Browsing by Author "Orhan, Duygu Dersan"
Now showing 1 - 20 of 24
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 2003 Irak savaşı sonrası Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler: 2003-2014(2019) Ghalib, Layla; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsLayla Ghalib, '2003 Irak Savaşı Sonrası Türkiye ve Irak Arasındaki Ilişkiler: 2003-2014,' Lisansüstü, Ankara, 2019. Bu çalışmanın odak noktası, devam eden iyi ekonomik ilişkilerin aksine Türkiye ile Irak arasındaki siyasi ilişkilerin 2010 sonrasında kötüye gitmesi ve 2012 yılında da bu kötüleşmenin zirvesine ulaşmasının ardındaki nedenleri analiz etmektir. İki devlet arasında artan 'ticaret devleti' ilişkileri siyasi alana yansıtılmamıştır. Türkiye ve Irak ilişkilerindeki siyasi sorunlarla ilgili olarak, komşu ülkelerle ekonomik karşılıklı bağımlılık alanı oluşturmaya çalışan Türkiye'nin artmakta olan ekonomik ilişkilerine yapılan atıflara Ankara ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) arasındaki iyi ekonomik ilişkilerin sebepleri ile detaylı bir şekilde yer verilmiştir ve bu durumun Bağdat-Ankara ilişkilerine yansıması sunulmuştur. Irak siyasetinde tarikatçılığın artması ilişkilerin azalmasında önemli bir faktör olarak gösterilmektedir. Buna ek olarak Kürt sorunun ve PKK saldırılarının Türk – Irak ilişkilerine etkisi incelenmiştir. 2003 sonrası Türkmen sorunu ve onların Iraktaki haklarının Türkiye-Irak ilişkileri üzerine etkileri analiz edilmiştir. Türkiye-Irak ilişkilerinin yerel ve bölgesel faktörlerine ek olarak Arap Baharının, özellikle Suriye krizinin sonuçları da Türkiye-Irak arasındaki ilişkilerin kötüleşmesine sebep olan bir etken olarak incelenmiştir. Son olarak bu çalışma, Türkiye Irak ilişkilerinin tarihi, mevcut durumu ve geleceği hakkında daha geniş bir bölgesel bağlamda sonuçlara ulaşmaktadır.Master Thesis ABD'nin 11 Eylül sonrası Ortadoğu'ya yönelik dış politikası ve Türkiye üzerine etkileri (2001-2011 dönemi)(2022) Kavak, Nesrin; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsBu çalışma ile ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik 11 Eylül'den Arap Baharına kadar olan on yıllık dönemdeki dış politikasının detaylı olarak analiz edilerek bu politika sonrası bölgede yaşanan dönüşümün bölge ülkelerinin demokratikleşmesine ne kadar hizmet ettiğinin ve Türkiye'nin bu süreçten ne şekilde etkilendiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda şu araştırma sorularına odaklanılacaktır: Özgürlük ve demokrasi yayma girişimleriyle otoriter rejimleri değiştirmek isteyen ABD'nin bölge ülkelerinin istikrar ve bütünlüğünü bozmadan zemini sağlam bir demokratik toplum yaratabilmesi mümkün müdür? 2001 sonrası on yıllık süreçte ABD'nin etkisiyle bölgede ve Türkiye'nin komşularında yaşanan değişim ve dönüşüm; Türkiye'nin ulusal bütünlüğü için bir tehdit oluşturmuş mudur? ABD'nin 11 Eylül sonrası politikası, Türkiye'nin siyasal ve toplumsal yapısını şekillendirmede nasıl bir rol oynamıştır? Her toplumun kendine has değerleri olup bu değerler önemsenmeden dışarıdan yapılan müdahalelerle zemini sağlam demokratik bir toplum yaratmak mümkün görünmemektedir. Terörle mücadele adına iç barışı kökten sarsacak argümanlarla dışarıdan müdahale edilmesi, hem ülkedeki stabilitenin hem de bölge ülkelerindeki dengelerin bozulmasına neden olmaktadır. Bölge ülkeleri ile işbirliği yapmadan, bölge çıkarları gözetilmeksizin baskıcı politikalar izlenmesi, bölgedeki istikrar ve refahın sağlanamayacağını göstermektedir. 11 Eylül sonrası uygulanan ABD dış politikasıyla Ortadoğu'da yaşanan sürecin Türkiye açısından olumsuz sonuçları olduğu değerlendirilmektedir. ABD'nin 11 Eylül sonrası politikasının Türkiye'nin siyasal ve toplumsal yapısında da etkileri olduğu düşünülmektedir.Master Thesis Amerika'nın Obama Döneminde orta doğu politikalarını belirleyen bireysel, devlet ve uluslararası faktörlerin etkisi(2018) Alkaçar, Ömer; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsTezde Amerikan başkanlarının kişilik özelliklerinin Ortadoğu Politikasında belirleyici rolünün bulunup bulunmadığı temel soru olarak benimsenmiştir. Bunun için Barak Obama dönemi inceleme konusu yapılmıştır. Tezin temel analiz yöntemi temel analizdir. Bu çerçevede, Obama dönemi Ortadoğu Politikası, bireysel, devlet ve uluslararası düzey olmak üzere üç farklı açıdan incelenmiştir. Sonuç olarak, devlet ve uluslararsı düzey faktörleri etkili olsa da Obama döneminin dış politikalarını başarılı adımlar atılması ve bazen sınırlı kalmasına yol açan yumuşak güç yaklaşımında görüldüğü gibi, bireysel özelliklerin dış politikanın belirlenmesinde en etkili faktör olduğu sonucuna ulaşılmıştırMaster Thesis Arap Baharı sonrası Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu'nun Suriye'deki rekabeti(2023) Sohta, Rami; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsBu araştırmada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya Federasyonu'nun (Rusya) Suriye'deki çıkarları ve müdahale sebepleri üzerinden Suriye'deki rekabetleri incelenecektir. ABD ve Rusya İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ortadoğu'da ve Suriye'de rekabet halinde olmuşlar, her iki güç Suriye İç Savaşı sonrası Suriye'de kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmişlerdir. Rusya Suriye sorununu uluslararası sistemdeki yerini güçlendirmek için bir araç olarak görürken, ABD bu sorun aracılığıyla Ortadoğu'yu tamamen kontrol altına alıp bölgedeki hakimiyetini güçlendirmeyi hedeflemiştir. Suriye savaşındaki ABD ve Rusya'nın rolü doğrudan askeri ve siyasi müdahale ve vekalet savaşları yoluyla gerçekleşmiş, Rusya Suriye rejiminin yanında yer alırken ABD muhalefetin yanında yer almış fakat DEAŞ terör örgütünün ortaya çıkmasıyla her iki taraf DEAŞ'ile mücadele konusunda birleşmiştir. ABD ve Rusya Suriye'de askeri üsler kurarak kendi çıkarlarını korumaya çalışmıştır, ABD Suriye'de petrol ve doğalgaz kaynaklarını kontrol altına alırken Rusya sıcak denizlere inme politikası çerçevesinde Akdeniz'deki hakimiyetini arttırmıştır.Master Thesis Arap Baharının Ortadoğu'da selefizmin yükselişine etkisi; Tunus ve Mısır'da selefizmin beklenmeyen çıkışı(2022) Koç, Mustafa Mert; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsArap dünyasında, özellikle Arap Bahar'ından sonra bazı 'Selefi' hareketler ortaya çıktı. Arap Baharı, 17 Aralık 2010'da bir üniversite öğrencisi olan Mohamed Bouazizi'nin ekonomik, sosyal ve politik sorunlara yanıt olarak kendini yakmasıyla başladı ve sosyal medyanın etkisiyle domino etkisi ile hızla diğer Ortadoğu ülkelerine yayıldı. Bu araştırmanın amacı, dünya çapında radikal cihatçılığın arttığı Tunus ve Mısır'da devrim sonrası Selefilerin artan faaliyetlerini ve bunların demokratikleşme girişimlerine etkisini incelemektir. Bu tezin odaklandığı araştırma sorusu, Arap Baharı sonrası Mısır ve Tunus'ta Selefiliğin artmasına neden olan faktörlerdir. Bu tezin kapsamı ise 1900'lerden günümüze kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu tezin temel argümanı, Arap Baharı'nın Selefilik hareketinin daha siyasi bir çizgiye dönüşmesini sağladığı ve bu dönemde sadece Selefiliğin değil Müslüman Kardeşler ve Nahda Hareketi'nin de yükselişte olduğudur. Bununla birlikte, sadece siyasi İslam'da değil, aynı zamanda radikal Cihatçı İslam'da da bir artış oldu. Dolayısıyla bireylerin ideolojilerinin şekillenmesinde din ve mezhep politikaları önem arz etmektedir. Mısır ve Tunus'taki devrimlerin ardından laik-liberal partiler arasında uzun yıllardır kırgınlıklar, ekonomik sorunlar ve bölünmeler yaşanmış, bunların hepsi şeriat hukuku altında yaşamak isteyen Selefi partilerin önünü açmıştır. Bununla birlikte, radikal İslamcıların faaliyetleri nedeniyle bölgede genel bir güvenlik tehdidi ortaya çıktı.Master Thesis Büyüyen Doğu-Batı rekabeti bağlamında Türkiye'nin Afrika dış politikası: Yumuşak güç diplomasisinin analizi (2005-2021)(2021) Mısırlı, Hüsnü; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsSömürgeleşme süreci sona ermesine rağmen, Afrika kıtasındaki uluslararası rekabetin diğer aktörler tarafından modern yöntem ve araçlarla sürdürüldüğü görülmektedir. Üstelik, Avrupa devletlerinin kurmuş oldukları düzen, bölgeden çıktıklarında Afrika toplumunun gerçekleriyle örtüşmemiş ve uzun yıllar kalkınmasının önündeki en büyük engellerden biri olmuştur. Afrika toplumlarının sosyal yapısına uymayan zorlama sınırlar, bir yandan anlaşmazlıklara ve etnik çatışmalara neden olurken, diğer yandan da yeni kurulan ülkelerin ticaretine, ulaşımına ve ekonomilerine zarar vermiştir. Kaçınılmaz olarak, şiddet ve güvensizlik ortamı devlet kurumlarını zayıflatmış ve Afrika ülkelerinin siyasi ve ekonomik ilerlemesini engellemiştir. Ne yazık ki, kıtadaki küresel rekabeti devralan yeni aktörlerde kıta ülkeleriyle ilişkilerinde mevcut düzeni korumak için kendilerini konumlandırmanın haricinde bölgenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına herhangi bir katkıda bulunmamışlardır. Türk dış politika anlayışı ile ilgili olarak; Sovyetler Birliğinin 1991 yılında dağılması Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni dünya düzeninin tek süper gücü olarak ortaya çıkmasına ve uluslararası sistemin tek kutuplu bir yapıya dönüşmesine neden olmuştur. Bu kapsamda, yeni dünya düzeninin değişen dinamikleri nedeniyle, soğuk savaş döneminin ardından iki kutuplu yapının son bulması Türkiye için de yeni fırsatlar ve ortaklıklar bağlamında bir manifesto niteliğinde olmuştur. Kuşkusuz Türkiye, başlangıçta Afrika'ya açılma politikası kapsamında tarihsel bağlarını ve kültürel benzerliklerini kullanarak olumlu bir atmosfer yaratma avantajına sahip olmuş ve ayrıca 2005'te Afrika'ya açılma girişiminin tezahürü, yumuşak güç diplomasisinin kıtanın bazı bölgelerinde uygulanmasına ivme kazandırmıştır. Ancak, uygulanan dış politika öncelikleri Türkiye açısından hem fırsatlar sunmuş hem de zorluklara neden olmuştur.Article Citation Count: 0Effectiveness of Regional Organisations in Solving Security Problems of North Africa: The Libyan Civil War (2011-2022)(2022) Mısırlı, Hüsnü; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsWhen the international competition areas and formations of power projections are examined, it is seen that the North Africa region is at the center of international conflicts and is being redesigned by the effects of global rivalry. Besides, the civil wars that swept through and shattered the Middle East and North African countries such as Libya have demonstrated the reality that Arab regimes and autocratic governments with very weak institutional systems are vulnerable to sudden popular events. The country has slid into serious political instability and civil turmoil ever since the collapse of the Gaddafi regime. After the beginning of the multi-sided civil war in 2014, which is also called the second Libyan civil war, Libya has been divided into two parts as the eastern and western governments. It is also seen that the African Union and the Arab League don’t have enough capacity to respond effectively to the crises that occurred in their area of responsibility. In this study, the current situation has been revealed by examining how effective the regional organizations are in solving the security problems of Libya. In addition to this, an evaluation is also presented about the necessity of viable strategies for developing their conflict management capacities.Master Thesis Examining the determinants of the successes and failures of mass uprisings in Africa: A comparision of Uganda and Tunisia(2023) Barigye, Joseph; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsTez, Uganda ve Tunus üzerinde durarak Afrika'daki kitlesel ayaklanmaların başarı ve başarısızlıklarının belirleyicilerini incelemeye odaklandı. Bu çalışma, Uganda ve Tunus'taki kitlesel protestoların başarısı ve başarısızlığı üzerindeki iç etkenlerin, dış etkenlerin ve hükümetin tepkisinin etkisini inceleyen çalışma hedefleri tarafından yönlendirildi ve Tunus'ta rejim değişikliğine ve Uganda'da protestoların başarısızlığına yol açan koşulları belirlemek için Uganda ve Tunus'taki ayaklanmaları karşılaştırın ve karşılaştırın. Kapsam açısından bu çalışma, Uganda ve Tunus'taki ayaklanmaların karşılaştırmasını yapmış; Tunus'taki ayaklanmanın başarısına yol açan faktörlerin ve Uganda'daki ayaklanmaların başarısızlıklarından sorumlu olanların değerlendirilmesi. Bunu değerlendirmek için tez, 2010'dan 2021'e kadar olan dönemde Tunus ve Uganda'daki kitlesel protestoları inceledi. Bulgulara göre, sırasıyla Tunus ve Uganda'daki kitlesel protestoların başarılı veya başarısız olmasını etkilemekten sorumlu olan tanımlanmış iç faktörler, sosyal medyanın etkin kullanımıydı. medya, protestocuların dayanışması, kişisel motivasyon, korku bariyerini aşma, şiir ve özgürlük imgeleri, şarkılar ve müzik, merkezi liderlik, gençlik topluluğu ve devrimi örgütleme. Bulgular ayrıca sırasıyla Tunus ve Uganda protestolarının başarılı veya başarısız olmasında rol oynayan dış faktörleri de belirledi. Bunlar arasında siyasi ittifak sistemleri, seçkinlerin etkisi ve kamuoyu vardı. Aynı şekilde bulgular, hükümetin tepkisinin, sert güvenlik, işbirliği, kabul, yasal geri itme, baskı, yasaklar ve şeytanlaştırma, tehditler ve seçici uzlaşmayı içeren protestoların başarılarını ve/veya başarısızlıklarını belirlemede önemli bir faktör olduğunu gösterdi. Tunus örneğinde, bunlar rejim tarafından kullanılmasına rağmen, protestocular dirençli olduklarını kanıtladılar ve rejim değişikliklerine neden olmayı başardılar. Ancak Uganda'daki protesto hareketleri söz konusu olduğunda, bunların rejim lehine çalıştığı ve ülkedeki protesto hareketlerine dezavantajlı olduğu kanıtlandı.Article Citation Count: 0FİLMLERDE ÜLKE İMAJI: “HOLOGRAM FOR THE KING” FİLMİ ÜZERİNE BIR İNCELEME(2019) Orhan, Duygu Dersan; Eşiyok, Elif; International Relations; Public Relations and AdvertisingFilm ülkelere ilişkin imajları yaymak için kullanılan araçlardan birisidir. Bugüne kadar yapılan araştırmalar, Hollywood filmlerinde Arap imajının olumsuz tasvir edildiğine dair genel bir anlayışı ortaya koymaktadır. Ancak, “Kral için Hologram” filmi Suudi Arabistan’ının ve halkının hem olumsuz hem de olumlu yönlerine odaklanarak daha gerçekçi ve daha az önyargılı bir yaklaşım sergilemektedir. Bu çalışmanın amacı Suudi Arabistan ve halkının bir Hollywood filmi olan “Kral için Hologram” filmindeki temsilini incelemektir. Çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın bulguları, filmdeki ülke imajına ilişkin görsellerin toplam süresinin 28.9 dakika olduğunu göstermiştir. Ülkenin politik ve sosyal niteliği ve ülkenin kapasitesi / yeterliğine ilişkin imajlar en yüksek yüzdeye sahip olarak bulunmuştur. Bu sonuç filmlerin ülke imajı için önemli bir iletişim aracı olduğunu göstermektedir.Master Thesis İran Devrimi sonrası kadın hakları 1989-2013(2017) Banaeinia, Masoumeh; Orhan, Duygu Dersan; International Relationsİranlı kadınlar, İran devriminden sonra sosyo-politik haklar konusunda daima gündemin ilk konusu olmuştur. 1979 sonrasındaki kısıtlamalar dolayısıyla, Pavlavi rejimi ile mukayese edildiğinde, devrimin kurbanı oldukları zannedilmektedir. Bu tez, kadın meseleleri konusundaki politikalarına dayalı olarak 1989-2013 arasında politikalarının kadınları nasıl değiştirdiği ile ilgili üç devlet başkanı Rafsanjani, Khatami, ve Ahmadinejad üzerinede odaklanmaktadır. Bu araştırmanın amacı, kadın hakları çalışmaları literatürüne katkı sağlamak olup, bu tezin savı İran'daki devrim sonrası süreçte, her bir başkanın yerel ve dış politikalarından etkilenen ve dini kuruluşlardan etkilenen kişisel vizyon ve ilişkiler konusunda kadın hakları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu araştırmadan elde edilen bulgular, sadece dış politika değil, ancak aynı zamanda da dış politikalar konusundaki siyasi ve diplomatik ilişkilerin de kadın meselelerini aynı derecede etkileyeceğini göstermektedir. Bundan başka, Pavlavi rejimi süresince bunlar, çağdaşlık sembolü olarak kullanıldılar ve devrim sonrası süreçte de İslam' ın sembolü oldular. İran politikalarının bir parçasıydılar. Asla İran vatandaşları olmadılar, sadece İran' ın sembolü oldular.Article Citation Count: 2İRAN’DA SİYASİ BİR SEMBOL OLARAK KADINLAR: PEHLEVİ REJİMİ İLE İSLAM DEVRİMİ ARASINDA KARŞILAŞTIRMALI BİR BAKIŞ(2021) Banaeinia, Masoumeh; Orhan, Duygu Dersan; International Relationsİran İslam Devrimi’nden sonra İranlı kadınlar sosyo-politik tartışmaların en önemli konularından birisi olmuştur. Bu makale, Iran İslam Devrimi’nden sonra kadın hakları konusunda yaşanan değişimi anlamak için Şah rejimi ve devrim sonrası döneme odaklanarak karşılaştırmalı bir bakış açısı benimsemektedir. Çalışmada her iki dönemde de kadınların rejimler tarafından siyasi bir sembol olarak kullanıldığı, Pehlevi rejimi sırasında modernitenin, Devrim'den sonra ise İslam'ın bir sembolü olarak sunulduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışma İran'da kadın hakları konusunun her dönemde sadece iç mesele olmadığını, güçlü bir dış politika aracı olarak ve İran'ın dış dünya tarafından nasıl algılandığına dair bir imaj unsuru olarak kullanıldığını göstermektedir. Kadınların sadece dış görünüşüne odaklanan kadın hakları tartışmalarının birçok önemli konunun ihmal edilmesine yol açtığı düşünülmektedir. İran Devrimi’nden bu yana ülkeyi yöneten liderlerin kadın haklarına yönelik farklı tutumlara sahip oldukları da çalışmada ortaya konmuştur. İran İslam Devrimi’nden sonra kadın hakları, cumhurbaşkanlarının kadın sorunlarına ilişkin vizyonlarına bağlı olarak ileri veya geri gittiği değerlendirilmiştir. Konu, kadınların sosyal ve siyasi hayattaki rolleri, siyasete katılım düzeyleri, farklı hükümetlerin kadın giyimine ilişkin politikaları ve eğitim hakları çerçevesinde incelenmiştir.Master Thesis Kıbrıs Türk Federe Devleti'nden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Türk-Kıbrıs politikası(2021) Başdağ, Yusuf; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsKıbrıs tarih boyunca birçok medeniyet ve devlet egemenliğinde bulunmuş ve uluslararası politikaya yön veren stratejik konuma sahip olmuştur. İngiltere'nin adaya sahip olmasından sonra Kıbrıs adasının temel unsurları olan Rum ve Türk toplumları arasında sorunlar yaşanmış ve bu sorunlar hala devam etmektedir. Bu çalışmanın konusu, 1974-1983 yılları arasında Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yapılan toplumlar arası görüşmeler doğrultusunda Türk Kıbrıs politikasının incelenmesidir. Özellikle dönemin uluslararası alanda etkin devletlerinin Kıbrıs politikasının Türk politikasında nasıl belirleyici rol oynadığı değerlendirilmiştir. Türkiye ve Kıbrıs Türk yönetiminin Kıbrıs politikasından bir kesit alınarak KKTC'nin kuruluş nedenleri ortaya çıkarılmış ve genel değerlendirme yapılmıştır.Master Thesis Küresel güç mücadelesi bağlamında doğu Akdeniz'de Türkiye'nin dış politikası(2023) Mantaş, Tolga Deniz; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsDoğu Akdeniz tarih boyunca güç mücadelelerinin merkezi olan ve aynı zamanda jeopolitik ve jeostratejik olarak çok önemli bir bölgedir. Dünyanın en kritik deniz yollarına ev sahipliği yapan bölgenin önemi 2000'li yılların başında keşfedilen zengin hidrokarbon, petrol ve doğalgaz rezervleriyle daha da arttı. Bulunan zengin rezervlerle birlikte devletlerin üzerinde anlaştıkları Münhasır Ekonomik Bölge alanlarının olmaması sorunun kaynağını oluşturuyor. Doğu Akdeniz deniz yetki alanları paylaşımı sorunu bölgesel aktörleri ilgilendirdiği kadar küresel aktörleri de ilgilendirmektedir. Türkiye, diğer kıyıdaş ülkelere kıyasla Doğu Akdeniz'e en uzun kıyısı olan devlettir ve sorunun doğrudan muhattaplarındandır. Doğu Akdeniz deniz yetki alanları paylaşımı konusu neredeyse tamamen doğal kaynak ithalatçısı olan Türkiye'yi hem ekonomik; hem de başta Kıbrıs ve diğer ulusal meseleleri ilgilendirmesi bakımından da stratejik anlamda önemli bir konudur. Yunanistan ve Kıbrıs Yönetimi'nin bölgeye ilişkin tezleri Türkiye'nin tezleriyle çelişmektedir. Türkiye'nin uygulayacağı politika ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumasının ötesinde bir egemenlik meselesi olması bakımından son derece önemlidir.Master Thesis Libya'da çok taraflı silahlı müdahale, 2011: Meşruiyet ve gerekçeler(2019) Essa, Othman; Orhan, Duygu Dersan; International Relations2011'de Libya'da barışcıl olarak başlayan protestolar, kısa süre içerisinde protestocular ile Libya hükümetinin güvenlik güçleri arasında açık bir savaşa dönüşmüştür. Bu durum, uluslararası toplumu sivilleri ve sivil nüfusu yoğun olan bölgeleri korumak için Libya'ya askeri müdahalede bulunmaya itmiştir. 2011'de Libya'ya yapılan çok taraflı silahlı müdahale, hem meşruiyeti, hem de müdahalede bulunan ülkelerin motivasyonları açısından bugün hala tartışma konusudur. Koruma sorumluluğu BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'daki silahlı müdahaleyi yasallaştırma kararının yasal dayanağı olsa da, BM esas olarak Libya'da rejim değişikliğini gerçekleştirmeye odaklandı. Libya'daki sivillerin uluslararası toplumdan hızlı bir tepki gerektiren, kitlesel cinayet, zorla göç gibi diğer insan hakları ihlalleri riski altında olduğu açıktır. Ancak, Libya'daki BM misyonu, Libya halkının ihtiyaçlarından ziyade ulusal çıkarlarını ön plana koyan müdahaleci ülkeler tarafından kötüye kullanılmıştır. Libya'ya yapılan silahlı müdahale, Libya devleti açısından olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Libya'daki potansiyel katliamlar bir dereceye kadar engellense de, askeri müdahale ne yazık ki Libya'yı başarısız bir devlet ve terör örgütü haline getirmiş, insan ticareti çeteleri, finansal yolsuzluk ve farklı milisler arasında sürekli savaş bugün Libya'nın gerçeği halini almıştır.Master Thesis Lübnan ve Suriye, egemen güçler olmalarına rağmen birbirine bağlı uluslar, Lübnan ve Suriye ilişkileri, 1971–2018(2019) Darwich, Baraa; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsBu çalışmanın amacı, Suriye'nin Lübnan'ın iç siyasetine ilişkin hegemonyasını nasıl yürüttüğünü ve bağımsızlığından bu yana her iki ülke arasındaki ilişkinin nasıl geliştiğini derinlemesine gözlemlemektir. Buna ek olarak, Suriye'nin Lübnan'a dair olası çıkarları ve bu çıkarları Lübnan üzerinde güçlü bir etkiye sahip olarak nasıl koruduğu analiz edilecektir. Buna ek olarak, Suriye'nin Lübnan üzerinde güçlü bir etki yaratarak sahip olduğu ve güvence altına aldığı olası çıkarları ve bu denli güçlü etkinin önünü açan faktörler de analiz edilecektir. Bu amaçla, çalışma her iki ülkenin Büyük Suriye'nin parçası olduğu ve ardından Osmanlı yönetimi altındayken bağımsızlık döneminden geçtiği dönemleri de kapsamaktadır. Ek olarak, Lübnan İç Savaşı olayları, ilk Suriye askeri müdahalesini işaret eden ve ardından ülkedeki varlığını meşrulaştırmayı başardığı savaş olarak incelenip sunulacaktır. Tez, suikast dönemini, özellikle de Başbakan Rafiq al-Hariri cinayetini, ardından Suriye ordusunu Lübnan'ın dışına itmeyi başaran Sedir Devrimi'ni izliyor. Ayrıca, Hizbullah'ın oluşumunun ve direniş hareketi olarak gelişmesinin ardından Lübnan parlamentosunda siyasi bir oyuncu olarak bulunmasına da değinilmektedir. Ayrıca, tez devam etmekte olan Suriye iç savaşının Lübnan'ın istikrarı üzerindeki etkilerini ve Suriye rejiminin halen kendi varlığı için savaşırken Lübnan'a uyguladığı etki derecesini incelemektedir.Master Thesis Neo-realist perspektifde Amerika ve İsrail'in 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası Ortadoğu'daki güvenlik ilişkileri(2020) Kızılkaya, Menifer; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsABD ve İsrail arasındaki ittifak Ortadoğu'nun bugünkü dinamik yapısının oluşmasına etki eden en önemli konjonktürlerin başında geliyor. Ortadoğu gerek konumu itibariyle, gerekse zengin kaynaklarından ötürü geçmişten bugüne kadar büyük güçlerin ilgi odağı olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş döneminde Amerika bu bölgede ki çıkarlarını korumak adına birçok politika geliştirdi. Bunların başında Sovyetler Birliğinin ve Arap ulusçuluğunun bölgedeki yayılmasını önlemek adına İsrail'i caydırıcı bir aktör olarak gördü. İsrail de yeni bağımsızlığını elde etmiş bir devlet olarak Amerika'yı kendi güvenliğini sağlaması için garantör olarak gördü. İkili arasındaki ittifak özellikle 9/11 terör saldırılarından sonra Ortadoğu siyasetine yeni bir ivme kazandırdı. 11 Eylül terör saldırısı ikili arasındaki ittifak bağını güçlendirmekle birlikte, Ortadoğu siyasetine kendi çıkarları doğrultusunda yön vermelerini sağladı. Özellikle teröre karşı mücadele etiketi altında ve İsrail Lobiciliğinin etkisiyle de Irak'ın işgalini gerçekleştirdiler. İkili arasındaki ittifak 2006 İsrail-Lübnan savaşında da devam etti. Amerika ve İsrail arasında ki ittifak her ne kadar çıkarlarının uyuşmasına dayansa da, ayrıştıkları noktalarda vardır. 2011 de meydana gelen Arap Baharı ikili arasındaki ittifakın çözülmesine sebebiyet verdi. Bunun yanında ikili arasında, Filistin sorunu, Amerika ve Iran arasındaki JCPOA antlaşması ikili arasındaki ittifakın çözülmesini derinleştirdi. Trump yönetimiyle Obama dönemindeki ikili arasındaki ayrışma tekrar uyuşmaya yönelik bir boyut kazandı. Anahtar Kelimeler: İttifak Birliği, Ortadoğu, 9/11 terör saldırıları, ABD ve İsrail'in Ortadoğu'daki çıkar, güvenlik ve tehdit anlayışları.Master Thesis Putin dönemi Rusya'sının Ukrayna politikalarında Avrasyacılığın eleştirel jeopolitik kuramları çerçevesinde incelenmesi(2024) İşci, Mehmet; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsJeopolitik kavramı, coğrafyanın bir alt disiplini olarak, 20. yüzyılın başlarında gelişim gösterse de bundan daha köklü bir geçmişe sahiptir. Bu süreçte, jeopolitik kavramı için II. Dünya Savaşı önemli bir dönüm noktası olmuş, jeopolitik, dünyanın birçok yerinde savaşın ana sebeplerinden biri olarak görülerek uzak durulan bir kavrama dönüşmüştür. 1991'de Sovyetler Birliği'nin yıkılışı ve uluslararası sistemde oluşan yeni paradigmalar, jeopolitik kavramının tarihsel gelişim sürecine ve kapsamına yönelik eleştirel bir yaklaşım ihtiyacını daha da belirgin hale getirmiştir. Bu yaklaşımdan doğan Eleştirel Jeopolitik, uluslararası alanda yaşanan krizlerin yorumlanmasında ve devletlerin hareket bakiyelerinin söylem aracılığıyla nasıl arttırıldığına yönelik incelemeler için önemli bir alan oluşturmuştur. Bu tezin amacı, Rusya'da Ortodoks imparatorluk özleminin tezahürü olarak nitelendirilen Avrasyacı görüşün kökenlerini ve tarihsel referanslarını inceleyerek, Avrasyacılık görüşünün üzerine inşa edildiği toplumsal ve dini mitleri ortaya koymak, Avrasyacılığın, Vladimir Putin'in Ukrayna konusundaki söylemlerin geri planındaki politik zihniyetine etkisini incelemek ve son dönemde Rus yayılmacılığının ve Avrasyacılığın en popüler temsilcilerinden olan Aleksandr Dugin'in başını çektiği muhafazakar Yeni Avrasyacıların, Ukrayna savaşına giden süreçte ortaya koyduğu tarihi, dini ve coğrafi tezlerin kökleriyle Putin'in politikalarına açtığı alanı incelemektir. Bu inceleme aynı zamanda eleştirel jeopolitiğin, ideolojik bir biçimde jeopolitik tahayyülleri gerçekleştirmeye yönelik politikaları ortaya çıkarma işlevine yöneliktir. Konu kuramsal açıdan eleştirel bir perspektifle incelenecek olup yöntem olarak ise literatür taraması seçilmiştir.Master Thesis Somali çatışmasında dış aktörlerin rolü(2019) Derow, Abshır; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsDerow, Abshir. Somali Çatışmasında Dış Aktörlerin Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2018. Afrika Kıtası dünya sisteminin deniz aşırı hükümetlerce yüzyıllar boyunca sömürülen bölgesinde yer almaktadır. Bunun sebebi kıtada çok sayıda dokunulmamış ham madde bulunması ve uluslararası güçler ve onlara ait çok uluslu firmaların dünya sisteminde merkezi güç olmak adına bu ham maddelere sahip olmayı amaçlamalarıdır. Buna bağlı olarak yüzyıllar boyunca bu ülkeler ve ham maddeleri üzerinde kontrollerini sürdürmüşlerdir. Her ne kadar ilk başlarda amaçları ham maddeleri elde etmek, ücretsiz iş gücü ve ürünlerini satabilecekleri büyük pazarlara sahip olmak olsa da sonradan kaynaklar üzerinde hakimiyet sağlama çabasına dönüşmüştür. Bunun bir sonucu olarak da uluslararası güçlerin neden olduğu aralıksız savaş ve sefalet nedeni ile Afrika kıtası ve insanı istikrarsız hükümetlerin yönetiminde acı çekmişlerdir. Bu çalışmada, uluslararası müdahalelerin ve iç savaşların kurbanı olan Doğu Afrika ülkesi Somali ele alınmıştır. Her ne kadar iyi bir stratejik konumda yer alıyor ve zengin kaynaklara sahip olsa da, Somali'nin bu özellikleri insanları için maalesef bir fırsat yerine bir şanssızlık olmuştur. Terörist gruplar ve uluslararası firmalar kaynaklarını sömürürken, yerel halk komşu ve deniz aşırı ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. On yıllar boyunca Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlar, süregelen iç savaşı bitirmek adına barış girişimlerinde bulunuyor olsalar da bu girişimler maalesef sonuçsuz kalmış ve ülke halen savaş ortamından kurtulamamıştır. Bu tez çalışmasında tarihi arka plan ile birlikte mevcut durum analiz edilecek ve bu bağlamda bahsi geçen uluslararası güçlerin Somali'deki temel rolü ile bunların Somali'yi nasıl etkilediği incelenecektir.Master Thesis Suriye iç savaşı bağlamında Rusya-Suriye ilişkileri ve Rus-Amerikan rekabeti üzerindeki etkileri(2020) Abanoz, Can; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsOrta Doğu bölgesi Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana bazı anlaşmazlıklardan muzdariptir. Özellikle siyasi, ekonomik ve askeri istikrarsızlıklarla ilgili konular o zamandan beri hiç çözülememiştir. Suriye, Ortadoğu'nun önemli ve karmaşık devletlerinden biridir. Bu tezde, nitel araştırma yöntemi kullanılarak Suriye'nin tarihsel ve mevcut durumundan kaynaklanan sorular cevaplanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle Suriye'nin Rusya için neden önemli olduğu, Rusya'nın Suriye konusundaki çıkarları, Rusya ve ABD'nin Suriye konusunda neden farklı yollar izlediği ve her iki tarafın rekabetinin neden Soğuk Savaş 2.0'a dönüştüğü de bu çalışmanın sorularıdır. 1946'dan bu yana Suriye, derin iç meseleler ve uluslararası ilişkilerde sıkıntılı bir süreçten geçmiştir. İç meselelerde siyasi rekabet ve İsrail ile tarihten gelen düşmanlık, Soğuk Savaş döneminde büyük bir zorluğa neden olmuştur. Suriye'nin çok etnik ve çok mezhepli yapısı nedeniyle Hafez Assad döneminden başlayarak mezhep meseleleri ortaya çıkmıştır. Babasının halefi olan Bashar Assad da benzer sıkıntı ve sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Sovyetler Birliği'nin halefi Rusya Federasyonu ile de Sovyetler Birliği ile gelen köklü tarihsel bağlar devam etmiştir. Suriye İç Savaşı başladığında Rusya, Assad Rejimi lehine hızla yanıt vermiştir. Aynı zamanda, ABD'nin, özellikle 11 Eylül'den sonra, Orta Doğu politikalarındaki başarısızlığı, Orta Doğu bölgesindeki terörist faaliyetlerini ortaya çıkarmış ve dünyanın geri kalanına yayılmıştır. Rusya Devlet Başkanı Putin'in Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgesindeki uzun vadeli hedefleri taraflar arasında büyük bir rekabete yol açmıştır. Rusya ve ABD, bu rekabete katılan vekilleri ile Orta Doğu bölgesinde bir güç haline gelme konusunda çatışmasıyla, Suriye'nin sonsuz iç istikrarsızlıkları yeni bir duruma yol açmıştır. Bu durum yeni bir Soğuk Savaşı göstermekte ve egemen taraflar arasında 'Soğuk Savaş 2.0' olarak telaffuz edilmektedir.Master Thesis Suriye iç savaşı ve Türkiye'nin sınır ötesi harekâtlarının önemi(2022) Köse, Engin; Orhan, Duygu Dersan; International RelationsOrta Doğu coğrafyasında 2010 yılında başlayan Arap Baharı ayaklanmaları kısa sürede Suriye'ye de sıçramış ve ülkede iç savaş başlamıştır. Türkiye, sınır komşusunda mevcut statükonun sarsılması ve ardından yaşanan iç karışıklığın sonlandırılması için gerekli girişimlerde bulunmuşsa da fayda etmemiştir. Söz konusu iç karışıklık, Suriye'nin kuzeyinde, rejim tarafından kontrolün kaybedilmesini ve bölgede terör örgütlerinin oluşmasını sağlamıştır. Suriye'deki terör grupları Türkiye'ye saldırmış ve terör eylemleri gerçekleştirmiştir. Türkiye, bölgedeki şiddetin sonlandırılması için dünya kamuoyundan uluslararası hukuk çerçevesinde destek beklemiş; ancak Suriye sadece uyarılmış ve kınanmıştır. Türkiye, artan terör saldırıları neticesinde sınırının terörden arındırılması için askerî operasyonlar düzenlemiştir. Söz konusu gelişmeler kapsamında bölgeye yönelik gerçekleştirilen stratejik hamleler önem arz etmeye devam etmektedir.