Gençoğlu, Funda

Loading...
Profile Picture
Name Variants
F., Gençoğlu
Gencoglu, Funda
Funda, Gençoğlu
G., Funda
F.,Gençoğlu
Gençoglu F.
Gençoğlu Onbaşi F.
Gençoğlu F.
F.,Gencoglu
Onbaşi F.
G.,Funda
Gençoğlu,F.
Onbasi, Funda Gencoglu
Gencoglu Onbasi F.
Gencoglu,F.
F., Gencoglu
Funda, Gencoglu
Gençoğlu Onbaşı F.
Onbasi F.
Gençoğlu, Funda
Gençoglu,F.
Job Title
Profesor Doktor
Email Address
funda.gencoglu@atilim.edu.tr
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

8

Articles

5

Citation Count

2

Supervised Theses

2

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 8 of 8
  • Article
    Citation Count: 1
    Göçmen Kadının Öznelliği Tartışması Üzerine
    (2022) Gençoğlu, Funda; Şenses, Nazlı; Political Science and Public Administration
    Özellikle feminist bir bakışla kadın araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda hem kadın göçmenlerin deneyimlerinin özgünlüğünden söz etmenin kaçınılmazlığı ve vazgeçilmezliği hem de bunun ‘ötekileştirme’ tuzağına düşmeden yapılması konusunda azami dikkat gösterme çabası vurgulanmaktadır. Bu nedenle, bu yaklaşımla yapılan çalışmalarda özne, öznellik ve göçmen kadının özne olma hali gibi kavramlara dair tartışmalar son yıllarda giderek artan şekilde ön plana çıkmaktadır. Bizim bu makalede yapmak istediğimiz genel olarak göç olgusu, özel olarak kadın göçmenler hakkındaki literatürde sıkça karşılaşmakta olduğumuz bu kavramları anlamlandırmaya çalışmaktır. Bu doğrultuda, eleştirel bir literatür analizi yapıyor ve analizimizin birinci boyutunda, göçmen (ve) kadın olmanın göç sürecinde tecrübe ve/veya mücadele edilmesi gereken süreçleri ve iktidar ilişkilerini nasıl farklılaştırdığını analiz edip durumun özgünlüğünü görünür kılan çalışmaların bir haritasını çıkarıyoruz. İkinci aşamada ise bu koşullar içerisindeki öznenin nasıl tepki verdiği, ne hissettiği, ne yarattığı yani kısaca kendini nasıl var ettiği üzerine bir kavrayış geliştirmemizi sağlayan çalışmalara odaklanıyoruz. Bu iki boyutlu analizle hem göçmen kadınlar hakkındaki literatürün şimdiye kadarki gelişimini haritalandırmış hem de an itibariyle literatürün neye ihtiyaç duyduğunu tespit etmiş olmayı umuyoruz. Sonuçta, literatürdeki bu ihtiyacın kadın göçmenlerin içinde bulundukları koşulları oluşturan iktidar ilişkilerini nasıl tecrübe ettikleri ve/veya onlarla nasıl mücadele ettikleri, nasıl başa çıktıklarına dair sözlerinin ve öz-değerlendirmelerinin daha fazla duyulması/görülmesi olduğunu iddia ediyoruz.
  • Master Thesis
    Türkiye'de patriarkanın yeni hali: sağ-popülizm, neoliberalizm, siyasal İslam üçgeninde genç kadın öznelliği
    (2023) Gedik, Hilal; Gençoğlu, Funda; Political Science and Public Administration
    Kadın özne, bir sorunsallaştırma alanı olarak sayısız kipleştirilme hallerine sahiptir. Etnik, coğrafi, siyasal, fiziksel veya çeşitli tercihlerine göre kadınlar belirli sıfatlarla ele alınarak salt kadın olma halinde bölünmektedirler. Bu bölünmeler ve sorunsallaştırmalar kadınların hayat tercihlerini etkiler ve sonucunda söz konusu sıfatlardan bir ya da birkaçını alımlayarak belirli davranış kalıplarına yönelmelerine sebep olur. Bu kalıplar eğitim, kariyer, evlilik, aile veya feminist olmak ya da olmamak gibi çeşitli şekillerde olabilmektedir. Sorunsallaştırma alanları özneler üzerinde kurucu etkilere sahip söylemsel ve söylemsel olmayan eksenlerden oluşmaktadır. Türkiye'de son 20 yıldaki haliyle gittikçe artan derecede aile politikalarıyla birlikte kurulan genç kadın özne, eğitim, istihdam ve sosyal politikalarda sağ-popülist, patriarkal ve neoliberal bir eğilimle öznel inşasına kavuşmaktadır. Bu dönemde üniversite mezunlarının işsizliği artarken, işsizlikten en çok etkilenen kesim genç kadınlar olmaktadır. Bunun beraberinde işgücünde bulunmayan genç kadınların evlenme oranları da artış göstermektedir. Bu çalışma, üniversite mezunu olduğu halde, evlenmeyi, ev hanımı olmayı tercih eden genç kadınların öznel deneyimlerini analiz etmekte, iktidar politikalarının bu tercihlerindeki etkisini ortaya koymaktadır.
  • Article
    Citation Count: 1
    Dissident women's organizations as a counter-hegemonic actor in Turkey
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Gunduz, Melisa; Gencoglu, Funda; Political Science and Public Administration
    Could the Turkish women's movement, which has a strong reaction mechanism, be a constituent actor of counter-hegemony? The main reasons behind this question are the women's movement's deep-rooted history and its openness to combine theory with practice/action. When looked from the Chantal Mouffe and Ernesto Laclau's perspective of radical democracy theory, the women's movement appears to have a considerable potential of deciphering the existing hegemony and articulating the social demands which exclude and are excluded by the present-day hegemony in Turkey. This article tries to understand how women's movement in Turkey conceptualizes the existing power relations that constitute the neoliberal religio-conservative hegemony and how it responds to it.
  • Article
    Citation Count: 0
    Madun Karşı-Kamusallığı Bağlamında Türkiye’de Kadınlar, Adalet ve Sosyal Medya
    (2024) Gençoğlu, Funda; Political Science and Public Administration
    Bu makale, Nancy Fraser’ın (yeniden) dağıtım ve kimlik modeli adalet anlayışlarının tek başlarına yetersiz oldukları iddiasından yola çıkarak geliştirdiği çok boyutlu statü modeli adalet kuramının ve onunla bağlantılı madun karşı-kamusallığı (subaltern counter publics) kavramlarının Türkiye’deki kadınların adalet arayışlarını anlamlandırmakta, açılım sağlayıcı bir kuramsal perspektif sunduğunu iddia etmektedir. Türkiye’de kadınların adalet arayışında Twitter özelinde sosyal medyanın Fraser’ın madun karşı- kamusallığı kavramına denk düştüğü iddiası ortaya konmakta ve kadınların, adalet arayışında neden madun kategorisinde düşünülebilecekleri ve kendilerini neden bir madun karşı-kamusallığı yaratmak zorunda buldukları incelenmektedir. Ayrıca dünyadan ve Türkiye’den Twitter aracılığıyla yükselen adalet taleplerinden örneklerle tartışma somutlaştırılmaktadır. Makale sonuç olarak, Fraser’ın adı geçen adalet kuramıyla uyumlu şekilde geliştirmiş olduğu madun karşı-kamusallığı kavramına atıfla, tam da bu kavramın anlatmak istediği gibi, kadınların kendilerini sosyopolitik ilişkiler içerisinde eşit ve tam katılımcılar olarak görmelerine ket vuran dışlanma deneyimlerinin ne sadece kaynakların dağıtımı/yeniden dağıtımı olarak ne de sadece tanınmama/yanlış tanınma/saygı görmeme unsurlarını içeren bir adaletsizliğe işaret ettiği, aksine kadınların durumunda bu iki boyutun aynı anda ve birlikte hesaba katılması gerektiği tespitine varmaktadır. Bu tespitin birkaç önemli hususta katkı sunacağı düşünülmektedir: İlk olarak, kadınların adalet arayışını hem kuramsal olarak kavramsallaştırmaya çalışmak hem de pratiğinde dile getirilen taleplere kulak kabartmak gerek yakın dönem Türkiye siyasetine gerekse Türk demokrasinin halihazırdaki durumuna dair epey ipucu içeren verimli bir çalışmadır. İkinci olarak, bu çalışma adaletin tanımının, yeni boyutların eklenmesiyle hep değişebileceği ve aslında değişmesi gerektiği fikrine açık olmak gerektiğine dikkat çekmektedir. Üçüncü olarak, gündelik hayatın pratiğinde yaşanan hızlı değişimlerin, örneğin sosyal medyanın giderek daha fazla yaygınlaşmasının çağdaş siyaset kuramındaki tartışmalarla (adalet tartışması, kamusal alan tartışması, demokrasi/demokratik katılımcılık/yurttaşlık tartışması, toplumsal hareketler ve eylemlilik tartışması gibi) ilintisini belirginleştirerek kuram-pratik ayrımına dair bir sorgulamayı davet etmektedir.
  • Book Part
    Citation Count: 0
    The Invisibles: The Case of the Seasonal Agricultural Workers of Turkey from a Non-discrimination Perspective
    (Springer International Publishing, 2022) Gençoglu,F.; Fistikçi,A.C.; Political Science and Public Administration
    Above are the famous first words of the Universal Declaration of Human Rights (1948) establishing, decades ago, the basic premises of the international human rights law. As the Office of the High Commissioner for Human Rights (OHCHR) recognizes, however, discrimination undermines a true fulfillment of these premises and “the fight against discrimination remains a daily struggle for millions around the globe. For millions of people globally, the struggle to extract themselves from situations of discrimination at almost every turn in their daily lives is an impossible ambition” (OHCHR 2009). © The Editor(s)(if applicable) and The Author(s), under exclusive license to Springer Nature Switzerland AG 2022.
  • Article
    Citation Count: 0
    Posthumanizm Tartışmasının Düşündürdükleri: Haddini Bilmek ile Haddini Aşmak Arasında İnsan
    (2021) Gençoğlu, Funda; Political Science and Public Administration
    Bu makale posthümanizm tartışmalarının ancak kadim ‘insan nedir’ sorusunun geçmişten bugüne doğurmuşolduğu epistemolojik-etik-politik tartışmalarla birlikte ele alındığında bir açılım sağlayabileceğini iddiaetmekte ve bunu gösterebilmek için, siyasal düşünceler tarihinde insanın düşünülüş biçimlerine dair orijinal birkategorizasyon sunmaktadır. Bu çalışmada geliştirilen ve özgün bir katkı olması umulan kategorizasyona göre,epistemolojik-etik-politik düzlemlerde insan nedir sorusunun ele alınış biçimi ve verilen yanıtlar, ilk bakıştabüyük bir çeşitlilik/çoğulluk gösteriyor olmasına rağmen, esas itibariyle bu arayış bir sarkacın iki uçtasalınımını andırmaktadır. Bilindiği üzere, siyasal düşüncenin başlangıcı, yaygın olarak, mottoları ‘İnsan herşeyin ölçüsüdür’ olan Sofistler’e dayandırılır. Bu motto, burada bizim için bahsi geçen sarkacın hareketinebaşladığı taraf olarak ele alınmaktadır; diğer tarafta da onlardan hemen sonra gelen, siyasal düşüncede bir çığıraçtığı konusunda hemen herkesin hemfikir olduğu Sokrates ve onun ‘Kendini bil’ öğretisi bulunmaktadır. Ve,bu makalenin önermesine göre, bu sarkacın bu ikisi arasındaki salınımı o tarihten bu yana hiç durmamıştır.İkinci olarak, bu makale “insan gerçekte nedir?” sorusunun ayrılmaz biçimde özgürleşme/özgürlük sorunsalıylaiç içe olduğunu öne sürmektedir. İnsanın ‘Ben neyim’ sorusuna verdiği cevap ‘Ne yaparsam/ne olursa özgürolurum?’ sorusuna verdiği cevapla iç içedir. Söz konusu kategorizasyonun terimleriyle, insan haddinibilince/bilirse mi özgür olur, haddini aşabilince/aşabilirse mi? Üçüncü olarak, bu makale posthümanizmin buikili karşıtlık arasındaki salınıma bir dokunuş olduğunu öne sürmektedir. Posthümanizm ikili karşıtlıklar,özcülük ve keskin ayrımlar karşısında konumlandığı, buna karşılık olumsallık, devinim ve geçirgenlik gibikavramların altını çizmekte olan bir yaklaşım olarak insanı ne salt haddini aşabilmek üzerindentanımlamaktadır ne salt haddini bilmek üzerinden; aynı zamanda da posthümanizm insanı hem haddiniaşabilmek üzerinden tanımlamaktadır hem de haddini bilmek üzerinden. Bu durumda özgürlük sorunsalı birazdaha karmaşık hale gelmektedir. İnsanın özgürleşmesi ne zaman haddini bileceğine ne zaman haddini aşmayacesaret/cüret edeceğine karar verebilmesiyle ilişkilidir.
  • Article
    Citation Count: 0
    Once there was and once there wasn't: the tale of intellectuals and the state in Turkey
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2023) Gencoglu, Funda; Political Science and Public Administration
    This article presents a taxonomy of various conceptions of the intellectual and then analyses the changing official discourse on intellectuals in Turkey with reference to this taxonomy. The taxonomy developed here is an original contribution to the existing literature on intellectuals. It distinguishes six conceptions of the intellectual: (i) as the gadfly and the gift of god, (ii) as the philosopher, (iii) as parrhesiastes, (iv) as the activist, (v) as the exile and (vi) as the persona non grata. During the single-party years, the dominant approach oscillated between the intellectual as gadfly, God's gift and philosopher; during the 1960s and 1970s, it was replaced by a conception of the intellectual as the activist; during the aftermath of the 1980 coup d'etat, the intellectual was the exile. During the 1990s and 2000s, the intellectuals were mainly the critics of the hegemonic Kemalism, thus they were the epitomisation of parrhesia. This study argues that variations within the official discourse on intellectuals give important clues about how a hegemonic configuration is installed/challenged/displaced/replaced/re-installed, and since the current hegemony in Turkey stands on anti-intellectualism, the intellectual is now persona non grata.
  • Master Thesis
    Yasa adaletini siyaset felsefesiyle aramak: Nefret ve ayrımcılık başlıklı Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesinin düşündürdükleri
    (2023) Oltulu, Orçun; Gençoğlu, Funda; Political Science and Public Administration
    Devletlerde ve toplumlarda adaletin nasıl sağlanacağı, ideal bir hukuk düzeninin nitelikleri gibi konular çağlar boyunca siyaset felsefesinin başlıca meseleleri olmuş ve birçok düşünür bu konularla ilgili çeşitli arayışlar içerisine girmiştir. Bunların bir yansıması olarak günümüzde özellikle eşitlik, özgürlük, ayrımcılık gibi insan hakları temelli evrensel nitelikteki konularla ilgili uluslararası ve ulusal çeşitli hukuki düzenlemelerde, siyaset felsefesi düşünürlerinin görüşlerinin izlerine rastlamak mümkündür. Yani aslında adalet, hukuk ve siyaset felsefesi ayrıştırılamayacak kadar iç içe geçmiş alanlardır ve bu çalışmanın hareket noktasını da bu yakın ilişki oluşturmaktadır. Siyaset felsefesinde çağlar boyunca devam etmiş bir diğer arayış da yasa adaleti arayışı olup, bazı yasaların adil olmadığına dair görüşler hem Türkiye'de hem de başka ülkelerde toplumun çeşitli kesimleri tarafından halen dile getirilmektedir. İşte bu çalışmada yasa adaleti arayışlarına katkı sağlamak amacıyla siyaset felsefesindeki adalet yaklaşımları panoramik şekilde açıklanıp, bir alet çantası ve yöntem sunulmuş ve bunları somutlaştırmak üzere de adalet yaklaşımları üzerinden Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesi incelenerek adil bir yasa olup olmadığı tartışılmıştır. Çalışma kapsamında bu yasa maddesinin ele alınmasındaki amaç; maddenin Türkiye'deki nefret ve ayrımcılık eylemlerini cezasız bıraktığı iddiasıyla çeşitli hukukçuların, sivil toplum örgütlerinin, insan hakları savunucularının ve yasanın muhatap aldığı kesimlerin geneli tarafından tepki ve eleştirilerin odağında olmasıdır. Kaldı ki nefret ve ayrımcılığa ilişkin çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan saha araştırmaları verileri ve Adalet Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan adli istatistikler, tepki ve eleştirileri doğrular mahiyettedir. Böylece çalışmanın hipotezi, ikisi bir arada olacak şekilde hukuk ve siyaset felsefesi zemininde yapılan bir adil yasa arayışı doğrultusunda Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesi incelendiğinde, maddenin hem hukuki hem de siyaset felsefesindeki adalet yaklaşımlarının geneli açısından adil bir yasa maddesi olmadığıdır. Anahtar Kelimeler: Nefret, Ayrımcılık, Siyaset felsefesi, Adalet, Yasa