Akış, Ebru

Loading...
Profile Picture
Name Variants
A., Ebru
E., Akis
E., Akış
Akis E.
Akış,E.
Ebru Akış
E.,Akış
A.,Ebru
E.,Akis
Akis,E.
Akiş E.
Akış, Ebru
Akis, Ebru
Akis,Ebru
Ebru, Akış
Ebru, Akis
Job Title
Doktor Öğretim Üyesi
Email Address
ebru.akis@atilim.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
Scholarly Output

14

Articles

9

Citation Count

3

Supervised Theses

4

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 14
  • Article
    Citation Count: 0
    Cost Efficient Design of Mechanically Stabilized Earth Walls Using Adaptive Dimensional Search Algorithm
    (Turkish Chamber Civil Engineers, 2020) Azad, Saeid Kazemzadeh; Akış, Ebru; Civil Engineering; Department of Civil Engineering
    Mechanically stabilized earth walls are among the most commonly used soil-retaining structural systems in the construction industry. This study addresses the optimum design problem of mechanically stabilized earth walls using a recently developed metaheuristic optimization algorithm, namely adaptive dimensional search. For a cost efficient design, different types of steel reinforcement as well as reinforced backfill soil are treated as discrete design variables. The performance of the adaptive dimensional search algorithm is investigated through cost optimization instances of mechanically stabilized earth walls under realistic design criteria specified by standard design codes. The numerical results demonstrate the efficiency and robustness of the adaptive dimensional search algorithm in minimum cost design of mechanically stabilized earth walls and further highlight the usefulness of design optimization in engineering practice.
  • Article
    Citation Count: 0
    EPS Daneciklerinin ve/veya Cam Tozunun Killi Zeminlerin Kıvam Limitlerine Etkisi ve Limitlerin YSA ve Regresyon ile Tahmin Edilmesi
    (2023) Akış, Ebru; Çiğdem, Öykü Yağmur; Civil Engineering
    Zeminlerin kıvam özellikleri, zeminlerin sınıflandırmasında ve parametrelerinin tahmin edilmesinde önemli bir araçtır. Bu çalışmanın ilk bölümünde atık malzeme ile iyileştirilen killi zeminin kıvam limitlerinde meydana gelen değişiklikler deneysel olarak incelenmiştir. Çalışmada birleştirilmiş zemin sınıflamasına göre yüksek plastisiteli kil olan bentonit kullanılmıştır. Bentonit, yalnız atık cam tozu, yalnız atık genleştirilmiş polistiren (EPS) daneleri ve her iki katkı malzemesinin farklı oranlarda kullanılmasıyla iyileştirilmiş ve likit limit ve plastik limit deneyleri yapılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise bu çalışmada elde edilen sonuçlar ile literatürdeki benzer çalışmaların deney sonuçları kullanılarak cam tozu ve/veya EPS daneleriyle iyileştirilen zeminlerin kıvam limitleri için 65 veri derlenmiştir. Bu verilerin %80’i eğitim veri seti, %20’si doğrulama veri seti olarak kullanılmak üzere düzenlenmiştir. Çoklu lineer regresyon yöntemiyle ampirik bağıntılar, eğitim veri seti kullanılarak elde edilmiştir. Yine, aynı veri seti yapay sinir ağları yönteminde kullanılmış ve algoritma eğitilmiştir. Her iki yöntem, doğrulama veri seti ile çalıştırılmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Her iki yöntemde de eğitim ve doğrulama veri setlerinden elde edilen determinasyon katsayıları oldukça yüksek olup iyileştirilmiş killerin kıvam limitlerinin gerçeğe yakın tahmin edileceği düşünülmektedir. Ayrıca, yapay sinir ağları yöntemi ile elde edilen sonuçların seçilen veri setlerinden bağımsız olduğunu kontrol etmek amacıyla, öğrenme yöntemlerinde genellikle uygulanan bir yaklaşım olan çapraz geçerlilik testi yapılarak çalışmada kullanılan algoritmanın geçerliliği test edilmiştir. Bu çalışma sonucunda, atık cam tozu ve/veya atık EPS daneleriyle iyileştirilen killi zeminlerin kıvam limitlerinin tahmin edilmesinde kullanılmak üzere ampirik bağıntılar ve yapay sinir ağları yöntemi önerilmektedir
  • Article
    Citation Count: 3
    Investigation of the effect of shearing rate on residual strength of high plastic clay
    (Springer Heidelberg, 2020) Akis, Ebru; Mekael, Ahmad; Yilmaz, Mustafa Tolga; Civil Engineering
    The residual shear strength on failure plane is a crucial parameter to be estimated for analysis of an active landslide. This strength must be determined precisely to build a reliable theoretical model for calculations. The multi-reversal direct-shear test is a practical method to determine this shear strength in laboratory due to wider availability of apparatus. The shearing rate is among the factors that significantly affect the precision of test results for clay specimens. However, limits for this rate are yet to be clarified to shorten the duration of multi-reversal direct-shear tests. In this study, two tests series at different shearing rates were performed to investigate the effect of shearing rate on the residual strength of highly plastic clay sample recovered from a landslide area in Northern Turkey. The shearing rates were set to 0.024 mm/min which was decreased to 0.001 mm/min during the last forward shearing phase for the first test series, whereas the rate was fixed to 0.0007 mm/min for the second test series. The residual friction angle determined by these tests was interpreted by using a theoretical analysis of the landslide, and they were compared with the estimations due to empirical relationships given in the literature. It is concluded that, although the rate of 0.024 mm/min is consistent with the recommendations in literature, this rate can yield overestimation of residual shear strength determined in multi-reversal direct-shear tests.
  • Article
    Citation Count: 0
    İlk Çağlardan Günümüze Yer Altı Yapıları, Kaya Yapıları ve Kaya Mekaniği
    (2017) Akış, Ebru; Satıcı, Özgür; Civil Engineering
    Yer altındaki alanların kullanımı insanlar için antik dönemlere uzanan eski bir alışkanlıktır. Atalarımız, mağaraları vahşi hayattan korunmak için barınak olarak kullandılar, ayrıca değerli mineralleri çıkarmak için kazarak yer altı boşlukları oluşturdular. Bu boşlukları kutsal alan, mezar veya depo olarak kullandılar. Bu kullanım amaçlarına ek olarak, savaşlar sırasında saldırı veya surları geçmek amacıyla tüneller inşa ettiler. Daha sonraları, tüneller yerleşim yerlerine su getirmek veya söz konusu alanları selden korumak amacıyla yapıldı. İlk kez ne zaman kullanıldıkları bilinmemekle birlikte, birbirleriyle bağlantılı olarak inşa edilen yer altı yapıları insanlık tarihi boyunca barınma amacıyla da kullanıldı. Sonraki yüzyıllarda, ulaşım sistemlerine duyulan ihtiyaç nedeniyle yeni kazı tekniklerinin kullanıldığı ulaşım ve iletim tünelleri inşa edildi. Bu dönemde, çoğunluğu kaya ortamda yer alan su geçişi tünelleri, demiryolu tünelleri ve karayolu tünelleri yapıldı. İlk kazılar elle yapılmış olup, daha sonra kolay kazmak için ateşin kullanıldığı bilinmektedir. Bu tekniği, barut, patlayıcılar ve tünel açma makinaları takip etmiştir. Şu veya bu şekilde, eski uygarlıklar kaya mekaniğinin temel prensiplerini kullanmış ve bu prensipleri yer altı yapılarının inşasında uygulamışlardır. Kaya mekaniğinin prensipleri, tüm bu yapıların olmazsa olmaz unsurudur. Bu derlemede, kaya mekaniğinin tarihçesi kısaca anlatılacak, tarihi ve anıtsal yer altı ve kaya yapılarından örnekler sunulacaktır
  • Article
    Citation Count: 0
    The effect of group behavior on the pull-out capacity of model soil nails in high plasticity clay
    (Springer int Publ Ag, 2024) Akis, Ebru; Bakir, Bahadir Sadik; Yilmaz, Mustafa Tolga; Civil Engineering
    Soil nailing technique is widely used in stabilizing roadway and tunnel portal cut excavations. The key parameter in the design of soil nail systems is the pull-out capacity. The pull-out capacity of soil nails can be estimated either from the studies involving similar soil conditions or from the empirical formulas available in the literature. Particularly, it has been documented placing nails closer than a certain minimum distance results in a reduction in the pull-out resistance of a nail placed in sand. However, this requirement has not been discussed for the nail groups located within clay formations. In order to investigate the influence of nail spacing on the pull-out resistance of nails, a series of laboratory pull-out experiments were performed in clay of high plasticity. The results of these experiments showed a remarkable trend. Specifically, there was a significant reduction in the pull-out capacity of a nail when the spacing between nails two times the nail diameter (2 & Oslash;). In contrast, the pull-out capacity of a nail embedded in clay remained unaffected by neighboring nails, provided the spacing was maintained at six times the nail diameter (6 & Oslash;). In addition, during the conducted pull-out tests, it was observed that the failure mode of a single nail and 6 & Oslash; spaced group nails near the surface results as heaving around the single nail. However, in the case of closely positioned (2 & Oslash; spaced) nails, the affected area following nail failure exhibits distinct characteristics, which operate as a group. This leads to the occurrence of failure in the form of heaving around the group of nails.
  • Review
    Citation Count: 0
    Underground structures, rock structures and rock mechanics from ancient era to the modern age;
    (TMMOB - Jeoloji Muhendisleri Odasi, 2017) Akiş,E.; Satici,Ö.; Civil Engineering
    Usage of underground space is an old habit for human beings since ancient era. Our ancestors have used caves as a shelter for protection from the wild life and nature, and they excavated caves to extract valuable minerals. They also used them as sanctuaries, tombs or for storage of goods. In addition, they built tunnels to be used as assault systems or to underpass fortifications during ancient warfare. Later on, tunnels were driven to supply water to the towns or to protect the towns from floods. They also built them for communication purposes. Though not knowing the exact time when they were first used, natural underground structures which have several interconnections were also built for underground dwelling purposes through the human history. In the following centuries, due to the need of transportation facilities, transportation tunnels were constructed where new excavation techniques were also used. Navigation canal tunnels, railway tunnels and road tunnels were constructed during that period. All these structures were mostly excavated in rocks. The first excavations were performed manually. Later on, fire technique had been used to excavate more easily. This was followed by the methods in which gunpowder, explosives and tunneling machinery were used. By some means or other, ancient civilizations had used fundamental principles of rock mechanics and applied these principles in the construction of the underground structures. Principles of rock mechanics are the sine qua non for all of these structures and facilities. In this review paper, the history and evaluation of rock mechanics will be given briefly and some examples of historical and monumental underground and rock structures will be presented. © 2017, TMMOB - Jeoloji Muhendisleri Odasi. All rights reserved.
  • Article
    Citation Count: 0
    The Estimation of the Residual Shear Strength of High Plastic Clays Based on Direct Shear Test Results
    (Gazi Univ, 2021) Akis, Ebru; Civil Engineering
    Landslides are the most common incidents with a rate of 45% considering the distribution of natural disaster numbers to disaster types. In order to make remedial measures for the landslides, the residual shear strength parameters formed in the shear plane during the landslide must be estimated as close to the reality as possible. These parameters can be determined by multi-reversal direct shear, ring shear tests, back calculations, correlations in the literature by means of physical properties of the soil. The difficulty of predicting the groundwater conditions during landslide is obvious and it directly affects the residual shear strength values when shear strength parameters are determined using the back analysis method. On the other hand, residual shear strength parameters obtained from the literature can give a wide range. Besides, ring shear tests are not commonly performed in laboratories and depending on the type of soil, multi reveral direct shear tests may need to be performed at very low speeds. Relatively long test time adversely affects the practical use of the multi reversal direct shear tests. In this study, the relationship between peak and residual shear strength in normally consolidated high plastic clays was studied within the framework of the above restrictions. Firstly, the empirical correlation between the residual shear strength and the index porperties and peak shear strength was predicted by evaluating the results of the studies in our country's literature. Then, the results obtained from the multi reversal direct shear tests with remoulded high plastic clay samples and the predicted values were compared.
  • Article
    Citation Count: 0
    Yüksek plastisiteli killerde rezidüel kayma direncinin direkt kesme deneyi sonuçları kullanılarak tayin edilmesi
    (2021) Akış, Ebru; Civil Engineering
    Heyelanlar doğal afet sayılarının afet türlerine göre dağılımı dikkate alındığında %45 ile en sık karşılaşılan doğa olaylarıdır.Heyelan çözüm projelerinin yapılabilmesi için heyelan sırasında kayma düzleminde oluşan rezidüel kayma dayanımıparametrelerinin gerçeğe en yakın şekilde tahmin edilmesi gerekir. Söz konusu parametreler, tekrarlı direkt kesme ve halka kesmedeneyleri yapılarak tayin edilebildiği gibi, geri analiz ya da zeminin fiziksel özellikleri yardımıyla literatürdeki korelasyonlarkullanılarak da öngörülebilmektedir. Kayma dayanımı parametreleri geri analiz yöntemi kullanılarak tayin edilirken, yeraltı suyudurumunun rezidüel kayma dayanımı değerlerini direkt olarak etkilediği bilinmektedir. Ayrıca, heyelan sırasındaki yeraltı suyudurumunun gerçeğe yakın olarak öngörülmesinin zorluğu aşikârdır. Öte yandan, literatürden elde edilen rezidüel kayma dayanımıparametreleri oldukça geniş bir aralıkta sonuçlar verebilmektedir. Tüm bunların yanı sıra, halka kesme deneyleri laboratuvarlardayaygın olarak yapılmamakta, yaygın olarak yapılan tekrarlı direkt kesme deneylerinin ise zemin cinsine bağlı olarak çok düşükhızlarda yapılması gerekebilmektedir. Bu sebeple, deney süresi deneylerin pratikte kullanımını olumsuz yönde etkilemektedir.Yukarıda belirtilen kısıtlamaların çerçevesinde bu çalışmada normal konsolide ve yüksek plastisiteli killerde pik ve rezidüel kaymadirenci açıları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın ilk kısmında ülkemiz literatüründeki çalışmaların sonuçlarıdeğerlendirilerek, kalıcı kayma direnci ile zemin indeks ve pik kayma direnci arasında ampirik bağıntılar öngörülmüştür. Dahasonra, örselenmiş yüksek plastisiteli kil numunelerle tekrarlı direkt kesme deneyleri yapılmış, elde edilen sonuçlar ile önerilenbağıntılar karşılaştırılmıştır.
  • Master Thesis
    Killi zeminlerde katkı maddesi olarak cam tozu ve genleştirilmiş polistren (EPS) kullanılması
    (2022) Çiğdem, Öykü Yağmur; Akış, Ebru; Civil Engineering
    İklim değişikliğinin insan yaşamı üzerindeki etkisinin daha belirgin hale gelmesiyle atık yönetimi önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, atık malzemelerin yüksek plastisiteli kil zemin iyileştirmesi üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Atık malzeme olarak, katı atıklar arasında en düşük dönüşüm oranına sahip olan cam tozu (%4.43) ve genleştirilirmiş polistiren (EPS) (%4.47) seçilmiştir. Cam tozu ve EPS, tek tek ve birlikte kullanılarak zemin parametreleri üzerindeki etkisi Atterberg limit, standart proktor, şişme yüzdesi tayini ve serbest basınç testleri yürütülerek değerlendirilmiştir. Katkı yüzdeleri, EPS için kuru numune ağırlığının %0.3, %0.9 ve %2'si olarak seçilirken, cam tozu için kuru numune ağırlığının %2, %4 ve %6'sı olarak belirlenmiştir. Test sonuçları, katkı maddesi olarak sadece cam tozu kullanıldığında malzemenin serbest basınç dayanımında artışa ve şişme yüzdelerinde azalışa neden olduğunu göstermiştir. Ancak, sadece EPS kullanıldığında hem şişme yüzdeleri hem de serbest basınç dayanımı değerlerinde azalma görülmüştür. Her iki katkı malzemesinin %4 cam tozu ve %0.9 EPS olarak belirlenmesi durumunda ise dayanım ve şişme yüzdesi en etkili iyileştirme ile sonuçlanmıştır. Deneysel çalışmaya ek olarak, bu çalışmadan elde edilen veriler ve literatürdeki benzer çalışmaların sonuçları ile veri dosyaları oluşturulmuştur. Söz konusu veriler kullanılarak regresyon analizi ve Yapay Sinir Ağları (YSA) analizleri yürütülmüştür.
  • Article
    Citation Count: 0
    Predictive models for treated clayey soils using waste powdered glass and expanded polystyrene beads using regression analysis and artificial neural network
    (Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2024) Akis,E.; Cigdem,O.Y.; Civil Engineering
    Waste materials contribute to a wide range of environmental and economic problems. To minimize their effects, a safe strategy for reducing such negative impact is required. Recycling and reusing waste materials have proved to be effective measures in this respect. In this study, an eco-friendly treatment is investigated based on using waste powdered glass (WGP) and EPS beads (EPSb) as mechanical and chemical admixers in soils. For this purpose, Atterberg limit, standard proctor, free swell, and unconfined compression tests are performed on soil samples with different ratios of waste materials at their optimum moisture contents. The obtained test results indicate that adding WGP to cohesive soils increases the unconfined compressive strength (UCS) and reduces free swell (FS). In contrast, using EPSb reduces both FS and UCS of the treated soil samples. An optimum combination of both waste materials is determined for the improvement of the properties of high plasticity clay used in this study. Furthermore, multiple linear regression (MLR) and artificial neural network (ANN) methods are used to predict the FS and UCS of the clayey soils based on the data obtained here and the experimental test results reported in the literature. Once the FS and UCS values of untreated soil and additive percentages are defined as independent variables, both methods are shown to predict the FS and UCS values of the treated soil samples on a satisfactory level with the coefficient of correlation (R2) values greater than 0.926. Additionally, when only the index properties (liquid limit, plastic limit, and plasticity index) of the soil samples with waste materials are used as dependent variables, the R2 values obtained by the ANN method are 0.968 and 0.974 for FS and UCS, respectively. The results of the untreated soil samples' FS and UCS tests are known, and the linear regression and ANN techniques yield similar results. Lastly, the ANN method is used to predict the FS and UCS of the treated samples in accordance to the limited predictors (e.g., only the Atterberg limits of the soil sample). © The Author(s) 2024.