Pfeiffer Taş, Şule

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Taş, Şule Pfeiffer
P., Şule
Sule, Pfeiffer Tas
Pfeiffer Tas,S.
S.,Pfeiffer Tas
Şule Pfeiffer Taş
Pfeiffer Taş, Şule
Pfeiffer Taş S.
Pfeiffer Tas,Ş.
P.,Şule
Pfeiffer Taş,Ş.
S., Pfeiffer Tas
Pfeiffer Tas,Sule
Ş., Pfeiffer Taş
Şule, Pfeiffer Taş
Ş.,Pfeiffer Taş
P.T.Şule
P., Sule
P.,Sule
Pfeiffer Tas, Sule
P. T. Şule
P. T. Sule
Pfeıffer-taş, Şule
Pfeiffer-Tas, Sule
Taş, Şule Pfeıffer
Pfeıffer, Şule
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
sule.pfeiffer@atilim.edu.tr
Main Affiliation
Fine Arts and Elective Courses
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
Scholarly Output

22

Articles

7

Citation Count

4

Supervised Theses

15

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 22
  • Master Thesis
    Edebiyat Müze Kütüphanelerinin Kültürel Mirasla İlişkisi ve Mekansal Değerlendirme
    (2019) Kabar, Neriman Okumuş; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Kültürel mirasımızın korunması, yaşatılması, öğretilmesi, tanıtılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığınca öncelikle yedi bölgede o yörenin en seçkin edebiyatçılarından birinin ismini taşıyan 'Edebiyat Müze Kütüphaneleri' kurulmaya başlanmış, tezin yazıldığı dönemde altı tanesinin tasarımı gerçekleşmiştir. Bunlardan yalnız 5 Edebiyat Müze Kütüphanesi eski eserdir. Taşınmaz somut kültürel mirasın, geleneksel sivil mimari örneklerinden olan istisnai güzellikteki eski binalar restore edilerek topluma kazandırılmış, taşınabilir somut kültürel mirasımızın unsurları olan kitaplar, yazmalar, dergiler, resimler, fotoğraflar, eşyalar, kostümler de müze kütüphanelerde sergilenmiştir. Bu binalarda yine kültürel mirasla ilgili bir çok etkinlik düzenlenmektedir. Bu çalışmada; müze kavramı, kütüphane kavramı, müze kütüphanesi kavramı, ele alınmış, kültürel mirasla müze kütüphaneleri arasındaki bağlantı ortaya konmuş, edebiyat müze kütüphanelerinin kültürel mirasla ilişkisi açısından mekânsal değerlendirmeler yapılmış, eski durumları, restorasyon süreçleri ve son durumları ile ilgili bilgi verilmiştir.
  • Master Thesis
    Kültürel Mirasın Korunması ve Sergilenmesi: Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi Örneği
    (2015) Alparslan, Özge; Taş, Şule Pfeıffer; Fine Arts and Elective Courses
    Mimari ve iç mimari yapılanması ışığında, teknolojinin müzelerde kullanılan sergileme unsurlarını ve bu kullanım detaylarıyla sağlanan algısal etkilerini sorunsallaştıran bu tez çalışması özünde, Kalehöyük Arkeoloji müzesi örneği üzerinden, ideal olan sergileme yöntemlerini irdelemektedir. Kültürel mirasın keşfi, korunması ve sergilenmesiyle gelişen kültürel hareketliliğin sağlanmasında kullanılan koruma ve sergileme yöntemlerinde teknoloji kullanımına değinilmektedir. Modern yaşamın neredeyse tamamını kapsayan mimarlık ve iç mimarlık kavram ve uygulamaları, eğitim alanında da önemli roller üstlenmektedir. Bu tez çalışmasında da söz konusu olan eğitim odağı aslında alışılagelmiş eğitim alanları olan okullardan farklı olarak, müzeleri kapsamaktadır. Müzecilik kavramının tanımlanmasında, kültürel mirası koruma işlevi ele alınmaktadır. Söz konusu müze yapılanmasında, arkeolojik kazılardan elde edilen eserlerin korunma ve sergilenme ihtiyaçları üzerinde durulmaktadır. Bu bağlamda, Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi mimari yaklaşım, lokasyon ve tarihi duyarlılık nedeniyle tez çalışmasının özünü oluşturmaktadır. Belirlenen kuramsal çerçevede; yaz ve kış aylarında olmak üzere iki farklı iklim koşulunda alan tespit ve değerlendirme çalışması yapılarak; kazı başkanı, müze müdürü ve diğer çalışanlarla görüşmeler yapılmıştır. Müze yerleşkesi kapsamındaki mimari ve iç mimari yapılanmalar ile bu yapıların detayları yerinde incelenmiş ve fotoğraflanmıştır. Gerekli literatür taramaları neticesinde alınan teorik bilgilerle, elde edilen alan çalışması sonuçları derlenerek bu tez çalışmasını yapılandırmıştır. Koruma ve sergileme yöntemlerinde teknolojik yaklaşımlar bu tez çalışmasına konu olmakla; kimi kültürel ve akademik çalışmalara kaynak sağlamakla birlikte, eğitim alanında alternatif mekânların kullanılmasına dikkat çekerek, bu bağlamda müzelerin eğitimle ilgili yüzünü aydınlatmaktadır. Anahtar Sözcükler Kültürel miras, toplumsal bellek, müzecilik, müze mimarisi, teknoloji.
  • Master Thesis
    Tarihi Mekânların Korunmasına Eleştirel Bir Yaklaşım: Hamamönü-kamilpaşa Konağı ve Çevresi
    (2014) Şeran, Merve; Taş, Şule Pfeıffer; Fine Arts and Elective Courses
    Kentlerin dokularının oluşumunda tarihi yapıların önemi büyüktür. Tarihi yapıların sürdürülebilirliği için, koruma kavramı önem kazanmaktadır. Türkiye'de son yıllarda hızlanan tarihi koruma üzerine yasalar sayesinde belediyeler birtakım restorasyon ve rekonstrüksiyon – yeniden inşa çalışmalarına girişmiştir. Ankara, Hamamönü'ndeki çalışma bunların en önemli örneklerinden biridir. Ancak uluslararası kabul gören tüzükler ve normlar dikkate alındığında (Venedik Tüzüğü, Washington tüzüğü gibi), bu çalışmaların tarihi mekanların özgünlüğünü koruyamadığı ve hatalı yapıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durum da, tarihi dokunun yanlış bir şekilde yeniden inşa edilmesine neden olmuştur. Bu tez çalışmasında, öncelikle tarihi koruma kavramı ve ögeleri üzerinde durulacak, ardından Ankara'nın eski evlerine ve genel olarak Türk evlerinin özelliklerine bakılacaktır. Çalışmanın inceleme konusu olan Hamamönü restorasyon çalışmaları içerisinde Kamil Paşa Konağı üzerinde durulacaktır. Çalışmanın amacı, tarihi koruma kavramının önemini vurgulamak, yanlış yapılan rekonstrüksiyon çalışmalarının sonuçlarını değerlendirmek ve bu kapsamda, Hamamönü'nde yapılan çalışmayı eleştirel bir şekilde incelemektir. Anahtar Sözcükler 1. Eski Ankara Evleri 2. Hamamönü 3. Restorasyon 4. Kamil Paşa Konağı 5. Kültürel Miras
  • Master Thesis
    Josef Hoffmann'ın Purkersdorf Sanatoryumu'nun 'gesamtkunstwerk' ve Viyana 'secession' Bağlamında İncelenmesi
    (2023) Köse, Merve; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Bu çalışmanın temel amacı, Viyana Secession'un kurucularından ve öncü mimarlarından Josef Hoffmann'ın 1904-05 yılları arasında Viyana yakınlarında küçük bir yerleşim olan Purkersdorf'ta aynı isimle tasarlayıp uyguladığı sanatoryum yapısının Gesamtkunstwerk ve Viyana Secession bağlamında incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle Endüstri Devrimi'nin mimariye yansımasına, Arts and Crafts ve Art Nouveau akımlarına kısaca değinilmiştir. Viyana Secession akımının ortaya çıktığı 19. yüzyılın ikinci yarısında Viyana'daki mimarlık ortamı hakkında bilgi verilmiştir. Gesamtkunstwerk anlayışının ve Viyana Secession akımının ortaya çıkış süreci araştırılmıştır. Viyana Secession mimarı Josef Hoffmann'ın hayatı, üslubu ve bazı yapıları anlatılmış ve Gesamtkunstwerk anlayışıyla ilişkisi tartışılmıştır. Sanatoryum yapılarının gelişim süreci örnekler verilerek irdelenmiştir. Purkersdorf Sanatoryumu ile ilgili literatür ve arşiv taranmış, fotoğraflar üzerinden yakın çevresiyle ilişkisi, mimari üslubu, malzeme kullanımı, çatı tasarımı, cephe ve plan özellikleri incelenmiş, restorasyon sonrası planları analiz edilmiş ve yapının güncel durumu hakkında bilgi aktarılmıştır. Gesamtkunstwerk anlayışının yapıya nasıl yansıdığını tespit edebilmek için iç mekân özelliklerine ve donatılara yer verilmiştir. Bu çalışmada Viyana ve yakın çevresinde Purkersdorf Sanatoryumu'yla yaklaşık aynı tarihlerde inşa edilen sanatoryum örnekleri seçilmiştir. Bu kapsamda Wienerwald Sanatoryumu (1904), Luithlen Sanatoryumu (1908) ve Lupus Sanatoryumu'nun (1910-13) kronolojik olarak incelenmesi ve birbirleriyle karşılaştırılarak Purkersdorf Sanatoryumu'nun ayrışan özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Purkersdorf Sanatoryumu'nun, konum ve plan şeması gibi özelliklerle Wienerwald Sanatoryumu'yla, mimari üslup ve malzeme seçimi açısından ise Lupus Sanatoryumu'yla benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Purkersdorf Sanatoryumu, Viyana Secession'u Art Nouveau akımından ayıran en belirgin özelliklerden biri olan geometrik üsluba sahiptir. İşlevsel tasarımı, çağdaş malzeme olan betonarme kullanımı, düz çatısı, katı geometrik formu ve Gesamtkunstwerk anlayışıyla tasarlanması gibi öne çıkan özellikleriyle çalışmada incelenen diğer sanatoryumlardan farklılaştığı görülmektedir. Cephedeki sırlı seramik karo bordürler, iç mekândaki mobilyalar, donatılar ve frizler Gesamtkunstwerk kapsamında tasarlanmıştır. Ayrıca Purkersdorf Sanatoryumu, işlevsel amaca sahip bordürler ve doğu cephesindeki giriş kapısının sağında ve solunda yer alan kabartmalar hariç süslemeden uzaklaştırılmıştır. Bu yenilikçi ve sade cephe tasarımıyla da diğer sanatoryumlardan ayrışmaktadır. Purkersdorf Sanatoryumu'nda ihtiyaç programının karşılanması hedeflenmiştir. İşlev odaklı tasarım anlayışına sahip olan sanatoryumda hastaların karşılaşabilecekleri zorluklar önceden düşünülmüş ve çözüm üretilmiştir. Böylece hastaların tedavi süreçlerinin ve günlük rutinlerinin belli bir düzende ilerlemesi sağlanmıştır. Purkersdorf Sanatoryumu'nun öne çıkan tüm bu özellikleriyle Viyana Secession'un mimari bağlamda modernizme geçişi sürecinde öncü yapılardan biri olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Art Nouveau, Viyana Secession, Gesamtkunstwerk (Bütüncül Sanat Eseri), Josef Hoffmann, Purkersdorf Sanatoryumu
  • Master Thesis
    Viyana Kafe Kültürünün Oluşumunda Thonet No:14 Sandalyenin Etkisi
    (2022) Yüksel, Zafer İsmet; Taş, Şule Pfeıffer; Fine Arts and Elective Courses
    Viyana kafe kültürünün oluşumunda Thonet No:14'ün etkisinin araştırıldığı bu tezde; Endüstriyel Devrim ile ortaya çıkan yeni toplumsal hareketler, Viyana kafe kültürünün kahve ile olan bağı ve Thonet No: 14'ün kafe kültürüne etkileri detaylı olarak irdelenmiştir. Çalışmada aynı zamanda kahvenin keşfi ile başlayan ve kahvehanelerin ortaya çıkışı ile devam eden süreçte, Endüstri Devrimi'nin getirdiği yeni üretim ve ticaret olanaklarının ticaret ve toplumsal yaşama etkileri üzerinde durulmuştur. Sanat ve düşünce akımlarının kafe ve kahvehanelere yansımalarının incelendiği araştırmada mekân tasarımları da gözden geçirilerek, Thonet No:14'ün doğuşu, gelişimi ve etkisi detaylarıyla anlatılmıştır. Araştırma sahası; 1860-1930 yılları arasında Viyana ve dünyada iç mekân görseli ve yerleşim planlarına ulaşılabilen, Thonet No:14 ile tasarlanmış kafe ve kahvehanelerin mekân analizleri yapılmıştır. Bununla birlikte günümüzdeki yansımasını izleyebilmek için TON firmasının referanslarından yola çıkarak Thonet No:14 kullanılan Viyana tarzı kafelerin mekân analizleri ile sınırlandırılmıştır. Mekân yerleşim planları, tarihi fotoğrafları ve güncel durumlarını kapsayan çalışmada Thonet No.14'ün Viyana kafe kültürü oluşumdaki etkisi aranmıştır. Araştırma sonucunda, Thonet No:14 sandalyenin nitelikleri, tercih edilmesindeki etkenleri, Viyana kafe kültüründeki konumu ve bu kültüre iletişim nesnesi olarak katkıları aktarılmıştır.
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 1
    Giulio Mongeri’nin Erken Cumhuriyet Dönemi Yapısı Eskişehir Ziraat Bankası’nın Kültürel Miras Yönetimi Kapsamında İncelenmesi
    (Istanbul Univ, Research inst Turkology, dept Art History, 2020) Pfeıffer-taş, Şule; Temel, Rabia; Fine Arts and Elective Courses
    Eskişehir Ziraat Bankası Binası, Giulio Mongeri’nin (1873-1951) Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Anadolu’da tasarladığışubeler arasındadır. Kent kimliğinin simge yapılarından olup Birinci Ulusal Mimarlık olarak adlandırılan dönemin özelliklerinitaşımaktadır.Ziraat Bankası’nın (kuruluş 1888), Eskişehir’de bir şube açmak için arazi tahsisi talebi 1906-1907’deki yazışmalardanizlenebilmektedir. Binanın yapımına 1928 yılında başlanabilmiş, açılışı Cumhuriyet’in kuruluşunun yedinci yıl dönümünde 29Ekim 1930’da gerçekleşmiştir. 1978 yılında bu bina yıkılmak istenmiş, 1979 yılında, 1930 yılı öncesine ait Cumhuriyet DönemiYapısı olması nedeniyle Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescillenmiştir. 2005’te Koruma Grubu I (bir)kategorisine alınmıştır. Zaman içinde çeşitli müdahaleler geçirmiştir ancak öncesinde restitüsyon araştırması yapılmamasınedeniyle değişikliklerin izlenmesi zorlaşmaktadır.Çalışma, arşivlerden derlenen belgeler, çizimler, eski fotoğraflar vb. ışığında yapıdaki değişimlerin izini sürerek ve diğeryapılarla karşılaştırarak özgün mimari ve sanatsal öğeleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Mongeri’nin Ziraat BankasıEskişehir Şube Binası’nda, akımın özelliklerini yansıttığı tasarım unsurları ve dönem içindeki değeri irdelenmektedir.Bulgular, Mongeri’nin akımın özelliklerini cephe düzenlemesinde, giriş ve müşteri holü iç mekân tasarımında, Bursakemeri, mukarnas, hatayi, rumi vb. Selçuklu-Osmanlı unsurlarını da kullanarak günümüze kadar yansıttığını göstermektedir.Giriş kapısındaki değişiklik, özgün mobilyaların günümüze ulaşamaması, iç mekânda kapı yapılması, teknoloji bağlantılıdeğişiklikler gibi nedenlerle bütüncül değeri azalsa da, yapı Birinci Ulusal Mimarlık akımı özelliklerini korumaktadır.
  • Master Thesis
    Ahi Şerafettin (aslanhane) Külliyesinde Cami, Zaviye ve Türbe'nin İşlevsel ve İçmimarlık Açısından Karşılaştırılmalı Değerlendirilmesi
    (2012) Şahin, Berk; Taş, Şule Pfeıffer; Fine Arts and Elective Courses
    Anadolu Selçukluları döneminden günümüze kadar varlığını sürdüren tarihi eserler arasında döneminin en önemli örneklerinden biri olan Ahi Şerafettin Camisi gerek yakın çevresinde bulunan zaviye ve türbesi ile İslami dini mimarlık örneklerine sahip olması, gerekse dönemin iç ve dış mimari tasarım ve uygulamaları açısından özenle incelenmesi gereken bir eserdir.Türklerin Orta Asya'da kullandıkları çadır hayatının ve özellikle ahşap direkli çadırlar içinde ibadetlerini yerine getirmelerinin yansıması olarak Anadolu'da inşa edilen ahşap direkli, ahşap oturtma çatılı camiler, Türklerin Anadolu'ya gelmelerinin ardından mimari örnekler olarak önemli bir yere sahip olmuşlardır.Ahi Şerafettin Camisi, Anadolu'da bolca bulunan bir hammadde olan taş malzemenin kullanılması ile oldukça sade cephelere sahip sınırlanan mekânının içinde, eşsiz sanat eserlerini barındırması yönünden farklı bir alanda diğer örneklerinden ayrılmaktadır. Üç cephesinde birer kapısı ve bunlardan kuzeybatı cephesinde taç kapı ile hareket kazanan yapının, Anadolu Selçukluları yapı elemanı olan tuğlanın sırlı ve sırsız kullanıldığı bir adet minaresi bulunmaktadır. Dönemin ahşap direkli, oturtma çatılı camilerinden olan Ahi Şerafettin Camisi, bazilikal planı, kıble duvarına dikey her biri altı adet dört ahşap sütun dizisiyle 5 satıh meydana getirmektedir. Caminin içinde bütün kuzeybatı kısmını ikinci direğe kadar kaplayan kadınlar mahfili, mekânı ikinci kat halinde ayırmaktadır. Orta nef üzerinde bulunan görkemli çini-alçı mihrap, caminin boyuna uzanan simetri aksının tam üzerinde yer almaktadır. Bütün içmimarisi ve muhteşem çini mihrabı yanında, caminin ahşap minberi orta boy minberlerden taklit kündekari tekniği ile yapılmış ve yan aynalıklarında geçmeler halinde işlenmiş yıldız, altıgen, üçgen şeklindeki figürlerin içleri işlenmiş şekilde günümüze kadar sağlamlığını koruyan ender örneklerdendir. Boyuna dikdörtgen planlı caminin ahşap tavanı, dört sıra halinde dizilen altışar adet ahşap direkle, üzerinde antik sütunlar ve bu sütunları hatıllara bağlayan ahşap yastıklar ile taşınmaktadır.Döneminin içmimari ve çevre tasarımını en iyi şekilde yansıttığı yapının bunun yanında yaşayış, kültür ve sanat tarzını yansıtması açısından hem sanat tarihi hemde mimarlık disiplini açısından önemli detaylara sahip olması gelecekte daha birçok alanda araştırılması gerekli tarihi eserler arasına yapıyı sokmaktadır. Caminin yine aynı dönemde yapılmış Ankara yakın illerinden seçkin örnekler olan Beyşehir Eşrefoğlu Camisi, Sivrihisar Ulu Camisi, Afyon ve Konya Camileri gibi benzer yapılarla yapım detayları karşılaştırılarak içmimari açısından yapıldıkları dönemde genel bir tasarım çizgisini takip ettiğini söylemek mümkün olmuştur.Bütün detayları ile Anadolu Selçuklularından günümüze kadar uzanan süreçte araştırması yapılan bu çalışmanın, içmimarlık alanında gelecek araştırmalara örnek teşkil etmesi ve kaynak olmasını umut etmekteyiz.
  • Master Thesis
    Tarihi Endüstri Yapılarının Sanat Mekanlarına Dönüşümü ve Mekansal Müdahaleler: Ankara Cer Modern Örneği
    (2017) Seren, Rengin; Pfeıffer, Şule; Fine Arts and Elective Courses
    Yapıldıkları dönemin ihtiyaçlarını karşılayan yapılar, gelişen teknolojilerin ve değişen üretim biçimlerinin de etkisi ile bir dönem sonra kullanılmamakta ve harabeye dönmektedir. Bir dönemin izlerini taşıyan, tarihe yakından tanıklık eden bu yapıların, 19. yüzyılda ortaya çıkan ve yürürlüğe giren koruma kanunlarının da etkisi ile günümüze kazanımının zemini hazırlanmıştır. Mevcut işlevini yitirmiş ve kullanılamaz haldeki yapıların gerekli tadilatlar yapılarak topluma kazandırılması ile yeniden işlevlendirme olgusu karşımıza çıkmış ve bu sayede işlevsel olarak eskiyen fakat fiziki olarak varlıklarını devam ettiren yapıların yok edilmeden, sahip oldukları karakteristik özellikleri ile birlikte geleceğe aktarılması hedeflenmiştir. Yeniden işlevlendirilen yapılara yapılan iç mekân müdahaleleri hem geçmişteki izleri silmeden hem de döneme ayak uyduracak şekilde olmalıdır. Bir başka deyişle, yapı günümüze en az müdahaleyle, özgünlüğünü kaybetmeden ve en uygun işlevle taşınmalıdır. Tez kapsamında, bir dönemin tarihine tanıklık eden Cer Atölyeleri'nin Cer Modern Sanat Merkezi'ne dönüşüm süreci değerlendirilmiş ve bu süreçte yapılan mekansal müdahaleler incelenmiş, yurtiçi ve yurtdışı örneklerle karşılaştırmalar yapılmış ve bu tip yapıların sanat merkezi olarak uygunluğu sorgulanmıştır.
  • Article
    Citation - WoS: 1
    Investigations on Human and Animal Remains From a medieval Shaft Well in Ayasuluk/Ephesos< (turkey)
    (E Schweizerbartsche verlagsbuchhandlung, 2014) Kanzl, Fabian; Pfeiffer-Tas, Sule; Forstenpointner, Gerhard; Galik, Alfred; Weissengruber, Gerald; Grossschmidt, Karl; Risser, Daniele U.; Fine Arts and Elective Courses
    In course of the archaeological survey of Ayasuluk/Ephesos region (Turkey), a shaft well situated at the area of an extensive medieval bathing complex was excavated. In the stratum corresponding to the reign Mehmed II the well-preserved skeletons of two humans, an equine and a canine were recovered. Anthropological analysis of the human skeletons indentified two males aged 22 (+/- 3) and 36 (+/- 5) years. The skeleton of the younger individual showed signs of various antemortal conditions, including a well-healed fraction of right arc of the fifth lumbar vertebra, and a marked asymmetry of the shoulder joints. The older individual exhibited significant peri/postmortem injuries at the elbows, with evident signs of peeling and external burning. Also, the few elements of the cranium recovered showed also indications of burning. Archaeozoological characterization of the complete skeletons of the equine and canine established evidence of well cared-for animals of high value. The time of disposal of this group coincides with uprising of the formerly ruling Aydnoullar clan against the Ottomans in power. The human individuals recovered from the well may have been members of Aydnoullar tribe or men in service of the latter, suffering severe torture and/or mutilation for siding with the rebels after defeat.
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 0
    Red Vienna: Ideology, Architecture and Art in the Reumannhof Municipal Social Housing
    (Middle East Technical Univ, 2024) Pfeiffer Tas, Sule; Temel, Rabia; Fine Arts and Elective Courses
    This study focuses on the Reumannh of Social Housing Complex, which was designed by Hubert Gessner (1871-1943) and constructed between 1924 and 1926 in Vienna. It was one of the largest buildings as part of the Municipal Social Housing Program for workers implemented under the leadership of Jakob Reumann, who was the mayor of Vienna between 1919 and 1923. According to the social democratic ideology in Vienna, known as the Red Vienna period (1919-1934) of the city administration, this program aimed to meet the housing needs of the working class and to provide them with better living conditions. Due to the increase in worker migration to the city after the Industrial Revolution and upon the demolition of the city during World War I, a housing crisis emerged in Vienna and unfavorable living conditions - such as one-room apartments and rental beds even for a few hours - became a necessity. The paper attempts to probe into the nature of the connection between the Reumannh of Complex architecture and the Red Vienna ideology in light of the social democratic perspective of the working class. In order to do so, the entire structure - known as "the palace of the working class" - is analyzed in detail while pointing to similar social housing complexes, such as Metzleinstalerh of on the Margareteng & uuml;rtel known as "Proletarian's Boulevard" and nearby. Additionally, the standardization criteria, as envisioned within the context of the social housing program, are examined to find out any traces of their presence (or improvements/modifications upon them) in the Reumannh of Complex. In the context of the political and socio-economic conditions of that era, a comparative analysis of the architectural elements and landscape architecture is conducted, such as courtyards and Haydn park on the front in the latter case. Original archival documents, photographs, and drawings of the complex were collected and during the course of the field research, photographs were taken. A housing typology and drawings were made in accordance with the general floor plan of the building, drawn by Gessner himself to determine the details related to the features of the houses - such as kitchen, living room+kitchen, and the number and function of the rooms - in order to determine the reflection of the living comfort promised by the social democratic ideology. As a result, three main plan types were identified based on the spaces contained within the houses, and subgroups were created according to balconies, terraces, or bay windows, all of which provided daylight and fresh air. In conclusion, the research establishes that the Reumannhof Complex houses, common facilities as terraces, infant school, laundry rooms, etc. all implemented standards that were mostly aligned with those related to welfare and in line with the principles of social democratic ideology. Lastly, it is revealed that architectural and artistic elements, such as wrought iron, ceramic panels illustrating craftsmen and different professions, motifs, and sculptures, not only reflect the social democratic ideology and motto, but also create new living environments by integrating architectural design with green spaces for the working class. As witness to this assertion, it is useful to notice that the complex still serves the function of economic housing for the working class and remains important as a symbol of social democratic ideology.