Eliküçük Yıldırım, Nilgün

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Elikucuk Yildirim, Nilgun
Nilgün Eliküçük Yıldırım
Eliküçük Yıldırım,N.
Eliküçük Yildirim N.
Nilgun, Elikucuk Yildirim
E., Nilgün
Eliküçük Yıldırım, Nilgün
Elikucuk Yildirim,N.
E. Y. Nilgun
N.,Elikucuk Yildirim
Nilgün, Eliküçük Yıldırım
N.,Eliküçük Yıldırım
E.,Nilgün
E. Y. Nilgün
E.Y.Nilgün
E.,Nilgun
E., Nilgun
N., Eliküçük Yıldırım
Elikucuk Yildirim,Nilgun
N., Elikucuk Yildirim
Yildirim, Nilgun Elikucuk
Yıldırım, Nilgün Eliküçük
Job Title
Doçent Doktor
Email Address
nilgun.eyildirim@atilim.edu.tr
Main Affiliation
Energy Systems Engineering
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

33

Articles

10

Citation Count

25

Supervised Theses

23

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 33
  • Master Thesis
    Ilımlılaşma ve Dahil Olma Teorisi Bağlamında Mısır'daki Müslüman Kardeşler'in Moderasyonu
    (2021) Demir, Pınar; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Mısır, Ortadoğu ve Afrika'nın en önemli ülkelerinden biri olmakla birlikte İslam dünyasının da merkez ülkesinden birisini oluşturmaktadır. Tarih boyunca Mısır'da ortaya çıkan olaylar tüm Ortadoğu'yu etkilemiştir. 20.yy İslamcıların ideolojilerini sisteme entegre etmek istediği bir yıl olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle 2010 yılında yaşanan Arap Baharı'ndan sonra ortaya çıkan gelişmeler bugüne kadar baskılanmış ve siyasi sistemden dışlanmış muhalif gruplara sisteme dahil olma fırsatını yaratmış ve İslam'ın siyasallaştığı bir dönem başlamıştır. Arap Baharı'nda yaşanan gelişmeler küresel ve bölgesel düzeyde Mısır'ı anlamak açısından büyük önem arz etmektedir. 25 Ocak 2011 yılında ise Mısır'da yaşanan devrim hareketi sonrası iç ve dış aktörlerin ülkenin demokratikleşmesinin önüne nasıl geçtiği ve bununla birlikte Mursi'nin siyasi ve ekonomik olarak liberalleşmesini engellediği görülmüştür. Bu tezde, 2012 yılında Mısır'ın en köklü muhalif hareketi olan Müslüman Kardeşler'in politik sisteme entegre olduktan sonra izlediği stratejileri, iktidarı boyunca gerçekleştirdiği siyasi politikalarını moderasyon teorisi bağlamında dönüşümünün davranışsal mı, yoksa ideolojik olarak mı gerçekleştirdiği analiz edilmektedir. Müslüman Kardeşler'in ılımlılaştığı halde neden sisteme dahil olamamasındaki başarısızlığın nedenleri iç ve dış faktörler açısından incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Müslüman Kardeşler Hareketi, Mısır Devrimi, Moderasyon Teorisi, Arap Baharı, Siyasal İslam
  • Article
    KUŞAK ve YOL GİRİŞİMİNİN FİNANSMANI: ÇİN’İN BORÇ TUZAĞI MI?
    (2020) Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Çin’in 21. yüzyıldaki en büyük altyapı yatırım girişimi olan Kuşak ve Yol Girişimi (KYG), Çin devlet kapitalizmi modelinin uluslararasında bir yatırım modeline dönüştürülmesinin ilk nüvesidir. Girişimin devlet-destekli yatırım girişimi olarak adlandırılmasına yol açan en önemli sebep, girişimdeki projelerin finansmanının Çin devlet ticari ve politika bankaları ve ulusal varlık fonları tarafından sağlanmasıdır. Fakat altyapı finansmanının ülke garantili tercihli krediler yoluyla sağlanması özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin borçlarını ödeyememeleri durumunda Çin kamu teşebbüsleriyle borç-öz sermaye takası anlaşmaları yapmalarına yol açmaktadır. Çin’in stratejik noktaları ele geçirmek için küçük ekonomileri bilinçli bir şekilde aşırı KYG borçlanmasına itmesi olarak tanımlanan borç tuzağı, KYG’nin aslında siyasi bir proje olduğu tartışmalarının merkezinde yer almaktadır. Bu çalışmada, öncelikle bankalar ve ulusal varlık fonlarının analiziyle Çin’in devlet sermayesini KYG finansmanına nasıl aktardığı ele alınacaktır. Ardından borç sıkıntına düşen ülkelerdeki projelerin Çin için stratejik bir önem arz edip etmediği analiz edilecektir.
  • Master Thesis
    Uluslararası Finansal Düzende Asya Altyapı Yatırım Bankası (aııb) ve Türkiye-aııb İlişkileri
    (2021) Aydın, Fatih; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası finansal arenada ABD ve Batı merkezli bir düzen kurulmuştur. Kendilerine dünyada yoksulluğu kaldırmayı ve küresel finansal istikrarı sağlamayı misyon olarak belirleyen finansal düzenin kuruluşları olan IMF, Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası takındıkları politik tutum ve sağladıkları kredilerle ilişki kurdukları ülkelere ekonomik gelişme ve istikrar sağlayamadıkları gibi o ülkeleri daha da krize sürüklediği gözlemlenmiştir. Bu duruma üçüncü dünya ülkeleri ve özellikle gelişmekte olan ülkeler itiraz etmiştir. Bu itirazın sözcülüğünü ise Çin üstlenmiştir. 2010 yılından itibaren dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, mevcut finansal kuruluşlarda adil bir yapı ve işleyiş olmadığını belirtmiş ve reform çağrısında bulunmuştur. İtirazların karşılık bulmadığını gören Çin alternatif arayışlara girmiş ve küresel çapta devasa projelere girişmiştir. Bu bağlamda attığı adımlarla küresel bir ekonomik güç olmayı hedefleyen Çin, girişimlere yeterli finansmanı oluşturmak için çok taraflı bir kalkınma bankası olarak Asya Altyapı Yatırım Bankasının kuruluşuna öncülük etmiştir. Bu çalışmada AIIB'nin uluslararası finansal düzende nasıl bir konuma, potansiyele ve etkiye sahip olduğu mevcut finansal kuruluşlar üzerinden karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmiş ve AIIB'nin Türkiye ile olan ilişkileri incelenmiştir.
  • Master Thesis
    Suriye Baas Partisi'nin İktidar Mücadelesinde Arap Milliyetçiliğinin Rolü
    (2019) Khalil, Dilek; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Bu çalışmanın amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde tohumları atılan ve 20. yüzyılın ilk yarısında şekillenmeye başlayan Arap milliyetçiliği akımı ve bu akımın Suriye Baas partisinin kurulmasında ve daha sonra iktidar mücadelesindeki rolünü ele almaktır. Arap milletinin kadim bir etnik kimliğe sahip olmasından dolayı etno-sembolcülük modern milliyetçilikle kadim millet anlayışını birleştiren bir sentez sunduğu için bu teori Arap milliyetçiliğini açıklamakta temel referans noktası olarak kullanılacaktır. Ayrıca Arap kavmi uzun vadeli zaman dilimine yayılmış bir kültürel mirasa ve köklü bir tarihe sahiptir. Bu nedenle çalışmada Fernand Braudel'in üç katmanlı tarih anlayışı uyarınca Arap milliyetçiliğinin tohumlarının atılmasına katkı sağlayan bir dizi olaylara yer verilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi ve Fransız mandasında tohumları atılan Arap milliyetçiliği 1940'lı yıllarda Baas partisiyle birlikte Suriye'de kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Bu bağlamda, Baas partisinin, Arap milliyetçiliği ve Arap ümmetinin birliği yolunda verdiği mücadele, ideolojik yapısı, şiarı, temel ilkeleri ve hedefleri açıklanmıştır. Son olarak ise, 1951-1970 yılları arasında özellikle Baas partisinin iktidara gelmesiyle gelişen dış politika olayları ve Arap milliyetçiliği ve birliği yolunda verdiği mücadelenin dış politika eylemlerine nasıl yansıdığı ele alınmıştır. Çalışmanın temel iddiası, Arap milliyetçiliğini temsil eden, birlik, hürriyet ve sosyalizm ideolojileri ve halen var olan 'Sonsuz Misyona Sahip Tek Arap Ulusu' şiarıyla yola çıkan Baas partisinin uluslararası politikada ve bölgede yaşanan gelişmeler, Suriye içinde yaşanan istikrarsızlıklar ve kaos ortamı sonucunda Arap ümmetini birleştirme yolunda verdiği mücadelede yenik düşmüş olduğudur. Anahtar kelimeler: Baas Partisi, Arap Milliyetçiliği, Birlik, Hürriyet, Sosyalizm
  • Master Thesis
    Kuşak ve Yol Girişimi: Cibuti ve Pakistan Örnekleri
    (2021) Osmanlı, Seyda Nur; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Bu çalışma Çin Halk Cumhuriyeti tarafından başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi'nin Çin Halk Cumhuriyeti dış politikası açısından hedeflerini ortaya çıkartmak için yapılmıştır. Bu nedenle Çin Halk Cumhuriyeti içerisindeki ekonomik ve siyasi koşullar çerçevesinde Kuşak ve Yol Girişimi'ni meydana getiren gelişmeler incelenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti ekonomisinin son yıllarda karşı karşıya kaldığı zorluklara Xi Jinping döneminde proaktif politikaların izlenerek çeşitli çözümler geliştirildiği görülmüştür. Nihayetinde çeşitli siyasi ve ekonomik sorunlara çözüm ihtiyacı ile başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi Çin Halk Cumhuriyeti dış politikası için ekonomik ve siyasi kazanımları da beraberinde getirmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan çoklu durum çalışması (çoklu vaka çalışması) kullanılmıştır. Cibuti Cumhuriyeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti iki durum olarak ele alınarak Kuşak ve Yol Girişimi hakkında derinlemesine araştırma yapılmıştır. Ele alınan vakaların her ikisinde de deniz haydutluğu, radikalizm, ayrılıkçılık gibi Çin Halk Cumhuriyeti açısından tehdit unsuru olan çeşitli güvenlik sorunlarının bulunduğu gözlemlenmiş ve bu güvenlik sorunları ile Kuşak ve Yol Girişimi arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkiler araştırılmıştır. Araştırmanın sonucunda Çin Halk Cumhuriyeti'nin Kuşak ve Yol Girişimi sayesinde ekonomik araçlar kullanılarak her iki vakada güvenlik sorunlarının üstesinden gelinmeye çalışıldığı saptanmıştır. Bu yöntemin Batı Kalkınma Stratejisi ile aynı yöntem ve amaçlara sahip olmasından hareketle Kuşak ve Yol Girişimi'nde uygulanan yöntemlerin Çin Halk Cumhuriyeti siyaseti açısından bir sürekliliği yansıttığı, bununla birlikte 'bağlantı' kavramı sayesinde özellikle liman bağlantıları aracılığıyla Çin Halk Cumhuriyeti'nin erişim alanının genişlediği saptanmıştır. Ayrıca pek çok farklı alanda 'Çin Standartları'nın elde edilmeye çalışıldığı ve bu standartların Kuşak ve Yol Girişimindeki altyapı yatırımlarında uygulandığı görülmüştür. Öte yandan Girişim'in çeşitli siyasi, coğrafi, hukuki ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğu ve girişimdeki projelerin şeffaflık ve saydamlık gibi çeşitli niteliklerden yoksun olduğu görülmüştür. Kuşak ve Yol Girişimi'nin başarıya ulaşarak yatırım alan ülkelerin refahına ve bölgesel refahlara katkı sağlaması ve Xi Jinping dönemi önemli politika formülasyonu olan Çin Rüyası'nın gerçekleşmesi için, Girişim'in önündeki yatırımların yapıldığı ülkelerdeki sorunlara yönelik çözümler geliştirilmesinin gerekli olduğu saptanmıştır.
  • Article
    Çin’in Uluslararası Kimlik Trilemması: Gelişmekte Olan Ülke, Bölgesel Güç Ya Da Büyük Güç?
    (2019) Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Çin dış politikasında sabit bir ülke kimliğinden ziyade aynı anda farklı birçok kimlik benimsemektedir. Çin Üçüncü Dünya ile ilişkilerinde hala gelişmekte olan ülke kimliğini kullanırken, periferisinde bölgesel güç rolünü oynamaktadır. Uluslararası alanda ise büyük güçlere atfedilen uluslararası sorumluluk prensibini üstlenmektedir. Bu bağlamda Çin’in gelişmekte olan ülke mi, bölgesel güç mü ya da küresel anlamda büyük güç mü olduğu konusunda kesinlik yoktur. Çin’in dış politikada birden çok kimliğe aynı anda bürünmesi, uluslararası ilişkiler akademisi tarafından tartışılan küresel kimliklerin bir ya da birkaçının benimsenmesi sonucudur. Uluslararası kimlik tartışmalarının odak noktası ise düşük profil stratejisinin temel taşlarından biri olan “juebu dangtou” yani asla “lider olma/liderlik yapma” prensibidir. Bu çalışma da, Çin akademisindeki uluslararası kimlik tartışmalarını, gelişmekte olan ülke, bölgesel güç ve büyük güç kimliği olarak üç kategoride ele alacağım. Çalışmanın temel önermesi, Xi Jinping’in “başarı için mücadele” stratejisinin şekillenmesinde akademideki kimlik tartışmalarının etkili olduğudur. Ayrıca bu tartışmalar Çin’in hangi siyasi coğrafya üzerinden etki alanı yaratmak isteyeceğini gözlemlemek için de oldukça yararlıdır.
  • Master Thesis
    2003 sonrası Irak siyaseti: İran ve ABD'nin Irak siyaset sahnesindeki etkisinin incelenmesi
    (2022) Al-sammarraıe, Rand Abdurrahman Hatem; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Bu tez, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgalin ardından, ABD ve İran'ın 2003 sonrasındaki Irak'a siyasi müdahalesini, bu iki devleti Irak'taki siyasi süreçte önemli aktörler olarak ele alarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. 1990 yılında, Saddam Hüseyin rejimi altında Kuveyt'in işgal edilmesi, ABD'nin Körfez bölgesindeki çıkarları için bir tehdit olarak görüldüğünden, Irak siyasi sistemindeki değişiklik ABD için çok önemli bir hale geldi. Özellikle Irak-İran savaşından sonra İran, bölgede olası bir baskın güç olan Hüseyin rejimi altındaki Irak'ı, bölgesel çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak görmekteydi. 2003 yılında ABD liderliğindeki Irak'ın işgali, ABD'nin Irak'ta dostane ve demokratik bir siyasi sistem uygulamasına izin vermişti. Bu sistem, demokratik bir devletin temellerini inşa etmek için rasyonelliğin veya hazırlığın olmaması ile Irak devleti ve ordusunun hızlı çöküşü nedeniyle, her yönden başarısız olmuştu. Bu durum, İran tarafından uzun vadeli stratejik çıkarlarına ulaşmak amacıyla ortaya çıkarılırken, Irak'ın siyasi yapısında ABD öncülüğündeki işgalin yol açtığı kaos ve zayıflık, 2003 yılından sonra müttefik bir hükümet kurulmasına zemin hazırlamıştır. Bu iki devletin siyasi müdahaleleri, Irak'taki siyasi sistemin unsurları içinde büyük bir açmaz olarak değerlendirilmektedir. Dış müdahalenin rolü ve etkisi, 2003 sonrası Irak'ın politik sürecinde siyasi uzlaşmaların oluşması ve taraflar arasındaki normalleşme ile kendini göstermiştir.
  • Master Thesis
    Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Güvenlik Stratejilerinin Uzay Güvenliğine Etkisi
    (2023) Çalışkanlar, Ferah Dilek; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Uzay; BM tarafından düzenlenen ve birçok ülkenin altına imza attığı uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış ve genel olarak dünyanın ortak malı kabul edilmiştir. ABD başlangıçta bu çalışmalar içinde yer alsa da 1960'lı yıllarda SSCB'nin uzay kabiliyetleri kendi kabiliyetleri ile yarıştığında ya da geçmeye başladığında kendini tehdit altında hissetmiş ve BM'nin uzay hakkındaki bazı düzenlemelerini kabul etmemiştir. O yıllarda ABD'nin Ay'a astronot indirmesiyle mutlak üstünlük temin edilmiş ve uzay temelinde dünyayı yeni bir savaşa sürükleyecek bir olay yaşanmamıştır. Günümüzde ise başta Rusya ve Çin olmak üzere rakip ülkelerin uzay alanındaki çalışmaları ABD'yi tedirgin etmektedir. Bu yeniden alevlenen rekabetin uzayı bir çatışma alanına döndürüp döndürmeyeceği uluslararası ilişkiler bağlamında önemli bir sorunsaldır. Bu çalışmada, ABD'nin ulusal güvenlik uzay stratejilerinin uluslararası boyutta devletler üzerindeki etkisinin tehdit ve caydırıcılık bakımından önemi, ABD'nin uzayda tek başına hareket etmesini engelleyecek uluslararası bir dengenin olmasının ve uzayın silahsızlandırılmasının dünya için gerekliliği, geliştirilen uzay savunma sistemleri ve bunların atmosfer ötesine taşınarak uzayı yeni bir savaş cephesine dönüştürme girişimleri nitel araştırma yöntemleri kullanılarak tarihi anlaşmalar doğrultusunda incelenmiş, ABD başkanlarının uzay alanındaki ulusal güvenlik stratejileri incelenerek, ABD liderliğinde uzayın askerileştirilmesi engellenmez ise dünya için oluşabilecek tehdit ve yaratabileceği tahribat tartışılmıştır.
  • Master Thesis
    Obama ve Trump Dönemlerinde Abd Dış Politikasında Çin
    (2022) Sönmez, Zübeyde Berfe; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Çin, 21. yüzyıla ekonomik yükselişinin etkisiyle bir büyük güç olarak giriş yapmıştır. Çin bu yükselişi ile bölgesel ve küresel olarak daha aktif politikalar izlemeye başlamış ve Güney Çin Denizi'nde bir takım egemenlik iddiaları geliştirmiştir. Bu nedenle Başkan Obama, ülkeyi büyük zararlara uğratan Orta Doğu'dan çıkılması ve ekonomik olarak da büyük bir dinamizme sahip olan Asya bölgesine yönelinmesi gerektiğini savunmuştur. Çalışmada bu çerçevede ortaya konulan 'Asya Ekseni Stratejisi'nin diplomatik, ekonomik ve askeri unsurları incelenmiş ve stratejinin başarısı tartışılmıştır. Trump yönetiminde ise ABD'nin dış politikalarının temel motivasyonu Amerikan korumacılığı olmuş ve tek taraflı politikalar izlenmiştir. Obama döneminde Asya-Pasifik'te kurulan ittifak ilişkileri Trump döneminde zarar görmüş ve bölgesel kurumlara gereken özen gösterilmemiştir. Trump'ın Çin'e karşı başlatmış olduğu ticaret savaşı ise ikili ilişkilerdeki en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Trump'ın bölgede Çin'e karşı bir güvenlik mimarisi oluşturma amacıyla ortaya koymuş olduğu 'Özgür ve Açık Hint-Pasifik Stratejisi' ise bölge ülkeleri ile askeri işbirliğini arttırmıştır. Fakat bu politika Trump'ın 'Önce Amerika' politikası ile uyumsuz olmuş ve müttefikleri belirsizliğe itmiştir. Bu tezde Obama ve Trump'ın Çin'in yükselişini sınırlayabilmek için oluşturduğu politikalar ve bu politikaların temel unsurları incelenmiştir. Obama'nın ekonomik ve askeri alanlarda politikalarının yetersiz kaldığı belirtilirken, Trump'ın ise Amerikan ekonomisini koruma amacı ile başlattığı ticaret savaşının ABD'ye büyük zararlar verdiği açıklanmıştır. Ayrıca 'Asya Ekseni Stratejisi' ve 'Özgür ve Açık Hint-Pasifik Stratejisinin' başarılarının göreceli olduğu ve istenilen sonuçlara ulaşılamadığı sonucuna varılmıştır.
  • Master Thesis
    İnternet Özgürlüğü ve İnternet Hakimiyeti: Devletlerin ve Hükümetlerarası Örgütlerin Siber Güvenlik Tepkilerinin Analizi
    (2022) Efe, Ozan; Yıldırım, Nilgün Eliküçük; Energy Systems Engineering
    Bu araştırma ile devletler ve hükümetlerarası örgütler dahil küresel aktörlerin siber güvenlik ile ilişkili tehditlere yönelik bireysel ve kolektif tepkilerini internet özgürlüğü ve internet hakimiyeti bakış açıları üzerinden incelemek hedeflenmiştir. Araştırma, nitel vaka incelemesi yöntemi ile gerçekleştirilmiş ve siber güvenlik ile ilgili pek çok vaka ve mevzuat analiz edilmiştir. Araştırma için ikincil veriler kullanılmıştır. Siber güvenliğin geleceğine dair bilgi edinmek, siber alan ile ilişkili sorularla baş etmeye yönelik yeni bir küresel işbirliğinin mümkün olup olmadığını belirlemek ve şu ana kadar İnternet özgürlüğünü ve İnternet hakimiyetini yaygınlaştırmak üzere yapılan bireysel ve ortak çalışmaları belirlemek amaçlanmıştır. Teknolojik gelişmeler, siber saldırılar şeklinde yeni tür bir tehdidin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Siber silahların göreceli olarak az masrafla kullanılabilmesi, devletlere ve devlet harici taraflara dünya çapında zarara sebep olma imkanını sunmaktadır. AB, NATO, BM, Avrupa Konseyi ve Şangay İşbirliği Örgütü'nün uğraşları yasal çerçevelerin net olmaması, az gelişmiş ülkelerin kaynak eksikliği, uluslararası işbirliğine yönelik isteksizlik, uluslararası mevzuatlar ve anlaşmalar arasındaki uyumsuzluklar ve büyük güçler arasındaki temel yaklaşım farklılıkları gibi nedenlerle şu ana dek pek başarılı olmamıştır. Dahası BM'nin Ülke Uzmanları Grubu'nun tatmin edicilikten uzak çalışmaları, AB Siber Güvenlik Yasası ile Budapeşte Sözleşmesi arasındaki uyumsuzluklar ve Rusya ile Çin'in Budapeşte Sözleşmesi'ni imzalamaması en güçlü aktörlerin uluslararası işbirliği konusunda uzlaşmaya varmaktan uzak olduğunu göstermektedir. Anahtar Sözcükler: Siber güvenlik, internet hakimiyeti, çoklu paydaşçılık, bilgi güvenliği, siber alan