Ulus, Gökçe

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Ulus, Gokce
Ulus, Gökçe
U.,Gokce
Gökçe, Ulus
U.,Gökçe
Gökçe Ulus
U., Gökçe
Ulus,Gokce
U., Gokce
G.,Ulus
G., Ulus
Ulus,G.
Gokce, Ulus
Job Title
Öğretim Üyesi
Email Address
gokce.ulus@atilim.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

3

Articles

3

Citation Count

2

Supervised Theses

0

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 3 of 3
  • Article
    Citation Count: 2
    ERGENEKON DESTANI’NDAN TOPLUMSAL BİLİNÇDIŞINA YANSIYAN ANNE, ATEŞ VE HAYVAN İMGELERİ
    (Geleneksel Yayincilik Ltd Stl, 2023) Ulus, Gökçe; Department of Social Sciences for University wide Courses
    İlk insanın doğada kendine yer edinebilmesi, nereden geldiği ve nereye ait olduğu bilgisine erişme ça- bası; varoluşsal gereklilik olarak anlama, anlatma ihtiyacıyla birleşir. Bu ihtiyaç doğrultusunda ilk hayaller imgelere ve söze dönüşür. İmgeler, insanın kendini tanımlamasında araç olur. Milleti fark etmeksizin bireyle- rin sorduğu “Ben kimim?” sorusuna verilen ilk cevaplar mitlerdir. Toplumsal değerlerin aktarıcısı olan mitler üzerinden, imgelerin ışığında toplumsal kimlik okumaları yapılabilir. İmge ait olduğu toplumu; değerleri, sanatı, folkloruyla kavranılır kılar. Bu gücüyle folklorik imgelem, Jung’un sınırlarını netleştirdiği ortak bi- linçdışına büyük bir kapı açılmasını sağlar. Toplumsal bilinçdışında Jung’un arketipleri ilk örnekleri oluşturur. İmgeler üzerinden arketiplerin değerlere yansıması okunabilir. Türk halk bilimi bu konuda çok büyük bir hazineye sahiptir. Mevcut metinler Türk tarihini, Türk kimliğini çok yönlü bir biçimde ortaya koyar. Ana metni günümüze ulaşamasa da Ergenekon Destanı Türkler için kültürel bir mirastır. Milletin hayatta kalması için savaşması, bireyin hayatta kalması için beslenmesi gereği karşısında, coğrafya temelli bu metindeki imgeler üzerinden psikanalitik bir okuma denemesi yapılmaktadır. Orhan Ural’ın “Ergenekon Destanı” özet metni diğer özet metinlerle karşılaştırılmış ve bu çalışmaya referans alınmıştır. Ergenekon Destanı ifadesiyle kastedilen metin bu olacaktır. Bu anlatıda Türklerin yeniden doğuşu, tarih sahnesinde tekrar yer almaları imgesel olarak anlatılır. Geçmişten günümüze farklı özet metinlerle ulaşan Ergenekon Destanı’ndaki imgeleri tespit etmek kültürümüze dair okumaları derinleştirecektir. Anne arketipinin imgeye dönmesinin aslında Türklere ait bazı millî değerlerin yansıması olduğu fark edilmiştir. Ergenekon Destanı Göktürklerin güç kaybı ve düzen değiştirmesi gibi olumsuzluklarla başlar. Sonrasında mücadele, doğa karşısında konumlanma, ateş ve hayvan imgeleriyle devam eder. Ateş imgesi günümüze kadar farklı ritüellerde temel simge ve kutsiyet ifadesi olarak kullanılmıştır. Bunun altında yatan nedenler Ergenekon Destanı’nda arandığında (farklı okuma- lar mümkün olmakla birlikte) arınmaya ve babanın izine gönderme olabilir. Su anneyle, ateş de babayla bağdaştırılarak okunduğunda canlılık ve güç imgeleri de yerini bulur. Ateşe yüklenen kutsiyet gibi, hayvanlar- la ilişkinin de Türk kimliğinin neresinde olduğu merak edilmiştir. Hayvanlarla özdeşimin farklı yansımaları Ergenekon Destanı’nda kurt, at, ceylan ve diğer av hayvanları üzerinden izlenip onların destanda hangi değer- leri karşıladığı incelenmiştir. Hayvanlara yüklenen değerlerle günümüzde Türk kültürünün farklı ögelerinde bu değerlerin yaşatıldığı fark edilmiştir. Bazı imgeler Türklerin beslenme algılarını, mutfak kültürünü bile yönetecek kadar toplumsal hafızaya kazınmıştır. Kolektif bilinçdışı fertlerden bağımsız değildir ve Ergenekon Destanı’nda öne çıkan imgeler de Türklerin kolektif bilinçdışını yansıtır. Üstelik dilde ve anlatılarda varlığını hissettiren değerler, toplumsal cinsiyet rolleri için de önemlidir. Aynı doğrultuda toplumsal bilinçdışının izleri Ergenekon Destanı ışığında aranmış, tespit edilen izlekler Jung’un teorisi ve imgelem unsurlarından referans alınarak okunmaya çalışılmıştır. Bu kuramsal temele dayanarak yapılmaya çalışılan çıkarımlar Türk kültürün- deki millî ve ferdî değerlerle karşılaştırılmıştır.
  • Article
    Citation Count: 0
    İlhami Emin'in şiirlerinde varoluşsal yansımalar
    (2022) Ulus, Gökçe; Department of Social Sciences for University wide Courses
    İlhami Emin, Rumeli coğrafyasında yaşamış, Türkçeye büyük eserler kazandıran çok yönlü bir sanatçıdır. Şair, gazeteci, tercüman, radyo programcısı ve devletin önemli kademelerinde görev almış bir kültür insanıdır. İlhami Emin, birden fazla kültür ve dille erken yaşta tanışmasının, yaşadığı toprakların politik gerçekliklerindeki zorlukların üstesinden başarıyla gelmiştir. Kişiliğini sanatına tutunarak güçlendirmiştir. Onun şiirlerinde farklı söyleyiş ve anlam özellikleri bulunmasının yanı sıra felsefi bir derinlik de bulunur. Kâinatı, insanı ve bireyin varoluşunu anlamlandırma çabasının felsefi düzlemdeki en temel çıktılarından olan varoluş felsefesi İlhami Emin’e yabancı olmamalıdır. Aile kültüründen devraldığı inanç mirasını yaşatan şair, İslâm’ı Melâmî anlayışa göre yaşarken sanat ve felsefeyle beslemiştir ki şiirlerinin çoğunda varoluş felsefesiyle paralel doğrultuda sorgulamalar ve çıkarımlar göze çarpar. Bu çıkarımlar İlhami Emin’in katı bir varoluşçu olduğu anlamına elbette gelmez; fakat pek çok düşünce sistemine yön veren varoluşçu düşünceye hâkim olduğu düşüncesini ortaya koyar. İlhami Emin’in hayatının bir yerinde, varoluşçu düşünür Jean Paul Sartre ile bir arada bulunması; mısralarında yer verdiği önerme ve yaklaşımların varoluşçu felsefenin de temel değerleri olması şairin sanatına artı değer kattığını gösterir. İnanç (iman) kavramını insanın birey olmasında, varoluş gerçekliğinde bir mihenk taşı olarak konumlandıran varoluşçu düşünürler Sartre ve özellikle Kierkegaard’ın fikirleriyle şairin fikirleri arasında ortaklıklar tespit edilmektedir. Onun şiirlerinde sorgulayan, sorgulatan, düşündüren, kıyaslayan bir yaklaşım vardır. Hareket, eyleyen olma, değişme, dönüşme, doğa düşüncesi, varlık, yokluk, sevgi, barış, evrensellik sıklıkla karşılaşılan değerlerdir. İslâmî kültürde karşılık bulan bu değerleri Melâmîler de temele almaktadır. Şairin bütün şiirlerinde tek konu ya da değer bunlar olmamakla birlikte, sanatçı tarafından bunlar ustalıkla işlenmiş ve varoluş sorgulamaları yinelenmiştir.
  • Article
    Citation Count: 0
    Deyişbilimsel Çözümleme Yoluyla Nâzım Hikmet’in “Dünyanın En Tuhaf Mahluku” Şiirinin İncelenmesi
    (2021) Ulus, Gökçe; Department of Social Sciences for University wide Courses
    Nâzım Hikmet Ran, Türk Edebiyatı’nın en güçlü şairlerinden biridir. Dünyagörüşüyle uyumlu olarak, şiirde büyük bir devrim yaptığı söylenebilir. Söyleyiş, konuve biçim açısından şiirleri yenilikler barındıran eserlerdir. Özgürlük, barış, umut,mücadele, aşk, ölüm, hasret, eşitlik Nâzım Hikmet şiirlerinin en sık rastlanantemleridir. Geniş kitleler için sembol haline gelen Nâzım Hikmet, CumhuriyetDönemi’nde serbest müstezat biçiminin ilk ve başarılı örneklerini vermiştir. Şairkimliğiyle öne çıkan Nâzım Hikmet’in düzyazıları, mektupları, çevirileri, senaryolarıda vardır. Uzun yıllar mahkûm olmuş ve hayatının son döneminde ülkesine hasretyaşamak zorunda kalmıştır. Her döneminde Türkçeyi ustalıkla kullanır. Şiirindekiustalığını şiirin sesinde, üslûbunda ve anlamında göstermekle kalmamış; görseldüzenlemesiyle şiirdeki duyguları görünür hâle getirmiştir.Bu makalede Nâzım Hikmet’in 1947 yılında yayımlanan Dünyanın En TuhafMahluku şiiri, deyişbilimin ışığında incelenmiştir. Bu çalışmada koşutluk, yineleme,önceleme ve sapma ölçütleri kullanılacaktır. Şiirin anlamına ulaşmak için izlenen buyolu kullanarak birinci bölüm “Sözbilimsel Ögeler”, ikinci bölüm “Kurgu ve YapıTaslakları” başlığı altında incelenecektir. Şiirdeki dil kullanımları üzerinden sonuçbölümünde bir yargıya varılacaktır. Söyleyiş özelliklerinin şiirin anlamını desteklemenoktasında oynadığı rol ortaya konmaya çalışılacaktır.