Bal, İdris
Loading...
Name Variants
Bal, İdris
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
23
Articles
0
Citation Count
0
Supervised Theses
23
23 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 23
Master Thesis Bağımsızlık sonrası Gürcistan'ın yeniden yapılanması ve bu süreçte Türkiye ile ilişkileri(2009) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsGürcistan, sahip olduğu jeostratejik önem nedeniyle, gerek Kafkasya bölgesi, gerekse Türkiye açısından hayati önemi haizdir. Özellikle, Kafkasya ve Orta Asya'ya açılan ulaşım ve ticaret yollarının merkezi konumundadır.Gürcistan açısından Türkiye; Rusya'nın nüfuzunu dengeleyebilecek bir komşu olmanın yanı sıra, hem Batı'ya açılan bir kapı, hem de gelişmesine katkı sağlayabilecek ekonomik bir güçtür.Komşularıyla iyi ve dostane ilişkiler geliştirme gayreti içerisinde olan Gürcistan, dış politikasında ABD ve Batı yanlı bir yol izlemektedir. Rusya'nın, bağımsızlığı açısından büyük bir tehdit olmasının önüne geçebilmek için ise, NATO, KEİ, AGİT, AB, AK gibi kuruluşlarla yakın ilişkiler kurmaktadır.Bu araştırmada, Gürcistan'ın 9 Nisan 1991'de bağımsızlığını kazanmasıyla beraber yeni bir yapılanma içerisine girişi ve bu süreçte Türkiye ile olan siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri, sebep ? sonuç ilişkisi kurularak incelenmeye çalışılmıştır.Ayrıca, bölgede güç sahibi devletlerin de ilişkileri ele alınarak, ABD, Rusya, AB'nin bu coğrafyadaki çıkarları ve rekabetleri yansıtılmıştır. Diğer taraftan, Gürcistan'ın yeniden yapılanma sürecinde, etnik sorunlarla mücadelelerine, icraatlarıyla ülke yönetime damgasını vuran cumhurbaşkanlarına da, konuya daha geniş açıdan bakabilmek için geniş yer verilmiştir.Araştırmanın temel hedefi; Gürcistan'ın iç dinamiklerini de ele alarak, bölgesel konumunun, bölgedeki diğer güçlerle çıkar ilişkilerinin, Türkiye ile birbirlerine yönelik politikalarının ayrıntılı olarak incelenmesidir.Bu çalışma konusunun seçilmesindeki amaç, incelenen alanda çok fazla Türkçe yazılı kaynağın olmayışı sebebiyle, elde edilen bilgilerin, uluslararası ilişkiler alanında çalışanlara katkı sağlayacağının umulmasıdır.Master Thesis Su sorunu: Fırat, Dicle ve Asi nehirleri örnekleri(2006) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsÖZETHayatın yeri doldurulamaz unsuru olan su, yaşamsal öneminin yanında,günümüzde tarım ve enerji üretiminin önemli bir girdisini oluşturması sebebiyleulusal kalkınma için de temel bir maddedir. Önemli bir güç unsuru olması sebebiyle,giderek azalan bir kaynak olarak, ülkeler arasındaki politik, ekonomik ilişkilerietkileyen su, zaman zaman başka nitelikteki siyasi anlaşmazlıklarla da etkileşimiçerisinde ihtilaflara sebep olabilmektedir. Uluslararası hukuk bağlamında konuincelendiğinde, çeşitli uygulamalar ve yapılan çalışmalarda, suların hakça, makul veoptimum kullanımı ile kıyıdaş ülkelere önemli zarar vermeme ilkelerinin büyükölçüde benimsendiği görülmektedir.Suriye ve Irak arasında Fırat, Dicle ve Asi nehirleriyle ilgili anlaşmazlık daTürkiye'nin Güneydoğu Anadolu Projesi'ne başlamasıyla birlikte daha da görünürbir hal almış ve terör, Hatay meselesi gibi konularla bağlantılı olarak gerilimleresebep olmuştur. Suriye ve Irak, Türkiye'nin proje çerçevesinde inşa ettiği barajlaraözellikle de su tutulma dönemlerinde, bazen kendi sularının azalacağı bazen desuların kirlenmesine neden olduğu gerekçesiyle karşı çıkmış, sorunu uluslararasıplatforma taşımaya çalışmıştır. Türkiye ile Irak arasında 1946 anlaşması ve Türkiyeile Suriye arasında ise 1987 Protokolü imzalanmış, günümüz statüsünü belirleyen1987 Protokolü ile Suriye'ye yıllık ortalama 500 metreküp/sn su bırakılmasıkararlaştırılmıştır. Fakat Irak ve Suriye üç tarafın katılımıyla yeni bir anlaşmayapılmasını ve bırakılan su miktarının arttırılmasını talep etmektedir. Ülkelerinnehirlere katkıları ve tüketim hedefleri dikkate alındığında, Suriye ve Irak'ın toplamsu taleplerinin, nehirlerin su potansiyelinin üzerinde olduğu görülmektedir. Fırat veDicle nehirlerini ?uluslararası sular? olarak kabul eden ve ?suların paylaşımı?nıöngören Suriye ve Irak'ın tezleri; Üç Aşamalı Plan ile ?sınır aşan? iki nehrinsularının tahsisinin yapılabileceğini ifade eden Türkiye'nin tezleri ile çatışmaktadır.Türkiye Üç Aşamalı Plan yanında Barış Suyu Projesi ve Manavgat Projesi gibi çeşitliöneriler sunarak, Ortadoğu'nun su sorununa çözüm üretmeye çalışmıştır.Fırat, Dicle ve Asi nehirleri ile ilgili olarak, Suriye ve Irak ile arasında meydanagelen anlaşmazlık, Türkiye siyasetinde önemli bir yer işgal etmiş ve bölge ülkeleri ileolan ilişkilerini etkilemiştir. Ayrıca temel amacı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nindiğer bölgelerle arasındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak olan GüneydoğuAnadolu Projesi; çeşitli sulama, enerji, altyapı ve çevre projelerinin yanı sıra insanigelişmeye olanak sağlayan sosyal projeleri ile de arz ettiği ekonomik, sosyolojikönem dolayısıyla Türkiye'nin kalkınmasında itici bir unsur olacaktır. Bu ise sorununekonomik boyutu olduğunu da göstermektedir.Su sorununun, son dönem gelişmelerle beraber, tarafları ve niteliği bakımındanyeni boyutlar kazanmış olduğu görülmektedir. Sorunun, ABD'nin Irak'ı işgali ileoluşan yeni yönetim ve Avrupa Birliği'nin Fırat ve Dicle sularına artan ilgisiyle,kazandığı yeni boyutlarla artan önemi dolayısıyla, izlenmesi gereken yenistratejilerin belirlenmesinin gerekliliği açıktır.Master Thesis 11 Eylül 2001 terörist saldırısı neticesinde ABD'nin güvenlik algılamalarındaki değişiklik(2007) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsBu çalışma'da 11 Eylül sonrası süreçte, ABD'nin benimsediği yeni güvenlikstratejileri ve uygulamaya koyduğu ?Önleyici Saldırı? doktrini, arka planı ve sonuçlarıele alınarak incelenmiştir. Bu çerçevede, ABD'nin mevcut politikalarının olumsuzyansımaları ve hatalı yönleri de ele alınmaktadır.Çalışma'nın ortaya koymaya çalıştığı temel görüş, 11 Eylül sonrasında,ABD'nin ulusal güvenlik kavramını, küresel bir güç olması sebebiyle,küreselleştirmesi ve bu çerçevede güvenlik sorununu yanlış algılayarak, yanlışpolitikaları uygulaması ve bunun sonucunda, içinden çıkılamayan bir güvenlikbunalımına ya da güvenlik sendromuna, gerek dünyayı; gerekse kendisini sürüklemişolmasıdır. Bu tespitler yapılırken, çalışma boyunca, öncelikle 11 Eylül öncesiAmerikan dış politikası, klasik temelleri ve uygulamalarıyla ortaya konulmaya veanlaşılmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken, Amerikan dış politikasının geçen zaman vedeğişen uluslararası koşullar çerçevesinde ne şekilde dönüşüm gösterdiği tarihsel birperspektifle ifade edilmeye çalışılmıştır. Bunu takiben; 11 Eylül olaylarına sebebiyetveren küresel terörün temelleri ifade edilmeye çalışılarak, 11 Eylül olaylarına kadargelen süreç tahlil edilmeye çalışılmıştır. Bu arka plan bazında, ABD'nin 11 Eylülsonrası geliştirdiği yaklaşımlar ve uygulamaya koyduğu yasal düzenlemeler hakkındadetaylı bilgi sunularak, 11 Eylül sonrası Amerikan stratejisinin dayandığı noktalarirdelenmiştir.Çalışma'da 11 Eylül öncesi sürecin üzerine 11 Eylül sonrası yaklaşım vepolitika farklılıkları oturtularak, analitik bir yaklaşımla, ABD'nin, 11 Eylül sonrasındamuğlaklaşan ?güvenlik? kavramını, ne şekilde ?güvensizlik? kavramıyla özdeş halegetirdiği ifade edilerek; küreselleşen bir dünyada güvenliğin ve güvensizliğinküreselleşmesinin yarattığı olumsuz sonuçlar ve etkileri incelenmektedir.Anahtar Kelimeler: 11 Eylül, önleyici saldırı, küresel güvensizlik, güvenlikbunalımı, güvenlik sendromu,Master Thesis Avrupa kimliği oluşumuna Türk kimliği'nin etkisi(2009) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsBu çalışmanın amacı Avrupa Kimliğinin oluşumuna Türk kimliğinin etkisinin ne olduğunun analiz edilmesidir. Avrupa kavramı ve kimliğinin nasıl ortaya çıktığı Türk kimliğinin Avrupa için ne anlama geldiği, nasıl algılandığı araştırılmıştır.Araştırmada izlenen yöntem şöyledir. öncelikle literatür taraması yapılıp konunun akademik ve felsefi tabanı oluşturulduktan sonra konular tarihsel sıraya konularak son hali verilmiştir.Tez içinde, giriş birinci bölüm kabul edilmiş, ikinci bölümde kimlik konusundaki temel kavramlar kısaca önbilgi mahiyetinde araştırılmıştır. Üçüncü bölümde Türk kimliği, tarihsel gelişimi içerisinde ve özet olarak incelenmiştir. Dördüncü bölümde Avrupa kimliği oluşumu tarihsel ve kavramsal olarak incelenmiş Türkler'in Avrupa kimliği oluşumuna olumlu etkileri bu bölüm içerisine yerleştirilmiştir. Beşinci bölümde, Avrupa kimliğinin Türk kimliği ile temasa geçişi sonrasında etkileşimin nasıl devam ettiği ve Türk kimliğinin öteki olarak Avrupa kimliğine etkisinin ne olduğu araştırılmıştır. Sonuç bölümünde ilk beş bölüm ışığında değerlendirme yapılarak öngörülerde bulunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Avrupa, Kimlik, Türk.Master Thesis Amerikan gücünün geleceği(2007) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsAmerikan gücünün yirminci yüzyıla damgasını vurmuş olması herkesçe kabuledilen bir realitedir. Bu güç kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Bu, tarihsel birsürecin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bağımsızlık sonrasında dünya politikarenasında yalnızcılığı tercih etmiş olan ABD, Birinci Dünya Savaşından sonrabaşlayarak, özellikle kinci Dünya Savaşı'ndan sonra küresel bir güç olarakortaya çıkmıştır. ki kutuplu süreçte, gücünü Sovyetler Birliği'ne karşı?Çevreleme? politikası ile korumayı ve sürdürmeyi denemiş olan ABD, SoğukSavaş sonrasında yeni bir sürece adım atmıştır. Bu yeni süreçte güçparametreleri değişmiştir. Bilgi önemli bir güç unsuru haline dönüşmüştür. Buyeni süreçte ABD, kendi gücünü korumak ve olası güç yükselişlerini durdurmakiçin çeşitli stratejiler yürütmeye çalışmıştır. Medeniyetler Çatışması Paradigmasıve Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi bu çerçevededeğerlendirilebilecek teorik ve pratik anlamlara sahiptir. Bugün, ABD gücününnasıl yönetileceği önemli sorun olarak gözükmektedir. Bu gücün yanlışkullanımı telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenlebu gücün, küresel istikrarın sağlanması için yeniden programlanmasıgerekmektedir.Master Thesis Avrupa Birliği yapısal fonlarının Türkiye'de kullanımı; Kardelen Tıbbi Atık Yönetim Sistemi Projesi(2008) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsBu çalışmada, Avrupa Birliği, Birliğin yapısal fon ve mali yardımları ve Türkiye'nin AB ile ilişkileri kısaca anlatılmış olup, Türkiye'nin günümüzdeki adaylık statüsünde iken ve gelecekteki olası üyelik durumunda AB yapısal fon ve mali yardım araçlarından etkin bir şekilde yararlanmasının, Türkiye açısından öneminin vurgulanması amaçlanarak, Türkiye'de Çorum İlinde AB hibe yardımları ile gerçekleştirilmiş örnek bir proje olan ?Kardelen Tıbbi Atık Yönetim Sistemi Projesi? anlatılmıştır. Böylece, Türkiye'ye adaylığı ve olası üyeliği durumunda, Birlik tarafından sağlanan mali yardımların Türkiye tarafından en yüksek seviyede kullanılmasının önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır.Çalışma hazırlanırken, ilk önce Avrupa Birliği, Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri, yapısal fonlar içerikli kaynaklar taranmış, Avrupa Birliği resmi kaynaklarından ve Avrupa Birliği ile ilgili kuruluşların- Merkezi Finans ve İhale Birimi, Devlet Planlama Teşkilatı, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, İktisadi Kalkınma Vakfı, Yeşilırmak Havzası Kalkınma Birliği Başkanlığı-yayınlarından ve internet bilgilerinden yararlanılmış, ilgili dergi, kitap, makale, tez, gazete ve yönetmeliklerin incelenmesi sonucu elde edilen bilgiler bir araya getirilmiştir. Çorum Devlet Hastanesi çalışanları bir anket çalışmasına alınmış, buradan elde edilen veriler ile ?Kardelen Tıbbi Atık Yönetim Sistemi Projesi? nden elde edilen veriler çalışma içinde kullanılmıştır.Çalışmada, Avrupa Birliği Yapısal Fonlarının amaçları ve kullanım yerleri anlatılmıştır. Bu fonların kullanımının Avrupa Birliğinin amaçlarına varma yolundaki önemi vurgulanmıştır. Türkiye'de Avrupa Birliği Hibe yardımları ile gerçekleştirilen bir proje ile Türkiye'nin ilk tıbbi atık bertaraf tesisinin kurulması örneğine dikkat çekilerek, Türkiye'nin bu mali yardımları kullanmasının önemi üzerinde durulmuştur.Bu tezde ortaya konmaya çalışılan temel argüman, Türkiye'nin Birliğe üyeliği durumunda bu yapısal fon ve mali araçlardan çok büyük bir oranda yararlanma şansı elde edeceği ve bunu iyi değerlendirdiği sürece de ülkenin kalkınma ve gelişme düzeyine büyük bir etki yapacağıdır.Master Thesis Kuzey Irak`ın yapısı, bölgedeki oluşumlar, bölge içi ve bölge dışı devletlerin amaçları ve etkileri(2005) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsSUMMARY At the first part of this study it was investigated the history of the Northern Iraq area until the Gulf War period. Iraq is an artificial existence, which was created by UK at the beginning of the XX Century. This artificiality forms the main source of the problems encountered for Iraq and for the region. Furthermore the Northern Iraq has been a problem for the belonging nation and the region since the foreigners handle. At the second part, it was concluded that Northern Iraq was not northern part of 36 parallel, contrary of it was supposed. Northern Iraq area was determined according to the existence of common Kurdish population and petroleum, instead of geographical basis. Northern Iraq has an ethnic, social and economical form always suitable to create a conflict. At the third part, the studies that have been done by USA in order to establish an influence area and control support point were studied later 1991 Gulf War. USA has strived for approximately ten years in order to reconcile always-conflicting IKDP and KYB. Finally USA succeeded to make an agreement between them. Beside that, while some neighboring countries in the region were supporting some of them were obstructing this initiations. At the fourth part, why the big countries and neighboring countries have seen Northern Iraq for their benefits, what are their aims and their roles in the progress of the region were evaluated. It was seen that the concerns about petrol and security were the most important reasons. Democracy, human rights and struggle against the global terrorism have been most common statements for expansion. The occupying Iraq was a part of the strategy to have guaranty of the petrol flu over Middle East and to provide the security of Israel. The establishing a government on federation basis and liable to the external will be source of new conflicts for all Middle East region.Master Thesis Turkey's democratzation and its effect on fereign policy decision making(2005) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsÖZET Bu çalışmanın amacı demokrasi ve demokrasinin Türkiye'de dış politika kararların oluşturulmasına etkilerini incelemektir. Çalışmada Öncelikle 1991 Irak Savaşı'ndan bugüne kadar olan dönem incelenmekte ve Türkiye de demokrasideki gelişmeler ile bu gelişmenin politikayı oluşturma sürecine etkileri arasında bir bağ kurulması araştırılmaktadır. Son zamanlarda yapılan anayasa ve yasal değişikliklere özel önem verilerek değişikliklerin dış politikada alınan kararları nasıl etkilediği ortaya konulmak istenmiş ve bu çalışmayla genel olarak demokrasinin dış politikada alınan kararları nasıl etkilediği anlatılmaya çalışılmıştır. Girişten sonra gelen ikinci bölüm karar verme çalışmasına ye yönelik Teori üzerinde değişik yaklaşımları içeren teorik çalışmalardan oluşmaktadır. Dört analiz düzeyi ele alınmış ve bunların aracılığıyla farklı karar verme yöntemleri incelenmiştir. Üçüncü bölüm bir demokrasi çalışmasıdır. Burada, demokrasi felsefesi ve bugünkü demokrasi teriminin anlamı incelenmiştir. Ayrıca, demokrasinin kalitesini ve günümüz dünyasındaki en yaygın hükümet sisteminin değişik unsurlarım incelemek için bir çerçeve kurulmuştur. Dördüncü bölüm çalışmanın en önemli kısmım içermektedir. 1999 Helsinki Zirvesinden itibaren Avrupa Birliği adaylığı ile hızlı değişimi vurgulanarak, Türkiye'nin demokrasi, karar verme sistemi ve 1990'lann başında başlayan demokratikleşmesi üzerinde durulmuştur. Bu bölümün sonunda, dört farklı karar verme analiz düzeyi ile Türkiye'nin karar verme yöntemi ve uğradığı değişimler konusunda bir sonuca varmaya çalışılmıştır. Beşinci bölüm Türkiye'deki karar vermeye ilişkin iki olayı içermektedir. Bunlar 1991 ve 2003 Irak Savaşları üzerinedir. Bu iki olayın analizi, önemli bir demokratikleşme sürecindeki iki farklı olayda oluşan farklı karar alma süreçlerini anlamak için kullanılmıştır. Sonuç olarak, Türk politika sisteminin demokratik kalitesinde anlamlı ve önemli bir değişiklik olmuş ve bu değişikliğin dış politika kararlarının alınması sürecine fark edilir derecede etkileri olmuştur. En önemli değişiklikler, bürokrasi, özellikle silah kuvvetler ve hükümet arasındaki güç ilişkileri ile hükümetin dışında yeni ortaya çıkan medya, kamuoyu ve karar vermede direk rol oynamayan çevreler ile ilgilidir. Bu gruplar karar vermeyi direk bir şekilde etkilememiş olsalar bile daha kaotik ve karışık bir karar verme ortamı yaratmışlardır. Bu yem ortamı ve gelecekteki Türk Dış Politikasını anlamak için geleneksel rasyonel analiz sistem yeterli değildir ve bu demokratikleşmenin bir sonucudur. İlave olarak beklide söz konusu sürecin karmaşıklığı, demokrasilerin diğer yönetim şekillerine göre daha barışçı bir uluslararası aktör olduğunun kanıtlarından birisidir. inMaster Thesis Adana mutabakatına giden süreç ve sonrasında Türkiye-Suriye ilişkileri(2005) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsÖZET Bu çalışmada, Türkiye-Suriye ilişkilerinde bir dönüm noktası olan ve Suriye'nin Türkiye'ye karşı PKK faaliyetlerini desteklemeyeceğini taahhüt ettiği Adana Mutabakatı'na nasıl gelindiği ve sonrasında iki ülke üişldlerinin nasıl geliştiği incelenmiştir. Öncelikle, uzun yıllar iki ülke ihşküerinin gelişmesinin önünde engel teşkil etmiş olan Hatay, su ve terör gibi yapısal sorunlar ele alınmıştır. Bu sorunların ortaya çıktıkları tarihten, Adana Mutabakatı'nnı imzalandığı 1998 yılma kadar olan dönemde, nasıl geliştikleri ve ikili ilişkileri nasıl etkiledikleri hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra, Türkiye tarafindan 1996 yılından itibaren planlı bir strateji kapsamında tırmandırılarak, iki ülkeyi savaşm eşiğine getiren 1998 Türkiye- Suriye krizi ve devamında imzalanan Adana Mutabakatı, kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir. Son olarak, Adana Mutabakatı'ndan günümüze kadar olan dönemde, bu konunun tez konusu olarak seçilmesinde de belirleyici olan, iki ülke iHşküerinin baş döndürücü bir hızda gelişerek, daha önce hiçbir zaman ulaşamadığı bir seviyeye gelmesinde, hangi faktörlerin belirleyici olduğu araştalmışur. Bu süreçte, iki ülke yönetiminde yaşanan değişikliğin, ABD'nin Irak harekatı sonrası bölgede bir Kürt devletinin kurulma olasılığının günden güne güçlenmesinin ve Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında son dönemde Suriye'ye uygulanan baskıların etkili olduğu sonucuna ulaşılmışur. ABSTRACT In this study, how it was accrued to Adana Agreement which was a turning point at Turkey-Syria relations and Syria committed that it will not support PKK actions against Turkey and how the relations of two countries developed consequently are examined. First of all the structural matters such as Hatay, water and terror which impaired the development of two countries relations are considered. Information has been provided about how these problems developed in the period from the date of their occurrence to year 1998 in which Adana Agreement has been concluded and how they affected the mutual relations during this period. Then 1998 Turkey-Syria crisis which was raised by Turkey with in the scope of planned strategy since 1996 and got two countries on brink of war and Adana Agreement concluded as a result of this are analyzed in details. Lastly which factors were determinable nMaster Thesis PKK'nın yükselişi ve Türkiye-ABD ilişkilerine etkisi(2007) Bal, İdris; Bal, İdris; Department of International RelationsOsmanlı mparatorluğu ve Amerika arasındaki 1830 tarihli bir ticaretanlaşması iki ülke arasındaki ilişkilerin ticaret ile sınırlı kalmasını sağlamıştır.Ancak, gerçek anlamda Türk-Amerikan ilişkilerinin başlangıcını 19.yüzyılınbaşları oluşturmaktadır. 1917-1927 arasında diplomatik kesintiye uğrayanilişkiler, Soğuk Savaş'ın ilk yıllarında gelişme kaydetmiştir. Türkiye'ninKıbrıs'a müdahalesi sonrasında ABD'nin Türkiye'ye silah ambargosuuygulaması, iki ülke ilişkilerine kısa bir süre olumsuz etkilemiştir.1990'ların başıyla birlikte iki ülke için yeni bir dönem başlamıştır. 1991yılında ?Geliştirilmiş Ortaklık? adlı yeni bir kavram ortaya atılarak, ilişkilerdaha gerçekçi bir zeminde yürütülmeye çalışılmıştır. Körfez Savaşı'ndaki?Stratejik Ortaklık? tanımındaki ilişkiler 2000'li yıllara gelindiğinde özellikle 11Eylül 2001'de ABD'nin uğradığı terör saldırıları, teröre karşı yıllarca mücadeleeden Türkiye'nin, ABD'nin yanı başında yer almasıyla memnuniyet verici birseviyeye yükselmiştir. Ancak 1 Mart tezkeresinin Türkiye Büyük MilletMeclisi'nde reddedilmesi iki ülke ilişkilerindeki kırılma noktasını teşkil etmişve daha sonra Süleymaniye'de gerçekleştirilen çuval hadisesi ise gerginliğitırmandırmıştır.Türk-Amerikan ilişkileri, iki ülke arasında zaman zaman yaşanansorunlara ve farklı görüşlere rağmen, dostluk ve ortaklık seviyesinde temkinlibir şekilde sürdürülmektedir.Diğer taraftan, temelleri 1974 yılında atılan ve kendisini Marksist-Leninist bir örgüt olarak tanımlayan Kürdistan şçi Partisi yani PKK, kurulduğuyıllarda Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşayanvatandaşlarımızın Türk ırkından ayrı bir ırk olduğunu, Türk devletincesömürüldüğünü, dil ve kültürünün asimile edildiğini iddia ederek, Türkiye'ninDoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini içine alacak şekilde Suriye, ran veIrak toprakları üzerinde bağımsız birleşik demokratik Kürdistan devletikurmayı planlamaktadır.Bu bağlamda PKK'nın, isim ve strateji gibi değişikliklere gitmesine veörgüt elebaşısının tutuklu bulunmasına rağmen, ABD'nin desteği nedeniyleiki ülke ilişkilerini olumsuz etkilediği görülmektedir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »