Kızılot, Şükrü

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Kızılot, Şükrü
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

1

Articles

0

Citation Count

0

Supervised Theses

1

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 1 of 1
  • Master Thesis
    Tahvil, bono ve borsa kazançlarının vergilendirilmesi
    (2008) Kızılot, Şükrü; Kızılot, Şükrü; Department of Economics
    Bir ülkede sürdürülebilir bir büyümenin sağlanması ve ekonomik kalkınma sürecinin hızlandırılabilmesi için yeterli sermaye birikimi ve etkin bir sermaye piyasasının varlığı son derece önemlidir.Etkin bir sermaye piyasası, bireylerin ve kurumların birikimlerinin büyük yatırımlara dönüşmesinde oldukça önemli bir rol oynar. Bireysel ve kurumsal yatırımcılar açısından bakıldığında ise yatırım tercihlerini belirlemede iki önemli faktör bulunmaktadır. Bunlar risk ve getiridir. Özellikle küçük yatırımcılar, mümkün olduğunca riski düşük yatırım araçları içerisinde, en yüksek getiriyi sağlayanları tercih etmektedirler.Tasarrufların, sermaye piyasası aracılığıyla reel sektöre transfer edilebilmesi için risklerin asgariye indirildiği, getirinin de diğer yatırım araçlarına kıyasla daha yüksek olabildiği bir yatırım ortamının hazırlanması gerekmektedir.2001 yılında yaşanan ekonomik krizde, sermaye piyasası kurumlarının ve diğer finansal kuruluşların etkin bir şekilde denetlenme ihtiyacı açıkça görülmüştür. 2001 krizinin ardından, SPK ve BDDK gibi denetleyici ve düzenleyici kurumların etkin denetimleri, finansal kuruluşların daha sağlam bir mali yapıya kavuşmasını ve bunun neticesinde yatırımcıların bu kurumlara olan güvenini artırmıştır.Diğer taraftan, kayıtdışı ekonomi, küresel mali kriz ve benzeri nedenlerden dolayı sermaye piyasasındaki risklerin asgariye indirildiği de söylenemez.Bunun yanında, sermaye piyasasından fon temin etmede en çok bilinen araçlardan tahvil, bono ve hisse senetlerinin getirileri incelendiğinde, sınırlı bir hisse senedi piyasasında zaman zaman yüksek getirilerin elde edilmesi mümkünse de özel sektörün tahvil ve bono ihraçlarının hemen hemen yok denecek düzeyde olduğu görülmektedir. Bunun nedenlerinin arasında özellikle 1990 sonrasında kamu açıklarının Devlet İç Borçlanma Senetleri ihraç etmek suretiyle finanse edilmesinin ve devletin, kendi borçlanmasını daha düşük maliyetle ve daha kolay bir şekilde yapabilmesi için bu araçlardan elde edilen gelirlere çok önemli vergi avantajları sağladığı söylenebilir.Bu durum, vergilerin, bireylerin yatırım tercihlerini belirlemede oldukça önemli bir yere sahip olduğunu ortaya koymaktadır.Sonuçta, özel sektör, fon temini için banka kredilerini ve uluslar arası piyasalardan döviz bazında borçlanmayı tercih etmekte ve bu borçlanma yoluyla büyük oranlarda faiz ve kur riskini üstlenmektedir. Özel sektörün bu tercihine karşın, Türkiye'de yerleşik olanlar ise birikimlerini çoğunlukla mevduat ve döviz tevdiat hesaplarında değerlendirmektedirler.Oysa kamu finansmanından ziyade özel sektörün daha kolay ve daha düşük maliyetle borçlanabildiği bir maliye politikasının uygulanması, ülke kalkınmasında daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.Bu nedenle, tahvil, bono ve borsa kazançlarının vergilendirilmesinde, diğer yatırım araçlarından daha farklı (düşük oranlı) bir vergileme rejimi uygulanmalıdır. Ayrıca hisse senetlerinin vergilendirilmesinde, son yıllarda bazı Latin ülkelerinde uygulanmakta olan Otomatik İşlem Vergisi benzeri bir sisteme dönülmelidir. Böylelikle sözü edilen yatırım araçlarından vergi alınmaya devam edilirken, yatırım ve istihdamın artırılması da teşvik edilmiş olacaktır.