Öztürk, O. MetinBulur, OrbayDepartment of International Relations2024-07-072024-07-072005https://hdl.handle.net/20.500.14411/57611878 Berlin Anlaşması ile Osmanlı Devletine yönelik reform çabalarına konu olan Ermeni sorunu, izleyen dönemlerde büyük güçlerin uluslararası politikada ilgilendikleri bir konu olmuştur.Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarının paylaşımında ve Kafkasya'da söz sahibi olmak ve imparatorluğun çöküşünü hızlandırmak isteyen Rusya, İngiltere, Almanya ve Fransa, Ermenilere yönelik politikalar oluşturmuşlardır. Kafkasya'mn etnik çeşitliliği ve enerji kaynaklanmn zenginliği, bu bölgeyi mücadele alanına dönüştürmüştür. Osmanlı-Rus ve Ermeni-Osmanlı çatışmalan ile Almanlarm Gürcistan ve İngilizlerin Azerbaycan'daki çıkar mücadeleleri, Kafkasya'da 1921'e kadar devam etmiştir. 1921 Kars antlaşmasıyla Türkiye-SSCB, böylece de Türkiye-Gürcistan ve Türkiye-Ermenistan sınırlan belirlenmiştir.Ermenistan Kafkasya'da ilk bağımsızlığını 1918'de Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda yenilgisinden sonra ilan etmiş, 1920'ye kadar bölgede Sovyet egemenliği sürmüş, 1922'de Transkafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur.Ermenistan'ın Moskova'ya bağlı bir cumhuriyet olduğu iki kutuplu dönemde, özellikle Türkiye'nin 1974 yılında gerçekleştirdiği Kıbns Barış Harekatı'nı izleyen yaklaşık 10 yıllık bir periyotta, Ermeni sorunu terörizm bağlamında gündeme gelmiştir.Ermenistan'ın, SSCB'nin dağılmasıyla 1991'de bağımsızlığım ilan etmesinden sonra, Ermeni sorunu yeniden ön plana çıkmıştır. Bu yeni dönemde Türkiye ile Ermenistan'ın iyi ilişkiler kuramamasının temel nedeni, soykırım iddialannın gündemde tutulması ve Karabağ sorunudur. Devlet Başkam Levon Ter-Petrosyan soykınmı iddialarından kaçımrken, yerini alan Robert Koçaryan soykınm iddialannı Ermenistan'ın dış politika öncelikleri arasına almıştır.Türkiye, soykırım iddialarına, Türk diplomatlarının katline ve Karabağ sorununa rağmen, bağımsızlık sonrasmda Ermenistan'a karşı ılımlı bir politika izlemiştir. Buna rağmen 1990'lı yıllar sözde soykınmın yabancı ülke parlamentolarına en fazla getirildiği dönem olmuş ve Ermenistan, 1993'de Azerbaycan'ın % 20'sinin işgalini ve bir milyon mültecinin varlığım sergileyen bugünkü durumu yaratmıştır.Çalışmada, 'Ermeni Sorunu' karşısında Türkiye'nin nasıl bir politika izlemesi gerektiği konusu üzerinde de durulmuştur. Sorunlara sebep teşkil eden unsurlarm din-mezhep, ırk ve ekonomi olduğu düşünüldüğü için, Türk-Ermeni ilişkileri, bu faktörler göz önünde bulundurularak irdelenmeye çalışılmıştır.The Armenian question which emerged as an issue of reforming the Ottoman Empire with the Berlin Treaty of 1878, has increasingly the attracted attention of the great powers in international politics.Russia, Britain, Germany and France which wanted to increase their influence over the Ottoman lands and the Caucasius, by speeding up the Ottoman decline, pursued pro-Armenians policies. The ethnic diversity and richness of energy resources of the Caucasius turned the region into an area of conflict. The increase in the influence of Germany in Georgia, Britain in Azerbaijan, as well as the Ottoman-Russian and Ottoman-Armenian tensions in the Caucasius had continued until 1921. With the Kars Treaty of 1921, Turkey with USSR, including Georgia-Armenian formed the basis of the present-day borders between Turkey-Georgia as well as Turkey-Armenian.Armenia declared its independence as the first Caucasian state in 1918, following the Ottoman defeat in the First World War. The Soviets controlled the region in 1920, and the Transcaucasian Soviet Socialist Republic was founded in 1922. In the severe period, when Armenia was a republic of the USSR, especially in a decade after Turkish Cyprus Peace Operation in 1974, the Armenian question came in the agenda with the context of terrorism.The Armenian question became more acute following the disintegration of the USSR and the independence of Armenians in 1991. The basic reason why Turkey and Armenian could not construct a balanced relationship in this new period, was due to genocide claims of the Armenian side and problems concerning the Nagomo-Karabag question. Although the Armenian President Levon Ter-Petrosyan avoided genocide claims, this successor to him, Robert Kocharian gave priority to such claims in Armenia's foreign policy.Following Armenia's independence, Turkey pursued a moderate policy towards Armenia, despite the genocide claims (assassinating of the Turkish diplomats) and the Nagorno-Karabagh problem. 1990's was the period which the so-called genocide claims were brought into agenda of the foreign parliaments increasingly and Armenia, with the occupation of 20 % of Azerbaijan in the 1992, making 1 million Azers in their own country.The study, focuses on the policies that Turkey might pursue in dealing with the Armenian problem. It is conculuded that religious, sectarian, racial and economic factors have to be taken into account in examining Armenian-Turkish relations.trUluslararası İlişkilerErmeni sorunuErmenilerErmenistanInternational RelationsArmenian questionTürk-Ermeni ilişkileriArmeniansArmeniaUluslararası ilişkilerTurkish-Armenian relationsInternational relationsUluslararası politikaInternational policyErmeni sorunu çerçevesinde Ermenistan'ın dış politikası ve Türkiye ile ilişkileriMaster Thesis1766450164