1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Özyörük, Derya"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 3 of 3
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Citation - WoS: 2
    Çocukluk Çağı Kanser Yaşayanlarında Nefrotoksisitenin İncelenmesi ve Glomerüler Filtrasyon Hızı Yöntemlerinin Karşılaştırılması
    (Dr Behcet Uz Cocuk Hastaliklari ve Cerrahisi, 2021) Erdem, Arzu Yazal; Emir, Suna; Çakar, Nilgün; Demir, Ahmet; Özyörük, Derya; 01. Atılım University
    Amaç: Çocukluk çağı kanserlerinde artan sağkalım oranları, uzun süreli tedaviye bağlı yan etkilere ve geç nefrotoksisite için olası risk faktörlerine odaklanmaya yol açmıştır. Amacımız kanser tedavisi alıp iyileşen çocuklarda nefrotoksisiteyi belirlemek ve glomerül filtrasyon hızının hesaplanmasında tahmini glomeruler filtrasyon hızı ile kreatinin klirensinin birbiri ile uyumunu araştırmaktır. Yöntem: Sisplatin, karboplatin, ifosfamid ve/veya yüksek doz metotreksat ile kanser tedavileri tamamlanmış 59 çocuğun glomerüler ve tübüler disfonksiyonları değerlendirildi. Bulgular: Ortalama tanı yaşı 10,7±5,5 yıl (2,5-23), ortalama takip süresi 2,6±2,1 yıl (0,5-8) olan 59 hastanın %65’inde böbrek fonksiyon bozukluğu tespit edildi. Böbrek fonksiyon bozukluğunun en yaygın bulgusu azalmış glomeruler filtrasyon hızı (n:19, %32,2), artmış üriner β2-mikroglobulin atılımı (n:12, %20,4), ardından mikroalbuminuri (n:6, %10,1) idi. Kombine kemoterapi ile tedavi edilenlerde, yüksek doz metotreksat ile tedavi edilenlere göre istatistiksel anlamlı düşük tubüler fosfor reabsorbsiyonu saptandı. Serum sistatin-C ve Schwarz formülü ile hesaplanan tahmini glomeruler filtrasyon hızının birbiri ile tutarlı olduğu (r=0,563, p=0,00) bulundu. Sonuç: Çocukluk çağında kanser tedavisi alıp iyileşenlerde yüksek oranda böbrek komplikasyonlarının geliştiği gösterilmiştir. Çocukluk çağı kanser yaşayanlarında, Schwartz formülü veya sistatin-C ile tahmini glomerüler filtrasyon hızının hesaplanmasının kreatinin klirensiyle uyumlu olduğunu gösterdik. 24 saatlik idrar toplayamayan çocuklarda tahmini glomeruler filtrasyon hızı hesaplaması pratik bir yaklaşımdır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Pediatrik Hastalarda Malign Karaciğer Tümörlerinin Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi
    (2021) Güzelküçük, Zeliha; Özyörük, Derya; Erdem, Arzu Yazal; Bajin, İnci Yaman; Yozgat, Ayça Koca; Aker, Can Barış; Şenel, Emrah; 01. Atılım University
    Amaç: Çocukluk çağında malign karaciğer tümörleri nadirdir. Hepatoblastom ve hepatoselüler karsinom en sık görülen iki tiptir. Bu çalışma ile; kliniğimizde izlenen malign karaciğer tümörü tanısı alan hastalarımızın demografik, klinik özelliklerini ve tedavi sonuçlarını geriye dönük olarak incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Onkoloji Kliniği’nde 2010-2019 tarihleri arasında takip edilen, karaciğerde malign tümörü olan 13 olgunun demografik özellikleri, tümör lokalizasyonu, klinik ve radyolojik bulguları, histopatolojik bulguları, tedavileri ve son durumları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Karaciğerde malign tümörü olan 13 çocuk hasta (erkek/kız: 6/7) değerlendirildi. Hastaların ortanca yaşı 38 ay (minimum: 4- maksimum: 198 ay) olarak hesaplandı. Hepatoblastom (n=11, %84,6), hepatoselüler karsinom (n=1, %7,69), karaciğerin farklılaşmamış sarkomu (n=1, %7,69) tanıları alan hastalar mevcuttu. Hepatoblastom tanılı 1 hastada (%9) ve undiferansiye sarkom tanılı hastada alfa fetoprotein düzeyi (AFP) <100 ng/ mL (0-9) idi. Cerrahi ve kemoterapiden oluşan tedaviler uygulandı. Relaps ve/veya progresif hastalık nedeni ile 2 hasta eksitus oldu. Genel sağkalım oranı %88,9 olarak hesaplandı. Sonuç: Karaciğerde malign tümörü olan hastalarımızı retrospektif olarak değerlendirerek, tek merkez deneyimi sunulmuştur. Hasta sayımız kısıtlıdır. Ancak çocukluk çağındaki karaciğer kanserleri için oldukça iyi yaşam oranlarını içermektedir. Kemoterapiye bağlı uzun dönem komplikasyonların değerlendirilmesi için uzun soluklu takip sürelerini içeren çalışmalar planlanmalıdır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Retrospective Evaluation of Childhood Central Nervous System Tumors Followed in a Pediatric Hematology Oncology Center: a Single Center Experience
    (Akad Doktorlar Yayinevi, 2024) Erdem, Arzu Yazal; Emır, Suna; Özyörük, Derya; Genç, Aslı; 01. Atılım University
    Central nervous system (CNS) tumors are one of the main causes of cancer-related deaths in childhood. Although approximately 60% of all patients are alive 5 years after diagnosis, a sequela due to the disease and treatments are common. In this study, we aimed to evaluate the demographic, clinical characteristics, and outcomes of the childhood CNS tumors in our center. A total of 141 patients between 0-18 years who were followed up and completed their treatment in our pediatric oncology center were included. The files were reviewed retrospectively. The median age of patients was 7 years (range 1 month-17.6 years). The male/female ratio was 1.1: 1. The most common presenting symptom was headache. The median time from the first symptom to diagnosis was 1.4 months. Medulloblastoma was the most common diagnosis (n= 28, 19.9%), followed by pilocytic astrocytoma (18.4%, n= 26) respectively. Out of 141 patients, a sequela was seen in 55 (39%) patients. The relationship between high-dose radiotherapy and the development of short stature was statistically significant (p= 0.009). The patients with metastatic disease were likely to have lower survival rates than nonmetastatic disease (p= 0.001). The presence of metastasis increased the death status 6.482 times (OR: 6,482, p= 0.001). The overall 5-year survival rate of all patients was found 80%. There was an association between the histopathological subtypes and overall survival rates (p= 0.001). In the multivariate analysis, metastasis was the most important factor in survival. According to Cox regression analysis, the two most important factors affecting overall survival were the histopathological subtype and the presence of metastasis.