Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu
K.K.Yilmaz
K.,Yılmaz
Yilmaz, Kumru Kilicoglu
Yilmaz,K.K.
Yılmaz,K.K.
Kumru Kilicoglu, Yilmaz
Y., Kumru Kilicoglu
Y.,Kumru Kılıçoğlu
K., Yilmaz
Y.,Kumru Kilicoglu
K.K.Yılmaz
Kumru Kılıçoğlu, Yılmaz
Kılıçoğlu Yılmaz, Kumru
Job Title
Doktor Öğretim Üyesi
Email Address
kumru.kilicoglu@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

11

Articles

11

Citation Count

1

Supervised Theses

0

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 11
  • Article
    Citation Count: 1
    Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
    (2014) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Türk Medenî Kanunumuz, eşler arasındaki yasal mal rejimini düzenlemiş; ancak bu rejime tabi olunmasını zorunluluk haline getirmeyip, eşlerin dilerlerse, başkaca bir mal rejimi de seçebilmesi amacıyla, seçimlik mal rejimlerine de yer vermiştir.Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi de, kaynak kanunumuz olan İsviçre Medeni Kanunundan farklı olarak, bizim hukuk sistemimizde kabul edilen seçimlik bir rejim türü olarak karşımıza çıkmaktadır.TMK m.244'te tanımlaması yapılan bu rejimin, edinilmiş mallara katılma rejimiyle benzer yanlarının varlığına rağmen; özellikle tasfiye aşamasında farklılıklar karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda, öncelikle paylaşmalı mal ayrılığının tanımı yapılmış olup; bir sonraki bölümde, diğer mal rejimi türleriyle aralarındaki farklar kısaca belirtilmiş; son olarak da TMK m. 244-255 düzenlemeleri ele alınarak tartışılmıştır.
  • Article
    Citation Count: 2
    Yapay Döllenmede Soybağı Sorunu
    (2015) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Soybağı, çocuğun ana ve babası ile olan bağını ifade eder. Türk Medeni Kanunu'muz \"Çocuğu doğuran kadın, anadır.\" düzenlemesiyle, çocuk ile ana arasındaki soybağının doğum ile kurulduğunu ifade ederek, \"kiralık anne\" uygulamasının yasal olmadığına işaret etmiştir.İnceleme konumuz olan yapay döllenmede, evli erkeğin sperminin eşi kadının rahmine enjekte edilmesine izin verilmekte; haliyle soybağı açısından bir sıkıntı doğmamaktadır. Buna rağmen; ülkemizde yasal olmayan uygulamaların başka ülkelerde gerçekleştirilmesi karşısında bir takım sorunlar karşımıza çıkmaktadır.Yapay döllenmede, sperm, kadının rahmine enjekte edilerek hamilelik gerçekleşir. Burada önemli nokta; enjekte edilen spermin kocaya ait olup olmamasıdır. Sperm, kocaya ait ise, soybağı açısından bir sorun söz konusu olmayacaktır. Ancak ülkemizde yasal olmasa da; başka erkeğin spermi ile hamile kalan kadınların varlığı inkar edilemez. Bu durumda, kocanın bu işleme rızasının olması ve olmaması açısından ikili bir ayrım yapılarak soybağının ele alınması gerekmektedir. Bu noktada, başka erkeğin spermi ile hamile kalan kadının zina yapmış sayılıp sayılmayacağı konusu da tartışmalıdır.
  • Article
    Citation Count: 5
    Kişilik Hakkının İhlalinde Manevi Tazminat
    (2016) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Manevi tazminat, kişinin ruhsal dünyasında meydana gelen eksilmenin giderilmesini amaçlar. Bu tazminatın giderilmesi biçimi Türk Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu'nda farklı maddelerde düzenleme altına alınmıştır. Düzenleme yapılırken; saldırıya uğrayan kişisel varlık bakımından ayrım yapılmış bu ayrıma göre, kimlerin manevi zararının ne şekilde doğacağı da belirlenmiştir.Manevi tazminatın söz konusu olabilmesi için; zarar, kusur, illiyet bağı unsurları haricinde, her şeyden önce ortada hukuka aykırı fiil olması gerekir. Bu fiil neticesinde, kişinin maddi nitelikteki kişisel varlığı (bedensel bütünlük) ihlal edilebileceği gibi; maddi nitelikte olmayan kişisel varlığı (şeref, haysiyet, isim, resim, vs) da ihlal edilmiş olabilir. İşte bu durumlarda, ister maddi nitelikte olsun, ister maddi nitelikte olmasın, kişisel varlığı ihlal edilen kişinin uğradığı zararın giderilmesi gerekecektir.
  • Article
    Citation Count: 0
    TEMSİL YETKİSİNİN GERİ ALINMASI
    (2021) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Türk İsviçre hukuk sistemlerinde hiç kimsenin bir hukuksal işlemi konusunda iradi temsilci kullanma zorunluluğuna yer verilmemiştir.\rAsıl olan, kişinin hukuksal işlemlerini bizzat yapabilme yetkisidir. Bu durum, kişinin hak ehliyetiyle ilgilidir. Bunun sonucu olarak TBK md.42 f.I\rtemsil olunana her zaman için temsil yetkisini sınırlandırma veya geri alma\ryetkisine yer verilmiştir. Aynı yetki vekalet sözleşmesinde, vekalet veren\riçin de tanınmıştır. (TBK md.512)\rTemsil olunana her zaman için temsil yetkisini geri alma hakkı tanınmış olması, beraberinde birtakım sorunları gündeme getirmektedir.\rİncelememizde önce genel olarak temsil yetkisi üzerinde duracak,\rdaha sonra Türk Hukukunda yakından ele alınmamış olan temsil geri almanın benzer kurumlarla karşılaştırması ile hukuksal niteliğini ele aldıktan\rsonra, geri alma yetkisine sahip kişiler ile bunun muhatabı ile geri almanın\rşekli konularını inceleyeceğiz.
  • Article
    EŞLERİN PAYLI MÜLKİYETLERİ
    (TBB Dergisi, 2017) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Taşınır ya da taşınmaz bir eşya üzerinde, hak sahibine kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisi veren, mülkiyet hakkı, hak sahibinin sayısına göre tek başına mülkiyet ve birlikte mülkiyet olmak üzere ikiye ayrılırken; birlikte mülkiyet de kendi içinde, elbirliği halinde mülkiyet ve paylı mülkiyet olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Paylı mülkiyet, TMK md.688’de “birden çok kimsenin, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belirli paylarla malik olduğunu” şeklinde düzenlenmiş olup, devamı maddelerde, hak sa hibinin hak ve borçları düzenlenmiştir. Konumuz ise, eşler arasında paylı mülkiyet olup; yasal önalım hakkından farklı olan yasal alım hakkı düzenlemesine yol açan bu kavram ile, eşlerin bir eşya üzerindeki paylı mülkiyetlerinin koşulları belirlenmekte, hakkın kullanılma sınırlarının çizilmektedir.
  • Article
    Citation Count: 1
    Temsil Yetkisinin Açıklanması
    (2021) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Temsil yetkisi genel olarak TBK md.40-48’de hükme bağlanmıştır. Diğer yasalarımızda temsile ilişkin özel hükümlerin bulunduğu hallerde, özel hüküm uygulanacaktır. Bu anlamda olmak üzere, ticaret şirketlerinde temsil konusu, TTK’da her bir şirket türüne göre ayrı ayrı hükme bağlanmıştır. Bunun dışında TBK’nın temsil ile ilgili bu genel hükümleri temsil olunanın iradesine dayanan, yani hukuksal işleme dayanan temsil ile ilgilidir. Temsil yetkisinin temsil olunanın iradesine değil, kanuna dayandığı hallerde yasal temsilden (kanuni temsilden) söz edilir. Bu tür temsil hakkında ilgili yasa hükümleri uygulanacaktır. Bu anlamda olmak üzere, velayetin söz konusu olduğu hallerde velinin, vesayetin söz konusu olduğu hallerde ise vasinin temsil yetkisi konusunda ilgili hükümlerin uygulanması söz konusu olacaktır. Temsilde en önemli konu, temsil olunanın temsil yetkisini açıklamasıdır. Bu iradenin açıklanmadığı veya açıklanmış sayılmadığı hallerde yetkili temsilden söz edilemez. Bu incelemede önce genel olarak temsil yetkisi; daha sonra temsil yetkisi iradesinin açıklanmasının hukuksal niteliği; taraflar arasındaki temel ilişki ile temsil ilişkisi; açıklamanın muhatabı ele alınacak; bu anlamda temsil yetkisi iradesinin temsil olunan tarafından temsilciye açıklanması ile bu iradenin üçüncü kişilere ya da hem temsilciye hem de üçüncü kişiye açıklanmasının mümkün olup olmadığı konuları üzerinde durulacaktır.
  • Article
    Citation Count: 8
    Kadının Bitmeyen Soyadı Sorunu
    (2014) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law; Law
    Herkesin kullanması zorunlu olan aile adı, soyadıdır. Osmanlı Dönemi’nde, kişi- lerin soyadına yer verilmemiş olup, herkes babasının adı ile anılmakta idi. 1934 yılında Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle, herkes bir soyadına sahip olup, erkekler ölene kadar soyadlarıyla anılırken, kadınların evlenmekle kocalarının soyadını alma zorunluluğu getirildi. Bir devrin kanunu olan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu, kadın hakları alanında çok önemli atılımlar gerçekleştirmişti. O dönemde kadının evlenmekle kocasının soyadını alması doğal karşılanmaktaydı. Ancak, kadının toplum içerisindeki konumunun değişmesi karşısında, bu düzenleme anlamsız ve haksız hale gelmiştir. Geldiğimiz noktada, TMK md.187 düzenlemesi gereği, kocasının soyadını alma zorunluluğunda olan kadının, TMK md.173 gereği, boşanma halinde bu kez kocasının soyadını bırakmak zorunda kalması, Türk kadını için, soyadını bir “çile” haline getirmiştir.
  • Article
    Citation Count: 5
    Resmi Vasiyetname
    (2017) Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Vasiyetname, resmi, el yazılı, sözlü olmak üzere üç şekilde yapılabilir. Vasiyetnamenin bir türü olan resmi vasiyetname, resmi memur tarafından, iki tanığın katılımıyla hazırlanan bir ölüme bağlı hukuksal işlemdir. Vasiyetnamenin genel geçerlilik şartlarının yanı sıra, resmi vasiyetnamenin geçerli olabilmesinin şartlarından biri, iki tanığın katılımıdır. Tanıklar, resmi vasiyetnameyi yapan kişinin okuma yazma bilmesi ve bilmemesine göre, farklı bilgilere sahip olurlar. Okuma yazma bilen vasiyetçinin varlığı halinde, tanık, vasiyetçinin yalnızca vasiyet yapmaya ehil olduğuna ilişkin tanıklık yapmakta; vasiyetin içeriği hakkında bilgi sahibi olmamaktadır. Okuma yazma bilmeyen vasiyetçide ise durum farklı olup; tanıklar vasiyetçinin ehil olduğunun yanı sıra, vasiyetin içeriği hakkında bilgi sahibi olup, vasiyetçinin son arzularının resmi memur tarafından yazıya dökülüp dökülmediği konusunda da tanıklık yaparlar.
  • Article
    Katki Alacaği
    (Bilim ve Teknoloji, 2015) Kılıçoğlu Yılmaz, Kumru; Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Türk Medeni Kanunu’nun “Değer Artış Payı” başlığı altındaki 227. maddesinin 1. fıkrasında “Eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.” düzenlemesi yer almaktadır.
  • Article
    Geçici Ödemeler
    (TBB Dergisi, 2017) Kılıçoğlu Yılmaz, Kumru; Yılmaz, Kumru Kılıçoğlu; Law
    Geçici ödeme, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’muz ile hukuk sistemimizde kabul edilen yeni bir kavramdır. TBK md.76’da düzenlenen geçici ödemenin amacı, uzun süren yargılamalar neticesinde, davacının mağduriyetinin önlenmesi olup, yargılama sonucunda hükmedilmesi muhtemel olan tazminatın bir kısmının önceden ödenmesidir. Zarar göre davacı, iddiasının haklılı ğını gösteren inandırıcı kanıtlara mahkemeye sunar, ekonomik duru mu da geçici ödemeyi gerektirirse, talebinin varlığı halinde, mahke mece geçici ödemeye hükmedilebilir. Madde gerekçesinde “uğradığı zararın giderilmesi için acilen parasal desteğe ihtiyaç duyan” davacıdan bahsedilmektedir. Acil parasal desteğin, ancak maddi zararların tazmini için açılan maddi tazminat davalarında söz konusu olabileceğini söylemek, dolayısıyla, gerekçeden yola çıkarak, manevi zararlardan dolayı, geçici ödemeye hükmedilmesine yer olmadığı yorumunu yapmak mümkündür. Çalışmada, geçici ödemenin amacı, koşulları, benzer kavramlar dan farkları, uygulama alanı ile hüküm ve sonuçları ele alınacaktır.