ülkelerde nefretle bakılmaktadır. Little Bee Shooting Kabul ve Exit West romanları mevcut göç krizini mercek altına almaktadır. Žižek ve Agamben'in göçmenlerin doğuşu ve hak mücadelelerine ilişkin görüşlerinin de desteğiyle bu tez, konu ve kuramlar arasında bir paralellik kurmaktadır. Little Bee çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinin kurbanı olan genç bir mülteci kızın mücadelelerini anlatmaktadır. Hikâyede genç kız her ne kadar Birleşik Krallık'a ulaştıktan sonra olumlu ilişkiler kurmaya çalışsa da yetkililer onu mülteci kimliğini kanıtlayan belgeleri göstermediği nedeniyle sınır dışı eder. Shooting Kabul Afganların, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin çekilmesinin ardından Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesiyle savaştan zarar gören Afganistan'dan gidişlerini anlatmaktadır. Eserde göçmen kültürünün derin köklülüğü, göçmenlerin ev sahibi kültüre meydan okuma biçimleri ve göç sonrası yaşam betimlenmektedir. Exit West dini fanatikler tarafından istila edilen mültecilerin vatanının kasvetli bir resmini çizmektedir. Vatandaşlar her ne kadar Batı yaşam modelini kopyalamaya çalışsalar da ekonomik ilerleme ve barış sağlayamazlar. Ancak roman, korkunç bir savaşın ardından göçmeyip yurtta kalanlar ve göç edenlerin yeniden buluşup yakınlaşmalarıyla olumlu bir hava ile sona ermektedir.Editorial Citation Count: 0Foreword and dedication(Peter Lang Publishing Group, 2024) Tekin,K.; Özbudak,S.K.; Department of English Language and Literature[No abstract available]Master Thesis Güç politikalarının Foucault'ya göre bir incelemesi: Hayvan Çiftliği ve Sineklerin Tanrısı(2021) Saleh, Mohammed; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu tez George Orwell'in Animal Farm (Hayvan Çiftliği) ve Willim Golding'in Lord of the Flies (Sineklerin Tanrısı) başlıklı romanlarındaki güç ve politika arasındaki bağıntıyı Michel Foucault'un görüşlerine gönderme yaparak inceler. Her iki romanda da güç, ilgili diğer karakterler karşısında politik fayda sağlama ve üstün olmanın tek yolu olarak gösterilir. Hem Napoleon hem de Jack diğer karakterlerden üstün olma hırslarını baskıcı güce dayandırırlar. Her iki karakter de kendi farklı toplulukları içinde var olan hiyerarşik düzene itirazı olan her canlıyı/bireyi ezmeye veya yok etmeye çalışırlar. Kurdukları totaliter düzenin katılımcıları Napoleon ve Jack'e gore birer kukladır. Napoleon ve Jack hakim oldukları düzeni korku duygusu ile yönetirler ve bu korku duygusunu oluşturan da ölüm tehdididir. Focault ayrıca başka bir üstün güç biçimi olan normalleştirici güçten söz eder ki buna göre yaptırım sadece baskıcı güç aracılığı ile gerçekleştirilmez. Normalleştirici güç etki alanındaki bireyleri sayısız kurallar ve yasalarla yönetir ve bu kuralları bireylerin zihinlerine çocukluktan itibaren yerleştirir. Bireyler bu kurallar ve yasalara uymayı bir an bile sorgulamayıp, teredddüt etmeden kabul ederler. Böylece üstün bir güç yaratılmış olur. Farklı bir sisteme gore işletilen bu güç konumu bakımından altta olanları yasalara uymaya zorlar. Örneğin, polisler bu gücü doğrudan yasaların yaptırım gücüne dayanarak kullanırken, öğretmenler yasaların ve kuralların yaptırım gücünü dolaylı yollarla hedef kitlelerine aktarırlar. Normalleştirici güç bireylerin baş kaldırmayı düşünmeyeceği dengeli bir yönetim biçimi önerir. Bu tezde incelenen iki roman da gösteriyor ki sadece baskıcı gücün kullanıldığı yönetim sistemleri dengesizdir ve bu dengesizlik sonunda isyana yol açmaktadır. Her iki roman da gücü elinde tutanların acımasız davranışlarına maruz kalanların isyanını aktarır. Her iki roman yazarının görüşüne gore uygulanan ister baskıcı güç ister normalleştirici güç olsun, sistem yönetimi altındakileri mutlak kontrol altında tutmayı hedefler.Doctoral Thesis Harold Pinter'ın tiyatro eserlerinin Foucault'nun iktidar ve mekân bağlamlarında incelenmesi: Doğum Günü Partisi, Git Gel Dolap, Kapıcı, Sera ve Bir Tek Daha, Dağ Dili, Küller Küllere(2023) Keretli, Gülten Silindir; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu tez, Harold Pinter'ın tiyatro eserlerinde, Michel Foucault'nun iktidar ve mekân teorileri bağlamında 'disipliner iktidar'dan 'otoriter iktidar'a geçişini incelemektedir. Foucault'nun panoptizm ve heterotopik mekânı bu amaca ulaşmakta kullanılacak yöntemler olacaktır. Pinter'ın ilk ve son dönem oyunları, iktidar siyasetinin yerel mekândan uluslararası mekâna geçişinin izini sürmek amacıyla seçilmiştir. Bu çalışma, Foucault'nun disipliner iktidarını ve 'öteki mekânları' Pinter'ın politik oyunları üzerinden bağlamsallaştırmaktadır. Siyasi içerik hapsetme, iktidar siyaseti ve gözetim gibi kilit kavramları bağlamsallaştırmak için bilinçli olarak seçilmiştir. Keith Peacock, Pinter üzerine kaleme aldığı kitabında, Pinter'ın oyunlarında siyasi bir ideolojiye sahip olmadığını, bunu Pinter'ın kendisinin dile getirdiğini söyler. Oyun yazarı bu tiyatro oyunlarının birer politik analiz olmadığını 'gizlenmemiş ahlâkî tiksintisini' dile getirdiğini vurgular. Peacock, ilk dönem oyunlarının 1950'lerin 'kurumsal' oyunları olduğunu ve son dönem oyunlarının 1980'lerin 'devlet' oyunları olduğunu öne sürer. Son dönem oyunları daha çok azınlık haklarının güçsüzleştirilmesi, Nazi katliamı, Amerika'nın diğer ülkeler üzerindeki hakimiyeti gibi uluslararası meseleler üzerinedir. Bu oyunlar Doğum Günü Partisi, Git Gel Dolap, Kapıcı, Sera ve Bir Tek Daha, Dağ Dili, Küller Küllere mekansal analize uygun oldukları için seçilmiştir. Mekân kuramcılarından Henri Lefebvre, 'mekân politik olduğu için bir mekân siyaseti vardır' der. Bu alıntı, esasen ortaya konmak istenen ana fikri özetlemektedir. Bu tez 'sapma heterotopyası' bağlamında hem panoptik bir ceza sistemini hem de heterotopya yani 'öteki bir mekân' olarak akıl hastanelerini, psikiyatri hastanelerini, hapishaneleri konuşlandırmaktadır. Sonuç olarak, bu tez yukarıda bahsi geçen Foucault kavramlarını Pinter'ın politik ve açık-politik oyunlarında örneklendirir ve yeni bir çerçeveye yerleştirmeyi amaçlar. Anahtar Sözcükler: panoptikon, heterotopya, Harold Pinter, politik drama, iktidar siyaseti.Conference Object Citation Count: 0HOW TO WRITE POETICALLY(Iated-int Assoc Technology Education A& development, 2012) Tekin, Kugu; Selimoglu, Zeynep Rana; Department of English Language and LiteratureThe importance of the role of writing in second language acquisition is indisputable. Compared to other skills, such as reading, listening and speaking, writing has a unique place, for it is a creative and productive stage of second language learning. It has been observed that almost every student has difficulty in writing. Students struggle to write even a solitary sentence let alone a well organized, coherent and accurate essay, which is a prerequisite for English Preparatory School students and for freshman students of English Language and Literature departments. The aim of this paper is to show how supposedly "boring" writing courses can be made attractive, enjoyable and at the same time productive to students. To this end, we provide our students with an atmosphere wherein creativity, enjoyment and above all, learning can take place. Our chosen medium in the construction of such a learning environment is poetry. The paper consists of two sections: the first is the theory section, which is about the function of literature. This section also includes a number of poetry definitions and the advantages of using poetry in writing courses. The second section focuses on practical activities to demonstrate how poetry can be applied to improve students' writing skills. The second section proceeds in three subsections entitled "pre-writing", "writing" and "post-writing". The overall aim of these activities is to integrate the two receptive language skills, reading and listening, and the two productive skills, writing and speaking. In conclusion, this paper is an attempt to turn a negatively perceived writing class into a student-friendly activity.Master Thesis İmgesel gerçekler: George Lamming'in In the Castle of My Skin ve Edgar Mittleholzer'ın My Bones and My Flute romanlarının postkolonyal ekopsikolojik okuması(2024) Bora, Ceren; Tekin, Kuğu; Department of English Language and Literature; Department of Basic English (Prep School)Bu tez, daha az çalışılan postkolonyal yazarların iki romanını hem ekoeleştirel hem de psikolojik bakış açılarından analiz etmeyi amaçlamaktadır. İki Karayip-İngiliz yazarın-George Lamming ve Edgar Mittelholzer- sömürge döneminde yazılmış romanlarının ekopsikolojik incelemesini içerir. Her iki roman da kültürel kimlik, kolonyal sömürü ve sömürgecilik sonrası manzaranın betimlenmesi sorunlarını irdelemektedir. Bu iki romancının postkolonyal kaygılarla birlikte ekolojik ve psikolojik sorunlarla nasıl baş ettikleri araştırılmaktadır. Eklektik/disiplinler arası teorik bir okuma yoluyla kültürel kimlik, doğa ve benliğin araştırılması ve betimlenmesi açısından iki roman arasındaki benzerlikler ve farklılıklar vurgulanmaktadır. Sonuç bölümünde de önerildiği gibi, her iki yazar Karayipler bağlamındaki sosyal zorlukların, eşitsizliklerin, çevresel sorunların ve adaletsizliklerin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve bu nedenle kapsamlı bir okuma gerektirdiğini göstermektedir. Bu iki roman, doğal ve toplumsal dünyalardaki etkileşimle ilişkili olarak farklılıkların ve bireyselliğin ruhsal bütünlüğüne ilişkin geleneksel anlayışı yeniden inşa etme ve onunla uzlaşma girişimleridir. Bu bağlamda bu tez, her iki romanın psikolojik, ekolojik ve sömürge sonrası kimlik sorunu bağlamında disiplinler arası bir okuma ile bu konularda iki roman arasındaki benzerlik ve farklılıkları göstermektedir.Doctoral Thesis Julian Barnes'ın Flaubert's Parrot, a History of the World in 10 ½ Chapters ve the Sense of an Ending eserlerinde tarih boyunca gerçekliğin ifadesi(2021) Demirtürk, Mehtap; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu tezin amacı, Julian Barnes'ın kişisel, biyografik ve resmi tarihleri içeren eserleriyle, gerçek ve kurgu arasındaki çizgileri bulanıklaştırarak tarih boyunca gerçeğin ifadesini sunmaktır. Barnes postmodern edebiyat dünyasında hayli dikkat çekici yazarlardan biridir ve üç tarih dalında, gerçekliğin ifadesini postmodern bir bakış açısıyla geçmişi irdeleyerek sorunsallaştırmıştır. Bu çalışmada, Barnes'ın Flaubert's Parrot biyografik tarih örneği olarak incelenmiştir, A History of the World in 10 ½ Chapters adlı eseri ise resmi tarih örneği olarak analiz edilmiştir ve son olarak The Sense of an Ending adlı eseri kişisel tarihin bir örneği olarak tartışılmıştır. Bu tez, tarihin üç alt türünü analiz ederek, tarih veya geçmişte gerçeğin ne kadar güvenilmez, sorgulanabilir ve öznel olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Barnes'ın bir dal olarak tarihe ironik bir yaklaşımı vardır ve üç romanında da tarihin/geçmişin geçerliliğini ve tarafsızlığını sorgulamaktadır. Tarihin üç dalından örnekler vererek, kişi geçmişi bireysel olarak da deneyimlese, tarih resmi kitaplarda yazılı da olsa, tarihin arkasında dini bir inanç da yatsa, geçmişte yaşananlara dair somut bir delil olmadığını iddia etmektedir. Biyografik, kişisel ve resmi tarihlerin özelliklerine işaret etmek için, bu tezde postmodernizmin onları nasıl sorunsallaştırdığına ve Julian Barnes'ın tarihi/geçmişi anlatırken postmodernizmin araçları olarak tarihsel üstkurmaca ve parodi üzerine Hutcheon'ın görüşlerini nasıl kullandığına işaret edilmiştir.Master Thesis Karayip diyasporasındaki yuva özlemi kavramının Britanya romanlarında temsili: Andrea Levy'nin Limonun Meyvesi ve Caryl Phillips'in Son Yolculuk romanları(2020) Yalçın, Nazlı Elif; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu çalışma, yuva özlemi kavramının Karayip diyasporasına mensup bireylerdeki etkilerinin, özellikle Andrea Levy'nin Limonun Meyvesi (1999) ve Caryl Phillips'in Son Yolculuk (1985) romanlarındaki ana karakterler üzerindeki etkilerinin incelenmesini amaçlamaktadır. Limonun Meyvesi'ndeki ana karakterin Jamaikalı göçmen bir ailenin Britanya doğumlu çocuğu olması ve Son Yolculuk'taki ana karakterin Karayipli bir göçmen olması, ana karakterlerin 'yuva' arayışlarındaki benzerlik ve farklılıkların izini sürmek için önemlidir.İkinci Dünya Savaşı'nın bitimini takip eden yıllarda, Britanya'ya olan büyük çapta göçlerin nedeni özellikle erişilecek bolluk ve zenginliğe olan ortak inançtan kaynaklanmaktaydı. Fakat Britanya'ya göç eden Karayipliler bambaşka bir gerçekle karşılaştılar ve birçoğu, Britanya doğumlu çocukları için de bir ikilem olan, 'yuvalarını' bulma çabasıyla yüzleştiler.Yuva özlemi birçok nedenin birleşmesinin sonucu olarak değerlendirilebilir. Bunlar; bir kişinin geçmişine aşina olmamasına, intizamsız aile bağlarına, şahsi ilişkilerindeki sorunlara ve hâtta eğitim geçmişlerine dayandırılabilir. En önemlisi ise, bir kişinin Britanya'da göçmen olmasıyla, göçmen bir ailenin Britanya doğumlu çocuğu olması arasındaki fark, 'yuvalarının' neresi olduğunu saptamalarındaki belirleyici faktör olabilir. Ancak her iki taraf da ırkçılık ve ayrımcılığa uğrayabilir ve çoğunluğa ait hissetmekte zorlanabilir. Birey kendini köksüz hissettikçe ve bir yerle kendini özdeşleştiremedikçe, duygusal buhran ve neticede kimlik kriziyle karşı karşıya kalabilir. Limonun Meyvesi ve Son Yolculuk'taki ana karakterlerin ikisi de yuva özleminin yol açtığı hislerden rahatsız olmuşlardır ve huzursuzluklarını gidermek için yollar aramaktadırlar. Bu çalışma, bir giriş, dört ana bölüm ve bir sonuç bölümünden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, 'yuva' kelimesinin çağrışımları, tezin genel hatları ve her bölümün özeti sunulmuştur. Anahtar Sözcükler Sömürgeleşme sonrası Edebiyatı, Karayip diyasporası, yuva özlemi, ırk, kimlik kriziDoctoral Thesis Keats, Tennyson ve D. G. Rossetti'nın eserlerindeki şiir sanat ve gerçeklik doğruluk arasındaki estetik ilişki(2017) Asıatıdou, Anna; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu tezin amacı, estetik algılar ve gerçeklik algısı arasındaki ilişkiyi John Keats, Alfred L. Tennyson ve D.G. Rossetti şiirleri aracılığıyla sanat, güzellik ve gerçeklik kavramlarını felsefi ve edebi tartışmalarla bağdaştırarak incelemektir. Tez, Keats, Tennyson ve D.G.Rossetti'nin eserleriyle ilgili yapılan estetik yorumları meydana getiren estetik geleneği ve estetiğin yeni kullanımlarına esin kaynağı olan uygulamaları tartışır. Bu tez özellikle on dokuzuncu yüzyıl estetik algısına yoğunlaşır çünkü bu yüzyıl, estetiğin bir akım haline geldiği tarihsel bir dönemdir. Ayrıca tezde görülüyor ki, estetik uzun bir felsefi ve edebi eleştiri döneminin biçimlendirdiği, üzerinde tartışılabilir bir kavramdır ve bu kavramın içeriği çeşitli sanatsal kullanımlarla biçimlenmiş ve biçimlenmeye devam etmektedir. Bu bakımdan estetik, gelişimi devam eden bir kavramdır. Estetiğin doğası ve şiirdeki ilgili uygulamaları, kavramın etkileri, sapmaları ve gerçekle olan ilişkisi bağlamında tezde tartışılır. Bu tezin temel felsefi yapısı Platon'un estetik ve gerçeklik felsefesinin çağdaş bir yorumla değerlendirilmesine dayanır ve sanat ve gerçeklik arasındaki ilişki ve gerçeklikle ilgili yeni algıları özgür sanatsal ifade aracılığıyla yansıtır. Tezin sonuç bölümünde görülüyor ki, sanat, gerçeğin anlık ve/veya farklı algılanışı olası kılan estetikle ilgili kapsamlı, katmanlı ve esin kaynağı olan uygulamaların ifade edildiği alandır. Sonuç olarak, sanat algısının bu şekildeki oluşumu, sanatın doğası ile gerçekliğin doğasının bağlantılı olduğunu göstermektedir.Master Thesis Kuzey ve Güney ve Büyük Umutlar romanlarında sınıf ve cinsiyet bağlamında 19. yüzyıl İngiliz toplumu(2024) Nalbant, İrem; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu tez, Viktorya dönemi İngiltere'sinde var olan sınıf ve cinsiyet temelli toplumsal sorunları Marksist edebiyat eleştirisi merceğinden inceleyecektir. Kuzey ve Güney (1855) ve Büyük Umutlar (1861) romanları sanayileşmenin etkisiyle birey ile toplum arasındaki çatışmayı anlatmaktadır. Seçilen iki yazarın sorunlu toplumsal konulara bakış açıları tezde tartışılacaktır. Bu sorunlu konuların en önemlileri arasında Viktorya çağının sosyo-ekonomik ve kültürel durumu ve kadınların görece düşük konumu araştırılacaktır. Sanayileşmenin etkisiyle sınıflar arasındaki kopukluk derinleşmiş, özellikle mevcut adaletsiz toplumsal düzen nedeniyle emekçilerin ağır çalışma koşulları dayanılmaz hale gelmiştir. Bu durumların Marksist bir okumayı zorunlu kıldığı görülmektedir. Marksist ideolojiler, farklı sosyal sınıflar etkileşime girdikçe sosyal hareketliliğin insanların davranışlarını nasıl etkilediğini anlamaya çalışmaktadır. Sonuç olarak, kentsel ve kırsal alanlar arasında ortaya çıkan bireysel çatışma, Elizabeth Gaskell'in Kuzey ve Güney'i referans alınarak analiz edilecektir. Charles Dickens'ın Büyük Umutlar'ı ise burjuva toplumsal değerlerinin bireyleri nasıl etkilediği, özellikle yoksul alt sınıf bireyleri nasıl baskıladığı dikkate alınarak incelenecektir. Bu tezin Viktorya dönemi edebiyatında sınıf ve toplumsal cinsiyet temelli konulara ilişkin gelecekteki çalışmalara yeni bir katkı sağlayacağını umuyoruz.Book Citation Count: 0Linguistics: Textual, contextual, conceptual concerns in contemporary literary and cultural productions(Peter Lang Publishing Group, 2024) Tekin,K.; Özbudak,S.K.; Department of English Language and LiteratureThis volume of the Synergy Literature series focuses mainly on contemporary literary and cultural works in English. Authors of this book bring new perspectives on a wide range of literary works, as well as significant social movements and works of popular culture, with a focus mostly but not solely on novels, plays, and poetry. The book consists of 10 chapters, each covering various historical periods, literary works, and themes. While reading this book, readers will encounter analyses of works in the fantasy genre or the best-selling science fiction of recent years, or they will see reflections on feminism from the past to the present. In this regard, this book will be an important sourcebook for a broad scientific readership of graduate students and academics, regardless of the genre or period of literature in which they specialize. © 2023 Peter Lang Group AG, Lausanne. All rights reserved.Doctoral Thesis Margaret Atwood' un Penelope'sinde Homeros'un Odysseia Destanı, Jeanette Winterson'ın Atlas'ın Yükü'nde Atlas ve Herakles Efsanesi ve Ali Smith'in Girl Meets Boy' unda Ovid'in dönüşümler anlatı şiiri(2021) Adıgüzel, Leyla; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureÜnlü İskoç yayınevi Canongate'in, 2038 yılına kadar yüz mitin yeniden yazdırılması amacıyla 2005 yılında mit projesi başlatması, antik mitlere süregelen ilginin, çağdaş edebiyatta yaygın bir eğilim haline geldiğini göstermiştir. Bu amaçla, farklı milletlerden birçok yazara çeşitli kültürlerin destanlarını yeniden yazdıran yayınevi; projeye Margaret Atwood, Jeanette Winterson ve Ali Smith'i de dâhil etmiştir. Bu noktadan hareketle tezin amacı, söz konusu proje kapsamında yayımlanan sırasıyla Penelope, Atlas'ın Yükü ve Girl Meets Boy adlı üç romanı arketipsel eleştiri kuramı açısından incelemek ve kadim mitleri yeniden anlatma sürecinde yazarların yararlandıkları yöntemleri araştırmaktır. Bu bağlamda tez, üç yazarın parodi, karnaval ve pastiş gibi çeşitli edebi teknikleri kullanarak, mitlerin yeni versiyonlarında geleneksel arketip kavramını sarstıklarını ortaya koymuştur. Çalışma, yazarların erkek egemen söylemin yerini kadın söylemine bıraktığı hibrit eserlerinde, Bakhtin'in çok seslilik kavramını benimsediklerine de dikkat çekmektedir. Buna göre, okuyucuyu kışkırtan hilebazlıklar ve kelime oyunları ile geçmişe atıfta bulunan üç yazar, kuralları çiğneyerek ve antik mitleri epik geleneklere meydan okuyan farklı bir bakış açısıyla anlatarak, hileci sanatçı olduklarını doğrulamaktadırlar. Böylece tezde, yüzbinlerce yıl sonra tekrar gündeme gelen antik mitlerin, hileci yazarların ellerinde çeşitli stratejilerle yeniden şekillendirildiği ve farklı bakış açılardan değerlendirilebilecek hibrit metinlere dönüştürüldüğü sonucuna varılmıştır.Master Thesis Mitlerin feminist bir okuması: Margaret Atwood'un The Penelopiad'ı ile Ali Smith'in Girl Meets Boy romanları(2024) Er, Eylem; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureYeniden yazım, yazarlar tarafından yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Bu bağlamda Canongate yayınevi tanınmış yazarları, Homer'in The Odyssey'i ve Ovid'in Metamorphoses'i gibi klasik eserleri yeniden yazma ve yorumlamaya davet etmiştir. Bu seride Margaret Atwood, Odessa mitini, erkek egemen bakış açısını değiştirip, Penelope ve on iki hizmetçinin hikayesini öne çıkararak yeniden şekillendirmiştir. Benzer bir şekilde, Ali Smith, Girl Meets Boy adlı romanında Ovid'in Metamorphoses adlı eserinde geçen kız-erkek Iphis'in hikayesini yeniden işlemiştir. Atwood'un tersine, Smith halihazırda var olan toplumsal cinsiyet akışkanlığı sorununu derinlemesine yansıtmıştır. Iphis'in hikayesini modernize ederek, Smith 'toplumsal cinsiyet' kavramının zamansızlığını vurgulamıştır. Her iki yazar da ataerkil toplumlarda toplumsal cinsiyetin nasıl inşa edildiği ve mitlerde kadınların nasıl bastırıldığı, ihmal edildiği ve önemsenmedikleri gibi feminist kaygılar altında mit oluşturma ve mitleri yeniden yazmanın farklı noktalarını aktarmışlardır. Bu sebeple, bu tezin amacı bu mitleri yeniden yazan yazarların parodi, altüst etme ve pastiş gibi edebi araçlardan yararlanarak yeniden şekillendirdiği eserlerini incelemek ve çözümlemektir, aynı zamanda, eserlerde sunulan ana karakterler aracılığıyla bu yeniden yazımların kadınların özgürleşmesinin, özerkliğinin ve toplumsal cinsiyet akışkanlığının önemini temsil ettiği sonucuna varmaktır, bu karakterler; Penelope ve on iki hizmetçisi; Imogen ve Anthea'dır.Master Thesis Mohsin Hamid'in 'The Reluctant Fundamentalist' ve Jhumpa Lahiri'nin 'The Namesake' adlı eserleri üzerine göçmen kimlik krizine ilişkin postkolonyal bir okuma(2022) Akyüz, Hakan; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureMohsin Hamid ve Jhumpa Lahiri, The Reluctant Fundamentalist ve The Namesake romanlarında göçmenlerin kimlik bozukluğunu resmeden iki yazardır. The Reluctant Fundamentalist'te 11 Eylül saldırılarının baş karakter olan Changez- New York'ta yaşayan Pakistanli bir göçmen – üzerindeki etkisi ve onun ve Müslümanların ABD'deki kimlik krizinin ana nedenleri inceliyor. Tartışma için Frantz Fanon'un kimlik görüşleri ve Edward Said'e ait Oryantalizm kullanılmıştır. Homi Bhabha'nın The Third Space ve Hybridity eserleri ve Stuart Hall'a ait 'Diaspora', ABD'deki Bengalli göçmelerin diasporik durumlarında kullanılıyor. Bu tez, ABD'deki hayatlarını, eski ve yeni arasında mücadele ettikleri kimlik bozukluğundan muzdarip olduklarını hayal eden Asyalı göçmenler fikrini veriyor. Romanların kahramanları, kendi yerel kültürleri ile üstün gibi görünen ev sahibi (Amerikan) kültürü arasında melez bir kültürel alan işgal eder. Bu tez, göçmene genellikle istenmeyen bir davetsiz misafir olarak davranan yeni bir kültüre girmesinden kaynaklanan kimlik krizini araştırır. Güney Asyalı göçmenlerin Amerikan kültürü ile yerli kültürleri arasında farklılığın yarattığı travmatik deneyimler, postkolonyal kültüre uyarlamak isteyen iki kahramanın kültürel tutumlarının geçiş aşamaları üzerinde durmaktadır.Master Thesis Naipaul'un The Mimic Men, 'In a Free State' ve The Enigma of Arrival Başlıklı Eserlerinde Yersizlik ve Kimlik Bunalımı(2003) Tekin, Kuğu; Menteşe, Sıdıka Oya; Department of English Language and LiteratureBu tezin amacı sömürge sonrası edebiyatının tanınmış yazarı V.S. Naipaul'un The Mimic Men, 'In a Free State,' ve The Enigma of Arrival başlıklı eserlerinde işlediği, bireyin bir yere ait olamama ve kaybolmuşluk duygularından kaynaklanan kişilik problemlerinin önceleri özellikle sömürgelerden göçmüş kişilerde görülen bir durumken, yirminci yüzyılda ırk, köken, milliyet, sömüren-sömürülen, gelişmiş-az gelişmiş ayrımı olmaksızın herkesi etkileyen sorunlara dönüştüğünü vurgulamaktır. Bu temaların evrensel boyutu Naipaul'un yukarıda sözü edilen üç eserinde farklı biçimlerde yansıtılmıştır.Master Thesis Neil Gaiman'ın Yokyer ve Coraline romanlarında Bilinçaltı ve tekinsizlik(2023) Semercioğlu, Barış; Tekin, Kuğu; Department of English Language and Literature; Department of Basic English (Prep School)Bu tezin amacı, Neil Gaiman'ın kentsel fantazi romanı Yokyer adlı eseri ve gençlik kitabı Coraline'ndeki tekinsizlik ve bilinçaltı elementlerinin temsil edilme biçimlerini inceleyerek, bu temsillerin Sigmund Freud'un teorileri ve diğer Tekinsizlik teorileriyle ne kadar bağdaştığını incelemektir. Her iki romanda da, ana karakterler, kendilerini gerçekliklerinin çarpıtılmış bir versiyonu olan, ve aslında kendi bilinçaltlarının derinliklerini simgeleyen, yansıma bir dünyaya götüren birer yolculuğa çıkarlar. Karakterler korkularının üstesinden gelmeyi ve bastırılmış duygularını kontrol etmeyi, şeytani ikizler, kötücül anne figürleri veya altüst edilmiş alanlar gibi tekinsizlik tezahürleri aracılığıyla öğrenirler. Richard'ın yeraltı şehri, Aşağı Londra'daki sınamaları, ve Coraline'in Diğer Ev'deki mücadeleleri aslında bilinçaltı düşüncelerini bilinçlerine dahil etme çabalarını temsil etmektedir. Bu yüzden bu tez, tekinsizlik temsillerinin karakterlerin değişimlerine, kişiliklerinin gelişimine ve kimlik krizlerinin çözümüne ne kadar katkıda bulunduğuna odaklanmaktadır.Master Thesis Ondokuzuncu yüzyıl Britanya romanında Marxist açıdan sınıf mücadelesi: North and South, Middlemarch and The Way We Live Now(2017) Riaz, Adnan; Tekin, Kuğu; Department of English Language and LiteratureBu tez, Gaskell'ın North and South, George Eliot'ın Middlemarch ve Anthony Trollope'un The Way We Live Now kitaplarındaki sınıf çatışmasını çalışmayı amaçlamaktadır. Tez özellikle, Karl Marx'ın fikirlerinin, ekonomik aktivitelerde ve üretimdeki mevcut değişimler yüzünden değişime eğilimli olan sınıf çıkarları ve sınıf gerilimi üzerine uyarlanmasına odaklanmaktadır. Sınıf ilişkilerini ve sahip olunup/ sahip olunmayanları etkileyen kurumsal, dini ve politik gelişmeleri içeren problemlere dair bu kitaplardaki fikirlerin şekil almasıyla ilgili fikirler paylaşmaktadır. Aynı zamanda, kendine bir yer edinmiş yazarların eğilimleri ve bahsedilen kitaplardaki açık şekilde belirtilmiş ya da ima edilmiş fikirleri analiz edilmektedir. Marx'ın fikirleri sosyal yapıdaki her hangi bir hareket için atış rampası işlevi gören 'Base' e dayandığı için, tez 'para' ve 'güç' kavramlarının bu kitaplardaki zaman dilimindeki diğer sosyo-kültürel aktiviteler üzerindeki etkisine aynı lenslerden bakar. Bahsedilen yönlere Marxist eleştiriler açısından bakılacaktır. Teorik bölüm, tezin ileri kısımlarındaki detaylı bir biçimde tartışılan bölümlere göre Marxist fikirleri incelikle anlatmaktadır. Çalışma, ekonomik faktörlerden etkilenen din, politika, kültür ve aile yaşamı gibi başlıkları içermektedir. Bu tezde çalışılan/ incelenen kitapların üçü de 21 yıllık bir zaman diliminde basılmıştır. Üç yazarın ana amacı zamanlarının sosyal, ekonomik ve politik meseleleridir ve sınıf çatışması, materyalizm ve yükselen kapitalizm gibi ortak temaları o zamanın tam bir resmini çizmekle kalmaz aynı zamanda da tarihi yeniden canlandırır. Görüldüğü gibi roman türünün ortaya çıkması ve yaygınlaşması sanayicilik ile kesişmektedir. Denilebilir ki, insan gücünü, ahlaki değerleri ve etiği ikincilleştiren güçlü ekonomik patlama, yeni sınıf oluşumlarına sebebiyet vermiştir. Son olarak, sınıf mücadelesi, ona bağlı etkiler ve kapitalin manipüle edici gücü tezin son bölümünde kanıtlanmaktadır.