Sever, Dilşad ÇiğdemSever, ÇiğdemLaw2024-07-082024-07-082017https://hdl.handle.net/20.500.14411/6467İnsanların özgürlükten mahrum bırakılabilmesinin normlarla koşullara bağlanması insan hakları alanında erken tarihli kazanımlardan olmakla birlikte hapishanelerde asgari standartlar geliştirilmesi fikri çok daha geç tarihlerde ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın sonlarından 1970’lere kadar Almanya’da hapsedilenler1 özel güç ilişkisi kavramıyla karşılanarak bu kişilerin “birey olarak değil, devlet organizasyonunun bir parçası” olduğu ve bu nedenle bir hak öznesi olarak anayasal güvencelere sahip olmadığı kabul edilmekteydi.2 ABD’de ise 1871 yılında Ruffin v. Commonwealth kararında ABD Yüksek Mahkemesi hükümlüleri “sivil ölüler” olarak niteleyip hak ve özgürlüklerinden mahrum olduklarını belirtmişken sonraki kararlarında hapsedilenlerin anayasal haklara sahip olduğunu kabul etmeye başlamıştır.3 AİHM de hapsedilenlerin haklarını özellikle işkence yasağı ve özel hayatın korunması bakımından 2000’lerin başından bu yana daha geniş yorumlamaya başlamıştır.trlawHapsedilenlere Muamele Bakımından BM’de Yeni Bir Dönem: Mandela KurallarıArticle