Browsing by Author "Balkaya, Mehmet Akif"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Sanayi Devriminin Charlotte Brontë'nin Shirley, Charles Dickens'ın Hard Times ve Elizabeth Gaskell'ın North And South Romanlarına Yansıyan Etkileri(2014) Balkaya, Mehmet Akif; Gültekin, Lerzan; Department of English Language and LiteratureBu çalışma Charlotte Brontë'nin Shirley (1849), Charles Dickens'ın Zor Zamanlar (1854) ve Elizabeth Gaskell'ın Kuzey ve Güney (1854-5) romanlarını ele alarak, sanayileşme sürecinde gelişen sosyal, politik ve ekonomik sorunları eğitim, fakirlik, fabrikalardaki çalışma koşulları, kadının toplumdaki statüsü ve çocuk istismarı bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Sanayi Devrimi 1760-1840 yılları arasında el üretiminden makine üretimine geçiş sürecidir. Sanayileşme özellikle İngiltere'de pamuk ve dokumacılık alanında gelişmeye başlamıştır. James Watt'ın Buhar Makinesini icadı zamanla makineleşmeye neden olmuş ve ulaşımın tren yoluyla yapılmasını sağlamıştır. Bu süreçte işin çoğu çok az bir ücretle günün yarısından fazlasını zor şartlar altında çalışmakla geçiren kadınlar ve çocuklar tarafından yapılmıştır. Sanayileşme sürecinde, ülke küçük atölyelerde az üretimden büyük fabrikalarda toplu üretime geçmiştir. Bu süreçte yaşanan gelişmeler, Charlotte Brontë'nin Shirley, Charles Dickens'ın Zor Zamanlar ve Elizabeth Gaskell'ın Kuzey ve Güney adlı 'sanayi romanları' ele alınarak bu çalışmada incelenmiştir. Çalışmaya konu olan romanlarda fabrikadaki çalışma koşulları, işçilerin yaşadğı sorunlar, ataerkil toplum tarafından ezilen kadının durumu ve genel olarak 'İngiltere'nin durumu' araştırılmıştır. Bu çalışma bir giriş, üç ana bölüm ve bir de sonuç bölümünden oluşmaktadır. 1. Bölümde, Charlotte Brontë'nin Shirley (1849) romanı 1811-15 tarihlerinde İngiltere'de yaşanan işsizliğe karşı makine kıran işçilerin ayaklanması olan Luddite Ayaklanmaları'nın analiziyle Karl Marx ve Friedrich Engels'in düşünceleri paralelinde incelenmiştir. 2. Bölümde, Charles Dickens'ın Zor Zamamlar (1854) romanı incelenmiştir. Toplumdaki bölünmenin ve kargaşanın 'Faydacılık felsefesini' benimseyen eğitim sisteminin sonucunda ve sanayileşme süreciyle, sanayileşmiş şehirlerde yaşayan insanların duygusuz, makineleşmiş insanlar olarak değerlendirilmiş olmaları ve fabrikatör orta sınıfla işçi sınıfının birbirinin sorunlarına kulak vermemesi, sorunlara her iki kesimin de duyarsız kalması gösterilmiştir. 3. Bölümde Elizabeth Gaskell'ın Kuzey ve Güney (1854-5) romanı incelenmiş ve yazarın İngiltere'nin sanayileşmiş Kuzeyi ile kırsal Güneyi, bu yörenin insanlarını kıyaslayarak ve yine fabrika sorunlarını, işçi örgütlenmesini ve ayaklanmasını aktarmış, bu soruna çözüm olarak da işçi sınıf ile orta sınıfın daha fazla diyalog kurması gerektiğini göstermiştir. Sonuç bölümünde, tüm bu romanlarda, sanayileşmenin toplumu ciddi şekilde sarstığı, orta sınıf ve işçi sınıf olarak kutuplara ayırdığı ve bu iki grup arasındaki farkın iletişimsizliğin bir sonucu olarak daha da arttığı aktarılmıştır. Üç romancı da tarihte yaşanan kanlı işçi isyan ve grevlerinden dolayı olacak ki karmaşık hissiyatlar içinde görünüyorlar. North and South ve Shirley romanlarında iki grup arasında bir uzlaşma olmasıyla toplumdaki huzursuzluğun kısmen çözüme ulaştığı, ancak Dickens'ın Hard Times romanında bu uzlaşmanın yakalanamamış olması göz önüne alınarak, Dickens'ın diğer iki yazara nispeten zengin kesim için daha karamsar bir tablo çizdiği gösterilmiştir. Zor Zamanlar romanında fabrikatör Josiah Bounderby'nin ölmesi, Thomas Gradgrind'ın ve çocuklarının mutsuz sonları u karamsar tabloyu çizerken, sanayi kenti insanı ile sirk insanlarının birbirlerini anlaması yine gelecek için umut verici bir tablodur. Anahtar Sözcükler: 1. Sanayi Devrimi 2. Faydacılık 3. Sanayi Romanı 4. İşçi Sınıfı 5. Orta SınıfDoctoral Thesis Shakespeare'in Trajedilerinde Rekabet Durumuna Sebep Olan Doğa Durumu ve Mimetik Arzu: Titus Andronicus, Macbeth ve King Lear(2019) Balkaya, Mehmet Akif; Canlı, Sifat Gülsen; Department of English Language and LiteratureBu tezin amacı William Shakespeare'in Titus Andronicus (1594), Macbeth (1606), ve King Lear (1608) isimli trajedilerini rekabet durumu örnekleri olarak incelemektir. Çalışma, rekabet durumunun, Thomas Hobbes'un doğa durumu teorisi ile René Girard'ın mimetik arzu teorisinin arasındaki ilişkiyle açığa çıktığını iddia eder. Bu amaçla, doğa durumu, mimetik arzu ve rekabet durumu bunların kökenleri, tanımları, türleri ve özellikleriyle birlikte çalışılır. Doğa durumu, bu durumdaki kişi doğuştan eşitliğe inandığından dolayı, kişinin bencil ve kendini koruyan durumda olmasına işaret eder. Bu durumda, kişi diğerleriyle savaşım halindedir çünkü herkesi güven altında tutacak bir otorite ya yoktur ya da bu otorite zayıftır. Öte yandan, bir otoritenin egemenliği altında, medeni bir toplumda dahi, kişisel kazanımları için gizlice çıkarcı planlar yapan bireyler olabilir. Böyle bir otorite, herhangi bir iç kargaşa ve başkaldırıyı önlemek için medeni hukukla düzen sağlar. Ancak buna rağmen, medeni hukuka aykırı davranan, doğa durumu ve mimetik arzu ile ilişkili olan rekabet durumundan dolayı bir çatışma durumu ortaya çıkabilir. Bu durum salgın bir hastalık gibi etrafa yayılabilir. Hobbes'a göre çatışma durumunu ortaya çıkaran sebepler çekişme, (kendine) güvensizlik ve şan, şereftir. Bu kavramlar mimetik arzu ile paralellik göstermektedir. Mimetik arzu, kişinin bir nesneye karşı bir model yani dolayımlayıcı vasıtasıyla dolayımlanmış olan arzusudur. Bir dolayımlayıcıyı taklit etmek rekabeti öne çıkarır, çünkü arzulanan nesne çekişmeye sebep olur. Bu sebepten, mimetik arzu üçgen bir yapıya sahiptir: model alınan dolayımlayıcı, arzulayan kişi ve arzulanan nesne. Çalışma doğa durumu ve mimetik arzunun özelliklerini ve bunların ilişkisinin rekabet durumuna sebep olduğu sonucuna varacaktır. Bu ilişki ile Shakespeare'in seçilen üç trajedisi incelenecektir.