Canlı, Sifat Gülsen

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Canli, Sifat Gulsen
C.,Sifat Gulsen
S.G.Canlı
Canlı, Sifat Gülsen
Canlı,S.G.
C., Sifat Gulsen
Canli,S.G.
S., Canli
Sifat Gulsen, Canli
S.,Canlı
Sifat Gülsen, Canlı
C.,Sifat Gülsen
S.G.Canli
Canlı, Gülsen
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

12

Articles

0

Citation Count

0

Supervised Theses

12

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 12
  • Master Thesis
    Yirminci yüzyılda İngiltere'de yaşayan azınlık grupların kimlik problemleri
    (2008) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Buchi Emecheta'nın Second Class Citizen, V.S.Naipaul'un The Mimic Men, Timothy Mo'nun Sour Sweet adlı romanları yirminci yüzyıl İngiltere'sinde yaşayan göçmenlerin problemlerini ele almaktadır. Yazarların asıl amacı, göçmenlerin nasıl etkisiz bırakıldığını ve onlara karşı nasıl ayrımcılık yapıldığını anlatmaktır. İngiltere'ye gelen göçmenler çok fazla sorun yaşamışlardır. Yaşayabilecekleri bir yer bulabilmeleri konusunda zorluklarla karşılaşmışlardır. Kendilerini yersiz yurtsuz hissedip, ayrımcılıkla yüz yüze gelmişler; toplumda kendilerini ifade şansı bulamamışlardır. Çalışabilecekleri bir iş bulamadıkları gibi, herhangi bir destek de görmemişlerdir. Bazı göçmenler hem kendi soydaşlarının, hem de İngilizlerin ayrımcılığına maruz kalmıştır. Özlerini kaybetmemek ve kendi kültürlerini devam ettirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Göçmenler ilk başta her şeyi reddedip sonra da kendilerini topluma adapte etmeye çalışmışlardır. İngiltere'deki hayata anlam vermeye çalışıp, İngiltere'deki hayatın bir parçası olmak yani topluma adapte olmak istemişlerdir. Ama İngiltere'deki bütün olumsuz koşullar, göçmenlerin kimlik problemi yaşamalarına neden olmuştur. Göçmenler kültürlerini sürdürerek yaşamak isterler fakat bu konuda başarılı olmazlar. Bu nedenle de kendi ülkelerine geri dönmek isterler. Ancak, dönecekleri ülke bıraktıkları ülke değildir artık. Dolayısıyla, ne yapacaklarını bilmedikleri için, iki kültür arasında sıkışırlar. Sonunda kendi kültürlerini arka plana atıp İngiltere'ye geri dönerler ve fark etmeden değişmiş oldukları için artık yeni ülkelerine daha rahat adapte olurlar. Bu üç romanda yazarlar, karakterlerinin adaptasyon süreçlerini ve bu süreçte yaşadıkları olumsuz olayları konu edinmişlerdir.Buchi Emecheta'nın romanında ana karakter Adah'nın, her zaman için İngiltere'ye gitme gibi bir rüyası vardır. Adah'da koloni olan bir ülkede yaşamıştır. Onun için eğer İngiltere'ye giderse orada mutlu olacağını düşünür. Ama onun rüyası gerçekleşmez. Çünkü İngiltere'de ırkçılıkla karşılaşır ve iki ülkeyi kıyaslamaya başlar. İngiltere'deki normları reddeder ve kendini oraya ait hissedemez.Bu onun kimlik problemi yaşamasına neden olur. Ama sonunda huzura ulaşır. Kendini İngiliz toplumuna adapte eder ve İngiliz kimliğini alır. Adah'nın kocası Francis her zaman reddetme döneminde kalır. Beyaz insanları taklit etmeye çalışır ama içindeki aşağılık hissi onun İngiliz toplumundan uzak durmasına neden olur. O kendini adapte edemez ve Nijeryalı kimliğini sürdürür sonuçta da ülkesine geri döner.V.S.Naipaul'un ana karakteri Singh her zaman için bir çelişki içindedir. Sömürge olan bir toplumda yaşadığı için, her zaman kimlik problemi yaşamıştır. Huzuru ne İngiltere'de, ne de Isabella'da bulabilmiştir. Kendini bir yere ait hissedememiş ve yuvam diyebileceği bir yeri olmamıştır. Ama sonunda İngiltere'de mutlu olacağını anlayarak kimlik probleminin üstesinden gelir. İngiliz toplumuna adaptasyonu gerçekleşir ve içindeki çelişkiden ve de bir yere ait hissedememe duygusundan kurtulur.Timothy Mo'nun romanındaki anne karakteri Lily, İngiltere'deki normları reddedip, kendi Çinli kimliğini yaşatmaya çalışmıştır. Ama sonunda İngiliz toplumuna uyum sağlamıştır. Ailenin babası Chen de toplumu reddetmiştir. Ama öldürüldüğü için uyumu gerçekleşmemiştir. Lily'nin kız kardeşi Mui, reddetme dönemini yaşamamıştır. Beyazları taklit etmiş ve sonunda uyum sağlamıştır. Lily'nin oğlu Man Kee de İngiltere'de doğduğu için ve kültürel bir birikimi olmadığı için asimile olmaya hazırdır. Dolayısıyla İngiliz toplumuna uyumu gerçekleşmiştir. Büyükbaba her zaman reddetme döneminde kalmış ve kendi Çinli kimliğini sürdürmüştür. Mui'nin çocuğunun asimile olma şansı vardır, çünkü annesinin İngiliz olma isteği, çocuğunun İngiliz olmasına yardımcı olacaktır.Sonuç olarak, göçmenler göç ettiklerinde kimlik problemleriyle karşılaşırlar. Bazıları kimlik probleminin üstesinden gelir ve İngiliz kimliğini alarak huzura ulaşır, bazıları ise eski kimlikleriyle yaşamlarına devam ederler.
  • Master Thesis
    Tom Stoppard'ın Professional Foul, Cahoot's Macbeth, Rock'n'Roll adlı politik oyunlarının kültürel materyalist açıdan incelenmesi
    (2012) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Bu çalışma Çek asıllı İngiliz yazar Tom Stoppard'ın üç politik oyunu, Professional Foul, Cahoot's Macbeth ve Rock'n'Roll'u kültürel materyalist bakış açısıyla incelemenin yanısıra yazarın oyunlarını kültürel materyalist kuramın hassasiyetlerine önem vererek yazdığını öne sürer. Bahsi geçen kuramı açıklamak amacıyla temel olarak Alan Sinfield'in görüşlerine yer verilmiştir. Bu üç oyunda yazarın Çekoslovakya tarihini tiyatro, müzik ve akademik çalışmalar gibi kültürel pratiklere uygulanan sansür üzerinden anlattığı göz önünde bulundurulduğunda, kültürel olan her pratiğin politik olduğunu öne süren kültürel materyalizm kuramının oyunları incelemek için uygun olduğu düşünülmüştür. Rock'n'Roll başlıklı oyunda, rock müzik kapitalizm, komünizm ayırt etmeksizin her sistemde muhalefetin sesi olarak kabul edilmekle birlikte Çekoslovakya gibi doğu bloğu ülkelerine batıdan ithal edilmiş olması sebebiyle aykırılığın simgesi, Cahoot's Macbeth'de Shakespeare'in karakteri Macbeth'in gelecek vadeden onurlu bir Lord'dan zorbaya dönüştüğü kişisel tarihi Çekoslovakya'daki komünist totaliter rejiminin tarihine bir metafor olarak düşünülürse Macbeth oynamak bir sistem eleştirisi haline gelmektedir. Professional Foul içinse, bilimsel kanıtlar doğrultusunda topluma ?gerçek? empoze etme gücüne sahip olan akademik çalışmaların hükümet kontrolünden geçtiği ve sansüre uğradığı için yazarın metnini yasadışı yollardan ülke dışında yayımlama çabasının da yine muhalefetin göstergesi olduğu söylenebilir. Bu çalışmada, totaliter sistem ve muhalif bireyler arasındaki çatışma tarihini yukarıda özetlenen şekilde kültürel ögeler üzerinden anlatması sebebiyle Stoppard'ın ele alınan oyunları kültürel materyalist bakış açısıyla yazdığı fikri ortaya atılmıştır. Yeni-tarihçi kuramlar arasında yer alan kültürel materyalist kuramı geçmişte yazılmış eserleri çağdaş dünya ideolojilerini ve söylemlerini yaymaları bakımından inceler ve muhalefet kavramı üzerinde durur. Bu sebeple Stoppard'ın Cahoot's Macbeth'de 17. yüzyıl başlarında yazılmış bir Shakespeare metni kullanarak 1970'lerdeki Çekoslovak yönetimini eleştirmesi, Rock'n'Roll'da ise çoktan yıkılmış olan bir sistem üzerinden kapitalist sistemi eleştirmesi Stoppard'ın kültürel materyalist tutumuna ve egemen ideolojiye karşı muhalif tavır sergilediğine kanıt olarak öne sürülmüştür. Professional Foul'da da düşünce özgürlüğünü baskılamaya çalışan sistemin karşısında muhaliflerin egemen `söylem'leri bozarak `karşıt söylem' oluşturması, Stoppard'ın muhaliflerin sistemde değişiklik yaratabileceğine dair inancına ve iyimserliğine işaret eder. Muhaliflerin karşıt söylemler yaratarak sistemi değiştirebileceğine dair bu iyimserlik diğer yeni tarihçi kuramların aksine kültürel materyalist kuramında mevcuttur.
  • Master Thesis
    Savaş onrası İngiliz tiyatrosu'nda feminist sesler: Pam Gems'in Dusa, Fish, Stas and Vi ve Loving Women, Caryl Churchill'in Vinegar Tom ve Top Girls ve Sarah Daniels'in Ripen Our Darkness ve Beside Herself isimli tiyatro eserleri
    (2009) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Bu tezin amacı, Pam Gems, Caryl Churchill ve Sarah Daniels'in oyunlarını, yazarların dünya görüşü ile ilgili bir yorum yapmak veya eserlerini siyasi açıdan etiketlemek için incelemek değildir. Dolayısıyla, bu tezin öncelikli amacı, sırasıyla Pam Gems'in Dusa, Fish, Stas and Vi ve Loving Women adlı, Caryl Churchill'in Vinegar Tom ve Top Girls adlı ve son olarak Sarah Daniels'in Ripen Our Darkness ve Beside Herself adlı tiyatro eserlerini etiketlemekten veya onları sadece bir feminist görüş ile sınırlandırmaktan ziyade bu eserlerin kadınların toplumdaki rolünü ve sorunlarını hangi yollarla yansıttığını incelemek ve eserlerde hangi feminist seslerin var olduğunu bulmaktır.Bu tez, bir giriş, üç esas bölüm, bir sonuç ve tezde ele alınan yazarlar hakkında ilave bilgi içeren üç ekten oluşmaktadır. Giriş kısmı, tiyatro eserlerinin yazıldığı dönemin tanımını ? ki bu dönem, farklı feminist seslerin feminist hareketin içinde seslerinin duyulmaya başladığı ve tiyatro sahnesinin yavaş yavaş her oyun yazarının istediği konuyu istediği şekilde ifade edebileceği siyasi bir arenaya dönüştüğü bir dönemdir ? feminizmin tanımını ve feminist hareketin içindeki çeşitlilik arz eden seslerin ? özellikle liberal, sosyalist ve radikal feminizm ? tanımını içermektedir. Tezin esas kısmında yapılan ayrıntılı incelemede ise her bir tiyatro eserinin - Pam Gems'in Dusa, Fish, Stas and Vi ve Loving Women adlı, Caryl Churchill'in Vinegar Tom ve Top Girls adlı ve son olarak Sarah Daniels'in Ripen Our Darkness ve Beside Herself adlı tiyatro eserlerinin ? feminist hareket içerisinde aktif olan farklı feminist sesleri içerdiği vurgulanmaktadır.Sonuç kısmında, tezin esas kısmında elde edilen bulgular ışığında ve bu bulgular arasında karşılaştırma yapılarak, Pam Gems'in Dusa, Fish, Stas and Vi ve Loving Women, Caryl Churchill'in Vinegar Tom ve Top Girls, ve son olarak Sarah Daniels'in Ripen Our Darkness ve Beside Herself adlı tiyatro eserlerinin, farklı feminist sesleri içerdiğinden, II. Dünya Savaşı sonrası İngiliz feminist dramanın çok sesli doğasını yansıtır nitelikte olduğu ileri sürülmektedir.Anahtar Sözcükler: Feminizm, radikal feminizm, liberal feminizm, sosyalist feminizm, feminist drama, Sarah Daniels, Pam Gems, Caryl Churchill.
  • Doctoral Thesis
    İngiliz tiyatrosunda postdramatik eğilimler: Mark Ravenhill oyunları
    (2014) İzmir, Sibel; Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Kendine özgü sanat formları olan drama ve tiyatro biricik olma durumlarına bakılmaksızın sıkça birbirinin yerine kullanılan kavramlar arasındadır. Hiç şüphe yok ki bu durum her iki sanat dalının da anlamlı bir varoluşa sahip olabilmek için birbirlerine ihtiyaç duymalarından kaynaklanır. Diğer bir deyişle, oyun metinleri sahnelendikleri zaman daha değerli hale gelirken aynı şekilde metinsiz bir tiyatro düşünmek neredeyse imkânsızdır. Alman bilim adamı ve kuramcı Hans-Thies Lehmann, drama ve tiyatro arasındaki bu ilişkiyi bir bağlama oturtmak ve yeniden değerlendirmek amacıyla ses getiren çalışması Postdramatik Tiyatro adlı kitabında yeni bir yapılandırmaya gitmektedir. Lehmann kitabında 1960'lı yıllara kadar batı tiyatrosunun dramanın boyunduruğu altında kaldığını öne sürer. Bu durum da kaçınılmaz olarak dramatik metnin ve oyun yazarının en son ortaya çıkan üründe otoriter bir pozisyon edinmesiyle sonuçlanmıştır. Lehmann, bu kökleşmiş hiyerarşik düzeni bozmak için, 1960'lardan bu yana batı tiyatrosunun tiyatro metnine, oyun yazarına, oyunculara, kostümlere, dekora vb. eşit yaklaşan tiyatro ürünleri üretme çabası içinde olduğuna inanır. Lehmann, kitabının tarihsel avangartlardan 20. yüzyılın sonlarına kadarki dönemi ele aldığı kısmında oyun yazarlarının özellikle gerçekçi ve doğalcı tiyatronun estetik kurallarından nasıl uzaklaşıp postdramatik tiyatronun ortaya çıkmasını nasıl hızlandırdıklarını anlatmaktadır. Lehmann, İngiliz suratına tiyatro yazarlarının da sahnede olan olaylardan ve şok taktiklerden dolayı kendini adeta saldırıya uğramış gibi hisseden seyirciyi ele geçirme yöntemleriyle Alman asıllı postdramatik tiyatronun ortaya çıkmasında etkili olduklarını söyler. İngiliz oyun yazarı Mark Ravenhill bu tarz yazarlardan biridir. Oyunlarında aşırı boyutlarda kullandığı fiziksel ve sözel şiddetten dolayı Ravenhill suratına tiyatronun öncülerinden biri olarak görülmektedir ve oyunları sıkça bu sanatsal hareketin ışığı altında incelenmiştir. Bu tez Ravenhill'in oyunlarına sadece içerik açısından bakmaya engel olmak ve oyunlarda hem içeriğe hem de forma eşit yaklaşabilmek için Lehmann'ın postdramatik tiyatro teorisinin kullanmaktadır. Çalışma, Ravenhill'in oyunlarında suratına tiyatronun sınırlarını aşarak dramatik ve postdramatik tiyatronun özelliklerini sergilediğini iddia eder. Tez, analizini Ravenhill'in Shopping and Fucking, Faust is Dead ve Pool (No Water) isimli oyunları üzerinden yürütmektedir. Bu yaklaşım oyun yazarının yapıtlarına sadece metin açısından değil, seyirci/sahne, oyun yazarı/yönetmen ilişkilerinin yanı sıra oyunlarda kullanılan sözel ve fiziksel şiddet, olay örgüsü, reji vb. gibi kavramları düşünerek teatral açıdan bakmamızı da sağlamaktadır. Anahtar kelimeler: Dramatik tiyatro, postdramatik tiyatro, Hans-Thies Lehmann, suratına tiyatro, Mark Ravenhill, Shopping and Fucking, Faust is Dead, Pool (No Water).
  • Doctoral Thesis
    Zaynab Alkali'nin The Stillborn, Buchi Emecheta'nın Kehinde ve Sefi Atta'nın Everything Good Will Come eserlerindeki nijeryalı alt sınıf kadınlarının durumunun yapıbozucu açıdan okunması
    (2017) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Bu çalışmanın amacı Gayatri Spivak'ın kadını özne olarak ele alan alt sınıfa yönelik karamsar yaklaşımının tüm alt sınıf kadınlar için geçerli olmadığını göstermektir. Alt sınıf kadının durumu, Nijeryalı kadınlarının yapıbozucu yaklaşım kapsamında irdelenmesi ile incelenecektir. Bu amaçla, Derrida'ya ait temel kavramlar, örneğin, fallogosantrizm, différance, düşüm ve palimpsest, alt sınıf kadınların hayatını etkileyen kültürel unsurların incelenmesine uygulanacaktır. Ayrıca, ikinci ve üçüncü romanlar bağlamında kullanılacak olan Homi K. Bhabha'nın taklit, kendileme ve belirsizlik kavramları Nijeryalı alt sınıf kadınlarının durumunu kavramsallaştırmak amacıyla çalışmada kullanılacaktır. Nijeryalı kadın yazarlar tarafından yazılan romanların yapıbozucu okunması temelinde bu çalışma Nijeryalı alt sınıf kadının ne derece değişiklikler geçirdiğini ortaya çıkaracaktır. Bunu yaparken de değişik kültürel çevreler bünyesinde, Nijeryalı alt sınıf kadınının kendisi ile ilgili farkındalık, kendine güven ve sonrasında kendini gerçekleştirmesine götüren yol izlenecektir. Böylece çalışma, Nijerya kültüründe geleneksel kadın kavramını yeniden tanımlamayı mümkün kılacak, Afrika Feminizmi olarak bilinen yerel kadın kuramının da geçerliliğini gösterecektir. Çalışma Spivak'ın alt sınıf kadınının aksine, Nijeryalı alt sınıf kadının erkek egemen toplumda kendine alan oluşturabileceği sonucuna varacaktır.
  • Master Thesis
    Graham Greene'in A Gun for Sale ve Travels with My Aunt Adlı eserlerindeki mizah kavramı
    (2011) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Mizah ve gülme insanoğlunun en doğal ifade biçimlerindendir ve sosyal etkileşimin vazgeçilmez unsurlarıdır. İnsanlar arasındaki sosyal etkileşimin çok yönlülüğü sebebiyle mizah ve gülme de çeşitli biçimlerde ortaya çıkmaktadır. İnsan deneyiminin çok yönlü olmasına bağlı olarak bu unsurlar değişik bakış açıları çerçevesinde tartışılmış ve zaman içinde pek çok mizah ve gülme kuramları geliştirilmiştir. Bu kuramlar arasında en önemlileri üstünlük, rahatlama ve uyumsuzluk kuramlarıdır. Her ne kadar tek yönlü bakış açısına göre yapılacak bir tanım, mizahı bir bütün olarak açıklamada yetersizse de, kuramların her biri özünde mizahın en çarpıcı özelliğini, insanın hayata adaptasyonunu sağlama işlevini vurgulamaktadır.Bu tezde, Graham Greene'in A Gun for Sale ve Travels with My Aunt adlı eserlerindeki mizah kavramı, mizahın uyum sağlayıcı gücünü temel alan Susanne Langer'in komik kuramı The Comic Rhythm çerçevesinde değişik kuramlar da göz önünde bulundurularak incelenmektedir. Langer'ın teorisine göre insanlar da doğadaki diğer canlılar gibi hayatta kalma dürtüsü ile hareket ederler ve birbirleriyle sürekli etkileşim halindedirler. Bu etkileşim nedeniyle insanlar değişik durumlarla karşılaşır ve yeni deneyimler edinirler. Karşılaşılan durumlar insanlarda şaşkınlık, öfke, korku ya da utanma gibi çeşitli duygular uyandırır ve psikolojik, zihinsel ya da fiziksel dengenin sarsılmasına sebep olur. Canlı dengesinin korunması hayatın temel amacı olduğundan, yaşam enerjisi insanı kaybolan dengesini yeniden kurması için harekete geçirir. İnsanların yeni durumlara ve çevresine adaptasyonu da, hayatın ritmini oluşturan bu canlılık dengesinin bozulup yeniden sağlanması sürecidir. Kaynağını yaşam enerjisinden alan mizah da hayatın ritmini yansıtmaktadır. Greene her iki eserinde de mizahın insanın içindeki yaşam enerjisinin yükselişi olarak ortaya çıkışını ve bu enerjinin insanın duygu ve düşünce dünyasını, dünyaya bakış açısını yenileyici gücünü vurgular. Yazar mizah kavramını , insanın dünyayla olan çatişması boyunca sık sık sarsılan dengesini yeniden kurma gayreti olarak göstermektedir.Anahtar Kelimeler:1.Mizah2.Yaşam enerjisi3.Denge4.Adaptasyon5.Hayatta Kalma
  • Master Thesis
    İngiliz gotik edebiyatında tekinsizlik kavramı: Horace Walpole?un The Castle of Otranto, Charles Robert Maturin?in Melmoth the Wanderer adlı romanları
    (2011) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Gülsen; Department of English Language and Literature
    Bu tez çalışmasının esas amacı ,18 ve 19. Yüzyıllarda Gotik romanın nasıl geliştiğini, değiştiğini göstermek ve tekinsizlik kavramının nasıl kullanıldığını türün başlangıcı olarak Horace Walpole'un The Castle of Otranto(1764), psikolojik Gotik olarak da Charles Robert Maturin'in Melmoth the Wanderer (1820) adlı eserlerini metin analizi yöntemi ile Sigmund Freud'un Tekinsizlik makalesi ışığında incelemek ve Gotik romanın aynı zamanda psikoterapi aracı olmak gibi bir işlevinin olduğunu göstermektir..Okuyucuyu saran psikolojik ve karmaşık ögeler göz önüne alındığında, Gotik roman öncelikli olarak okuyucusunu eğlendirme arzusunun yanı sıra, korkutmak üzerine de kurulu çelişkili bir türdür. Bu anlamda oxymoroniktir; doğaüstü şartlarda `korku' ve `büyük bir zevkle ürpermek' gibi iki aşırı duyguyu birleştirmek bu türün belirgin özelliklerinden biridir. Bu noktada Gotik romancılar için can alıcı şey okuyucunun hayal gücünü özgür bırakmak, ve onu egzotik, gizemli ve bilinmeyen dünyalara doğru yönlendirmektir.The Castle of Otranto'da Walpole bir fantezi dünyası yaratarak okuyucusunu hem eğlendirmek, hem de aynı zamanda toplumun sorunlarını gözlemlemesini sağlamıştır. Melmoth the Wanderer'da Maturin insan doğasını inceleyerek insan psikolojisini yansıtmış, hem de toplumun ilkelerini ve kurumlarını eleştirmiştir. Böylece bu iki eser boyunca, Walpole ve Maturin okuyucunun keyifli bir dehşet arzusuna olan merakını tatmin etmişler ve aynı zamanda da psikososyal bir terapi olarak da toplumu gözlemlemesini sağlamıştır. Diğer yandan, bu iki eser korku, terör, dehşet, tekinsizlik ve yücelik duyguları açısından okuyucunun zihinlerine hitap ettikleri için de dikkate değerdir.
  • Doctoral Thesis
    Shakespeare'in trajedilerinde rekabet durumuna sebep olan doğa durumu ve mimetik arzu: Titus andronicus, Macbeth ve King Lear
    (2019) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Sifat Gülsen; Department of English Language and Literature
    Bu tezin amacı William Shakespeare'in Titus Andronicus (1594), Macbeth (1606), ve King Lear (1608) isimli trajedilerini rekabet durumu örnekleri olarak incelemektir. Çalışma, rekabet durumunun, Thomas Hobbes'un doğa durumu teorisi ile René Girard'ın mimetik arzu teorisinin arasındaki ilişkiyle açığa çıktığını iddia eder. Bu amaçla, doğa durumu, mimetik arzu ve rekabet durumu bunların kökenleri, tanımları, türleri ve özellikleriyle birlikte çalışılır. Doğa durumu, bu durumdaki kişi doğuştan eşitliğe inandığından dolayı, kişinin bencil ve kendini koruyan durumda olmasına işaret eder. Bu durumda, kişi diğerleriyle savaşım halindedir çünkü herkesi güven altında tutacak bir otorite ya yoktur ya da bu otorite zayıftır. Öte yandan, bir otoritenin egemenliği altında, medeni bir toplumda dahi, kişisel kazanımları için gizlice çıkarcı planlar yapan bireyler olabilir. Böyle bir otorite, herhangi bir iç kargaşa ve başkaldırıyı önlemek için medeni hukukla düzen sağlar. Ancak buna rağmen, medeni hukuka aykırı davranan, doğa durumu ve mimetik arzu ile ilişkili olan rekabet durumundan dolayı bir çatışma durumu ortaya çıkabilir. Bu durum salgın bir hastalık gibi etrafa yayılabilir. Hobbes'a göre çatışma durumunu ortaya çıkaran sebepler çekişme, (kendine) güvensizlik ve şan, şereftir. Bu kavramlar mimetik arzu ile paralellik göstermektedir. Mimetik arzu, kişinin bir nesneye karşı bir model yani dolayımlayıcı vasıtasıyla dolayımlanmış olan arzusudur. Bir dolayımlayıcıyı taklit etmek rekabeti öne çıkarır, çünkü arzulanan nesne çekişmeye sebep olur. Bu sebepten, mimetik arzu üçgen bir yapıya sahiptir: model alınan dolayımlayıcı, arzulayan kişi ve arzulanan nesne. Çalışma doğa durumu ve mimetik arzunun özelliklerini ve bunların ilişkisinin rekabet durumuna sebep olduğu sonucuna varacaktır. Bu ilişki ile Shakespeare'in seçilen üç trajedisi incelenecektir.
  • Doctoral Thesis
    Modern Menippos hicvi örnekleri olarak Peter Barnes'ın oyunları: The Ruling class, Leonardo's Last Supper, Noonday demons, and Dreaming
    (2018) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Sifat Gülsen; Department of English Language and Literature
    Bu tezin amacı Peter Barnes'ın The Ruling Class (1968), Leonardo's Last Supper (1969), Noonday Demons (1969), and Dreaming (1969) adlı oyunlarını modern Menippos hicvi örnekleri olarak incelemektir. Bu amaçla, bir edebi tür olarak hiciv, etimolojisi, kökeni, tanımları, özellikleri ve türleri ile çalışılacaktır. Belli bir bozukluğa yapılan rhetorik saldırı olarak tanımlanan ve tartışmanın ortasında bozukluğa karşı bir erdemin övülmesini içeren formel nazım şeklinde yazılan hicvin aksine, Menippos hicvinin tanımı değişken yapısından dolayı zordur. Bu yüzden Menippos hicvini tanımlarken ne olduğundan çok ne yaptığını sormak daha yararlı olacaktır. En basit tanımıyla, Menippos hicvi düz yazı ve nazmın karışımıdır. Ayrıca, bu tür hiciv karnivalesk bir atmosfer yaratarak normlarla, kültürel, dini ya da felsefik doktrinlerle ilgili kesin yargıları reddeder. Bu kesin yargıları reddederken Menippos hicvi parodi, ironi, metinlararasılık, normalde bir arada olamayacak şeylerin yan yana getirilmesi, fantastic öğeler ve, delilik ve düş kurma gibi her türlü psikolojik anormallikleri içeren teknikler kullanır ve tüm bu teknikler aynı zamanda oyunların karnivalesk niteliklerini artırır. Menippos hicvi oyunların sonunda herhangi bir çözüm önermez çünkü herhangi bir ideolojiyi diğerine üstün göstermek yerine tüm ideolojilerin yanlış ve uygulamalarının bozuk olduğunu gösterir. Menippos hicvinin tüm özellikleri Barnes'ın seçilen oyunlarında bulunmaktadır. Bu da bu oyunların Menippos hicvinin örnekleri olarak sınıflandırılabileceğini göstermektedir. Sonuç olarak, Barnes kariyeri boyunca her zaman benzer temalarda Menippos hicvi formunda yazmış olduğu için Barnes'ın oyunlarınin, Menippos hicvi olarak kabul edilebileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Menippos hicvi, hiciv, nazım hiciv, Peter Barnes, karnevalesk, The Ruling Class, Leonardo's Last Supper, Noonday Demons, Dreaming.
  • Master Thesis
    Günlüklerine yansıyan Virginia Woolf ve George Eliot dünyasının feminist keşfi
    (2021) Canlı, Sifat Gülsen; Canlı, Sifat Gülsen; Department of English Language and Literature
    This thesis employs the feminist and psychoanalytical approaches in order to study the diaries of George Eliot and Virginia Woolf who are considered to be the major feminist writers during the nineteenth and early twentieth century. These writers' diaries are studied in order to explore these writers' worlds as well as their life experiences as women in male-dominated societies. In a context which was characterized by the sexist and phallocentric attitudes towards women's role in the society and literary canon, these female prodigies embarked on a quest to find their true self and to assert themselves as accredited women writers. These writers' quest for self-assertion, however, was imbued with various intervals of hope and despondency, but, in spite of various obstacles, they remained persistent to free themselves from the shackles of patriarchy and to define their own notion of womanhood. Hence, they were able to initiate a path towards New Women's intellectual awareness and their liberty from the psychological, economic and literary hegemony of patriarchy. Key Words: Diary, Feminist Theory, Psychoanalytical Theory, Hegemony, Patriarchy