Ülker, Halil İbrahim

Loading...
Profile Picture
Name Variants
U., Halil Ibrahim
U.,Halil Ibrahim
H.I.Ulker
Ü.,Halil İbrahim
H.İ.Ülker
Ulker,H.I.
Ülker, Halil İbrahim
Halil Ibrahim, Ulker
Ülker,H.İ.
Ulker, Halil Ibrahim
H., Ulker
H.,Ülker
Halil İbrahim, Ülker
Ülker, Halil
Ülker, Halili İbrahim
Job Title
Profesör Doktor
Email Address
halil.ulker@atilim.edu.tr
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

64

Articles

6

Citation Count

0

Supervised Theses

57

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 64
  • Master Thesis
    Gelişen havacılık sektörü ve siyaset ile ilişkisi
    (2021) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Havacılık ve siyaset kavramları arasındaki ilişkiyi Hava Hakimiyet Teorisi özelinde değerlendirilmesini amaçlayan bu çalışma ile literatüre katkı sağlamak ve farklı bir bakış açısı ile değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu gaye için, konuyla özleşen yabancı ve yerli kaynaklar metin ve söylem analizinden geçirilmiş, uluslararası raporlar taranmış ve tarihsel karşılaştırmalı yöntem kullanılarak geçmişte yaşanan olaylar ışığında bugünü ve yarını etkileyen ve etkileyeceği düşünülen, ülkelerin politikalarına yön veren olaylar incelenmiştir. Ulaşılan bilgiler ışığında; gelişen teknoloji ile beraber, havacılık ile iç siyaset ve uluslararası siyaset arasındaki ilişki, daha geniş ve kapsamlı bir değerlendirmeye gereksinim göstermektedir. Hava hakimiyet teorisinin ortaya çıkmasından bugüne kadar yaşanan gelişmeler ile beraber, teorinin tekrar ele alınarak güncel bir yaklaşımla ortaya konması gerektiği düşünülmüştür. Havacılık sektörünün gelişmesi ile beraber ülkelerin küresel anlamda siyaset, ekonomi ve savunma gibi alanlarda çok boyutlu bir değişimi öngördüğü düşünülmektedir. Ayrıca bir ülkenin hava gücü, milli güvenlik politikalarınca başka ülkeler ile ilişkilerinde söz sahibi olma ve toprak bütünlüğünün korunması amacıyla büyük önem arz etmektedir. Bu açıdan havacılık ve savunma arasında, ülkelerin politikalarında büyük değişimlerin meydana geldiği bilinmektedir. Özellikle son yıllarda gelişen havacılık teknolojileri ile beraber İHA ve SİHA gibi havacılık ürünlerinin popülaritesinin arttığı ve bu sistemlerde öncü konuma yerleşmek isteyen ülkelerin birbirlerine engel olma niteliğiyle sıkça ambargo ve yaptırımlar uyguladığı görülmektedir. Bununla beraber bu sistemlerde başarılı gelişim sağlayan ülkelerin istihdam oranlarında artış meydana gelmekte, üretilen yüksek teknoloji havacılık ürünlerinin temini ve rehberliği amacıyla diğer dünya devletlerinden talepler alınmakta, alt sistemlerin gelişiminde payı olan sektörlere ekonomik olarak katkı sağlanmaktadır. Aynı zamanda terörizm ile mücadelede üstün başarılar elde edilmekte, elde edilen stratejik başarılar neticesinde yeni politik ilişkiler kurmaya yardımcı olurken savunma sanayide dışa olan bağımlılık azaltmakta ve dış siyasette sözü geçer niteliğe ulaşmada katkı sağladığı görülmektedir.
  • Master Thesis
    Avrupa Birliğinin uyuşturucu ile mücadele politikalarının Türk kamu politikaları ile etkileşimi
    (2019) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Uyuşturucu, madde kaçakçılığı ve bağımlılığı ile mücadele ülkemiz sınırları ile bağlı kalmayarak, ulusları etkileyen bir suç haline gelmiştir. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadele konusunda büyük çaba sarf eden Türkiye bunu bir insanlık suçu olarak görmektedir. Her geçen gün artan uyuşturucu madde kullanımı, yasa dışı unsurlar için yüksek kâr getirisi, uyuşturucu ile mücadeleyi uluslararası boyuta taşımaktadır. Gelişen teknolojiler, uyuşturucu madde ile mücadeleyi zorlaştırmış ve sorunu küresel boyuta taşımıştır. Uyuşturucu arzının yanında kullanımının da önlenmesine dönük birçok çalışmayı etkin olarak sürdürerek, uluslararası işbirliğini desteklemektedir. Türkiye'nin coğrafi konumu ve toplum yapısı itibarı ile AB'nin oluşum sürecinin tarihsel arka planını ve oluşumunda etkili olan yönetimsel yaklaşımların ardında, barış içerisinde yaşayan ve siyasi, sosyal, ekonomik ve güvenlik alanlarında işlevsel ortak kurumlar oluşturabilmesine de imkân sağlayan, refah Avrupa oluşturma düşüncesi içerisinde yer almak istemiştir. Avrupa Birliğine tam üye olmak için gereken adımları da atmıştır. Avrupa Birliğine ait mevzuatları etkili ve etkin biçimde uygulayabilen üye devletlerin kamu kurum ve kuruluşları ile belirtilen uyum sürecine dahil olmaya çalışan faydalanıcı ülkenin eşleşmesine dair düzenlenen programlarda uyum kanunları devreye konmuştur. Özellikle uyuşturucu madde sorunu ile ilgili konularda en üst seviyede gerekli kamu yönetimi yapılanmalarını yapmıştır. Avrupa Birliği tarafından hazırlanan ilerleme raporlarında, Türkiye'nin uyuşturucu ve madde bağımlılığı konularında önemli gelişmeler kaydettiğini belirtmiştir. Uyuşturucu ile mücadelede uygulanan kamu yönetimi politikalarında farklı yaklaşımlar uygulanmaya başlanmıştır. Yasakçı uygulamaların başarılı olmadığını, yeni dönemde tedaviye yönelik serbestlik politikaları üzerinde durulmaktadır. AB ülkelerinin, uyuşturucu politikaları dikkate alınarak uyuşturucu kullanım suçlarının on yıllık analizi yapılmıştır. Araştırmada; tarama yöntemi kullanılmış, süreç ve içeriklerinin analizleri yapılmış, veriler birleştirilerek istatistiksel analiz yapılmıştır. AB ve Türkiye'nin uyuşturucu ile mücadele politikalarındaki etkileşimi incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Avrupa Birliği, Uyuşturucu Madde, Kamu Yönetimi, Tubim
  • Master Thesis
    Belediyelerde halkla ilişkiler uygulamaları ve Çankaya Belediyesi örneği
    (2013) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Belediyelerde Halkla İlişkiler Uygulamaları ve Çankaya Belediyesi? başlıklı çalışmada belediyelerin ana işlevi olarak kabul edilmesi gereken halkla ilişkiler faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğü üzerinde durulmuş ve bu faaliyetler dizininin kurum imajı üzerine etkileri araştırılmıştır. Günümüz dünyasının ekonomik, teknolojik ve sosyolojik açıdan hızlı değişimler geçirdiği düşünülürse, halkla doğrudan ilişkisi bulunan belediyelerin bu değişimlerden nasıl etkilendiğini, bu süreci nasıl yönettiğini tespit etmek gereklidir. Tüm dünyada halkla ilişkiler kavramı hızla önem kazanmaktadır. Kurumların imajlarının olumlu algılanmasını sağlamaları iyi yürütülen halkla ilişkiler uygulamaları ile mümkün olabilmektedir. Çalışmada Çankaya Belediyesi örneği üzerinden gidilerek belediyelerde mevcut halkla ilişkilerin durumu saptanmaya çalışılmış ve Çankaya Belediyesi personeline ve Çankaya ilçesinde ikamet eden vatandaşlara yönelik iki ayrı anket çalışması yapılmıştır. Anket sonuçları SPSS programı ile analiz edilmiş ve sonuçlara yönelik yorumlamalarda bulunulmuştur. Sonuçlardan yola çıkılarak kurum imajının olumlu algılanmasını sağlamanın yolları üzerine önerilerde bulunulmuştur. Çalışma yaklaşık 1 yıl içerisinde tamamlanmıştır. Bu süre içerisinde üzerimden akademik ve psikolojik desteğini eksik etmeyen çok sevgili hocam Prof. Dr. Halil İbrahim Ülker?e teşekkürü borç bilirim. Kıymeti paha biçilemez. Çalışmam boyunca manevi desteklerini her an yanımda hissettiğim aileme ve elbette anket çalışmam öncesinde iznine başvurduğum Çankaya Belediye Başkanı Sayın Bülent Tanık?a çalışmama alakalarından ve nezaketlerinden dolayı çok teşekkür ederim. Anahtar Sözcükler 1.Halkla ili?kiler 2.Belediye 3. Kurum ?majı
  • Master Thesis
    Türkiye'nin jeopolitik ve güvenlik politikalarına Putin'in Rusya'daki ikinci döneminin etkisi ve sonuçları
    (2020) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    ' Soğuk savaş süreci ' olarak tanımlanan dönem 1991 yılında SSCB'nin dağılması ve yerine 15 ayrı devletin kurulması ile sona ermişti. Bu son, dünyada yeni bir dönemin başlangıcının da habercisi gibiydi. Bu durum küreselleşme adı altında gündeme taşınan ' Yeni Dünya Düzeni ' yaklaşımına da uygun bir ortam oluşturuyordu ve artık neo- liberal ekonominin, kapitalist sistemin savunucuları rakipsiz durumdaydılar. Yelkenlerini sonuna kadar şişirip, tek kutuplu dünyanın yolunu açabilirlerdi. Önlerinde bir engel kalmamıştı… Bu ortamda doğal olarak hegemon güç ABD olacak, AB'nin başat ülkeleri de onu doğru yanlış demeden her emperyal projesinde destekleyeceklerdi. Bu süreç devam ederken 1999'dan itibaren Rusya Federasyonu'nda yeni bir lider adayı basamakları tırmanmaya başlamıştı bile. Bu kişi çok geçmeden 2000 yılının başında devlet başkanlığı sorumluluğunu üstlenmişti. Eğitimli, birikimli, akılcı, yetenekli icraatlarında ise pragmatist ve realist hareket eden bu genç insanın tam ismi Vladimir Putin'di. İşi çok kolay değildi. Rusya Federasyonu'nda siyasi, sosyal, ekonomik, askeri ve terör sorunları bakımından bir alt üst oluşun yaşandığı dönemde iş başı yapmıştı. Önce Çeçen sorununu biraz sert ve kanlı da olsa çözdü. Bu durum Rus halkına bir taraftan güven vermişti bir taraftan da otoritesini muhalefet dahil herkesim üzerinde güçlendirmişti. Diğer sorunların çözümünde de bu sayede önemli mesafeler aldı. Artık dış dünyaya da mesajlar vermesinin zamanı gelmişti. İlk uyarısını 2007 yılında Münih'te düzenlenen Güvenlik Konferansı'nda yaptı. Burada özet olarak ' tek kutuplu dünya kabul edilemez ' diyordu. Bu çıkış gelecekte şekillenecek dünyanın da habercisiydi. 2012 yılı Putin'in ikinci dönemi olarak kabul edilir. Bu tarih sonrası içeride gücünü zirveye taşıyan Putin'in dünyada ki gelişmelerle daha yakından ilgilendiğini görüyoruz. 2015 yılı ise BOP projesinin yıkımını yaşayan komşumuz Suriye'ye Esat'ın da isteğiyle deniz, hava, kara tüm gücüyle müdahil olduğu tarihtir. Bu tarih aynı zamanda, bundan önce başlayan ekonomik ve ticari ilişkilerimizden farklı olarak; Putin'li Rusya'nın Türkiye'nin jeopolitik ve güvenlikle ilgili politikalarını etkilemeye başlayacağı tarih olacaktır.
  • Master Thesis
    Türkiye yükseköğretiminde kalite güvencesi: Atılım Üniversitesi örneği
    (2017) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    'Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi' bölümünde yürütülmekte olan bu tez çalışmasında kamu alanı olarak 'Türkiye Yükseköğretimi', konu olarak 'Kalite Güvencesi' ve uygulama örneği olarak da 'Atılım Üniversitesi' ele alınmıştır. Çalışmanın amacı Yükseköğretimde Kalite Güvencesi çalışmalarının literatür taraması ve doküman incelemesi yapılarak ortaya konulması, Türkiye Yükseköğretimi Kalite Güvencesi konusunun ve konu ile ilgili olarak Atılım Üniversitesi özelinde yapılan çalışmaları inceleyerek ortaya koymak bu konuda çalışma yapacak kişi ve kurumlara bilgi sunmaktır. Bu doğrultuda öncelikle Kalite konusu detaylı bir şekilde ele alınmış ve Kalite kavramlarına yer verilmiştir. Kalite Güvencesi'nin sağlanmasının olmazsa olmazı olan Toplam Kalite Yönetimi konusu incelenmiş, Türkiye Yükseköğretiminde Kalite Güvencesi çalışmaları Bolonya Süreci ile de ilişkilendirilerek ele alınmıştır. Tez çalışması, Atılım Üniversitesi'nin Bolonya Süreci'nin bir parçası olan ESG-2015 standartlarına ve sürecin önerdiği 'Yapısal ve Sistemsel Reformlar' çalışmalar doğrultusunda eğitim-öğretim boyutu ile sınırlanmıştır. Atılım Üniversitesi özelinde bu yönde atılan adımlar ve kullanılan çalışma yöntemlerine de yer verilmiş, Atılım Üniversitesi'nin Bolonya Süreci'nde öngörülen yapısal reformlar ve ESG standartlarına uyumu büyük ölçüde tamamlamış olduğu sonucuna varılmıştır. Göze çarpan iyileştirmeye açık yönleri konusunda öneriler geliştirilmiş ve sunulmuştur. Ayrıca, benzer konularda araştırma çalışması yapacak araştırmacılara yönelik önerilere de yer verilmiştir.
  • Master Thesis
    Seçmen davranışlarına yönelik bir alan araştırması: Şanlıurfa örneği
    (2019) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Günümüzde yurttaşların mevcut siyasal haklarının varlığı, çoğulcu demokrasinin bir gereği olan siyasal partilerin artışıyla birlikte seçmenin oy verme tercihinin farklılık gösterip göstermediğinin araştırılması gerekliliği doğmuştur. Bu çalışmanın amacı; Şanlıurfa ilinde seçmen davranışları üzerinde etkili olan unsurların, siyasal katılım düzeylerinin ve siyasal yönelimlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırmada, Şanlıurfa ilinde yaşayan seçmenlerin davranışlarını etkileyen faktörlere genel bir bakış açısı sunup, seçmenlerin oy verme davranışı üzerinde yapılan bir alan araştırmasıdır. Bu amaçla seçmen davranışını farklılaştıran etmenler ortaya konulurken seçmenin demografik özelliklerine bağlı olaraktan, parti ve lidere bakış açısı, aşiret bağlılığı, etnisite ve ideoloji gibi faktörlerin seçmen davranışına etkisi incelenecektir.
  • Master Thesis
    Seçim sistemleri ve Türkiye için yeni bir model önerisi
    (2020) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Demokrasi kavramı denilince egemenliğin halka ait olduğu, yönetme yetkisinin ise halk tarafından doğrudan ya da halk tarafından seçilmiş temsilciler eliyle kullanıldığı siyasi rejim aklımıza gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında tarihsel süreç içerisinde gelişim gösteren demokrasi kavramı günümüz için en ideal yönetim biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde halkın kendisini doğrudan yönetmesi pek mümkün görünmemektedir. Ancak seçtikleri temsilciler aracılığıyla yönetmesi çok daha makul görünmektedir. Bu anlayış temsili demokrasi kavramının da kaynağını oluşturmaktadır. Seçimlerin yapılması o ülkenin demokratik olduğu anlamına da gelmemelidir. Seçimler düzenli aralıklarla, adil, hür ve eşit şekilde demokratik ölçütlere uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Seçim sistemleri, seçimde halkın kullandığı oyların parlamentolarda temsilcilerin sandalye dağılımlarına dönüştürülmesi için kullanılmaktadır. Seçim sistemlerine bakıldığında 'temsilde adalet' ve 'yönetimde istikrar' ilkelerinden birisi daha ağır basmaktadır. Temsilde adalet sisteminin baskın unsur olarak yer aldığı sistemlere nispi temsil; yönetimde istikrar ilkesinin baskın unsur olarak yer aldığı sistemlere ise çoğunluk sistemi denilmektedir. Bu iki ilkeyi de eşit olarak uygulamak isteyen ülkeler ise karma seçim sistemleri geliştirmişlerdir. Türkiye'de geçmişten bugüne birçok seçim sistemi uygulanmış ancak üzerinde tam bir uzlaşının sağlandığı bir seçim modelinin uygulandığı söylenemez. Çalışma sonucunda Türkiye için halen tartışmalı olan seçim sistemine çözüm olabilecek öneriler sunulacaktır.
  • Master Thesis
    Osmanlı'dan günümüze bürokrasinin evrimi
    (2021) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Bürokrasi ve siyaset mekanizmaları birbirleri ile ilişkili olarak ortaya çıkmıştır. Bürokrasi toplum içinde verimsizlik, hantallık, sert kuralların olduğu bir kavram olarak tanımlanmıştır. Bir başka tanımda ise bürokratların yönetimi olarak ortaya çıkmıştır. Aslında bürokrasi için yapılan tüm bu tanımlar Weber'in ortaya koyduğu kavramsal yapıyı örnek almıştır. Bu çalışmada Osmanlı Devletinden başlayan bürokratik geleneğin 2002 yılına kadar dönüşümleri incelenmiştir. Aynı zamanda bürokrasinin gelişimi kronolojik olarak ele alınmıştır. Osmanlı Devletinde bürokrasinin gelişerek kurumsal bir araç rolü oynamasındaki en önemli sebep büyük bir imparatorluk kurması olmuştur. İlerleyen dönemlerde ise sivil bürokrasi, yöneticiler ile birlikte devlet yönteminde etkili olmuştur ve aynı zamanda askeri bürokrasi güçlenmiştir. Tek parti iktidarı süresince Osmanlı bürokrasisinin izleri devam etmiştir. Cumhuriyet'in kurulduğu yıllarda iktidar, hem burjuva hem de askeri bürokrasi görevini yapmıştır. Aynı zamanda devleti kurma ve temsil etme görevini de üstlenmiştir. 1950'li yıllarda bürokrasi tek partili dönemdeki prestijini ve önemini kaybetmiştir. DP döneminde askeri bürokrasi ve iktidar arasında gerilim artmıştır ve bu durum 27 Mayıs 1960 darbesine zemin hazırlamıştır. DP, programlarında da belirttiği gibi bürokrasinin yönetim açısından gücünü kıracağını ve düzenlemeler yapacağını söylemiştir. 1960'lı yıllarda bürokrasi tekrar eski gücünü kazanmıştır ve ordu itibarını geri kazanmaya çalışmıştır. 1960 yılı yeniliklerinden olan, Devlet Personel Dairesi, Devlet Memurları Kanunu bürokrasi açısından oldukça önemli gelişmelere neden olmuştur. Ayrıca Devlet Planlama Teşkilatının kurulması ile sivil bürokratik kesime iktisadi kararları denetleme olanağı sağlamıştır. 12 Eylül askeri darbesi, Türk toplum yapısı açısından köklü değişimlerin yaşandığı ve bürokrasinin evrim geçirdiği yıllar olmuştur. 1980'li yıllarda bürokrasi, etkisini kaybetmeye devam etmiştir. 1990'lı yıllar bürokrasi açısından önemli unsurların ön plana çıktığı dönem olmuştur ve Türk bürokrasisinin temel sorunları ortaya çıkmıştır. Bunlar şu şekilde sıralanmaktadır; yönetimde merkeziyetçilik, değişimlere ve teknolojilere ayak uyduramaması, adam kayırma, kuralcılık ve personelin sorumluluk almaktan kaçması, yolsuzluk ve rüşvet olarak sayılmıştır. 2002 yılına geldiğimizde AK Parti bürokrasinin gücünü kırılması gerekliliğinden bahsetmiştir. Alınan kararların başında, bürokratik işlevlerin azaltılması amaçlanmıştır.
  • thesis.listelement.badge
    TÜRKİYE’DE ELİT ŞEMASI DÜNYA PRATİĞİNE UYGUN MU?
    (Bilim ve Teknoloji, 2014) Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    İktidarın (siyasi, ekonomik, kültürel) tanımı, kaynağı, kullanılması, paylaşılması, denetlenmesi değişik biçimlerde açıklanmıştır. Örneğin sosyalizm politikayı, sınıflar arası iktidar mücadelesi olarak açıklamıştır. Bazı siyaset bilimciler de politikayı, yöneten-yönetilen (merkez-çevre) ayrımına dayandırırlar. Burada asıl soru; ülkeyi kimlerin yönettiğidir. Her tür toplumda karar alıp, kural koyan, emir veren ve de bunları yürüten küçük bir grup söz konusudur. (Azınlık) Bir de, toplumun geri kalanı, toplumun büyük kitleleri (Çoğunluk) vardır. Bu yapıya Devlet teorisinde “Oligarşi” diyoruz.
  • Master Thesis
    Siyasal propagandanın kimlik özelliklerine göre yurttaşlar üzerindeki etkisi: Çankaya Örneği
    (2019) Ülker, Halil İbrahim; Ülker, Halil İbrahim; Department of Public Administration and Political Science
    Siyasal propaganda araçlarının seçmenlerin kimlik özelliklerine göre yurttaşlar üzerindeki etkisini araştırmaya dönük olarak yapılan bu araştırmada ilk olarak seçmen davranışı ve seçmen davranışıyla ilişkin temel kavramlar daha sonrada propaganda ve siyasal propaganda kavramları üzerine literatür taraması yapılmış ve ardından Ankara İli Çankaya İlçesi sınırları içerisinde bir alan çalışması ile konu hakkında sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Seçim ve seçmen kavramlarının siyasette yer almalarının ardından partilerin seçmenlerinin rızası ile iktidarı ele geçirecek olmaları sonucu siyasal partiler seçmenlere yönelik değişik siyasal propaganda faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Siyasal partiler bu aksiyonlarda bulunurlarken seçmene ulaşabilmek için çok değişik araçlar kullanmaktadır. Bu araçların seçmenlerin kimlik özelliklerine göre etkisinin ne kadar değiştiği sorusu araştırmamızın odak noktasını oluşturmaktadır. Düzenlenen anket ile önce seçmenlerin kimlik özellikleri ortaya çıkarılmış ve bu özelliklerdeki seçmenlerin siyasal propaganda araçlarından etkilenmelerinin farklı olup olmadığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada 400 kişiyle 15 Eylül- 15 Aralık 2018 tarihleri arasında yapılan anket sonucunda siyasal propaganda araçlarının seçmenler üzerinde etkilerinin farklılık arz ettiği ve bu etkilerin seçmenlerin kimlik özelliklerinden de etkilendiği görülmüştür. Siyasete ilginin daha çok eğitim seviyesi yüksek seçmenlerde görüldüğü ancak propagandalardan ise daha çok eğitim düzeyi düşük seçmenlerin etkilendiği görülmüştür. Bu çalışmada genel olarak anlamda siyasal partilerin siyasal propaganda dönemleri içerisinde kullandıkları araçların seçmenlerde oluşturduğu etmenler ele alınmıştır. Siyasal propaganda araçlarının seçmenlerin kimlik özelliklerine göre seçmenler üzerinde farklı etkilere sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.