Yalvaç, Faruk
Loading...
Name Variants
Yalvac,F.
Y., Faruk
Yalvaç, Faruk
F., Yalvaç
Y.,Faruk
Faruk, Yalvac
F., Yalvac
F.,Yalvaç
Yalvaç,F.
Yalvac, Faruk
F.,Yalvac
Yalvac F.
Faruk, Yalvaç
Y., Faruk
Yalvaç, Faruk
F., Yalvaç
Y.,Faruk
Faruk, Yalvac
F., Yalvac
F.,Yalvaç
Yalvaç,F.
Yalvac, Faruk
F.,Yalvac
Yalvac F.
Faruk, Yalvaç
Job Title
Profesor Doktor
Email Address
faruk.yalvac@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
12
Articles
3
Citation Count
0
Supervised Theses
8
12 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 12
Master Thesis Ulusal kurtuluş mücadelesinin feminist okuması: Kahraman olarak kadın, asker olarak kadın, anne olarak kadın(2024) Gürpınar, Ezgi Yarıcı; Yalvaç, Faruk; International RelationsUlusal Kurtuluş Mücadelesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecine girmesiyle birlikte Anadolu coğrafyasında Türk milletinin kendini yeniden var etme ve bir devlet olarak uluslararası sistemde kendini kabul ettirme sürecinin adıdır. Savaşın genel seyrine bakıldığında bu savaşta kadınların erkeklerle birlikte mücadele verdikleri görülmektedir. Bu tezde, kadınların Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde göstermiş oldukları çabanın ülkenin kurulması üzerindeki etkisine değil, feminist bir eleştiri ile savaş sonrasında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlara bakış açısının değişip değişmediğine, kadının yeni dönemdeki konumu ve kadın hakları üzerindeki etkisine odaklanılmıştır. Bu konunun seçilmesinin sebebi Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin sadece tarih disipli içinde ele alınması, uluslararası ilişkiler ve feminist teori çerçevesinde daha önce değerlendirmesinin yapılmamış olmasıdır. Tez, uluslararası ilişkiler disiplininde feminist teori üzerine inşa edilmiştir. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin getirmiş olduğu olağanüstü şartlar altında kadınlar geleneksel rollerinin getirmiş olduğu annelik ve bakım hizmetlerine ek olarak, o zamana kadar erkeklere atfedilmiş olan kahramanlık ve askerlik rollerini de üstlenmek zorunda kalmıştır. Bu zaruriyet hali kadının erkeklere göre daha az vasfa sahip olmadığını gözler önüne sermiştir. Türk kadını, Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde üç farklı rol üstlenmek zorunda kalmıştır. Protestolar, mitingler, örgütlenmeler, cephanelik taşıma ve yurdun erkeklerden arda kalan tüm diğer işlerinin altından kalkarak kahramanlık yapan kadınlar, eline silahını alıp cepheye koşarak askerlik vasfını yerine getirmiştir. Çocuğuna, yetim ve öksüz kalan çocuklara, yaşlılara, cephedeki askere ve cepheden gelen yaralılara bakarken, annelik görevini de icra etmiştir. Bu kapsamda çalışma içinde uluslararası ilişkilerde feminist teori, Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 10 senesi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat ile başlayan kadın hareketleri ve kazanılmış haklar detaylıca incelenmiştir. Sonuç olarak, kadınların göstermiş olduğu çabalara karşılık Türkiye Cumhuriyeti'nde kadın haklarına yönelik düzenlemeler yapılmış ancak kadın temelde anne vasfını aşamamıştır. Erkek eliyle getirilmiş olan tüm yenilikler kadının toplumsal rolünde herhangi bir değişim sağlamamıştır.Master Thesis Irak'ta ulusal kimlik inşasının başarısızlığı ve IŞİD'in yükselişi(2024) Al-husseın, Mahmood; Yalvaç, Faruk; International RelationsBu tez, Benedict Anderson'un milliyetçilik ve ulus-devletin ortaya çıkışına ilişkin düşüncelerine odaklanmaktadır. Benedict Anderson'ın Hayali Cemaatler 1983 adlı kitabına dayanan bu tez, Irak'ta ulusal kimlik inşasındaki başarısızlığın nedenlerini anlamak için. Irak'ta eşitlik ve vatandaşlığa dayalı birleşik bir siyasi milliyetçilik anlayışının geliştirilememesi, Irak toplumunun farklı etnik gruplara bölünmesine yol açtı. Mezhepsel kimliğin zulmü ve devletin resmi ulusal kimliği haline getirilerek diğer kimlikler üzerinde tahakküm kurulması, Irak'ta farklı nüfusa sahip diğer nüfus gruplarının dışlanmasına ve ötekileştirilmesine neden olmaktadır. Bu da yabancılaşmaya tepki olarak isyan hareketlerinin yükselişiyle sonuçlanıyor. Irak'taki IŞİD, fikirlerini aşırılıkçı ve şiddet içeren davranışlarla ifade eden bu isyan hareketleri için tipik bir örneği temsil etmektedir. Bugüne kadar, Irak hala bir dizi sorunla karşı karşıyadır. Iraklılar bölünmüş durumda kalmakta ve ulusal kimlik yoktur. Süregelen çatışmaların yanı sıra, IŞİD tamamen ortadan kaldırılmamıştır ve azınlık bölgeleri Erbil ve Bağdat arasında hala tartışmalıdır, ayrıca Kürtlerin Irak'tan bağımsızlık kazanma çabaları da devam etmektedir. Aynı zamanda, Irak devletine alternatif bir rol üstlenen milislerin yayılması ve yolsuzluk tarafından yıpratılan devlet tarafından yaşanmaktadır.Article Citation Count: 0The Theory of Uneven and Combined Development and the Sociopolitical Transformations in Syria and Libya(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Yalvac, Faruk; Menguaslan, Hikmet; International RelationsThis article explores the constitutive impact of the 'international' on the sociopolitical transformations in Syria and Libya through the lens of the theory of Uneven and Combined Development (UCD). The conventional and numerous critical analyses of Syrian and Libyan sociopolitical change suffer from a Eurocentric and stagist understanding of development. This paper argues that development problems can be better conceptualized with an interactive framework made possible by the UCD theory. In this context, we focus on how the expansion and consolidation of capitalism through the dynamics of UCD have concretely shaped the process of sociopolitical transformation in Syria and Libya to shed light on how the international and the local have articulated to produce the socioeconomic and political outcomes in these two states. We conclude by arguing that the theory of UCD provides an alternative conceptualization in explaining the specific development trajectories in both countries.Article Citation Count: 4Geç Kapitalizmin İdeolojik Söylemi Olarak Yeni Materyalizm: Metalaşmış ‘Şeylerin’ Egemenliği(2020) Yalvaç, Faruk; Erçandırlı, Yelda; International RelationsBu makale yeni materyalizmin tarihsel materyalist bir eleştirisini yapmaktadır. Yenikapitalizmi geç kapitalizmin ideolojik bir söylemi olarak nitelendirmektedir. Yenimateryalizm meta üretiminin hâkimiyet kazandığı bir sosyo-politik ortamı yansıtanbir söylem olarak tanımlanmakta, tarihsel materyalist anlayışla olan farklılıkları ortayakoyulmaktadır. Hem yeni materyalizm hem de tarihsel materyalizm maddenin öneminevurgu yapmakla birlikte, aralarında önemli farklılıklar vardır. Yeni materyalizmingenişletilmiş madde anlayışı, metalaşmış bir dünyanın söylemi ve savunusunadönüşmekte, insanın madde ve doğa ile olan ilişkisinin özgürleştirici niteliği göz ardıedilmektedir. Bu çerçevede, yazının ilk kısmında önce yeni materyalizm tanıtılacaktır.İkinci bölümde madde kavramının tarihsel materyalist anlayışta nasıl incelendiğiirdelenecektir. Üçüncü kısımda yeni materyalizmin Marx’ın meta fetişizmi anlayışıçerçevesinde bir değerlendirilmesi yapılarak, yeni materyalizmin ideolojik niteliğinevurgu yapılacaktır. Makale yeni materyalizmin laissez-faire kapitalizminin günümüzdekibir görüntüsü olduğu görüşüyle sona ermektedir.Article Citation Count: 0The cultural dilemmas of uneven and combined development (UCD): 'the biggest agony of the Turkish spirit'(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Yalvac, Faruk; Akcali, Oeznur; International RelationsRecent studies of international historical sociology have focused more on the interaction between the political and economic aspects of the world system compared to its cultural dimensions. In this article we want to address this lacuna with particular reference to the theory of Uneven and Combined Development (UCD here after). UCD is an attempt to develop a non-Eurocentric, non-linear, and historical understanding of international relations. It aims to provide a non-Eurocentric historiography and historical sociology that goes beyond binary oppositions of East and West, tradition and modernity, and emphasizes non-Western agency in shaping historical developments. The cultural implications of UCD has recently been revived in world literature and cultural studies. We seek to contribute to this research by illustrating how UCD can help us understand the cultural implications of societal interaction through the use of Turkish literature, notably Peyami Safa's work. We want to focus on the theme of the interaction between the West and the East in his work within the context of the theory of UCD as an example of how it manifests itself in the cultural field. Accordingly, the article is structured as follows. The first section discusses the key features of UCD as they relate to our topic, and the second section goes on to examine processes of Westernisation as they have occurred in Turkey and attempts to demonstrate how UCD is reflected in the literature of the period. The third section aims to show how the concept of UCD can help us better understand the implications of societal interaction in Peyami Safa's work by addressing the various issues that are raised in Justin Rosenberg's approach to analysing world literature. The final section concludes with general observations concerning the potential utility of UCD-based methodologies in constituting the foundation of non-Western IR theories.Editorial Citation Count: 0Introduction: Marxifying IR, IRifying Marxism(International Relations Council of Turkey, 2024) Yalvaç,F.; Joseph,J.; International RelationsAlthough the neglect of Marxism has been a pervasive characteristic of IR theory, there has been a marked revival of interest in Marxism. Marx’s materialist insights into the general historical development of societies, as well as his critique of capitalism and political economy, have served as alternative starting points for different critical approaches to IR and offers a welcome alternative to neorealism, constructivism, and poststructuralism that have dominated IR for several decades. Marxism provides a redefinition of IR by focusing on changes in material circumstances, historical conditions, and society instead of assuming unchanging and fixed structures of anarchy or the state. Marx’s analysis and insights into the dynamics of international relations have become even more important given the ongoing crisis of neoliberal capitalism, the rise of authoritarianism, right-wing nationalist populisms, and the racial and gendered subordinations accompanying them pointing to the importance of Marxifying IR and IRifying Marxism. © 2024, International Relations Council of Turkey. All rights reserved.Master Thesis Eşitsiz ve bileşik gelişme teorisi ve Fransız kültürel sömürgeciliğinin sonuçları: Cezayir Frankofon edebiyatı örneği(2022) Çiçek, Gamze; Yalvaç, Faruk; International RelationsBu çalışmanın amacı Fransız kültürel sömürgeciliğinin sonuçlarını Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisi kapsamında Cezayir Frankofon edebiyatından seçilen örnekler eşliğinde incelemektir. Cezayir Frankofon Literatürü kapsamında Albert Camus'ya ait The Stranger isimli roman ve Yasmina Khadra'ya ait What The Day Owes The Night isimli roman analiz edilmiştir. Bu romanlarda Fransız Sömürgeciliğinin kültürel boyutu temel alınarak sömürgeciliğin Cezayir halkında ne tür etkiler bıraktığı, toplumsal yapının nasıl etkilendiği, sömürgeciliğin sosyo-kültürel sonuçları ve izleri Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisinin dinamikleri doğrultusunda tartışılacaktır. Çalışmada Albert Camus'un tercih edilme sebebi, sömürgeciliğin ilk yıllarında edebiyatta olan sömürgecilik sansürünün etkisiyle toplumsal yapının bir pied-noir gözünden nasıl tarif edildiğini incelemektir. Yasmina Khadra'nın bu çalışmada tercih edilme sebebi ise, bir sömürülen gözünden sömürge dönemi, bağımsızlık süreci ve sonrasında Cezayir toplumunun yapısının ne durumda olduğunu analiz etmektir. Bu tez Fransız Cezayir'inde görülen sömürge politikalarının sonucunda oluşan yabancılaşma, ötekileştirme ve kimlik arayışı kavramlarını kapsamaktadır. Çalışma Frankofon literatürünü edebiyatın değişim dönemlerine göre ayırarak incelemektedir. Tezde sömürgeciliğin ilk basamağı Dünya Sistemleri yaklaşımı kapsamında, sömürgeciliğin sonuçlarını ele alan ana basamağı ise Eşitsiz ve Bileşik Gelişme Teorisi kapsamında incelenmiştir. Çalışmada Cezayir toplumunda ötekileştirilme, yabancılaşma, kimlik arayışı gözlemlenmiş ve bu gözlemlerin bağımsızlık sonrasında da hala devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Kültürel asimilasyonun 132 yıl sürmesi sonucu sosyo-kültürel anlamda Cezayir halkının derinden etkilendiği ve hala kendini bulamadığı, toplumsal yapının ve kültürün kendi içinde de bölündüğü ve kimlik arayışının hala devam ettiği görülmektedir.Master Thesis Uluslararası ilişkiler teorileri tarihindeki temel tartışmaların yörüngesinin eleştirel realist bir açıklaması(2023) Köksal, Oğulcan; Yalvaç, Faruk; International RelationsUluslararası İlişkiler disiplinine, özellikle (neo-)Realizm ve (neo-)Liberalizm gibi pozitivist varsayımlar tarafından desteklenen belirli teoriler ve bu teoriler arasındaki tartışmalar hâkim olmuştur ve diğer teoriler ya bu ana akım teorilere karşı çıkmak ya da pozitivist bilim anlayışına uyumlu olmak durumunda kalmıştır. Ancak, 1980'lerde Uİ disiplininde pozitivizm/post-pozitivizm olarak adlandırılan yeni bir dönem başlamıştır. Buna rağmen, bütün temel tartışmalar disipline önemli etkilerde bulunmuş olsalar da hiçbiri ontolojiyi ve bilim felsefesini tartışmalarının merkezine almamıştır. Post-pozitivistlerden gelen yanıt bile pozitivist bir bilim, yapı ve nedensellik anlayışı sebebiyle yanlış yorumlanmıştır. Kısaca, disiplindeki temel tartışmaların ontolojiye odaklanmamaları konusunda bir devamlılık mevcuttur. Bu tez, ilk kez Roy Bhaskar (1977) tarafından ortaya konan ve Uİ disiplininde Faruk Yalvaç, Colin Wight, Jonathan Joseph gibi kuramcılar tarafından geliştirilen bir meta-teori olarak işleyen eleştirel gerçekçiliği kullanarak, disiplindeki belirli teoriler ve bilim felsefelerinin, temelde de pozitivizm/post-pozitivizm tartışmasının nasıl tarihsel olarak şekillendiğini ve disiplindeki temel tartışmalar ve teori anlayışını nasıl bir çıkmaza soktuğunu, disiplinin tarihinde özellikle ontolojik bir devamlılık olduğunu vurgulayarak geliştirmek amacını gütmektedir. Dolayısıyla bu tez, Uluslararası İlişkiler içerisindeki temel tartışmaların ortaya çıkma ve gelişmelerinin tarihselleştirilmesinin ve doğallıktan çıkarılmasının gerekli olduğunu iddia etmektedir. Uİ teorileri arasındaki temel tartışmaların eleştirel gerçekçi bir açıklaması, disiplindeki ontolojik tartışmanın eksikliğinin sebeplerinin ortaya çıkarılmasını, neden ontolojiyi merkeze aldığını iddia eden dördüncü tartışmanın bile sadece epistemoloji ve metodolojiye odaklandığının anlaşılmasını ve böylece toplumsal gerçekliğin bir katmanı olarak uluslararasılığın dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Anahtar Sözcükler: Eleştirel Gerçekçilik, Bilim Felsefesi, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Pozitivizm, Post-pozitivizm.Master Thesis İnsani güvenlik anlayışının havacılık hukuku açısından değerlendirilmesi: Emniyet boyutu (2000-2020)(2022) Erman, Halil; Yalvaç, Faruk; International Relationsİnsanlar seyahat özgürlüklerini gerçekleştirirken hızlı ve güvenli olmasından dolayı hava yolu taşımacılığını tercih etmektedirler. Bu çalışmanın amacı hava taşımacılığını düzenleyen ve sistemli bir şekilde hizmet vermesi amacıyla oluşturulan havacılık hukukunun, insani güvenliği sağlama konusunda izlediği yolu değerlendirmektir. Bu değerlendirmeyi gerçekleştirirken, hukuki açıdan insan haklarına zarar veren eksikliklerin neler olduğu ve alınmış olan önlemlerin insani güvenlik açısından yeterli olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte hem dünya genelinde hem de ülkemizde insani güvenlikle ilgili yapılan çalışmalar konusunda eksikliklerin olması, ülkelerin benimsedikleri yaklaşımlar konusunda ortak bir çerçevenin bulunmaması, ülkelerin birbirlerine karşı güç mücadelesi içinde olması, devlet güvenliklerini ön planda tutan kararlar alması, uluslararası şirketlerin kâr amaçlı politikaları konunun seçilmesindeki önemli nedenlerden biridir. Tez 2000- 2020 arasındaki 20 yıllık bir sürecin incelenmesinden oluşmaktadır. Belirtilen süre içerisinde; havacılık sektörünün ilk olarak etkilendiği, ülkeler arası çekişmeler, terör saldırıları, salgın hastalıklar ve ekonomik bunalımların incelenmesi amaçlanmıştır. Yaşanmış olan olayların hem havacılık sektörünce hem de havacılık hukuku içerisinde, insani güvenlik açısından alınmış olan önlem dizisinin nasıl oluşturduğu konusunda inceleme yapılması hedeflenmiştir. Yapılacak olan bu değerlendirmeye destek olması amacıyla, 2000 yılından itibaren meydana gelen terör olayları, bazı uçak kazaları, salgın hastalıklar gibi birçok örnek olay değerlendirilmiştir. Hem ülkemizde hem de dünya genelinde alınan önlemler dizesinin neler olduğu analiz edilip havacılık hukuku açısından eksikliklerin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Tezde, çoğunlukla nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve konunun daha iyi anlaşılması amacıyla durum analizi ve örneklemelerle desteklenmiştir. Olayların insani güvenlik açısından yorumlanması yapılırken ise, eleştirel güvenlik Anlayışını benimsenmiştir.Master Thesis Çin-Afrika iş birliği: Afrika'nın sürdürülebilir kalkınması için tehdit mi yoksa fırsat mı(2021) Eriş, Baran Cihat; Yalvaç, Faruk; International RelationsAfrika ülkeleri 1960'lı yıllarla birlikte kolonyal devletlerden bağımsızlıklarını kazanmaya başlamışlardır. Ancak o dönemden günümüze iç savaşlar, askeri darbeler, devlet otoritesi zayıflığı, ekonomik durgunluk ya da küçülme, altyapı yetersizliği, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve yoksulluk gibi politik, ekonomik ve sosyal istikrarsızlıklar yaşamış ve az gelişmişlik olgusunun merkezinde yer almışlardır. Afrika ülkelerinin yaşadıkları bu istikrarsızlıklar kıta vatandaşlarının yaşam kalitelerini olumsuz etkilediği gibi salgın hastalıkların yayılması, uluslararası terör ve suç unsurların kıtada yerleşip güçlenmesi ve kıta vatandaşlarının toplu göç hareketleri gibi küresel riskler de barındırmıştır. 21. yüzyılda küresel ekonomik bir güç haline gelen Çin ise 2000 yılında kıta ülkeleri ile Çin-Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) adı altında ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan geniş kapsamlı bir iş birliğine başlamıştır. Otokratik yapısı ve ekonomiye devlet müdahalesi ile Batı ülkelerinden farklı bir kalkınma modeli izlemiş olan Çin'in FOCAC kapsamında Afrika ülkeleri ile iş birliğinin gittikçe yoğunlaşması ise, bu iş birliğinin Afrika ülkelerinin sürdürülebilir kalkınmaları nezdinde hem olumlu hem olumsuz yorumlara yol açmıştır. FOCAC kıtanın altyapı ihtiyaçlarını gidererek, eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerini iyileştirerek ve iş olanakları yaratarak Afrika ülkelerinin modernleşmesine katkı sunmaktadır. Ancak, iç meşruiyeti tartışmalı liderlere kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda destek olması, iş birliklerinde ağırlıklı olarak kendi stratejilerini uygulaması ve iç işlere karışmama ve iş birliği için politik ya da ekonomik koşullar öne sürmeme prensipleri; ulusal kimliğini oluşturamamış, vatandaş-devlet sosyal mutabakatını tesis edememiş ve kalkınma politikaları oluşturup uygulama konusunda zayıf kalan Afrika ülkelerinin sürdürülebilir kalkınmalarına katkısı bakımından soru işaretlerini de doğurmaktadır.