Birlik, Gültekin Kamil
Loading...
Name Variants
G. K. Birlik
Birlik,G.K.
B.,Gültekin Kamil
Gultekin Kamil, Birlik
G.,Birlik
B., Gültekin Kamil
Birlik, Gültekin Kamil
Birlik, Gultekin Kamil
Birlik G.
Birlik,Gultekin Kamil
B., Gultekin Kamil
B.,Gultekin Kamil
Gültekin Kamil, Birlik
G.K.Birlik
Gültekin Kamil Birlik
G., Birlik
Gültekin K. BİRLİK
Birlik, Gültekin K.
Birlik, Gültekin K.
Gültekin, B
Birlik,G.K.
B.,Gültekin Kamil
Gultekin Kamil, Birlik
G.,Birlik
B., Gültekin Kamil
Birlik, Gültekin Kamil
Birlik, Gultekin Kamil
Birlik G.
Birlik,Gultekin Kamil
B., Gultekin Kamil
B.,Gultekin Kamil
Gültekin Kamil, Birlik
G.K.Birlik
Gültekin Kamil Birlik
G., Birlik
Gültekin K. BİRLİK
Birlik, Gültekin K.
Birlik, Gültekin K.
Gültekin, B
Job Title
Doçent Doktor
Email Address
gultekin.birlik@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
10
Articles
9
Citation Count
3
Supervised Theses
0
10 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 10
Conference Object Citation Count: 3Our experience in cardiac transplantation in Baskent University(Elsevier Science inc, 2006) Sezgin, A; Gültekin, B; Özkan, S; Akay, T; Uguz, E; Tokalak, I; Aslamaci, S; Department of Social Sciences for University wide CoursesRecently cardiac transplantation has an important place in treatment of end-stage cardiac failure. In Turkey between 2003 and 2005 at 10 centers 64 cardiac transplantations were performed including five at our facility. Herein we have presented our results. All patients were men of mean age 34.2 +/- 10.7 (17 to 44) years. Upon preoperative echocardiography their mean ejection fraction was 18% +/- 3.27% (17% to 23%). Pulmonary vascular resistance was 4.47 wood unit in one patient and in one case, there was Rh incompatibility between donor and recipient. We used HTK solution for protection of donor hearts. Mean ischemia time was 251.2 +/- 62.7 minutes (155 to 314). Mean aortic clamping time was 84 +/- 4.7 minutes (80 to 90). In all patients we performed a biatrial anastomosis technique. Hemofiltration was used to prevent hemodilution during operation. In the postoperative period four patients had acute renal dysfunction; one, a minor cerebrovascular accident; two, reoperated because of bleeding; one, cholestasis; one, temporary atrio-ventricular block; and one, mediastinitis. Mean follow-up time was 15.6 +/- 19.7 months (2 to 50). Neither early nor late mortality has occurred. All patients are in New York Heart Association class I. In all cases we used triple immunosuppressive therapy. In the follow-up period the mean number of cardiac biopsies per patient was 4.2 +/- 3.03 (2 to 8). Two cases had cardiac catheterization. As a complication of cardiac biopsy, pericardial tamponade developed in one patient; in another one we observed a right ventricular aneursym after cardiac biopsy. Cardiac transplantation was performed with low mortality and morbidity rates in end-stage cardiac failure patients with longer life expectancy and higher life quality. Unfortunately in our country, because of difficulties to find donor hearts, cardiac transplantations were small in number. For better results, we need a larger series.Article Citation Count: 0MAHMUT CELÂL (BAYAR) BEY’İN “GALİP HOCA” KİMLİĞİYLE MİLLİ MÜCADELEDEKİ FAALİYETLERİ(2018) Birlik, Gültekin Kamil; Department of Social Sciences for University wide CoursesMahmut Celâl Bey, Yunanistan’ın İzmir’i işgaline karşı koymak amacıyla, İzmirMüdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyetinin kurulmasında önemli bir görev üstlendi. Ancakhem Cemiyetin işgale karşı mücadele edemeyeceğini anlamasının, hem de tutuklanacağınıhaber almasının etkisiyle, İzmir’den ayrıldı. İttihat ve Terakki Fırkasının eski İzmir Katib-iMesulü olan Mahmut Celâl Bey, İttihatçılığa karşı gelişen düşmanlıktan etkilenmedenmücadelesini sürdürebilmek için, “Galip Hoca” adıyla Milli Mücadele içinde yer aldı.İlk olarak, Gökçen Efe ile birlikte, Yunanistan’ın işgaline karşı silahlı mücadeleyebaşladı. Daha sonra Demirci Mehmet Efe’nin güvenini sağlayarak onun müşaviri oldu.Hoca kimliğiyle bölgeyi dolaşarak Milli Mücadeleye halkın desteğini sağlamaya çalıştı,efeler arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesinde önemli bir rol oynadı. Bu şekilde Aydınyöresinde Milli Mücadelenin güçlenmesine katkı sağladı.Jandarma Umum (Genel) Komutanı Ali Kemal Paşa’nın bölgeye yaptığı ziyaretinetkisiyle, Demirci Mehmet Efe İstanbul Hükümetine bağlanırken, Aydın Kuvayı Milliyeside etkinliğini büyük ölçüde kaybetti. Pek çok İttihatçı tutuklanırken, gerçek kimliğianlaşılan Galip Hoca’nın Demirci Mehmet Efe ile ilişkisi bozuldu. Artık birlikte çalışmaimkânının kalmadığını değerlendiren Galip Hoca, kendisine teklif edilen Akhisar Milli AlayKomutanlığı görevini kabul ederek, Aydın’dan ayrıldı. Yeni göreviyle birlikte, Galip Hocaadını almayı gerekli kılan koşullar ortadan kalktığı için, Mahmut Celâl Bey, gerçek kimliğiyleMilli Mücadeleye devam etti.Article Citation Count: 0İSTANBUL HÜKÜMETLERİNİN BURSA’DA MİLLİ MÜCADELE’Yİ ÖNLEME GİRİŞİMLERİ(2020) Birlik, Gültekin K.; Department of Social Sciences for University wide CoursesHem İstanbul’a yakın olması hem de çok sayıda Padişah taraftarının bulunması nedeniyle, başlangıçta Bursalılar İstanbul hükümetlerinin etkisi altında kalmış, Milli Mücadele’ye ise mesafeli olmuştu. Albay Bekir Sami (Günsav) Bey’in Haziran 1919’da Bursa’ya gelişiyle birlikte, bir yandan İstanbul hükümetinin etkisi sınırlandırılırken, diğer yandan Milli Mücadele yönünde çalışmalar başlatıldı. İstanbul hükümeti bölgedeki Milli Mücadele’yi ortadan kaldırmak için, Şubat 1920’de İkinci Anzavur İsyanı’nı başlattı. Bu isyanda İngilizler de etkili oldu. İstanbul hükümeti uyguladığı etkin propagandayla Bigalı ve Gönenlilerin çoğunluğunun isyana katılmasını sağladığı gibi, isyanı bastırmak için toplanan birliklerde firarlara da neden oldu. Anzavur Biga, Gönen ve Bandırma’yı ele geçirdikten sonra Bursa’ya ilerlerken, Milli Mücadele liderlerinin öldürülmesi gerektiğini açıklayan İstanbul fetvası 10 Nisan 1920’de yayınlandı. Anadolu’da karşı fetva yayınlansa da, fetva özellikle erleri etkiledi ve silahlarını isyancılara bırakarak, dağılmalarına neden oldu. Ancak, Bursa’da alınan tedbirlerle, Anzavur İsyanı bastırılarak İstanbul hükümetinin tehdidi ortadan kaldırıldı ve Bursa’nın Milli Mücadele safında kalması sağlandı.Article Citation Count: 1CUMHURBAŞKANI İSMET İNÖNÜ’NÜN TRABZON ZİYARETLERİ(2018) Birlik, Gültekin K.; Department of Social Sciences for University wide Coursesİsmet İnönü cumhurbaşkanlığı döneminde Trabzon’a üç kez ziyarette bulunmuştur.İsmet İnönü’nün 1943 ve 1946’da yaptığı ziyaretlerdeki karşılanışı ve Trabzonlularınziyaretlerden dolayı hissettikleri, yerel ve ulusal basında oldukça abartılı ifadelerleanlatılmıştır. Yine ilk iki ziyaretinde İsmet İnönü için “Milli Şef”, “Başbuğ” gibi hitaplarkullanan basın, İsmet İnönü’nün vasıflarını, Milli Mücadele ve Lozan’daki başarıları ileİkinci Dünya Savaşı’na Türkiye’yi sokmaması olarak göstermiştir. İlk iki ziyaretinde İsmetİnönü’den Trabzonluların beklentileri, liman ve demiryolu olarak dile getirilmiştir. İsmetİnönü de bu beklentileri karşılayacak şekilde açıklamalarda bulunmuş, ikinci ziyaretindensonra Trabzon limanının temeli atılmıştır.İsmet İnönü’nün 1947’deki son ziyareti yerel basında, eski ziyaretlerine oranla çokaz yer bulmuş, Trabzonluların ziyaret nedeniyle hissettikleri artık eski abartılı ifadelerleaçıklanmamış ve kendisine “Milli Şef” yerine “Cumhurbaşkanı” olarak hitap edilmiştir.Bu ziyaret sırasında Trabzonlular tarafından, İsmet İnönü’den herhangi bir beklenti dedile getirilmemiştir. İsmet İnönü üç ziyaretinde de, Trabzon’da Atatürk’e hediye edilen vedaha sonra Atatürk için müze haline getirilen “Atatürk Köşkü’nde” kalmıştı. Bu köşk ilk ikiziyaretinde İsmet İnönü’nün “köşkü” olarak görülürken, 1947’deki son ziyaretinde tekrar“Atatürk’ün köşkü” olarak anılmaya başlanmıştır.İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı olarak Trabzon’a ilk kez geldiği gün olan 28 Eylülgününde, “dönüm yılı” adıyla kutlamalar yapılmasına karar verilmişti. Ancak bu kutlamalarsadece 1944 ve 1945 yıllarında gerçekleşmiş, daha sonraki yıllarda herhangi bir kutlamayapılmamıştır. Gerek bu kutlamaların sonlanması, gerekse 1947 yılındaki ziyarette görülendeğişiklikler, çok partili hayata geçiş sonrasında yaşanmıştır.Article Citation Count: 0MONTREUX BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ'NİN BİRİNCİ YILINDAKİ İHLALİNE TÜRKİYE'NİN YAKLAŞIMI(2022) Birlik, Gültekin K.; Department of Social Sciences for University wide CoursesRevizyonist ve anti-revizyonist devletlerin İspanya İç Savaşı üzerinden karşılıklı olarak yürüttükleri mücadele sonucu, Ağustos 1937'de biri Türk karasularında olmak üzere iki Cumhuriyetçi İspanyol gemisi Bozcaada önünde denizaltılarca batırılmış ve Marmara Denizi'nde yabancı denizaltı tespit edilmiştir. 24 Ağustos 1937'deki Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle, Çanakkale Boğazı dışında herhangi bir tedbir alınmazken, bir yıl önce imzalanmış olan Montreux Boğazlar Sözleşmesi'ni ihlal eden Marmara Denizi'ndeki yabancı denizaltının teslim olması istenmiş, karşı koyması halinde imhası için emir verilmiştir. Marmara Denizi'nde yabancı denizaltının tekrar tespiti sonrasında, 9 Eylül 1937'deki Kararnameyle, izinsiz olarak Marmara Denizi'ne girecek yabancı denizaltıların teslim tekline karşı çıkmaları halinde imha edilmeleri gerektiği kararı tekrar alınmıştır. İç savaştan kaynaklanan deniz haydutluğu eylemlerinin Akdeniz'de yoğun olarak yaşanması sonucunda, 14 ve 17 Eylül 1937 tarihlerinde deniz haydutluğuna karşı, Türkiye'nin de katıldığı Akdeniz Anlaşmaları imzalanmıştır. Türkiye hem Akdeniz Anlaşmalarını yerine getirmek hem de Montreux Boğazlar Sözleşmesi ihlallerini önlemek için meçhul denizaltılara karşı 30 Eylül 1937'de birtakım tedbirler almıştır. Türkiye Akdeniz Anlaşmaları gereğince bütün karasularında deniz haydutluğuna karşı tedbir alması gerekirken, mevcut deniz gücünü dikkate alarak, 30 Eylül 1937'de Bakanlar Kurulunca kabul edilen ilk talimatname ile sadece Çanakkale Boğazı çıkışında tedbir almıştır. İkinci talimatname ile de Marmara Denizi'nde ve Boğazlarda deniz ulaşımının emniyeti için tedbirler almıştır. Marmara Denizi'ne yabancı denizaltının girmesinin ve İki Cumhuriyetçi İspanyol gemisinin Bozcaada önünde batırılmasının nedeni, Sovyetler Birliği'nin Cumhuriyetçi İspanyollara yardımını engellemekti. 1937'de artan deniz haydutluğu nedeniyle, Sovyetler Birliği Akdeniz yolunu kullanmaktan vazgeçmiş ve yardımını Fransa üzerinden göndermek zorunda kalmıştır. Gerek bu durum, gerekse Türkiye'nin aldığı tedbirler, Çanakkale Boğazı çıkışında deniz haydutluğunun sona ermesini ve Marmara Denizi'nde meçhul denizaltı faaliyetlerinin son bulmasını sağlamıştır.Article Citation Count: 0The Occupation of Bursa by the Greek Army during the National Struggle Period;(Hacettepe University, 2023) Birlik,G.K.; Department of Social Sciences for University wide CoursesOne of the aims of the official invasion of Istanbul on 16 March 1920 was to keep the national liberation forces away. Despite this, the national liberation forces attacked the British in Beykoz, Istanbul on 4 July 1920. Considering this Beykoz attack as a major threat, and in order to keep Istanbul and the Straits under control, the British decided on 4 July 1920 that Bursa should be invaded by the Greek forces and to make the invasion easier, Mudanya and Gemlik should be invaded by the British. The aim of the invasion of Bursa was to keep Istanbul and the Straits under control. However, with the propaganda made by the Istanbul government, it was shown to be geared towards the “solution of the public disorder” generated by the national liberation forces. Against the Greek operation that started on 22 June 1920, it was decided that defense should be set up first in the west of Bursa. However, the efficient propaganda against the National War of Independence made by the Istanbul government caused widespread desertions among the soldiers of 56. Division which was supposed to defend Bursa. To the paralysis of the units' operations was added the possibility of blockage of the ways to withdraw due to the invasion of Gemlik and Mudanya by the British, and the defense set up in the west of Bursa ended in failure. To be able to stop the movement of the Greek troops towards Eskişehir, it was necessary to evacuate Bursa and after the evacuation, a local committee was elected to take over the administration of Bursa. As a result of the propaganda, the committee saw the “the problem of public disorder” as the reason for the invasion of Bursa and guaranteeing the reestablishment of the public order, it wanted to take steps in the direction of preventing the invasion. Mustafa Kemal Pasha stopped this committee’s attempts to communicate with the British through the French, as he considered these attempts as accepting the hegemony of the British. Bursa, which was under the influence of the Istanbul government as it was too close to Istanbul, could not be defended due to the dissolution of the units as a result of desertions, and was invaded by the Greek forces on 8 July 1920. © 2023, Hacettepe University. All rights reserved.Article Citation Count: 1Akdeniz Anlaşmaları ve Türkiye’deki\rUygulamaları(2021) Birlik, Gültekin K.; Department of Social Sciences for University wide Coursesİkinci Dünya Savaşı öncesinde yaşanan İspanya İç Savaşı’nda, revizyonist\rve anti-revizyonist blokların birbirleriyle olan mücadelesi nedeniyle\rAkdeniz’de deniz haydutluğu olayları yaşanmıştır. Ağustos 1937’de\rÇanakkale Boğazı önünde, Sovyetler Birliği’nden İspanya’daki\rCumhuriyetçilere yardım getiren iki geminin batırılmasıyla Türkiye de deniz\rhaydutluğundan etkilenmiştir. Deniz haydutluğuna karşı, Eylül 1937’de\ryapılan Nyon ve Cenevre Anlaşmalarına Türkiye de katılmış, “Akdeniz\rAnlaşmaları” kapsamında İngiliz savaş gemilerine iki liman tahsis etmiştir.\rAkdeniz Anlaşmaları gereğince, bütün karasularında denizaltı, gemi ve\ruçakların deniz haydutluğuna karşı tedbir alması gerekirken, Türkiye sadece\rÇanakkale Boğazı ile Gökçeada ve Bozcaada’nın karasularında denizaltılara\rkarşı tedbir almıştır. Türkiye’nin bu şekilde tedbir almasında deniz gücünün\rkapasitesi belirleyici olmakla birlikte, İtalya ile bir çatışma ortamı yaratmak\ristememesi de etkili olmuştur.\rAnlaşmalardan sonra deniz haydutluğu olayları Batı Akdeniz’de engellenemezken, Çanakkale Boğazı önünde ve Ege Denizi’nde bir daha\ryaşanmamıştır. Bunun nedeni, Anlaşmalarla alınan tedbirler değil, Sovyetler\rBirliği’nin İspanya’daki Cumhuriyetçilere yaptığı yardımı Boğazlar yerine,\rFransa üzerinden göndermeye başlamış olmasındandır. Türkiye, 1938\rsonunda İngiltere ile birlikte Anlaşmalardan çekilmek istemiş; ancak İngiltere\rBatı Akdeniz’de devam eden deniz haydutluğu nedeniyle bunu uygun\rgörmemiştir. Çekoslovakya ve Arnavutluk işgallerinin hemen sonrasında ise,\rTürkiye bütün imzacı devletlerden önce davranarak, 8 Nisan 1939’da\rAkdeniz Anlaşmalarından çekilmiştir. Türkiye, İkinci Dünya Savaşının\rhemen öncesinde, “ihtiyatlı ve acele” bir politika izleyerek, Akdeniz\rAnlaşmalarından kaynaklanabilecek çatışma ortamlarından sakınmak\ristemiştir.Article Citation Count: 0The Mediterranean Agreements and their Implementation in Turkey;(Hacettepe University, 2021) Birlik,G.K.; Department of Social Sciences for University wide CoursesIn the Spanish Civil War, before the breakout of World War II, Turkey became a part of the Mediterranean Agreements against the marine piracy in the Mediterranean that appeared due to the conflict between the revisionist and the anti-revisionist blocks. In August of 1937, Turkey was affected by marine piracy when two ships, which were taking provisions from the Soviet Union to the Republicans in Spain, were sunk in front of the Dardanelles. Turkey took part in the Mediterranean Nyon and Geneva Agreements against marine piracy in September 1937 and allocated two ports to British ships within the frame of these Treaties. While it was necessary for Turkey to take measures against the piracy targeted at submarines, ships and planes in all its territorial waters within the frame of these Mediterranean Agreements, it took measures only in the territorial waters of the Dardanelles, Gokceada and Bozcaada. While the capacity of the naval power was decisive in Turkey's taking such measures, its unwillingness to create an atmosphere of conflict with Italy was also effective. While the marine piracy could not be prevented in the Western Mediterranean, there was no marine piracy in the Dardanelles and the Aegean Sea. The reason for this is not the measures taken within the framework of the Agreements but the fact that the Soviet Union sent its assistance through France instead of the Mediterranean way. At the end of 1938, along with Britain, Turkey sought to withdraw from the Treaties, however, Britain did not approve of this due to the on going marine piracy in the Western Mediterrenean. Immediately after the invasions of Czechoslovakia and Albania, Turkey withdrew from the Mediterranean Agreements, on April 8, 1939, before all the other countries. Just before the World War II, with “cautious and quick” policies, Turkey sought to escape any confrontation that might originate from the Mediterranean Agreements. © 2021, Hacettepe University. All rights reserved.Article Citation Count: 0Atatürk Dönemi Dış Politikasında Barış İlkesinin Uygulanmasına Bir Örnek: İspanya İç Savaşı(2022) Birlik, Gültekin K.; Department of Social Sciences for University wide CoursesAvrupa’daki pek çok devlet İspanya iç savaşına taraf olmuşken, Türkiye iç savaşa “karışmama” politikasını benimsemiştir. Türkiye bu kapsamda, iç savaştaki taraflara silah satışını ve Türk vatandaşlarının iç savaşa katılmasını yasaklamıştır. Türkiye iç savaştan, iç ve dış politika alanlarında olumsuz şekilde etkilenmesine karşın, benimsemiş olduğu “Yurtta Barış, Dünyada Barış” prensibinin gereği olarak, iç savaşın “barış” yoluyla çözümlenmesi yönünde çaba göstermiştir. İç savaş Cumhuriyetçilerin aleyhine gelişmesine rağmen, Türkiye iç savaş boyunca resmi olarak, seçilmiş olan Cumhuriyetçi hükümeti tanımıştır. Türkiye ancak iç savaş sona erdikten ve dünya tarafından tanındıktan sonra, Milliyetçi hükümeti tanımış ve karşılıklı olarak diplomatik temsilci değiştirmiştir. Türkiye, barış prensibinin bir gereği olarak, İspanya iç savaşının “insani yönüyle” yakından ilgilenmiştir. İç savaşın en büyük insani sorunu olan mülteciler konusunda, Madrid’de Türkiye’ye sığınan Milliyetçi İspanyol mülteciler sorununu, “siyasi geleneğine uygun olarak” çözmeye karar vermiş ve 1937 yılında mültecilerin İspanya’dan Türkiye’ye getirilmesi için girişimde bulunmuştur. 1938 yılında Madrid’de Türkiye’ye sığınan Milliyetçi İspanyol mültecilere Cumhuriyetçi hükümetin bu kez müdahalede bulunması üzerine tepkiler göstermiştir. Türkiye resmi olarak seçilmiş olan Cumhuriyetçi hükümeti tanımakla birlikte, iç savaş boyunca, ihtiyacı olduğunda hem Milliyetçilere, hem de Cumhuriyetçilere “insani yardımda” bulunmuştur. Türk basını her iki tarafı destekleyen yayınlar yapsa da, esas itibarıyla, Türkiye’nin barış prensibine paralel olarak, İspanya’nın iç işlerine müdahale edilmemesini, çözümün İspanyollara bırakılmasını ve sorunun barış yoluyla çözümlenmesini savunmuştur.Article Citation Count: 0Millî Mücadele Dönemi’nde Yunan Ordusu’nun Bursa'yı İşgali(2023) Birlik, Gültekin K.; Department of Social Sciences for University wide Coursesİstanbul’un 16 Mart 1920’deki resmî işgalinin amaçlarından biri de, millî kuvvetleri İstanbul’dan uzak tutmak olmuştur. Bununla birlikte, millî kuvvetler 4 Temmuz’da İstanbul Beykoz’da İngilizlere karşı saldırı gerçekleştirmiştir. Beykoz saldırısını büyük bir tehdit olarak algılayan İngilizler, İstanbul’u ve Boğazları denetim altında tutabilmek için Bursa’nın Yunan kuvvetlerince işgaline, işgali kolaylaştırmak için de Mudanya ve Gemlik’in İngiliz kuvvetlerince işgal edilmesine 4 Temmuz 1920’de karar vermiştir. Bursa’nın işgaliyle, İstanbul’un ve Boğazların kontrol altında tutulması amaçlanmıştır. Ancak, İstanbul hükûmetinin propagandasıyla işgalin amacı, millî kuvvetlerden kaynaklandığı iddia edilen “asayiş sorununu çözmek” olarak gösterilmiştir. 22 Haziran 1920’de başlayan Yunan ileri harekâtına karşı, ilk kez olarak Bursa’nın batısında savunma yapılmasına karar verilmiştir. Fakat İstanbul hükûmetinin Millî Mücadele aleyhinde yaptığı etkili propaganda, Bursa’yı savunacak olan 56’ncı Tümenin askerleri arasında yaygın olarak firarların yaşanmasına sebep olmuştur. Firarlar nedeniyle birliklerin etkinliklerinin ortadan kalkmasına, Mudanya ve Gemlik’in İngiliz kuvvetlerince işgal edilmesiyle geri çekilme yollarının kesilmesi ihtimali de eklenince, Bursa’nın batısında yapılmaya çalışılan savunma başarılı olamamıştır. Yunan kuvvetlerinin Eskişehir yönündeki harekâtına engel olabilmek için, Bursa’nın tahliye edilmesi zorunluluğu ortaya çıkmış, tahliye sonrasında Bursa’nın yönetimini devralmak üzere mahalli bir heyetin seçimi yapılmıştır. Heyet, yapılan propaganda sonucu Bursa’nın işgal nedenini, “asayiş sorunu” olarak görmüş ve asayişin sağlanacağı garantisini vererek, işgali önlemek için girişimde bulunmak istemiştir. Fransızları aracı ederek İngilizlerle görüşmek amacında olan heyetin bu girişimini Mustafa Kemal Paşa, Fransızlar aracılığıyla İngilizlerin himayesine girmek olarak görmüş ve engellemiştir. Yakınlığı sebebiyle zaten İstanbul hükûmetinin etkisi altında bulunan Bursa, yapılan propagandanın etkisiyle, askerî birliklerin firarlarla dağılması sonucunda savunulamamış ve Yunan kuvvetleri tarafından 8 Temmuz 1920’de işgal edilmiştir.