Yalvaç, Faruk

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Yalvac,F.
Y., Faruk
Yalvaç, Faruk
F., Yalvaç
Y.,Faruk
Faruk, Yalvac
F., Yalvac
F.,Yalvaç
Yalvaç,F.
Yalvac, Faruk
F.,Yalvac
Yalvac F.
Faruk, Yalvaç
Job Title
Profesor Doktor
Email Address
faruk.yalvac@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

9

Articles

2

Citation Count

0

Supervised Theses

6

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 9 of 9
  • Editorial
    Citation Count: 0
    Introduction: Marxifying IR, IRifying Marxism
    (International Relations Council of Turkey, 2024) Yalvaç,F.; Yalvaç, Faruk; Joseph,J.; International Relations
    Although the neglect of Marxism has been a pervasive characteristic of IR theory, there has been a marked revival of interest in Marxism. Marx’s materialist insights into the general historical development of societies, as well as his critique of capitalism and political economy, have served as alternative starting points for different critical approaches to IR and offers a welcome alternative to neorealism, constructivism, and poststructuralism that have dominated IR for several decades. Marxism provides a redefinition of IR by focusing on changes in material circumstances, historical conditions, and society instead of assuming unchanging and fixed structures of anarchy or the state. Marx’s analysis and insights into the dynamics of international relations have become even more important given the ongoing crisis of neoliberal capitalism, the rise of authoritarianism, right-wing nationalist populisms, and the racial and gendered subordinations accompanying them pointing to the importance of Marxifying IR and IRifying Marxism. © 2024, International Relations Council of Turkey. All rights reserved.
  • Master Thesis
    Soğuk Savaş sonrası dönemde Çin ve ABD'nin Afrika'da aldığı kalkınma söylemlerinin etkileri
    (2022) Yalvaç, Faruk; Yalvaç, Faruk; International Relations
    Soğuk savaş sonrası dönemde Çin ve ABD, Afrıka ile olan ilişkilerinde farklı kalkınma söylemleri kullanmışlardır. Çin'in Afrika ile ilişkilerınde kullandığı iki kalkınma söylemi kazan-kazan işbirliği söylemi ve Konfüçyüsçülük söylemidir. ABD ise Afrika ile olan ilişkilerinde demokratikleşme ve insancıllık söylemeleri kullanmıştır. Bu tez bu farklı söylemlerin Afrika'daki etkisini ve sonuçlarını değerlendirmeyi amaçlamaktadır. ABD ve Çin in Afrika ile olan ilişkilerı bu söylemler çerçevesinde ya yeni bir sömürü ilişkisinin devamı ya da Afrika nın büyümesi ve gelişmesi için büyük bir firsat olarak görülmektedir. Tez bu sonucun Afrika Ülkerlerin benimseyecekleri politikların sonunda belireleneceğini ifade etmektedir.Afrika ülkeleri bu ilişkiyi olumlu bir yöne çevirebileceği gibi olumsuz sonuçlar da döğurabilir. ABD'nın askeri yardımı ve Çin'in altayapı yatırımları olumlu sonuçlar olarak değerlendirilebilecek iken, Çin altayapı yatırmalarının ortaya çıkardığı çevresel tahribat ile ABD'nin söylemlerinin ortaya çıkardığı etnik çatışmalar ve siyasi istikrarsızlık olumsuz sonuçlar olarak görülebelir. Gelişmek ve zenginleşmek için küresel güçlerle olan bağlantılarından en iyi şekilde yararlanmak Afrika ülkerlerine kalmıştır.
  • Master Thesis
    Türk müziğinin tarihsel sosyolojisi: Eşitsiz ve birleşik gelişme ve melezlik
    (2023) Yalvaç, Faruk; Yalvaç, Faruk; International Relations
    Bu çalışma, müzik ve Uluslararası İlişkiler arasındaki bağlantıları tarihsel sosyolojik perspektiften ve Eşitsiz ve Birleşik Gelişme teorisi ışığında incelemeyi amaçlamaktadır. Tezin temel argümanı, Türk müziğinin tarihsel gelişiminin ve onu etkileyen dinamik ve faktörlerin Batı'dakinden farklı bir seyir izlediği ancak hem Türk Müziğinin hem de Batı müziğinin tarihsel gelişiminin hem birbirleriyle hem de diğer birçok farklı kültürle ilişkili olarak 'birbirine bağlı sosyo-kültürel tarihsellikler' içerisinde oluştuğudur. Büyük resmin analizinde tarih eşitsizliklerin ve birleşmelerin bir arada bulunduğu döngüsel bir sistemi yansıtmaktadır. İlk olarak coğrafi ve iklimsel özelliklerin farklılığı nedeniyle gelişimlerine eşitsiz olarak farklı noktalardan başlayan Doğu ve Batı kültürleri bugüne dek gerek göçler ve savaşlar gerek seferler ve istilalar gerek diplomatik ve ticari ilişkiler gerekse de teknolojik gelişmeler ve artan küreselleşme sebebiyle bir araya gelerek birleşmiş, birleşmenin yüksek derecede homojenleşmeye yol açtığı noktalarda ise ulusal ideolojilerin ortaya çıkması ve kapitalist piyasa sisteminin yol açtığı aşırı bireyselleşme gibi nedenlerle yeniden eşitsizlikler üretilmesi sağlanmıştır. Coğrafya ve iklim sebebiyle yapılan eşitsiz başlangıçlar devamında her iki kültür için farklı dinlerin benimsenmesi, göçlerin, istilaların ve coğrafya keşiflerinin farklı varış noktaları, yönler ve yöntemler barındırması, toplumsal yaşamdaki hiyerarşik yapılanmalarının ve toplulukların yönetimsel uygulamalarının farklı olması sebepleriyle birbirlerinden farklı gelişimler ve birleşimler ortaya çıkmıştır. Son aşamada bugün ortaya çıkan bütün müzikal yapı ve üretimler, kendi dinamikleri ve parametreleriyle yeniden şekillenmiş, salt Doğulu ya da salt Batılı bir yönelimden uzak, her ikisinin yeni bir birleşimini ve versiyonunu içeren melez yapılar ortaya çıkarmıştır. Eşitsiz ve Birleşik Gelişme teorisi çerçevesinde yapılan bu çalışmadaki tüm teorik ve tarihsel değerlendirmelerin ardından elde edilen sonuçlarsa 'melezlik' kavramı etrafında bir araya getirilerek Post-kolonyal çalışmalara da katkı sağlanması amaçlanmıştır. Anahtar Sözcükler: Türk Müziği, Tarihsel Sosyoloji, Birleşik ve Eşitsiz Gelişme, Post-kolonyalizm, Melezlik
  • Article
    Citation Count: 0
    The cultural dilemmas of uneven and combined development (UCD): 'the biggest agony of the Turkish spirit'
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Yalvaç, Faruk; Akcali, Oeznur; International Relations
    Recent studies of international historical sociology have focused more on the interaction between the political and economic aspects of the world system compared to its cultural dimensions. In this article we want to address this lacuna with particular reference to the theory of Uneven and Combined Development (UCD here after). UCD is an attempt to develop a non-Eurocentric, non-linear, and historical understanding of international relations. It aims to provide a non-Eurocentric historiography and historical sociology that goes beyond binary oppositions of East and West, tradition and modernity, and emphasizes non-Western agency in shaping historical developments. The cultural implications of UCD has recently been revived in world literature and cultural studies. We seek to contribute to this research by illustrating how UCD can help us understand the cultural implications of societal interaction through the use of Turkish literature, notably Peyami Safa's work. We want to focus on the theme of the interaction between the West and the East in his work within the context of the theory of UCD as an example of how it manifests itself in the cultural field. Accordingly, the article is structured as follows. The first section discusses the key features of UCD as they relate to our topic, and the second section goes on to examine processes of Westernisation as they have occurred in Turkey and attempts to demonstrate how UCD is reflected in the literature of the period. The third section aims to show how the concept of UCD can help us better understand the implications of societal interaction in Peyami Safa's work by addressing the various issues that are raised in Justin Rosenberg's approach to analysing world literature. The final section concludes with general observations concerning the potential utility of UCD-based methodologies in constituting the foundation of non-Western IR theories.
  • Master Thesis
    İnsani güvenlik anlayışının havacılık hukuku açısından değerlendirilmesi: Emniyet boyutu (2000-2020)
    (2022) Yalvaç, Faruk; Yalvaç, Faruk; International Relations
    İnsanlar seyahat özgürlüklerini gerçekleştirirken hızlı ve güvenli olmasından dolayı hava yolu taşımacılığını tercih etmektedirler. Bu çalışmanın amacı hava taşımacılığını düzenleyen ve sistemli bir şekilde hizmet vermesi amacıyla oluşturulan havacılık hukukunun, insani güvenliği sağlama konusunda izlediği yolu değerlendirmektir. Bu değerlendirmeyi gerçekleştirirken, hukuki açıdan insan haklarına zarar veren eksikliklerin neler olduğu ve alınmış olan önlemlerin insani güvenlik açısından yeterli olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte hem dünya genelinde hem de ülkemizde insani güvenlikle ilgili yapılan çalışmalar konusunda eksikliklerin olması, ülkelerin benimsedikleri yaklaşımlar konusunda ortak bir çerçevenin bulunmaması, ülkelerin birbirlerine karşı güç mücadelesi içinde olması, devlet güvenliklerini ön planda tutan kararlar alması, uluslararası şirketlerin kâr amaçlı politikaları konunun seçilmesindeki önemli nedenlerden biridir. Tez 2000- 2020 arasındaki 20 yıllık bir sürecin incelenmesinden oluşmaktadır. Belirtilen süre içerisinde; havacılık sektörünün ilk olarak etkilendiği, ülkeler arası çekişmeler, terör saldırıları, salgın hastalıklar ve ekonomik bunalımların incelenmesi amaçlanmıştır. Yaşanmış olan olayların hem havacılık sektörünce hem de havacılık hukuku içerisinde, insani güvenlik açısından alınmış olan önlem dizisinin nasıl oluşturduğu konusunda inceleme yapılması hedeflenmiştir. Yapılacak olan bu değerlendirmeye destek olması amacıyla, 2000 yılından itibaren meydana gelen terör olayları, bazı uçak kazaları, salgın hastalıklar gibi birçok örnek olay değerlendirilmiştir. Hem ülkemizde hem de dünya genelinde alınan önlemler dizesinin neler olduğu analiz edilip havacılık hukuku açısından eksikliklerin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Tezde, çoğunlukla nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve konunun daha iyi anlaşılması amacıyla durum analizi ve örneklemelerle desteklenmiştir. Olayların insani güvenlik açısından yorumlanması yapılırken ise, eleştirel güvenlik Anlayışını benimsenmiştir.
  • Article
    Citation Count: 0
    The Theory of Uneven and Combined Development and the Sociopolitical Transformations in Syria and Libya
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Yalvaç, Faruk; Menguaslan, Hikmet; International Relations
    This article explores the constitutive impact of the 'international' on the sociopolitical transformations in Syria and Libya through the lens of the theory of Uneven and Combined Development (UCD). The conventional and numerous critical analyses of Syrian and Libyan sociopolitical change suffer from a Eurocentric and stagist understanding of development. This paper argues that development problems can be better conceptualized with an interactive framework made possible by the UCD theory. In this context, we focus on how the expansion and consolidation of capitalism through the dynamics of UCD have concretely shaped the process of sociopolitical transformation in Syria and Libya to shed light on how the international and the local have articulated to produce the socioeconomic and political outcomes in these two states. We conclude by arguing that the theory of UCD provides an alternative conceptualization in explaining the specific development trajectories in both countries.
  • Master Thesis
    Uluslararası ilişkiler teorileri tarihindeki temel tartışmaların yörüngesinin eleştirel realist bir açıklaması
    (2023) Yalvaç, Faruk; Yalvaç, Faruk; International Relations
    Uluslararası İlişkiler disiplinine, özellikle (neo-)Realizm ve (neo-)Liberalizm gibi pozitivist varsayımlar tarafından desteklenen belirli teoriler ve bu teoriler arasındaki tartışmalar hâkim olmuştur ve diğer teoriler ya bu ana akım teorilere karşı çıkmak ya da pozitivist bilim anlayışına uyumlu olmak durumunda kalmıştır. Ancak, 1980'lerde Uİ disiplininde pozitivizm/post-pozitivizm olarak adlandırılan yeni bir dönem başlamıştır. Buna rağmen, bütün temel tartışmalar disipline önemli etkilerde bulunmuş olsalar da hiçbiri ontolojiyi ve bilim felsefesini tartışmalarının merkezine almamıştır. Post-pozitivistlerden gelen yanıt bile pozitivist bir bilim, yapı ve nedensellik anlayışı sebebiyle yanlış yorumlanmıştır. Kısaca, disiplindeki temel tartışmaların ontolojiye odaklanmamaları konusunda bir devamlılık mevcuttur. Bu tez, ilk kez Roy Bhaskar (1977) tarafından ortaya konan ve Uİ disiplininde Faruk Yalvaç, Colin Wight, Jonathan Joseph gibi kuramcılar tarafından geliştirilen bir meta-teori olarak işleyen eleştirel gerçekçiliği kullanarak, disiplindeki belirli teoriler ve bilim felsefelerinin, temelde de pozitivizm/post-pozitivizm tartışmasının nasıl tarihsel olarak şekillendiğini ve disiplindeki temel tartışmalar ve teori anlayışını nasıl bir çıkmaza soktuğunu, disiplinin tarihinde özellikle ontolojik bir devamlılık olduğunu vurgulayarak geliştirmek amacını gütmektedir. Dolayısıyla bu tez, Uluslararası İlişkiler içerisindeki temel tartışmaların ortaya çıkma ve gelişmelerinin tarihselleştirilmesinin ve doğallıktan çıkarılmasının gerekli olduğunu iddia etmektedir. Uİ teorileri arasındaki temel tartışmaların eleştirel gerçekçi bir açıklaması, disiplindeki ontolojik tartışmanın eksikliğinin sebeplerinin ortaya çıkarılmasını, neden ontolojiyi merkeze aldığını iddia eden dördüncü tartışmanın bile sadece epistemoloji ve metodolojiye odaklandığının anlaşılmasını ve böylece toplumsal gerçekliğin bir katmanı olarak uluslararasılığın dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Anahtar Sözcükler: Eleştirel Gerçekçilik, Bilim Felsefesi, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Pozitivizm, Post-pozitivizm.
  • Master Thesis
    Eşitsiz ve bileşik gelişme teorisi ve Fransız kültürel sömürgeciliğinin sonuçları: Cezayir Frankofon edebiyatı örneği
    (2022) Yalvaç, Faruk; Yalvaç, Faruk; International Relations
    Bu çalışmanın amacı Fransız kültürel sömürgeciliğinin sonuçlarını Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisi kapsamında Cezayir Frankofon edebiyatından seçilen örnekler eşliğinde incelemektir. Cezayir Frankofon Literatürü kapsamında Albert Camus'ya ait The Stranger isimli roman ve Yasmina Khadra'ya ait What The Day Owes The Night isimli roman analiz edilmiştir. Bu romanlarda Fransız Sömürgeciliğinin kültürel boyutu temel alınarak sömürgeciliğin Cezayir halkında ne tür etkiler bıraktığı, toplumsal yapının nasıl etkilendiği, sömürgeciliğin sosyo-kültürel sonuçları ve izleri Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisinin dinamikleri doğrultusunda tartışılacaktır. Çalışmada Albert Camus'un tercih edilme sebebi, sömürgeciliğin ilk yıllarında edebiyatta olan sömürgecilik sansürünün etkisiyle toplumsal yapının bir pied-noir gözünden nasıl tarif edildiğini incelemektir. Yasmina Khadra'nın bu çalışmada tercih edilme sebebi ise, bir sömürülen gözünden sömürge dönemi, bağımsızlık süreci ve sonrasında Cezayir toplumunun yapısının ne durumda olduğunu analiz etmektir. Bu tez Fransız Cezayir'inde görülen sömürge politikalarının sonucunda oluşan yabancılaşma, ötekileştirme ve kimlik arayışı kavramlarını kapsamaktadır. Çalışma Frankofon literatürünü edebiyatın değişim dönemlerine göre ayırarak incelemektedir. Tezde sömürgeciliğin ilk basamağı Dünya Sistemleri yaklaşımı kapsamında, sömürgeciliğin sonuçlarını ele alan ana basamağı ise Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisi kapsamında incelenmiştir. Çalışmada Cezayir toplumunda ötekileştirilme, yabancılaşma, kimlik arayışı gözlemlenmiş ve bu gözlemlerin bağımsızlık sonrasında da hala devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Kültürel asimilasyonun 132 yıl sürmesi sonucu sosyo-kültürel anlamda Cezayir halkının derinden etkilendiği ve hala kendini bulamadığı, toplumsal yapının ve kültürün kendi içinde de bölündüğü ve kimlik arayışının hala devam ettiği görülmektedir.
  • Master Thesis
    Çin-Afrika iş birliği: Afrika'nın sürdürülebilir kalkınması için tehdit mi yoksa fırsat mı
    (2021) Yalvaç, Faruk; Yalvaç, Faruk; International Relations
    Afrika ülkeleri 1960'lı yıllarla birlikte kolonyal devletlerden bağımsızlıklarını kazanmaya başlamışlardır. Ancak o dönemden günümüze iç savaşlar, askeri darbeler, devlet otoritesi zayıflığı, ekonomik durgunluk ya da küçülme, altyapı yetersizliği, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve yoksulluk gibi politik, ekonomik ve sosyal istikrarsızlıklar yaşamış ve az gelişmişlik olgusunun merkezinde yer almışlardır. Afrika ülkelerinin yaşadıkları bu istikrarsızlıklar kıta vatandaşlarının yaşam kalitelerini olumsuz etkilediği gibi salgın hastalıkların yayılması, uluslararası terör ve suç unsurların kıtada yerleşip güçlenmesi ve kıta vatandaşlarının toplu göç hareketleri gibi küresel riskler de barındırmıştır. 21. yüzyılda küresel ekonomik bir güç haline gelen Çin ise 2000 yılında kıta ülkeleri ile Çin-Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) adı altında ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan geniş kapsamlı bir iş birliğine başlamıştır. Otokratik yapısı ve ekonomiye devlet müdahalesi ile Batı ülkelerinden farklı bir kalkınma modeli izlemiş olan Çin'in FOCAC kapsamında Afrika ülkeleri ile iş birliğinin gittikçe yoğunlaşması ise, bu iş birliğinin Afrika ülkelerinin sürdürülebilir kalkınmaları nezdinde hem olumlu hem olumsuz yorumlara yol açmıştır. FOCAC kıtanın altyapı ihtiyaçlarını gidererek, eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerini iyileştirerek ve iş olanakları yaratarak Afrika ülkelerinin modernleşmesine katkı sunmaktadır. Ancak, iç meşruiyeti tartışmalı liderlere kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda destek olması, iş birliklerinde ağırlıklı olarak kendi stratejilerini uygulaması ve iç işlere karışmama ve iş birliği için politik ya da ekonomik koşullar öne sürmeme prensipleri; ulusal kimliğini oluşturamamış, vatandaş-devlet sosyal mutabakatını tesis edememiş ve kalkınma politikaları oluşturup uygulama konusunda zayıf kalan Afrika ülkelerinin sürdürülebilir kalkınmalarına katkısı bakımından soru işaretlerini de doğurmaktadır.