Elbir, Nüket Belgin
Loading...
Name Variants
N., Elbir
Elbir, Nuket Belgin
N.B.Elbir
E., Nuket Belgin
Nuket Belgin, Elbir
Nüket Belgin, Elbir
Nüket Belgin Elbir
E.,Nuket Belgin
Elbir, Nüket Belgin
E.,Nüket Belgin
Elbir,Nuket Belgin
E., Nüket Belgin
N. B. Elbir
N.,Elbir
Elbir,N.B.
Elbir, N. Belgin
Elbir, Belgin
Elbir, Nüket
Elbir, Nuket Belgin
N.B.Elbir
E., Nuket Belgin
Nuket Belgin, Elbir
Nüket Belgin, Elbir
Nüket Belgin Elbir
E.,Nuket Belgin
Elbir, Nüket Belgin
E.,Nüket Belgin
Elbir,Nuket Belgin
E., Nüket Belgin
N. B. Elbir
N.,Elbir
Elbir,N.B.
Elbir, N. Belgin
Elbir, Belgin
Elbir, Nüket
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
belgin.elbir@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
24
Articles
2
Citation Count
0
Supervised Theses
20
24 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 24
Master Thesis Kelimelerin sis perdesi: Elizabeth Bowen and Samuel Beckett'in seçilmiş kısa öykülerinde belirsizlik ve kendiyle çatışma(2024) Büyüktelli, Rüveyda; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and LiteratureBu tez çalışması, Elizabeth Bowen ve Samuel Beckett'in İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, savaşın travmatik etkileri altında yazdıkları kısa öykülerini, savaş dönemindeki zaman ve mekân algısının yanı sıra, günlük yaşamlarında meydana gelen 'askıya alma' ve dönemin yol açtığı belirsizlikten ortaya çıkan 'kendiyle çatışma' temaları üzerinden incelemektedir. Savaş döneminde, tarafsız olan anavatanları İrlanda'da yaşamak yerine savaştan en çok etkilenen iki Avrupa başkentinde -Londra ve Paris'te- yaşamış ve eserlerini yazmış olan bu iki yazarın, eserlerinde savaşın yol açtığı belirsizliği, duraksamayı ve aynı anda hem İrlandalı kökenlerini koruyup hem de ulus ötesi bir yaklaşımla savaş döneminin bireyde ve kolektif olarak toplumda bıraktığı silinmez tarihî, politik, sosyal ve kültürel izleri ve hisleri erken modernizmin estetik anlayışlarını kullanarak yansıtmaları, bu eserlerin aynı zamanda 'late modernism' (geç modernizm) bağlamında incelenmesine olanak sağlamıştır. Bu tezin öne sürdüğü bir diğer sav ise, kısa öykünün 'fragmented' (parçalı) anlatım biçiminin savaş dönemi belirsizliklerini, bu dönemdeki yaşamın askıya alınmış (suspended) ve kırılgan ve değişken (provisional) yanlarını incelemek için en uygun edebi tür olduğudur. Bowen'ın İrlandalı yazarlara ilişkin, 1941'de Woolf'a yazdığı mektubunda atıfta bulunduğu bir ifade olan 'smoke-screen use of words' (kelimelerin sis perdesi arkasından kullanılması) da hem Bowen'ın hem de Beckett'in savaş döneminde yazdıkları kısa öykülerinde kullanılan bir yazım şekli olarak öne çıkmaktadır. Her iki yazarın da bu döneme ait eserlerinde dönemin tarihi, politik ve toplumsal kaygılarını bireysel kaygıların ardında gizlemeleri ise İrlandalı kimliklerinin yol açtığı arada kalmışlığın yanı sıra, savaş döneminin belirsizlikleri ve iki yazarın da savaş dönemindeki kısa öykülerinde geç modernizmin edebi özelliklerinin bulunmasıyla ilişkilendirilmiştir. Anahtar Sözcükler: Bowen, Beckett, İkinci Dünya Savaşı, 'geç modernizm', askıya almaArticle Citation Count: 0“TUTKULU BAĞLILIĞIN TUTKULU BİÇEMİ”: W.B. YEATS'IN “AN IRISH AIRMAN FORESEES HIS DEATH” ŞİİRİ VE TÜRKÇE ÇEVİRİSİ(2019) Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and LiteratureBu makalede İrlandalı şair W.B. Yeats'ın “An Irish Airman Foresees His Death” başlıklı şiiri ile şair-çevirmen Can Yücel tarafından yapılan Türkçe çevirisi “İçine Doğmuş İrlandalı Tayyarecinin”, biçemsel özellikleri bağlamında karşılaştırmalı olarak incelenmekte ve Yücel'in çevirisinin niteliği tartışılmaktadır. Amaç söz konusu çeviri eyleminin, kaynak şiiri, Yeats ile Yücel'in kendi ülke toprakları İrlanda ve Anadolu ile olan “tutkulu” bağlarını yansıtan ve buluşturan bir şiire dönüştürdüğünü göstermektir. Çalışmanın kuramsal çerçevesini James Holmes'un (1980) “şiir eylemi” ve “üstşiir” kavramları ile Lawrence Venuti'nin çevirmenin görünürlüğü konusundaki tartışmaları oluşturmakta; bu çerçevede kaynak şiir ile çevirisinin biçemsel unsurları karşılaştırmalı bir biçimde belirlenerek, Yücel'in çevirisinin, kaynak şiiri Yeats'ın ve kendişinin “şiir eylemini” görünür kılan bir “üstşiir” olarak yeniden yaratma süreci irdelenmektedir. Çalışmada inceleme yöntemi olarak ise Raymond Van den Broeck'un (1985) çeviri metinlerin çözümlenmesi ve eleştirisi için önerdiği modelden yararlanılmaktadır. Van den Broeck'in yöntemi, çeviri metni, kaynak metnin hedef dilde bir temsili olmanın yanısıra, aynı zamanda hedef dilde özgün bir metin olarak değerlendirdiği için bu çalışmanın amacına uygundur.Article Citation Count: 0WARTIME SPACES IN ELIZABETH BOWEN'S “SUNDAY AFTERNOON”(Ovidius University, 2021) Elbir,N.B.; Department of English Language and LiteratureThis article examines the treatment of space and time in the Anglo-Irish writer Elizabeth Bowen's wartime short story “Sunday Afternoon” (1941), to discuss how the use of spatiality and spatial images in the narrative discourse of the story enables her to convey the social and physical reality of the Second World War, and the psychological, interior states and anxietiesof her characters, revealing their sense of dislocation and disorientation caused by wartime conditions. My argument is inspired mainly by Mikhail Bakhtin's concept of the “chronotope” and Gaston Bachelard's definition of the house as “psychic space.” The protagonist of the story is an Anglo-Irish man who is on a visit to his old friends in Ireland from London, where his home has been destroyed by the Blitz. He is soon to return to his Ministry job in blitzed London and to an uncertain and frightening future. I argue that the setting of the story, the Anglo-Irish Ascendancy big house and its environs in neutral Ireland, becomes a Bakhtinian chronotope where, as Bakhtin putsit, “time, asit were, thickens, takeson flesh, becomes artistically visible; likewise, space becomes charged and responsive to the movements of time, plot and history” (84), and the house portrayed as a familiar and well-remembered space that takes the protagonist back to his past functions as an image that, in Bachelard's words, “bespeaks intimacy”(72). Thus, the depiction of wartime spaces in “Sunday Afternoon” gains historical and personal significance that merges the past, present and future, and serves to emphasize the convergence of public and private moments of crisis. © 2021 Ovidius University. All rights reserved.Book Review Citation Count: 0Gizem dolu yaşamlar: Çinli Amerikalı Edebiyatı ve Amy Tan(2014) Elbir, N. Belgin; Department of English Language and Literature-Review Citation Count: 0Journeying in time and space “through the tall heat that slept”: Larkin's “the whitsun weddings”(Ovidius University, 2019) Elbir,N.B.; Department of English Language and LiteratureThis paper examines Philip Larkin's use of the metaphor of a train journey in his famous poem “The Whitsun Weddings” to transform time into space in such a way so as to enable the speaker to present a geographical and historical survey of the rural, urban and industrial landscape of mid-twentieth-century, post-war England, registering the social and cultural changes brought about by the process of modernization. The paper argues that the train journey functions as a metaphor for an imaginative journey, through time and space, that brings, in a characteristically discursive manner, Larkin's solitary and contemplative speaker from a state of detachment and superiority to one of heightened and thoughtful realization of the deeper implications of his perceptions as the train, and the poem near the final destination. In other words, the railway journey through the spatial and temporal metaphor of “the tall heat that slept” becomes a means of revealing and patterning the speaker's changing responses to the modern English landscape and English people. © 2019 Ovidius University. All rights reserved.Master Thesis On Dokuzuncu Yüzyıl romanlarında toplumsal hareketlilik teması: Vanity Fair, Jane Eyre ve Great Expectations(2018) Jasım, Alyaa Kareem Jasım; Elbir, N. Belgin; Department of English Language and LiteratureBu çalışmanın konusu on dokuzuncu yüzyıl ortalarında yanılmış üç romanda sosyal hareketlilik konusunu nasıl betimlendiğidir. Söz konusu eserler William Makepeace Thackeray'nin Vanity Fair, Charlotte Bronte'nin Jane Eyre ve Charles Dickens'in Great Expectatıons adlı romanlardır. Romanların üçü de, İngiliz tarihinde Kralice Victoria'nın adı ile anılan Viktorya Döneminde (1837-1901) yazılmıştır. Bu çağ, İngiltere'nin sanayileşme sürecinin tamamlandığı, ancak büyük bir değişime neden olan bu donemin önemli sorunlar ortaya çıkardığı bir dönemdir. On dokuzuncu yüzyılda, artık en popüler edebi tür haline gelen, okur kitlesi giderek genişleyen roman, bu sorunları betimleme, irdeleme ve çoğu zaman çözümler sunma işlevini üstlenmiştir. Toplumsal sınıflar arasındaki farkların belirginleştiği ve zenginleşen ve güçlenen orta sınıf değerlerinin önem kazandığı dönemde, bir üst sınıfa atlama, yükselme arzusu da toplumda yaygın bir istek, hatta tutku halini almıştır. Bu çalışma, üç yazarın bu toplumsal konuyu nasıl işlediğini incelemekte, yazarların tutumu arasındaki benzerlik ve farkların anlamı ve önemi üzerine bir değerlendirme sunmaktadır.Master Thesis Thomas hardy'nin the mayor of casterbridge ve chinua achebe'nin things fall apart trajedi öğeleri(2021) Bakr, Mohammed Bashar Bakr; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and LiteratureBu tez, Thomas Hardy'nin The Mayor of Casterbridge ve Chinua Achebe'nin Things Fall Apart trajedi öğelerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, Hardy ve Achebe'nin romanlarının baş kahramanlarını klasik trajedi ve Shakespeare trajedisi ışığında ele almaktadır. Esas olarak, Yunan filozof Aristoteles ve Elizabeth dönemi oyun yazarı Shakespeare'in bakış açısıyla, Hardy ve Achebe tarafından anlatı biçiminde kullanılıp geliştirilen ve meydan okunan trajik hata, kibir, şans ve kader gibi klasik trajedi kavramlarına odaklanmaktadır. Aynı zamanda iki farklı yazar, Hardy ve Achebe, tarafından yazılan iki farklı romandaki kader ya da inancın antik Yunan ve Shakespeare'in trajik versiyonları arasındaki temel benzerlik ve farklılıklarına ışık tutuyor. Bu çalışma, klasik trajedi düşüncesinin günümüze kadar bir geçerliliği ve sürekliliği olduğunu göstermektedir. Ayrıca, iki ana kahraman Michael Henchard ve Okonkwo'nun trajik ve felaketli yaşamlarını da analiz etmektedir. Hardy ve Achebe, romanlarında geçiş dönemini ele almış ve tarihlerindeki bu ani değişikliklerin bireylerin karakteri üzerindeki büyük etkilerini keşfetmişlerdir. Bu tez, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında İngiliz ve Afrikan kırsal toplumlarında teknolojik, politik ve sosyal değişikliklerin insan koşulu üzerindeki sonuçlarını tartışmaktadır.Doctoral Thesis Modern İngiliz detektif romanında türe özgü yapıların yıkılması, cinsiyet ve ideoloji ilişkisi(2020) Güneş, Mustafa; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and Literature; Department of Modern LanguagesPolisiye türü ve polisiye romanın genelde edebi türe özgün bir formül ve çerçeve içerisinde yazıldığı düşünülür. Ancak, bu tezin amacı, 1970'li yıllardan sonra, klasik polisiye roman yazınında, cinsiyet ve ataerkil ideoloji ile bağlantıları olan ciddi bir yol ayrımı yaşandığı savını araştırmak ve mümkünse ispatlamaktır. P.D. James'in kadınların profesyonel tercihleri ve gelişimlerini engelleyen sınırları sorgulayan ve yıkmaya çalışan 1970'lerin 'yeni kadın' kavramını örnekleyen detektif figürünü resmettiği Kadınlara Göre Değil (1972) adlı kitabıyla başlayan bu edebi yol ayrımı, Martin Amis'in, özellikle kurgusal detektifin geleneksel karakter tasviri, dilin daima polisiye türüne özgü bir biçimde kullanılışı, gerilimin her zaman tepe noktasına ulaştığı ve çözümlendiği alışılagelmiş anlatım tarzı, ve suçun hep benzer türde ve özellikte olması ve sonuçlarının hep aynı şekilde cezalandırılması gibi polisiye roman türüne has klişeleri yıktığı ve aynı zamanda polis teşkilatında çalışan bir kadın detektifin bu maskülen ortamda var olmasının zorluklarını ve belki de imkansızlığını ele alan Gece Treni (1997) gibi eserlerle devam eder. Graham Swift'in Günyüzü (2003) adlı romanı bu tartışmaları hem daha ileri noktalara taşır hem de türe özgü bilindik anlatı yapılarını alt üst eder ve bu edebi alt üst olma, klasik polisiye romanlarındaki tipik 'kurtarıcı' detektif figürünün de alt üst edilmesiyle paralel olarak verilir. Swift'in romanında detektif figürü, toplumu işlenen suçtan kurtarmak istemeyen veya bu yeteneğe sahip olamayan ve suçun bozduğu düzenin yeniden kurulmasını sağlayamayan ya da bu konularla ilgilenmeyen bir anti-kahramana veya anti-detektife dönüştürülür. Aynı doğrultuda klasik detektif figürünün geleneksel azami otoritesi ve polisiye romanda alışılagelmiş tasvir eden 'erkek bakışı' gücünü ve otoritesini, özellikle kadınlar karşısında, kaybetmiş olarak resmedilir. Çalışmada ele alınan üç romanın, polisiye türüne özgü yapıları yıkmasının geleneksel kadın ve erkek ilişkilerinin ve toplumdaki tipik rollerinin sorgulamasıyla paralel olduğu görülür.Doctoral Thesis Modernist şiiri inşa etmek: Ezra Pound'un ve T. S. Eliot'ın şiirlerinde Londra'nın ulusaşırı temsilleri(2018) Alta, Seda Şen; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and LiteratureTarih boyunca Londra, İngiliz edebiyatında birçok yazarın eserlerinde betimlediği ve çoğu kez bir sembol olarak kullandığı bir kent olmuştur. Küçük bir tüccar kasabası olarak kurulan Londra'nın, çokuluslu bir metropole dönüştüğünde edebiyat metinlerindeki işlevinin ve taşıdığı anlamların da değişime uğradığı görülmektedir. Kent, yazarların betimlemeleri sayesinde yeni anlamlar kazanırken, öte yandan da kentte meydana gelen çeşitli değişiklikler kentin görünüşünü ve dolayısıyla yazarların kenti eserlerinde kullanma biçimlerinin değişmesine neden olmaktadır. Diğer bir deyişle, edebiyat ile kent arasında yakın bir ilişki bulunduğu görülmektedir. Bu bağlamda yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren çağdaş kuramcı ve eleştirmenler kent anlatısı içeren edebi eserleri mekân odaklı okuma yöntemleriyle incelemeyi önermişlerdir. Ayrıca bu eleştirmenler bir kentin bir metne dönüşebileceğini, edebi metinlerdeki kent anlatısının ise okuyucunun zihninde kenti yeniden kurabileceği ve yaratabileceği, anlatım yöntemlerine göre yazarın kent ile ilgili izlenimleri değiştirebileceği ve hatta şehrin fiziki yapısını bile etkileyebileceği öne sürmektedirler. Söz konusu eleştirmenler, yazarların kent ile ilişkilerini konu eden edebi anlatılara kent edebiyatı, bu çerçevede kent ile ilgili şiirlere kent şiiri adını vermişlerdir. Bu yöntem, şiirlerdeki kent imgelerinde kentteki tarihsel, toplumsal ve ideolojik değişimlerin tespit edilebilmesinin yanı sıra modernizm gibi edebiyat akımlarının ve bu akımların içinde yer alan yazarların ve eserlerinin de mekân odaklı okumalarının yapılabilmesini sağlamıştır. Ayrıca mekânsal eleştiriyi savunan eleştirmenler kentin yerlisi olan yazarlar ile yabancı yazarların kenti farklı yöntemlerle betimlediklerini öne sürmüşlerdir. Bu tezde, yukarıda belirtilen mekân odaklı eleştiri yöntemleri ışığında, birçok eserlerinde Londra kentini konu ve izlek edinen Amerikalı asıllı modernist şairler Ezra Pound ve T. S. Eliot'ın Londra'yı temsil etme biçimleri incelenecek ve bu iki şairin Londra temsillerini, Londra'nın daha önceki edebi temsilleriyle nasıl bir araya getirerek modernist şiir tekniklerini oluşturmada kullandıkları tartışılacaktır. Kenti bir yabancının gözünden anlatarak, ulusaşırı bir bakışla eski ve yeniyi kaynaştıran Pound ile Eliot'ın şiirlerindeki Londra kenti imgeleri yoluyla modern dünyanın karmaşasını çeşitli yönleriyle ortaya koymaya çalıştıkları vurgulanacaktır.Master Thesis Lewis Carroll'ın Alice's Adventures in Wonderland (1865) ve C.S. Lewis'nin The Magician's Nephew romanlarında ikincil dünya fantazilerinin incelenmesi(2021) Yılmaz, Elif; Elbir, N. Belgin; Department of English Language and LiteratureBu tezin amacı Lewis Carroll'ın Alice's Adventures in Wonderland ve C.S. Lewis'in the Magician's Nephew romanlarını birincil dünya düzenindeki gerçeklik ve olasılık kavramlarıyla ilişkili olarak, 'gerçeklik' kavramının metinlerdeki ikincil dünyalarda nasıl biçimlendirildiği ve ifade edildiği ve fantastik ögeler içeren metinlerin, gerçeklik kavramının biçimlendirilmesiyle bağlantılı olarak nasıl sınıflandırıldığı üzerinden incelemektir. Tezin teori bölümünde, fantastik edebiyat eleştirisinin yirminci yüzyıldaki gelişim süreci, türün karakteristik özelliklerini ve fantastik ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi açıklayan, J.R.R. Tolkien, Tzevetan Todorov, Eric S. Rabkin ve Rosemary Jackson tarafından yazılmış başlıca metinler incelenmiştir. Analitik bölümlerde Alice's Adventures in Wonderland ve the Magician's Nephew romanlarının fantastik ögeler içeren metinler olarak, fantastik edebiyat için önemi, bu metinlerdeki fantastik elementlerin teori bölümünde açıklanan metinlerin ele alınması yoluyla incelenmiştir. Sonuç olarak fantastik, kişiler ve toplumların bilinçaltı arzularının tersine çevirme ve ortaya koyma yoluyla ifade edilmesidir, ancak içinde fantastik ögeler barındıran her metin, fantastik edebiyat ürünü değildir, çünkü fantastik edebiyat metinler, fantastiği ve doğaüstünü, gerçek olarak kabul etmelidir. Bu durumda, C. S. Lewis'in eseri bir fantastik edebiyat ürünü olarak sınıflandırılabilirken, Lewis Carroll'ın eseri için aynı durum geçerli değildir, zira Carroll'ın eseri içinde fantastik ögeler barından bir rüyanın hikâyesidir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »