Bal, İdris

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Bal, İdris
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

23

Articles

0

Citation Count

0

Supervised Theses

23

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 23
  • Master Thesis
    Arap-İsrail uyuşmazlığında Filistin sorunu
    (2009) Gökçınar, Demet; Bal, İdris; Department of International Relations
    Filistin'in bulunduğu bölge, jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik açılardan değerlendirildiğinde, gerek bölge ülkeleri ve gerekse küresel güç odakları açısından oldukça önem arz eden bir bölgedir. Böyle olması hasebiyle de bu bölgede her zaman bir kaos ortamı mevcut olmuştur. Ancak bu sefer ki çok daha uzun süren ve sürecek olan Filistin Sorunu'dur ki bu çalışma tam da bu noktada bir çalışma olmuştur. Filistin Sorunu bölgesel değil, evrensel bir sorun ve sadece iki taraflı değil çok taraflı bir sorun olma özelliğinden dolayı neredeyse tüm dünyayı ilgilendiren bir sorun olmuştur.Bu coğrafyada yaşayan insanlar çok sıkıntılar çekmiş ve çekmeye devam etmektedirler. Yahudi diasporasının bir yurt kurma ihtiyacından hâsıl olan bir vatan toprağı için, evvelden beri istedikleri Filistin'in seçilmesi ile başlamış olan Filistin-İsrail Sorunu, bu yurtta yüzyıllardır yaşayan Filistinli Arapların, İsrail'in yayılmacı bir politika izlemesi sonucunda yurtlarını terk etmesine sebep olmuş ve buna benzer yeni sorunlar oluşmasıyla bir çığ gibi büyüyerek ve çeşitli şekillerde değişime uğrayarak günümüze kadar gelmiştir. Öyle sanıyorum ki bu sorun uzun yıllar boyunca da gündemdeki yerini korumaya devam edecektir.Bu çalışmada, Filistin-İsrail Sorunu'na Türkiye'nin bakışı ve her iki ülke ile olan siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri de incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, bölgede güç sahibi devletlerin de ilişkileri ele alınarak, bu coğrafyadaki menfaatleri ve bölgedeki etnik grupların mücadeleleri ve bölgedeki etkilerine de yer verilmiştir.Bu çalışma, Filistin-İsrail Sorununa bir çözüm önerisi çalışması olarak değil, sorunun ortaya çıkışı ve gelişimi ile bölgedeki etkilerini inceleyen bir çalışma olmuştur. Temennim, İsrail'de iki ülke halkının beraberce barış içerisinde yaşamayı başardığı, ?Neve Şalom / Vaha es Selam Köyü'nün? yaşantısının tüm bölgeye örnek olması ve bu örneği tüm bölge halkının uygulamasıdır.
  • Master Thesis
    Dini Motifli ve Uluslararası Bir Terör Örgütü Olarak El-kaide
    (2008) Gürbüz, Beyhan; Bal, İdris; Department of International Relations
    Bu çalışmada; Selefi-Vahhabi ideoloji ile uluslararası ve dini motifli bir terör örgütü olan El-Kaide arasındaki ilişki ortaya konularak, El-Kaide terör örgütünün, küresel amaçları ve bu amaçları gerçekleştirmek amacıyla İslam dinini nasıl bir araç haline getirdiği tartışılmıştır.Tezin ilk bölümünde, terör ve terörizm kavramları tanımlanarak, devlet terörizmi, devlet destekli terörizm ve uluslararası terörizm hakkında açıklamalarda bulunulmuş, uluslararası hukukta terörle mücadele NATO, AB ve BM çerçevesinde ele alınmıştır. Bir sonraki bölümde ise dini motifli terörizm kapsamında İslam, İslamcılık ve fundamentalizm kavramları açıklanmış, El-Kaide üyeleri tarafından benimsenen Selefi-Vahhabi ideoloji analiz edilerek, bu ideolojinin gelişimine katkıda bulunan ideologların görüşlerine değinilmiştir. Çalışmamızın sonunda ise El-Kaide terör örgütü bütün yönleriyle ele alınarak, İslam'da cihad ve Selefi-Vahhabi ideoloji çerçevesinde El-Kaide'nin cihad yorumu tartışılmıştır.
  • Master Thesis
    Orta Asya'da radikal islam hareketi ve terörizm
    (2010) Kang, Daekeun; Bal, İdris; Department of International Relations
    11.Eylül Saldırılarından sonra Terörizm hakkında uluslararası bir mesele olarak 'İslami Terörizm'e yoğunlaşılmıştır. Bu nedenle Batılılar ve ABD, El-Kaide, Özbekistan İslami Hareketi gibi uluslararası İslami Terör Örgütlerinin faaliyetini dünya gündemine getirip insanlaın dikkatlerini bu gruplara çekmiştir. Dolayısıyla, bu tez İslam Fundamentalizmi'nin gelişmesi ve bu kavramın Terörizm arası fonksiyonel ilişkisini, özellikle de Orta Asya bölgesinde yaşayanları etkileyen hareket oluşunu objektif bir şekilde incelemiştir. Hatta, bu araştırma çerçevesinde Arap dünyasından farklı olan Orta Asya İslamı'nın özel belirleyicisi ve bölgedeki faal olan İslam Fundamental Hareketi ile Terörizm arası fonksiyonel ilişkiler de ele alınmıştır.
  • Master Thesis
    Bağımsızlık Sonrası Gürcistan'ın Yeniden Yapılanması ve Bu Süreçte Türkiye ile İlişkileri
    (2009) Alsırt, Figen Tavil; Bal, İdris; Department of International Relations
    Gürcistan, sahip olduğu jeostratejik önem nedeniyle, gerek Kafkasya bölgesi, gerekse Türkiye açısından hayati önemi haizdir. Özellikle, Kafkasya ve Orta Asya'ya açılan ulaşım ve ticaret yollarının merkezi konumundadır.Gürcistan açısından Türkiye; Rusya'nın nüfuzunu dengeleyebilecek bir komşu olmanın yanı sıra, hem Batı'ya açılan bir kapı, hem de gelişmesine katkı sağlayabilecek ekonomik bir güçtür.Komşularıyla iyi ve dostane ilişkiler geliştirme gayreti içerisinde olan Gürcistan, dış politikasında ABD ve Batı yanlı bir yol izlemektedir. Rusya'nın, bağımsızlığı açısından büyük bir tehdit olmasının önüne geçebilmek için ise, NATO, KEİ, AGİT, AB, AK gibi kuruluşlarla yakın ilişkiler kurmaktadır.Bu araştırmada, Gürcistan'ın 9 Nisan 1991'de bağımsızlığını kazanmasıyla beraber yeni bir yapılanma içerisine girişi ve bu süreçte Türkiye ile olan siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri, sebep ? sonuç ilişkisi kurularak incelenmeye çalışılmıştır.Ayrıca, bölgede güç sahibi devletlerin de ilişkileri ele alınarak, ABD, Rusya, AB'nin bu coğrafyadaki çıkarları ve rekabetleri yansıtılmıştır. Diğer taraftan, Gürcistan'ın yeniden yapılanma sürecinde, etnik sorunlarla mücadelelerine, icraatlarıyla ülke yönetime damgasını vuran cumhurbaşkanlarına da, konuya daha geniş açıdan bakabilmek için geniş yer verilmiştir.Araştırmanın temel hedefi; Gürcistan'ın iç dinamiklerini de ele alarak, bölgesel konumunun, bölgedeki diğer güçlerle çıkar ilişkilerinin, Türkiye ile birbirlerine yönelik politikalarının ayrıntılı olarak incelenmesidir.Bu çalışma konusunun seçilmesindeki amaç, incelenen alanda çok fazla Türkçe yazılı kaynağın olmayışı sebebiyle, elde edilen bilgilerin, uluslararası ilişkiler alanında çalışanlara katkı sağlayacağının umulmasıdır.
  • Master Thesis
    Su Sorunu: Fırat, Dicle ve Asi Nehirleri Örnekleri
    (2006) Bilgiç, Esra; Bal, İdris; Department of International Relations
    ÖZETHayatın yeri doldurulamaz unsuru olan su, yaşamsal öneminin yanında,günümüzde tarım ve enerji üretiminin önemli bir girdisini oluşturması sebebiyleulusal kalkınma için de temel bir maddedir. Önemli bir güç unsuru olması sebebiyle,giderek azalan bir kaynak olarak, ülkeler arasındaki politik, ekonomik ilişkilerietkileyen su, zaman zaman başka nitelikteki siyasi anlaşmazlıklarla da etkileşimiçerisinde ihtilaflara sebep olabilmektedir. Uluslararası hukuk bağlamında konuincelendiğinde, çeşitli uygulamalar ve yapılan çalışmalarda, suların hakça, makul veoptimum kullanımı ile kıyıdaş ülkelere önemli zarar vermeme ilkelerinin büyükölçüde benimsendiği görülmektedir.Suriye ve Irak arasında Fırat, Dicle ve Asi nehirleriyle ilgili anlaşmazlık daTürkiye'nin Güneydoğu Anadolu Projesi'ne başlamasıyla birlikte daha da görünürbir hal almış ve terör, Hatay meselesi gibi konularla bağlantılı olarak gerilimleresebep olmuştur. Suriye ve Irak, Türkiye'nin proje çerçevesinde inşa ettiği barajlaraözellikle de su tutulma dönemlerinde, bazen kendi sularının azalacağı bazen desuların kirlenmesine neden olduğu gerekçesiyle karşı çıkmış, sorunu uluslararasıplatforma taşımaya çalışmıştır. Türkiye ile Irak arasında 1946 anlaşması ve Türkiyeile Suriye arasında ise 1987 Protokolü imzalanmış, günümüz statüsünü belirleyen1987 Protokolü ile Suriye'ye yıllık ortalama 500 metreküp/sn su bırakılmasıkararlaştırılmıştır. Fakat Irak ve Suriye üç tarafın katılımıyla yeni bir anlaşmayapılmasını ve bırakılan su miktarının arttırılmasını talep etmektedir. Ülkelerinnehirlere katkıları ve tüketim hedefleri dikkate alındığında, Suriye ve Irak'ın toplamsu taleplerinin, nehirlerin su potansiyelinin üzerinde olduğu görülmektedir. Fırat veDicle nehirlerini ?uluslararası sular? olarak kabul eden ve ?suların paylaşımı?nıöngören Suriye ve Irak'ın tezleri; Üç Aşamalı Plan ile ?sınır aşan? iki nehrinsularının tahsisinin yapılabileceğini ifade eden Türkiye'nin tezleri ile çatışmaktadır.Türkiye Üç Aşamalı Plan yanında Barış Suyu Projesi ve Manavgat Projesi gibi çeşitliöneriler sunarak, Ortadoğu'nun su sorununa çözüm üretmeye çalışmıştır.Fırat, Dicle ve Asi nehirleri ile ilgili olarak, Suriye ve Irak ile arasında meydanagelen anlaşmazlık, Türkiye siyasetinde önemli bir yer işgal etmiş ve bölge ülkeleri ileolan ilişkilerini etkilemiştir. Ayrıca temel amacı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nindiğer bölgelerle arasındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak olan GüneydoğuAnadolu Projesi; çeşitli sulama, enerji, altyapı ve çevre projelerinin yanı sıra insanigelişmeye olanak sağlayan sosyal projeleri ile de arz ettiği ekonomik, sosyolojikönem dolayısıyla Türkiye'nin kalkınmasında itici bir unsur olacaktır. Bu ise sorununekonomik boyutu olduğunu da göstermektedir.Su sorununun, son dönem gelişmelerle beraber, tarafları ve niteliği bakımındanyeni boyutlar kazanmış olduğu görülmektedir. Sorunun, ABD'nin Irak'ı işgali ileoluşan yeni yönetim ve Avrupa Birliği'nin Fırat ve Dicle sularına artan ilgisiyle,kazandığı yeni boyutlarla artan önemi dolayısıyla, izlenmesi gereken yenistratejilerin belirlenmesinin gerekliliği açıktır.
  • Master Thesis
    11 Eylül 2001 Terörist Saldırısı Neticesinde Abd'nin Güvenlik Algılamalarındaki Değişiklik
    (2007) Bektaş, Buket; Bal, İdris; Department of International Relations
    Bu çalışma'da 11 Eylül sonrası süreçte, ABD'nin benimsediği yeni güvenlikstratejileri ve uygulamaya koyduğu ?Önleyici Saldırı? doktrini, arka planı ve sonuçlarıele alınarak incelenmiştir. Bu çerçevede, ABD'nin mevcut politikalarının olumsuzyansımaları ve hatalı yönleri de ele alınmaktadır.Çalışma'nın ortaya koymaya çalıştığı temel görüş, 11 Eylül sonrasında,ABD'nin ulusal güvenlik kavramını, küresel bir güç olması sebebiyle,küreselleştirmesi ve bu çerçevede güvenlik sorununu yanlış algılayarak, yanlışpolitikaları uygulaması ve bunun sonucunda, içinden çıkılamayan bir güvenlikbunalımına ya da güvenlik sendromuna, gerek dünyayı; gerekse kendisini sürüklemişolmasıdır. Bu tespitler yapılırken, çalışma boyunca, öncelikle 11 Eylül öncesiAmerikan dış politikası, klasik temelleri ve uygulamalarıyla ortaya konulmaya veanlaşılmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken, Amerikan dış politikasının geçen zaman vedeğişen uluslararası koşullar çerçevesinde ne şekilde dönüşüm gösterdiği tarihsel birperspektifle ifade edilmeye çalışılmıştır. Bunu takiben; 11 Eylül olaylarına sebebiyetveren küresel terörün temelleri ifade edilmeye çalışılarak, 11 Eylül olaylarına kadargelen süreç tahlil edilmeye çalışılmıştır. Bu arka plan bazında, ABD'nin 11 Eylülsonrası geliştirdiği yaklaşımlar ve uygulamaya koyduğu yasal düzenlemeler hakkındadetaylı bilgi sunularak, 11 Eylül sonrası Amerikan stratejisinin dayandığı noktalarirdelenmiştir.Çalışma'da 11 Eylül öncesi sürecin üzerine 11 Eylül sonrası yaklaşım vepolitika farklılıkları oturtularak, analitik bir yaklaşımla, ABD'nin, 11 Eylül sonrasındamuğlaklaşan ?güvenlik? kavramını, ne şekilde ?güvensizlik? kavramıyla özdeş halegetirdiği ifade edilerek; küreselleşen bir dünyada güvenliğin ve güvensizliğinküreselleşmesinin yarattığı olumsuz sonuçlar ve etkileri incelenmektedir.Anahtar Kelimeler: 11 Eylül, önleyici saldırı, küresel güvensizlik, güvenlikbunalımı, güvenlik sendromu,
  • Master Thesis
    Avrupa Kimliği Oluşumuna Türk Kimliği'nin Etkisi
    (2009) Aslan, Cemile; Bal, İdris; Department of International Relations
    Bu çalışmanın amacı Avrupa Kimliğinin oluşumuna Türk kimliğinin etkisinin ne olduğunun analiz edilmesidir. Avrupa kavramı ve kimliğinin nasıl ortaya çıktığı Türk kimliğinin Avrupa için ne anlama geldiği, nasıl algılandığı araştırılmıştır.Araştırmada izlenen yöntem şöyledir. öncelikle literatür taraması yapılıp konunun akademik ve felsefi tabanı oluşturulduktan sonra konular tarihsel sıraya konularak son hali verilmiştir.Tez içinde, giriş birinci bölüm kabul edilmiş, ikinci bölümde kimlik konusundaki temel kavramlar kısaca önbilgi mahiyetinde araştırılmıştır. Üçüncü bölümde Türk kimliği, tarihsel gelişimi içerisinde ve özet olarak incelenmiştir. Dördüncü bölümde Avrupa kimliği oluşumu tarihsel ve kavramsal olarak incelenmiş Türkler'in Avrupa kimliği oluşumuna olumlu etkileri bu bölüm içerisine yerleştirilmiştir. Beşinci bölümde, Avrupa kimliğinin Türk kimliği ile temasa geçişi sonrasında etkileşimin nasıl devam ettiği ve Türk kimliğinin öteki olarak Avrupa kimliğine etkisinin ne olduğu araştırılmıştır. Sonuç bölümünde ilk beş bölüm ışığında değerlendirme yapılarak öngörülerde bulunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Avrupa, Kimlik, Türk.
  • Master Thesis
    Amerikan Gücünün Geleceği
    (2007) Silinir, Murat; Bal, İdris; Department of International Relations
    Amerikan gücünün yirminci yüzyıla damgasını vurmuş olması herkesçe kabuledilen bir realitedir. Bu güç kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Bu, tarihsel birsürecin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bağımsızlık sonrasında dünya politikarenasında yalnızcılığı tercih etmiş olan ABD, Birinci Dünya Savaşından sonrabaşlayarak, özellikle kinci Dünya Savaşı'ndan sonra küresel bir güç olarakortaya çıkmıştır. ki kutuplu süreçte, gücünü Sovyetler Birliği'ne karşı?Çevreleme? politikası ile korumayı ve sürdürmeyi denemiş olan ABD, SoğukSavaş sonrasında yeni bir sürece adım atmıştır. Bu yeni süreçte güçparametreleri değişmiştir. Bilgi önemli bir güç unsuru haline dönüşmüştür. Buyeni süreçte ABD, kendi gücünü korumak ve olası güç yükselişlerini durdurmakiçin çeşitli stratejiler yürütmeye çalışmıştır. Medeniyetler Çatışması Paradigmasıve Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi bu çerçevededeğerlendirilebilecek teorik ve pratik anlamlara sahiptir. Bugün, ABD gücününnasıl yönetileceği önemli sorun olarak gözükmektedir. Bu gücün yanlışkullanımı telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenlebu gücün, küresel istikrarın sağlanması için yeniden programlanmasıgerekmektedir.
  • Master Thesis
    Avrupa Birliği Yapısal Fonlarının Türkiye'de Kullanımı; Kardelen Tıbbi Atık Yönetim Sistemi Projesi
    (2008) Türkmen, Nurten; Bal, İdris; Department of International Relations
    Bu çalışmada, Avrupa Birliği, Birliğin yapısal fon ve mali yardımları ve Türkiye'nin AB ile ilişkileri kısaca anlatılmış olup, Türkiye'nin günümüzdeki adaylık statüsünde iken ve gelecekteki olası üyelik durumunda AB yapısal fon ve mali yardım araçlarından etkin bir şekilde yararlanmasının, Türkiye açısından öneminin vurgulanması amaçlanarak, Türkiye'de Çorum İlinde AB hibe yardımları ile gerçekleştirilmiş örnek bir proje olan ?Kardelen Tıbbi Atık Yönetim Sistemi Projesi? anlatılmıştır. Böylece, Türkiye'ye adaylığı ve olası üyeliği durumunda, Birlik tarafından sağlanan mali yardımların Türkiye tarafından en yüksek seviyede kullanılmasının önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır.Çalışma hazırlanırken, ilk önce Avrupa Birliği, Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri, yapısal fonlar içerikli kaynaklar taranmış, Avrupa Birliği resmi kaynaklarından ve Avrupa Birliği ile ilgili kuruluşların- Merkezi Finans ve İhale Birimi, Devlet Planlama Teşkilatı, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, İktisadi Kalkınma Vakfı, Yeşilırmak Havzası Kalkınma Birliği Başkanlığı-yayınlarından ve internet bilgilerinden yararlanılmış, ilgili dergi, kitap, makale, tez, gazete ve yönetmeliklerin incelenmesi sonucu elde edilen bilgiler bir araya getirilmiştir. Çorum Devlet Hastanesi çalışanları bir anket çalışmasına alınmış, buradan elde edilen veriler ile ?Kardelen Tıbbi Atık Yönetim Sistemi Projesi? nden elde edilen veriler çalışma içinde kullanılmıştır.Çalışmada, Avrupa Birliği Yapısal Fonlarının amaçları ve kullanım yerleri anlatılmıştır. Bu fonların kullanımının Avrupa Birliğinin amaçlarına varma yolundaki önemi vurgulanmıştır. Türkiye'de Avrupa Birliği Hibe yardımları ile gerçekleştirilen bir proje ile Türkiye'nin ilk tıbbi atık bertaraf tesisinin kurulması örneğine dikkat çekilerek, Türkiye'nin bu mali yardımları kullanmasının önemi üzerinde durulmuştur.Bu tezde ortaya konmaya çalışılan temel argüman, Türkiye'nin Birliğe üyeliği durumunda bu yapısal fon ve mali araçlardan çok büyük bir oranda yararlanma şansı elde edeceği ve bunu iyi değerlendirdiği sürece de ülkenin kalkınma ve gelişme düzeyine büyük bir etki yapacağıdır.
  • Master Thesis
    Kuzey Irak`ın Yapısı, Bölgedeki Oluşumlar, Bölge İçi ve Bölge Dışı Devletlerin Amaçları ve Etkileri
    (2005) Çaykuş, Mustafa; Bal, İdris; Department of International Relations
    SUMMARY At the first part of this study it was investigated the history of the Northern Iraq area until the Gulf War period. Iraq is an artificial existence, which was created by UK at the beginning of the XX Century. This artificiality forms the main source of the problems encountered for Iraq and for the region. Furthermore the Northern Iraq has been a problem for the belonging nation and the region since the foreigners handle. At the second part, it was concluded that Northern Iraq was not northern part of 36 parallel, contrary of it was supposed. Northern Iraq area was determined according to the existence of common Kurdish population and petroleum, instead of geographical basis. Northern Iraq has an ethnic, social and economical form always suitable to create a conflict. At the third part, the studies that have been done by USA in order to establish an influence area and control support point were studied later 1991 Gulf War. USA has strived for approximately ten years in order to reconcile always-conflicting IKDP and KYB. Finally USA succeeded to make an agreement between them. Beside that, while some neighboring countries in the region were supporting some of them were obstructing this initiations. At the fourth part, why the big countries and neighboring countries have seen Northern Iraq for their benefits, what are their aims and their roles in the progress of the region were evaluated. It was seen that the concerns about petrol and security were the most important reasons. Democracy, human rights and struggle against the global terrorism have been most common statements for expansion. The occupying Iraq was a part of the strategy to have guaranty of the petrol flu over Middle East and to provide the security of Israel. The establishing a government on federation basis and liable to the external will be source of new conflicts for all Middle East region.