Peter Shaffer'in Güneşin Görkemli Avlanişi, Küheylan ve Amadeus Oyunlarindaki Karakter Çatişmalari

Abstract

ÖZBu tez, Peter Shaffer'in Güneşin Görkemli Avlanışı, Küheylan ve Amadeus adlı üç oynundaki karakter çatışmalarını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada metin analizi metodu uygulanmıştır. Analiz öncesinde, karakter çatışmasının önemi ve türleriyle ilgili temel bilgi verilmiştir. Analiz boyunca ise, karakterler, ilişkileri, ve yaşadıkları çatışmalar zaman, yer ve çatışmaların sonuçları göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Sözü edilen üç oyunda da Shaffer, iki karşıt kişilik yapısını temsil eden karakter çiftleri yaratmıştır, ve bu zıt karakterlerin karşılaşmalarıyla ortaya çıkan çatışma üzerinde durmuştur. Shaffer çatışma halindeki karakterlerini her bir oyunda farklı bir dönem içinde anlatmıştır: Güneşin Görkemli Avlanışı'nda onaltıncı yüzyıldaki İspanya ve Peru, Küheylan'da yirminci yüzyıl İngiltere'si, ve Amadeus'ta onsekizinci yüzyıl Viyana'si resmedilmiştir.Çatışmalar tarafından sıkıştırılmış karakterler üç oyunda da bir tür değişim yaşar ve inançlı ya da tukulu karakterle karşılaştıktan sonra kişisel bir farkındalığa ulaşır. Bu kişisel farkındalık süresi boyunca, Shaffer sıklıkla ibadet temasının altını çizer. Güneşin Görkemli Avlanışı'nda Pizarro Athauallpa'nın inancının ona ihtiyaç duyduğu ruhani gücü verebileceğine inanır, Küheylan'da Dysart Alan'ın ilkel ve tutkulu tapınmasının kişiliğine katkısını farkeder, ve Amadeus'ta Salieri sınırlı yeteneğini görür ve bu da onu Tanrı ile bir savaşa sürükler. Pizarro, Dysart, ve Salieri'nin ulaştığı kişisel farkındalıklar üç oyunun da sonu için felaketler hazırlar. Athauallpa ölür ve Pizarro umudunu yitirir; Dysart tedavisine devam edip, Alan'in içindeki tutkuyu öldürmek zorunda kalır; ve Salieri Mozart'a bir suikast düzenler, kendisi de intihar eder. Sonuç olarak, üç oyun farklı tarihsel süreç ve coğrafyalara aittir, ancak yine de birbirini tamamlayan iki karakter arasindaki kişisel çatışma teması belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun da ötesinde, oyunların herbirinde karakterlerin yaşadıkları çatışmalar kişisel farkındalığa yol açar; ancak bu farkındalık karakterler için zamanla yıkıma dönüşür.

ABSTRACTThe purpose of this thesis is to analyze the character conflicts in three of Peter Shaffer?s plays, The Royal Hunt of the Sun, Equus, and Amadeus. The method used in this work is the textual analysis of the three plays. Before the analysis of the works, background information has been given regarding the significance and types of conflicts. Through the analysis, characters, their relations and the conflicts they go through have been analyzed by considering time, place, and the consequences that the conflicts have led to. In these three plays, Shaffer created character pairs who represent two opposing personality traits, and he deals with the conflicts that emerge after the contrasting characters? encounters. In each play, Shaffer reflects his conflicting characters through different periods: sixteenth century Spain and Peru in The Royal Hunt of the Sun, twentieth century England in Equus, and eighteenth century Vienna in Amadeus are portrayed. The character who is trapped by the conflicts undergoes a change within the three plays and reaches a self-realization after he meets the character with belief or passion. Through these self-realizations, Shaffer frequently underlines the theme of worship. In The Royal Hunt of the Sun, Pizarro realizes that Athauallpa?s worship could give Pizarro the spiritual power that he needs; in Equus, Dysart understands that Alan?s primitive and passionate worship contributes to his individuality, and in Amadeus, Salieri recognizes his limited talent in music and that makes him begin to fight against God. The self-realizations that Pizarro, Dysart, and Salieri have prepare a destruction for the end of the three plays. Athauallpa dies and Pizarro loses his hope, Dysart has to continue his treatment of Alan and kill the passion in him, and Salieri assassinates Mozart and commits suicide. As a conclusion, although the three plays belong to three different historical periods and geographical places, we see that the same theme of personal conflict between two characters that complement each other is evident. Furthermore, the conflicts that the characters tasted give rise to a self-realization in each play; however, this realization turns into a destruction for the characters in time.