Kılıçoğlu, Ahmet Mithat
Loading...
Name Variants
Kılıçoğlu,A.M.
Kılıçoğlu, Ahmet Mithat
A.,Kılıçoğlu
A.M.Kilicoglu
Ahmet Mithat, Kilicoglu
Ahmet Mithat Kılıçoğlu
A.M.Kılıçoğlu
Kilicoglu,Ahmet Mithat
Ahmet Mithat, Kılıçoğlu
A. M. Kılıçoğlu
Kilicoglu,A.M.
K., Ahmet Mithat
A. M. Kilicoglu
K.,Ahmet Mithat
Kilicoglu, Ahmet Mithat
A., Kilicoglu
Kılıçoğlu, Ahmet M.
Kılıçoğlu, Ahmet
Kılıçoğlu, Ahmet Mithat
A.,Kılıçoğlu
A.M.Kilicoglu
Ahmet Mithat, Kilicoglu
Ahmet Mithat Kılıçoğlu
A.M.Kılıçoğlu
Kilicoglu,Ahmet Mithat
Ahmet Mithat, Kılıçoğlu
A. M. Kılıçoğlu
Kilicoglu,A.M.
K., Ahmet Mithat
A. M. Kilicoglu
K.,Ahmet Mithat
Kilicoglu, Ahmet Mithat
A., Kilicoglu
Kılıçoğlu, Ahmet M.
Kılıçoğlu, Ahmet
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
ahmet.kilicoglu@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output
11
Articles
2
Citation Count
0
Supervised Theses
9
11 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 11
Master Thesis Yetkisiz temsilcinin üçüncü kişiye karşı sorumluluğu(2024) Bucak, Ayin Sener; Kılıçoğlu, Ahmet Mithat; LawTemsil, hukuksal işlem yapmak isteyen tarafların sıkça başvurduğu bir yöntemdir. Zira bu müessese tarafların zamandan ve paradan tasarruf edebilmelerine imkân sağlamaktadır. Hukuksal işlemi yapmak isteyen temsil olunan, bir temsilci tayin etmek suretiyle, işlemin kendi adına ve hesabına yapılmasını sağlayabilir. Kanun koyucu bütün ihtimalleri gözeterek, temsilcinin yetkisiz olarak hareket ettiği durumlarda tarafların ne tür yükümlülükler altına gireceklerini hüküm altına almıştır. Temsile ilişkin genel düzenlemelere TBK m.40 vd. maddelerinde yer verilmişken, yetkisiz temsile ilişkin düzenlemeler 46 ve 47'nci maddelerde hüküm altına alınmıştır. Yetkisiz temsilci ile üçüncü kişi arasında yapılan hukuksal işlem, temsil olunanın işleme onam verip vermemesine bağlı olarak askıda geçersizdir. Temsil olunanın onam vermesi halinde yapılan hukuksal işlem geçerli bir şekilde kurulmuş olurken, onamaması halinde ise işlem geçersizlik yaptırımı ile neticelenir. Bu durumda, yetkisiz temsilciye güven duyarak hukuksal işlemin geçerli bir şekilde kurulduğuna inanan üçüncü kişinin zararlarının olması muhtemeldir. Üçüncü kişi hukuksal işlemin kurulması için masraflar yapmış, bu süreçte başkaca hukuksal işlemler yapmanın fırsatlarını kaçırmış ve zarara uğramış olabilir. Bu durumda, yetkisiz temsilci üçüncü karşı sorumlu olur. Bugün öğretide hâkim görüş, bu sorumluluğun bir sözleşme öncesi sorumluluk (culpa in contrahendo) olduğu yönündedir. Fakat sözleşme öncesi sorumluluk Türk Borçlar Kanunu'nda ayrı ve özel bir şekilde düzenlenmediğinden, bu sorumluluğa hangi hükümlerin uygulanacağı tartışma konusu olmaktadır. Hangi hükümlere tabi tutulması gerektiğinin önemi özellikle; zamanaşımı, ispat, yardımcı kişinin fiilinden sorumluluk ve sınırlı ehliyetsizler bakımından ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızda, yetkisiz temsilcinin üçüncü kişiye karşı sorumluluğu, sözleşme öncesi sorumluluk olarak kabul edilmiş, bu sorumluluğa ise haksız fiile ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan ihtimaller değerlendirilmiş ve tazminat sorumluluğunun sınırları çizilmiştir.Article RESMİ NİKAHIN ÖNÜNE GEÇİLİRSE(Cumhuriyet Gazetesi, 2015) Kılıçoğlu, Ahmet; LawAnayasa Mahkemsi'nin çoğunlukla vremiş olduğu "imam nikahı" karaının mantığını anlamak, hukukla bağdaştırmak mümkün değildir. Medeni Kanun'dan önce yürürlükte olan İslam Hukuku'nda evlenme, devletin resmi memurlarının değil din adamlarının gerçekleştirdikleri bir işlem olarak öngörülmüştü. İmam tarafından gerçekleştirilen bu işleme imam nikahı adı verilmekteydi. Bu düzenlemede bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi mümkün idi.Article Citation Count: 2MEDENİ KANUNUMUZU NASIL DEĞİŞTİRDİK(2016) Kılıçoğlu, Ahmet M.; LawCumhuriyet'in ilanından sonra hukuk alanında başlatılan devrim hareketinin Türk Toplumuna kazandırdığı en önemli eser İsviçre Medeni Kanunu'ndan çeviri yoluyla alınan ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren 743 sayılı Türk Kanun-u Medenisi olmuştur. Kişilerin özel hukuk alanındaki ilişkilerinin temeli olan bu kanunla Kıta Avrupası hukuk sistemlerinin amaçladığı gibi çağdaş yeni bir toplum yaratılmak istenmiştir. Özel hukukun bütün alanlarında uygulanabilen ilk yedi maddesi, kişiler, aile, miras ve eşya hukuku alanında getirdiği çağdaş düzenlemeler ile yeni bir hukukun ve toplumun temelleri atılmıştır.Bu gelişmelere süratle tepki veren İsviçre Yasa koyucusu ise İsviçre Medeni Kanunu'na çok önemli yeni kurum ve kuralları eklemesini bilmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun bu gelişmelere uyarlanması konusunda iki seçenek düşünülmüştür.Bunlardan birincisi Türk Medeni Kanunu'na İsviçre'de olduğu gibi yeni kurumların ve hükümlerin eklenmesi, ikincisi ise yeni bir Medeni Kanun hazırlanması olmuştur.İkinci seçenek tercih edilmiş ve 1994 yılından itibaren yeni bir Medeni Kanun hazırlık çalışmalarına başlanmıştır. Benim de görev aldığım Taslak Hazırlama Komisyonlarındaki çalışmalar tamamlandıktan sonra bu çalışma, Bakanlar Kurulu tarafından bir kanun tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sevk edilmiştir.O tarihte hükumet üç partiden oluşan bir koalisyon hükumetiydi. Koalisyonu oluşturan bu partilerin siyasal ve sosyal düşünceleri birbirinden tamamen farklı idi. Bu farklılıklar ne yazık ki bu yasa çalışmalarına büyük oranda yansımıştır. Aile Hukuku alanında ve özellikle \"eşler arasındaki mal rejimlerine ilişkin konularda\" kısır bazı tartışmalarla çok zaman ve enerji kaybedilmiş, yasanın çok daha önemli kurumları ve düzenlemeleri sağlıklı incelenememiştir.Bu makalemizde bu alanda yaşanan olumsuzluklar ele alınmıştırMaster Thesis Sorumluluk hukukunda zor durumda kalma(2021) Öksüz, Mustafa; Kılıçoğlu, Ahmet Mithat; Law818 sayılı Borçlar Kanunu'nda 'zor durumda kalma' anlamında olmak üzere 'müzayaka' kelimesi kullanılmıştır. Müzayakanın Türk Dil Kurumu sözlüğündeki kelime anlamı 'sıkıntı, darlık, parasızlık'tır. Müzayaka hali bir hukuksal kurum olarak 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 21, 30/2 ve 44/2 maddelerinde yer almaktaydı. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun kabulüyle dil yönünden yapılan arılaştırma neticesinde müzayaka kelimesinin karşılığı olarak TBK'nın 28 ve 38'inci maddelerinde 'zor durumda kalma', 52'nci maddede ise 'yoksulluğa düşme' tabirleri kullanılmış ancak bu durum uygulamada bir değişiklik yaratmamıştır. Bu tez çalışmasında, TBK m.28'de yer alan aşırı yararlanmada, karşılıklı edimler arasındaki aşırı oransızlığın bir tarafın zor durumda kalmasından yararlanılarak gerçekleştirilmesi hali, TBK m.38/2'de yer alan bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı menfaat sağlanması hali ve TBK m.52/2'de yer alan, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek tazminat yükümlüsünün zarara, hafif kusuruyla sebebiyet vermesi ve hakkaniyetin de bunu gerektirmesi halinde tazminatta bir indirim sebebi olma durumu incelenmiştir. Bu çalışmada, sorumluluk hukukunda 'müzayaka' haline bağlanan hüküm ve sonuçlar incelenmiştir. Ancak eBK'dan farklı olarak TBK'da müzayaka kavramına yer verilmediğinden 'Sorumluluk Hukukunda Zor Durumda Kalma' başlığı tercih edilmiştir. 'Zor Durumda Kalma' kavramı eBK'daki 'Müzayaka' hali için kullanılmıştır.Master Thesis Kamu ihale sözleşmelerinde idarenin temerrüdü(2021) Erdoğan, Akif; Kılıçoğlu, Ahmet M.; Law4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile Yapım İşleri Genel Şartnamesinde yüklenicinin temerrüdüne ilişkin hükümlere yer verilmesine rağmen, idarenin temerrüdüne ilişkin hükümlere yer verilmemiş ve sadece Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na yollama yapmakla yetinilmiştir. Bu yollama uyarınca yüklenici edimin ifası için idareye başvurduğunda, yüklenicinin başvurusu haksız olarak idarece reddedildiği takdirde ne şekilde hak aranması gerektiği izaha muhtaçtır. Çalışmamızın birinci bölümde, kamu ihale sözleşmelerinin genel niteliği, ikinci bölümde, Kamu İhale Sözleşmelerinin alacaklıdan kaynaklanan sebeplerle alacaklının temerrüdünün şartları, son üçüncü bölümünde ise, kamu ihale sözleşmelerinde temerrüdün şartları ve sonuçları ile seçimlik hakların ne zaman ve nasıl kullanılacağı, sözleşmeden dönme durumunda yüklenicinin talep edebileceği haklar ele alınacaktır.Master Thesis Gecikmiş ifayı ret ve olumlu zarar istemi(2023) Oktay, Hasan Hüseyin; Kılıçoğlu, Ahmet Mithat; LawSözleşme içi ve sözleşme dışı sorumluluk olarak iki ana öbeğe bölünebilen Türk Sorumluluk Hukuku içerisinde olumlu zarar, sözleşme içi sorumluluğa özgüdür. Sözleşme içi sorumluluk kapsamında ise olumlu zarar, edimin ifasının yerine getirilmesinin olanaksızlaşması ve borçlunun temerrüdü durumunda etkinlik kazanacaktır. Eş deyişle, sözleşmeden doğan borcun dar anlamda ifa edilmemesi durumlarında olumlu zarar istemi oluşturulabilir. Bunun dışında sözleşmenin olumlu ihlali durumu da bulunmaktadır. Dar anlamda ifa edilmeme durumlarının dışındaki tüm borca aykırılık durumları sözleşmenin olumlu ihlali olarak değerlendirilecektir. Yaşamın olağan akışı gereği sözleşmesel ilişkilerde ifanın gecikmesi durumu sıklıkla görülebilir. İfanın gecikmesine bağlanan en önemli sonuçlardan biri temerrüttür(direnimdir). Temerrüt, sözleşme dışı sorumluluk durumlarında da etkin olur. İfada gecikme, yalnız başına temerrüt sonucunu doğurmayacaktır. Temerrüt için birtakım ek koşullar gerekmektedir. Hem alacaklının hem borçlunun temerrüdü söz konusu olabilmekle birlikte iş bu çalışmanın çerçevesi, borçlunun temerrüdü bağlamında oluşturulmuştur. Sözleşme içi sorumluluk kapsamında borçlunun temerrüdü sonucu alacaklıya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 1 (TBK) m. 125'de türlü seçimlik haklar tanınmıştır. Bu haklardan aynen ifa istemi, yalnızca temerrüt durumu ile sınırlı olmayıp kusuru da gerektirmemektedir. Zararı aynen ifa ile karşılanamayan alacaklı, borçlunun kusuruna bağlı olarak gecikme tazminatı isteyebilir. Gecikme tazminatı istemi kusura dayanmalıdır. TBK m. 125'in tanıdığı hakların ikinci öbeği, iş bu tez çalışmasının gövdesini oluşturmaktadır. Borçlunun temerrüdü sonucu alacaklı, belirli ek koşulları sağlayarak geciken ifayı reddedebilir. Gecikmiş ifanın reddedilmesi, temerrüt konusunun alt kümesidir. Bu nedenle öncelikli olarak temerrüde ilişkin hükümlerden genel olarak söz edilmelidir. Geciken İfadan vazgeçilmesi sonucu kullanılabilecek iki hak; ifa yerine olumlu zarar istemi ve sözleşmeden dönme sonucu olumsuz zarar istemidir. Sözleşme ilişkileri kapsamında borçlunun temerrüdü sonucu gecikmiş ifayı reddeden alacaklı, sözleşmeyi ayakta tutarak ve ifanın biçimini değiştirerek olumlu zarar isteminde bulunabilir.Master Thesis Yanılanın tazminat sorumluluğu(2021) İşçi, Meryem Feride; Kılıçoğlu, Ahmet M.; Law6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 35. maddesi yanılanın tazminat sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu kapsamda yanılanın tazminat sorumluluğunun doğabilmesi için öncelikle yanılmanın esaslı olması gerekir. Zira yanılan Türk Borçlar Kanunu 30. maddesi gereğince esaslı yanılma nedeniyle sözleşmeyi iptal edebilir. Ancak yanılan sözleşmeyi iptal edebilme hakkını Türk Borçlar Kanunu'nun 34. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde kullanamamaktadır. Esaslı yanılma nedeniyle sözleşmenin iptal edilebilmesi kusur şartına bağlı değildir. Yanılan yanılmasında kusurlu olsa dahi sözleşmeyi iptal edebilir. Bu nedenle karşı tarafın sözleşmenin geçerli olarak kurulacağına olan haklı güveninin korunabilmesi için yanılanın tazminat sorumluluğu kanunda düzenlemiştir. Yanılanın tazminat sorumluluğu bir culpa in contrahendo sorumluluğu olup bu sorumluluk güven sorumluluğunun sözleşme öncesindeki görünümünü oluşturmaktadır. Yanılanın tazminat sorumluluğu bir kusur sorumluluğudur. Bu anlamda yanılanın tazminat sorumluluğunun doğabilmesi için yanılanın yanılmasında kusurlu olması ve Türk Borçlar Kanunu 35. maddesinde belirtilen diğer şartların bulunması gerekir. Yanılanın tazminat sorumluluğunun kapsamında kural olarak menfi zarar bulunmakta olup istisnai olarak müspet zarar da tazmin edilebilmektedir. Yanılanın tazminat sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümleri doğrultusunda sorumsuzluk anlaşmasıyla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Yanılanın tazminat sorumluluğuna ilişkin hükümlerin Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenen bazı kurumların hükümleriyle yarışması da mümkündür. Anahtar Sözcükler: Yanılma, İrade bozukluğu, Culpa in contrahendo, Tazminat Sorumluluğu, Borçlar HukukuMaster Thesis Medeni hukukta zina(2020) Kaya, Berna Berfin; Kılıçoğlu, Ahmet M.; Law4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 185. maddesi, eşler arasında kurulan geçerli bir evlilik birliği içerisinde sahip olunan hakları ve üstlenilen yükümlülükleri düzenlemektedir. Bu kapsamda evlilik birliğinin eşlere yüklediği en önemli yükümlülüklerden birisi de sadakat yükümlülüğüdür. Zina, sadakat yükümlülüğünün bir görünümü olan cinsel sadakati ihlal eden davranış niteliğinde olup, evlilik birliği devam ederken eşten başka bir kimseyle cinsel ilişki yaşanmasını ifade etmektedir. Günümüzde zina, ceza hukuku alanında suç olmaktan çıkarılmakla birlikte, medeni hukukun farklı alanlarında ayrı yaptırımlara tabi tutulmuştur. TMK'de özel ve mutlak bir boşanma sebebi olarak düzenlenen zina, ayrıca eşler yönünden tazminat ve nafaka sorumluluğuna yol açabilmektedir. Bununla birlikte kanun koyucu, mal rejiminin tasfiye edilmesine ilişkin hükümlerde zinayı dikkate alarak istisnai bir düzenleme yapma gereği duymuştur. Tüm bunların yanı sıra, koşulların oluşması hâlinde zina eyleminde bulunan kişi mirasçılıktan çıkarılma yaptırımıyla da karşılaşabilecektir.Master Thesis Eser sözleşmesinde yüklenicinin malzeme nedeniyle sorumluluğu(2022) Aydoğdu, Mustafa; Kılıçoğlu, Ahmet M.; LawEser sözleşmesinde yüklenicinin malzeme nedeniyle sorumluluğu adlı çalışmamız, Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan 472. maddeden daha geniştir. Bu hüküm sadece malzeme sağlama bakımından borçları ilgilendirmektedir. Oysa ki, TBK m. 473/II'deki işe başlama ve yürütme, TBK m. 483'teki eserin yok olması, TBK m. 474 ve devamındaki ayıp sebebiyle sorumluluk başlıklı maddeler de malzeme nedeniyle sorumlulukları ilgilendirmektedir. İncelememizde eser meydana gelmeden önce, eser meydana getirilirken ve eser teslim edildikten sonraki malzeme nedeniyle sorumluluk başlıkları açılarak ayrı ayrı değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu sorumluluklar nihayetinde sadakat borcunun sonucu olduğundan özen ve bildirim yükümlülükleri kavramları ile bildirme külfetleri kavramlarına da yer verilecektir. Çalışmamızın daha iyi anlaşılması için tüketici ve kamu hukuku ile FIDIC'e göre malzeme nedeniyle sorumluluk hâllerine kısaca değinilecektir.Master Thesis Mimarın fikri hakları(2022) İnal, Zeynep Doğa; Kılıçoğlu, Ahmet Mithat; LawBu çalışmanın konusunu 'Mimarın Fikri Haklarını' oluşturmaktadır. Bu çalışmada, mimarın fikri hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında değerlendirilmiştir. Fikri haklar, Avrupa'da matbaa makinesinin icadı ile hukuken korunmaya başlamıştır. Mimarlığın, tarihteki en eski mesleklerden olmasına rağmen; mimarların fikri çalışmalarını ortaya koyarak meydana getirdikleri eserlerin korunması on dokuzuncu yüzyıldan itibaren söz konusu olmuştur. Çalışmamızın birinci bölümünde genel olarak fikri mülkiyet kavramı incelenmiş, sınai mülkiyet hakkı ve türleri ile hem Türk hukuku hem de uluslararası hukukta fikri mülkiyet haklarının tarihsel gelişimi açıklanmıştır. İkinci bölümde ise, eser kavramı, FSEK kapsamında eser sayılabilmenin unsurları ile mimari eser türleri incelenmiştir. Mimarın meydana getirdiği eserler üzerinde bulunan mali ve manevi haklar çalışmanın üçüncü bölümünde detaylı bir şekilde incelenmiş ve Yargıtay kararlarına yer verilmiştir. Mimari eserler üzerinde bulunan mali ve/ veya manevi haklara saldırı olması halinde mimarın başvurabileceği hukuki yollar çalışmamızın dördüncü bölümünde incelenmiştir. Çalışmamızda hukuk davaları, kusur ve zarar koşulu gerektiren ve kusur ve zarar koşulu gerektirmeyen davalar olarak ikiye ayrılarak incelenmiş ve ilgili Yargıtay kararlarına yer verilmiştir.