Elbir, Nüket Belgin

Loading...
Profile Picture
Name Variants
N., Elbir
Elbir, Nuket Belgin
N.B.Elbir
E., Nuket Belgin
Nuket Belgin, Elbir
Nüket Belgin, Elbir
Nüket Belgin Elbir
E.,Nuket Belgin
Elbir, Nüket Belgin
E.,Nüket Belgin
Elbir,Nuket Belgin
E., Nüket Belgin
N. B. Elbir
N.,Elbir
Elbir,N.B.
Elbir, N. Belgin
Elbir, Belgin
Elbir, Nüket
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
belgin.elbir@atilim.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

25

Articles

2

Citation Count

0

Supervised Theses

20

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 25
  • Book Review
    Gizem dolu yaşamlar: Çinli Amerikalı Edebiyatı ve Amy Tan
    (2014) Elbir, N. Belgin; Department of English Language and Literature
    -
  • Article
    Wartime Spaces in Elizabeth Bowen's “sunday Afternoon”
    (Ovidius University, 2021) Elbir,N.B.; Department of English Language and Literature
    This article examines the treatment of space and time in the Anglo-Irish writer Elizabeth Bowen's wartime short story “Sunday Afternoon” (1941), to discuss how the use of spatiality and spatial images in the narrative discourse of the story enables her to convey the social and physical reality of the Second World War, and the psychological, interior states and anxietiesof her characters, revealing their sense of dislocation and disorientation caused by wartime conditions. My argument is inspired mainly by Mikhail Bakhtin's concept of the “chronotope” and Gaston Bachelard's definition of the house as “psychic space.” The protagonist of the story is an Anglo-Irish man who is on a visit to his old friends in Ireland from London, where his home has been destroyed by the Blitz. He is soon to return to his Ministry job in blitzed London and to an uncertain and frightening future. I argue that the setting of the story, the Anglo-Irish Ascendancy big house and its environs in neutral Ireland, becomes a Bakhtinian chronotope where, as Bakhtin putsit, “time, asit were, thickens, takeson flesh, becomes artistically visible; likewise, space becomes charged and responsive to the movements of time, plot and history” (84), and the house portrayed as a familiar and well-remembered space that takes the protagonist back to his past functions as an image that, in Bachelard's words, “bespeaks intimacy”(72). Thus, the depiction of wartime spaces in “Sunday Afternoon” gains historical and personal significance that merges the past, present and future, and serves to emphasize the convergence of public and private moments of crisis. © 2021 Ovidius University. All rights reserved.
  • Master Thesis
    Kadın Gelişim Romanlarının Değişen Doğası: George Eliot'ın The Mill On The Floss ve Margaret Drabble'ın The Waterfall Romanları
    (2021) Karadayı, Özlem Merve; Elbir, N. Belgin; Department of English Language and Literature
    Roman türü 18. Yüzyıldaki yükselişinin ardından, 19. Yüzyılda birçok alt türe ayrılmıştır. Bu türlerden biri de gelişim romanlarıdır. Bu romanlar genellikle Victoria Dönemi'nde erkek bir kahramanı merkeze alarak, onun çocukluktan yetişkinliğe kadarki gelişimini, çevresiyle ilişkisini, çatışmalarını ve olgunlaşma sürecini anlatır. Kadın yazarların da edebiyat dünyasında etkin olmasıyla birlikte, kadın gelişim romanları da popüler olmaya başlamıştır. Yalnızca erkek değil kadın kahramanların da hikayeleri ilgi çekmeye başlamıştır. Kahraman, konu ve olay örgüsü seçimleri bu türü sıra dışı kılmıştır. Kadın yazarlar, 19. yüzyılda kendi edebiyat geleneklerini oluşturmuş ve geliştirmişlerdir. Gelişim romanları da bu geleneğin iyi bir örneğidir. Bu gelenek, 20. Yüzyıldaki kadın yazarlara ilham olmuştur. Dönemin getirdiği birçok sosyal ve ekonomik değişiklik ile birlikte farklı türde romanlar ortaya çıkmıştır. Özellikle 1960lı yıllara gelindiğinde, kadın gelişim romanı bir alt tür olarak tanınmıştır. Kadınların kendi deneyimlerini anlattıkları bu romanlar 19. yüzyıl kadın yazınının devamı ve aynı zamanda güncellenmiş halleridir. Bu tez kadın gelişim romanlarının 100 yıl içerisinde geçirdiği dönüşümü ayrı yüzyıllardan büyük iki önemli kadın yazar George Eliot ve Margaret Drabble'ın The Mill on the Floss ve The Waterfall romanlarının kıyaslanması ile incelemektedir. İki kadın kahraman Maggie Tulliver ve Jane Gray arasındaki paralellikler ve farklılıklar kadın yazınının değişimini de göstermektedir. Drabble'ın Eliot'a olan hayranlığı ve ondan aldığı ilham romanları üzerinde etkili olmuştur. İki kadın kahraman arasındaki benzerlik kadınların, bir insan olarak karşılaşabilecekleri psikolojik ve sosyal çatışmaların da yıllar içinde aynı kalabileceğini göstermektedir. İki kadın kahraman açısından mühim olan ise hikayelerinin sonlarından ziyade verdikleri mücadele ve deneyimleridir. Tüm bu deneyimler ve çatışmalar Eliot ve Drabble'ı zaman ve mekanın ötesinde birbirlerine bağlar. Anahtar Sözcükler: Bildungsroman, Kadın Gelişim Romanı, George Eliot, Margaret Drabble
  • Master Thesis
    Edith Sitwell'in Şiir ve Müziği: Bireysel Yeteneğe Meydan Okumak
    (2017) Ünal, Olga; Elbir, Nüket; Department of English Language and Literature
    Edith Sitwell'in şiirlerini tez konusu olarak seçmemin nedeni öncelikle şiire olan ilgim ve sevgim ve Sitwell'in kişiliğine ve sanatına hayranlığımdır. İkinci nedeni, modernizme ve deneysel edebiyata olan ilgimdir. Son olarak, avant-garde edebiyatını derinden incelemek ve anlamak arzusudur. Çalışmamın amacı, Edith Sitwell'in şiirinde müziğin anlamını ve önemini araştırmak ve anlayabilmektir. Bu amaca ulaşmak için, Sitwell'in 1910'tan 1940'lara kadar yazdığı şiirlerinin çoğunu inceledim ve dönemin sosyal, kültürel ve tarihi bağlamını analiz ettim. O dönem içirişinde hem modernist müzikte hem de edebiyatta önemli yenilikleri ana hatlarıyla belirttim ve Edith Sitwell'in müziğe düşkünlüğünü nedenini açıkladım. Sitwell şiirleri halka sunmak için tiyatro ve görsel öğeler kullanmaya modernist 'sanat birliği' kavramından ilham aldı. Deneyinin bu kısmı şairin kendi sesine ve bir müzik eşliğinde okunan eğlenceli bir şiirinin yaratılmasına yol açtı. Çok sayıda kitap, tez hazırlığı ve eleştirel makale okumuş olarak, Sitwell'in şiir ve müziği eserlerinde sadece kelime ve sunma düzeyinde değil aynı zamanda geleneksel olmayan sayaç, ritim ve belirli kelimelerin kalıbı seçimi düzeyinde ( ünlüler ve ünsüzlerin kombinasyonu) birleştirdiğini de belirttim. Şiirlerinin yapısı, tipik bir modernist müzik parçasının yapısına benzemektedir. Şairin müzik ve şiiri birleştirme girişiminde bulunduğunu, bu özelliğin onun avant-garde sanatının bir parçası olduğu sonucuna ulaştım. Bu yöntemi seçmesinin nedenlerin arasında, Edith Sitwell'in köklü bir aristokrat aileye ait olması, eğitimi ve kişisel nitelikleri sayılabilir. Elbette yirminci yüzyılın başında, Sitwell'e, ahlak ve insanın doğası hakkında yeni estetik biçimlerde sanat eserleri üretmek için ilham veren esas kültürel neden, değişimin boyutudur. Araştırmamın önemi, Edith Sitwell'in bireysel yeteneklerinin ve İngiliz ve dünya avant-garde deneysel şiirinin üzerindeki etkisinin değerlendirilmesidir. Üstelik çalışma, modernist edebiyatı istediğim seviyede anlamamda ve genel olarak edebi bir deneyin amacını ve önemini kavramında yardımcı olmuştur.
  • Master Thesis
    Emily Bronte'nin Wuthering Heights (uğultulu Tepeler) ve Charlotte Bronte'nin Jane Eyre Başlıklı Romanlarının Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi Açısından İncelenmesi
    (2019) Muhealdeen, Rasool Abdullah; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and Literature
    Emily Bronte'nin Wuthering Heights (Uğultulu Tepeler) ve Charlotte Bronte'nin Jane Eyre Başlıklı Romanlarının Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi Açısından İncelenmesi. Bu çalışmada Ondokuzuncu Yüzyıl İngiliz yazarları Emily Bronte'nin Wuthering Heights ve Charlotte Bronte'nin Jane Eyre başlıklı romanları, Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi bağlamında, Sigmund Freud'un kişilerin davranışlarını önemli ölçüde etkileyen psikolojik etkenler kapsamında ortaya koyduğu savunma mekanizmaları kavramı ışığında incelenmektedir. İncelemenin yöntemi, söz konusu iki romanda savunma mekanizmalarının nasıl kullanıldığının araştırılmasıdır. Çalışmanın amacı, bu iki önemli yazarın romanlarının farklı bir bakış açısıyla değerlendirilmesine katkıda bulunmaktır. Bu amaçla, Wuthering Heights ve Jane Eyre romanlarındaki başlıca roman kişilerinin romanda betimlenen tutumlarını ve davranış biçimlerini belirleyen savunma mekanizmaları incelenmektedir. İnceleme, iki romanın kahramanları olan Catherine Earnshaw, Heathcliff, Jane Eyre ve Mr Rochester adlı roman kişilerinin roman boyunca davranışları yoluyla sergiledikleri savunma mekanizmalarını ele almakta ve aralarındaki benzerlik ve farklara dikkat çekmektedir. Çalışmada ayrıca, romanların yazarları Bronte kardeşlerin bu karakterleri yaratma süreçlerini ve karakterlere yükledikleri özellikleri etkilediği varsayılan savunma mekanizmaları da dikkate alınmakta ve roman kişilerinin davranışlarını yazarların yaşamları ve kişilik özellikleri açısından tartışan bir değerlendirme sunulmaktadır. Anahtar Sözcükler: Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi, Savunma Mekanizmaları, Sigmund Freud, Emily Bronte, Wuthering Heights, Charlotte Bronte, Jane Eyre.
  • Doctoral Thesis
    Apokaliptik Romanların Karakteristik Açıdan Karşılaştırmalı Çalışması: Mary Shelley'nin The Last Man'i, H.g. Wells'in The War Of The Worlds'u, John Wyndham'ın The Day Of The Triffids'i ve Jeanette Winterson'ın The Stone Gods'ı
    (2020) Gürova, Ercan; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and Literature
    Bu çalışmanın amacı İngiliz apokaliptik romanlarının karakteristik özelliklerindeki dönüşümü ve bu dönüşümün neden ve sonuçlarını Shelley, Wells, Wyndham ve Winterson'ın romanları üzerinden 1826'dan 2007 yılına kadarki süreçte tartışmaktır. Bu çalışma İngiliz Edebiyatında ilk modern apokaliptik romandan başlayarak seçilen dört romanda resmedilen apokaliptik şartların, unsurların ve güçlerin dönüştüğünü göstermeyi amaçlamaktadır. Bu dönüşüm esrarengiz, görünmez ve beden-dışı güçlerden bir grup bilim insanı, tiran kötü karakterlere veya uzaylılara ve nihayet felaketlerden herkesin doğrudan sorumlu olduğu kolektif bir suçluluğa doğru olmuştur. Seçilen romanlar apokaliptik, postkolonyal, posthumanist ve ekokritik yaklaşımların bulgularından yararlanacaktır. Bilim Kurgu eleştirmeni Darko Suvin'in 'biliş, yadırgatma ve yenilik' kavramlarına romanların tartışmasında atıfta bulunulacaktır. Bu çalışma ayrıca seçilen romanları Kermode ve Berger'in apokaliptik teorileri/yazıları ışığında ele alacaktır.
  • Doctoral Thesis
    Modernist Şiiri İnşa Etmek: Ezra Pound'un ve T. S. Eliot'ın Şiirlerinde Londra'nın Ulusaşırı Temsilleri
    (2018) Alta, Seda Şen; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and Literature
    Tarih boyunca Londra, İngiliz edebiyatında birçok yazarın eserlerinde betimlediği ve çoğu kez bir sembol olarak kullandığı bir kent olmuştur. Küçük bir tüccar kasabası olarak kurulan Londra'nın, çokuluslu bir metropole dönüştüğünde edebiyat metinlerindeki işlevinin ve taşıdığı anlamların da değişime uğradığı görülmektedir. Kent, yazarların betimlemeleri sayesinde yeni anlamlar kazanırken, öte yandan da kentte meydana gelen çeşitli değişiklikler kentin görünüşünü ve dolayısıyla yazarların kenti eserlerinde kullanma biçimlerinin değişmesine neden olmaktadır. Diğer bir deyişle, edebiyat ile kent arasında yakın bir ilişki bulunduğu görülmektedir. Bu bağlamda yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren çağdaş kuramcı ve eleştirmenler kent anlatısı içeren edebi eserleri mekân odaklı okuma yöntemleriyle incelemeyi önermişlerdir. Ayrıca bu eleştirmenler bir kentin bir metne dönüşebileceğini, edebi metinlerdeki kent anlatısının ise okuyucunun zihninde kenti yeniden kurabileceği ve yaratabileceği, anlatım yöntemlerine göre yazarın kent ile ilgili izlenimleri değiştirebileceği ve hatta şehrin fiziki yapısını bile etkileyebileceği öne sürmektedirler. Söz konusu eleştirmenler, yazarların kent ile ilişkilerini konu eden edebi anlatılara kent edebiyatı, bu çerçevede kent ile ilgili şiirlere kent şiiri adını vermişlerdir. Bu yöntem, şiirlerdeki kent imgelerinde kentteki tarihsel, toplumsal ve ideolojik değişimlerin tespit edilebilmesinin yanı sıra modernizm gibi edebiyat akımlarının ve bu akımların içinde yer alan yazarların ve eserlerinin de mekân odaklı okumalarının yapılabilmesini sağlamıştır. Ayrıca mekânsal eleştiriyi savunan eleştirmenler kentin yerlisi olan yazarlar ile yabancı yazarların kenti farklı yöntemlerle betimlediklerini öne sürmüşlerdir. Bu tezde, yukarıda belirtilen mekân odaklı eleştiri yöntemleri ışığında, birçok eserlerinde Londra kentini konu ve izlek edinen Amerikalı asıllı modernist şairler Ezra Pound ve T. S. Eliot'ın Londra'yı temsil etme biçimleri incelenecek ve bu iki şairin Londra temsillerini, Londra'nın daha önceki edebi temsilleriyle nasıl bir araya getirerek modernist şiir tekniklerini oluşturmada kullandıkları tartışılacaktır. Kenti bir yabancının gözünden anlatarak, ulusaşırı bir bakışla eski ve yeniyi kaynaştıran Pound ile Eliot'ın şiirlerindeki Londra kenti imgeleri yoluyla modern dünyanın karmaşasını çeşitli yönleriyle ortaya koymaya çalıştıkları vurgulanacaktır.
  • Master Thesis
    Samuel Selvon'un The Lonely Londoners, Moses Ascending ve Moses Migrating Romanlarında Sömürgecilik Sonrası Edebiyat ile Modernizm Akımlarının Buluşması
    (2020) Çar, Tuğçe; Elbir, N. Belgin; Department of English Language and Literature
    Bu tezin amacı Samuel Selvon'un The Lonely Londoners, Moses Ascending ve Moses Migrating üçlemesinde anlatıcının kullandığı dil üzerinden Modernist edebiyat ve sömürgecilik sonrası (postkolonyal) edebiyata ait ortak unsurların araştırılmasıdır. Bu üç romanda da yazar dil ile bazı deneysel çalışmalar yapmış, sömürgecilik dönemine ait olarak ortaya koymak istediklerini, kullandığı ya da oluşturduğu özel dil ile ifade etmeyi tercih etmiş, böylelikle sömürgecilik sonrası döneme ait bulgularını kendine özgü yöntemlerle ortaya koymak suretiyle eserlerinde Modernizm akımı ile sömürgecilik sonrası dönem arasında bir köprü kurmuştur. Tezin teori bölümünde, teze konu olan romanların tarihsel bağlamı içerisinde anlaşılmasını sağlamak amacıyla sömürgecilik sonrası döneme ait tarihsel bilgi sunulmuş, postkolonyal kuramların ve postkolonyal edebiyatın kavramsal temelleri üzerinde durulmuş, edebiyatta Modernizm akımının gelişimi ile ilgili bilgi verilerek bu iki akımın hangi yönlerden kesiştiklerine dair bir tartışmaya yer verilmiştir. Analitik bölümlerde, The Lonely Londoners, Moses Ascending ve Moses Migrating romanlarında anlatıcı tarafından kullanılan kendine has dilin, adı geçen edebi akımların ortak yönlerinin ortaya konulması bakımından ne gibi bir önem taşıdığı üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak, Samuel Selvon'un bu üç romanda anlatım dili olarak lehçe kullanmasının, dönemin edebi akımları açısından deneysel ve öncü bir çalışma olduğu, bu durumun gerek postkolonyal gerekse Modernist edebiyat için önemli anlamlar ifade ettiği, Selvon'un dil ve lehçe teması üzerinden hem postkolonyal hem de Modernist edebiyatın ortak konusu olan 'yurtsuzluk' ve 'yalnızlık' temalarını son derece etkin bir şekilde işlediği anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Lehçe, Deneysellik, Melezlik, Modernizm, Postkolonyal
  • Doctoral Thesis
    Viktorya Dönemi Romanlarında Evlilik ve Cinsiyet Öznelliğisöylemlerinin Foucaultcu Söylem Analizi Yöntemiyle İncelenmesi
    (2021) Mır, Shah; Elbir, Nüket Belgin; Department of English Language and Literature
    Bu tez, 19. yüzyılın sonlarına ait Viktorya dönemi romanlarında toplumsal cinsiyet öznelliği ve evlilik üzerine olan söylemleri incelemektedir. Araştırma için seçilen romanlar, Henry James'in The Portrait of a Lady, George Gissing'in The Odd Women ve Thomas Hardy'nin Jude the Obscure adlı romanlarıdır. Çalışma, Michel Foucault'nun söylem analizi yöntemi aracılığıyla toplumsal cinsiyet öznelliği ve evlilik üzerine söylem inşa biçimlerini incelemektedir. Bu inceleme, cinsiyet söylemi üzerine söylemlerin epistemik çevre içinde nasıl inşa edildiğini ve sürdürüldüğünü inceleyen Carla Willig tarafından tasarlanan altı aşamalı bir analitik çerçeve bağlamındada yapılmaktadır. Bu tez ayrıca, üç romanı, söylemsel ortamlar açısından karşılaştırmakta ve yazarların bu söylemlere direnip direnmediğini araştırmaktadır. Çalışma, Foucaultcu söylem analizini kullanarak, toplumsal cinsiyet söylemlerinin değişen dinamiklerinden etkilenen söylem ve toplumsal cinsiyet öznelliği kavramlarının romanlarda nasıl temsil edildiğini irdelemekte ve Viktorya dönemi evlilik kurumu içindeki toplumsal cinsiyet öznelliğinin, bireysel öznelerin toplumsal cinsiyet ve evlilik konusundaki yerleşik söylemlerden kurtulabilmeleri için uygun alanları nasıl etkilediğini araştırmaktadır. Çalışmanın bulguları, belirli bir söylem epistemasının yakından incelenmesinin, egemen söylemlerin düzenleyici gücünün kurucu öğelerini analiz ederek öznellik tarzlarını ortaya çıkarabileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, çalışma mekanizmalarını anlamaya yönelik bilinçli bir girişim, belirli epistemeler içinde söylem inşasını incelemeyi hedefleyen yeni çalışmalar için yeni yollar açabilir.
  • Master Thesis
    Lewis Carroll'ın Alice's Adventures İn Wonderland (1865) ve C.s. Lewis'nin The Magician's Nephew Romanlarında İkincil Dünya Fantazilerinin İncelenmesi
    (2021) Yılmaz, Elif; Elbir, N. Belgin; Department of English Language and Literature
    Bu tezin amacı Lewis Carroll'ın Alice's Adventures in Wonderland ve C.S. Lewis'in the Magician's Nephew romanlarını birincil dünya düzenindeki gerçeklik ve olasılık kavramlarıyla ilişkili olarak, 'gerçeklik' kavramının metinlerdeki ikincil dünyalarda nasıl biçimlendirildiği ve ifade edildiği ve fantastik ögeler içeren metinlerin, gerçeklik kavramının biçimlendirilmesiyle bağlantılı olarak nasıl sınıflandırıldığı üzerinden incelemektir. Tezin teori bölümünde, fantastik edebiyat eleştirisinin yirminci yüzyıldaki gelişim süreci, türün karakteristik özelliklerini ve fantastik ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi açıklayan, J.R.R. Tolkien, Tzevetan Todorov, Eric S. Rabkin ve Rosemary Jackson tarafından yazılmış başlıca metinler incelenmiştir. Analitik bölümlerde Alice's Adventures in Wonderland ve the Magician's Nephew romanlarının fantastik ögeler içeren metinler olarak, fantastik edebiyat için önemi, bu metinlerdeki fantastik elementlerin teori bölümünde açıklanan metinlerin ele alınması yoluyla incelenmiştir. Sonuç olarak fantastik, kişiler ve toplumların bilinçaltı arzularının tersine çevirme ve ortaya koyma yoluyla ifade edilmesidir, ancak içinde fantastik ögeler barındıran her metin, fantastik edebiyat ürünü değildir, çünkü fantastik edebiyat metinler, fantastiği ve doğaüstünü, gerçek olarak kabul etmelidir. Bu durumda, C. S. Lewis'in eseri bir fantastik edebiyat ürünü olarak sınıflandırılabilirken, Lewis Carroll'ın eseri için aynı durum geçerli değildir, zira Carroll'ın eseri içinde fantastik ögeler barından bir rüyanın hikâyesidir.