TR-Dizin
Permanent URI for this collectionhttps://ada.atilim.edu.tr/handle/123456789/21
Browse
Recent Submissions
Now showing 1 - 20 of 1000
Article Citation Count: 0Tripadvisor Değerlendirmelerinin Analizi: Ankara'daki Önde Gelen Otellerde Müşteri Sadakatini Artırmaya Yönelik Stratejilerin Geliştirilmesinde Müşteri Geri Bildirimlerinin(2024) Toker, TuğrulBu çalışma, Ankara’daki premium otellerin, müşteri deneyimlerini geliştirmek, sadakati artırmak ve tekrar eden misafir harcamalarını yükseltmek için veri odaklı stratejileri nasıl kullanabileceğini incelemektedir. Araştırmada, Ankara'daki dört önde gelen lüks otelden (Hilton Ankara Hotel, JW Marriott Ankara Hotel, Lugal, a Luxury Collection Hotel ve Sheraton Ankara Hotel & Convention Center) alınan 186 TripAdvisor misafir yorumu üzerinde nitel içerik analizi yapılmıştır. Yorumlar, hizmet kalitesi, oda temizliği, kahvaltı sunumları ve personel etkileşimleri gibi ana temalara odaklanılarak analiz edilmiştir. Çalışmada, misafir geri bildirimlerinde tekrarlayan düzenleri ve temaları belirlemek amacıyla tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Örneklem, otellerin premium statüsü ve fiyatlandırmasına göre seçilerek, Ankara'nın konaklama piyasasındaki lüks segmentin temsil edilmesi sağlanmıştır. Bulgular, genel memnuniyetin yüksek olduğunu ortaya koymakla birlikte, yan hizmetlerde iyileştirme yapılması gereken alanları da vurgulamaktadır. Çalışma, misafir geri bildirimlerini analiz etmenin, kişiselleştirilmiş ve hedefe yönelik hizmet sunumları oluşturmadaki önemine dikkat çekmektedir. Otelcilere yönelik öneriler arasında, hizmet kalitesinin optimize edilmesi ve misafir tercihlerini karşılayacak deneyimlerin tasarlanması, böylelikle uzun vadeli müşteri sadakatinin güçlendirilmesi yer almaktadır.Article Citation Count: 0Koroner Arter Bypass Greft Cerrahisi Sonrası Fiziksel Aktivite Danışmanlığının Erken Dönem Sonuçlarının İncelenmesi(2024) Karahan, Zehra Can; Çırak, Yasemin Buran; Arıkan, HülyaAmaç: Koroner arter hastalığı için önemli bir risk faktörü olan fiziksel inaktivite, koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı sonrasında artırılmalıdır. Bu çalışmanın amacı, KABG ameliyatı geçirmiş hastalarda erken dönemdeki fiziksel aktivite (FA) danışmanlığının etkilerini incelemekti. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya dahil edilen 30 erkek hasta rastgele iki gruba ayrıldı. 15 hasta FA danışmanlığı ve rutin fizyoterapi alırken, diğerleri sadece rutin fizyoterapi aldı. FA, egzersiz kapasitesi, günlük yaşam aktiviteleri, uyku kalitesi, depresyon ve anksiyete ameliyattan önce ve iki hafta sonra değerlendirildi. Tüm hastalara taburcu olduktan sonra FA ve enerji harcaması değerlendirmesi için bir aktivite monitörü (MF-SenseWear Armband) takıldı. Enerji harcaması, ortalama MET değeri, FA süresi, yatma ve uyuma süresi ve günlük adım sayısı taburcu olduktan sonraki 7 gün boyunca izlendi. Bulgular: 6 dakikalık yürüme mesafesi FA grubunda 507,87±77,70 m'den 470,46±69,83 m'ye (p=0,001) ve kontrol grubunda 499,80±82,93 m'den 448,00±64,25 m'ye (p=0,002) düşdü, ancak aradaki fark anlamlı değildi (p=0,610). FA danışmanlığı, toplam enerji harcamasını (8516.10±1489.75 karşı 8568.75±999.68 joule, p=0.910), aktif enerji harcamasını (307.43 joule (min 13.57-maks 3300.57) karşı 303.68 joule (min 30.71-maks 11.68), p=0. 412), ortalama metabolik eşdeğer (1.30±0.16 karşı 1.17±0.17, p=0.057), FA süresi (16.57 dakikaya (min 0.71- maks 180) karşı 16.85 dakika (min 3.57-maks 58.71), p=0.367), adım sayısı (723.86 adıma (min 198.57-maks 5944.14) karşı 796.28 (min73.86-maks 4217.86), p=1.000). Sonuç: FA danışmanlığımız, CABG ameliyatı sonrası FA'yı ve klinik sonuçları geleneksel tedaviden daha fazla iyileştirmedi. Etkinliğin gösterilmesi için daha uzun takiplere ihtiyaç vardır.Article Citation Count: 0Borçlanmaya Dayalı Kitle Fonlamasının Finansman Hukuku ve Mali Hukuk Açısından Değerlendirilmesi(2024) Müftüoğlu, ZeynepKitle fonlaması, temeli çok eskilere dayanan bir girişim-yatırım sistemi olup özellikle son yıllarda çeşitleri ve uygulama alanı gittikçe artmaktadır. Ülkemizde uygulamanın yasal alt yapısı 2017 yılında 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda kurulmuştur. Kitle fonlamasının, paya, borçlanmaya, bağışa ve ödüle dayalı olmak üzere farklı türleri bulunmaktadır. Sermaye Piyasası Kanunu’nda paya ve borca dayalı kitle fonlaması düzenlenmektedir. Ülkemizde paya dayalı kitle fonlamasının birçok verimli uygulaması bulunmakla birlikte borca dayalı kitle fonlamasının uygulama alanı bulunmamaktadır. Çalışmada, borçlanmaya dayalı kitle fonlaması yöntemi ele alınmakta; bu yöntem finansman hukuku ve mali hukuk perspektifinden disiplinlerarası bakış açısı ile incelenmektedir. Bu amaçla çalışmada karşılaştırmalı yöntem benimsenmekte, borçlanmaya dayalı kitle fonlamasının ülkemizdeki diğer yatırım araçları karşısında durumu analiz edilmektedir. Söz konusu analizin ardından borçlanmaya dayalı kitle fonlaması yönteminin tabi olduğu vergi rejimi saptanmaktadır. Yapılan analiz ve saptama sonucunda görülmektedir ki borçlanmaya dayalı kitle fonlaması ülkemiz ekonomik ortamında diğer sermaye piyasası araçları karşısında girişimci ve yatırımcıya avantajlı bir ortam sunabilmek konusunda etkin olamamaktadır. Bu yöntemi cazip kılmak için herhangi özel bir vergi düzenlemesi de bulunmamaktadır. Elde edilen bulgulardan yola çıkarak çalışmada, borçlanmaya dayalı kitle fonlamasının daha etkin bir araç haline gelebilmesi için vergi kolaylıkları getirilmesi yönünde önerilere yer verilmiştir.Article Citation Count: 0Entegre Raporlamanın Halka Açık Bankaların Hisse Senedi Fiyatları Üzerine Etkisi: Borsa İstanbul’da Bir Uygulama(2024) Tümer, Tolga; Yasar, Ali Rıza ZaferFinansal olmayan bilgiler, günümüzde işletmelerin paydaşları tarafından yüksek talep görmektedir. Muhasebe bilimi, entegre raporlama aracılığıyla finansal olmayan bilgilerin, finansal bilgilerle birlikte işletmelerin paydaşlarına iletişimini sağlamaya başlamıştır. İşletmelere değer katması beklenen entegre raporlama olgusu Türkiye'de yeni gelişmektedir ve halka açık bankalar entegre raporlamanın öncüleri arasındadır. Bu çalışmada entegre rapor hazırlamanın ve yayımlanmış entegre raporların Türkiye'deki halka açık bankaların hisse senedi fiyatları ve hisse başı kazançları üzerindeki etkisi En Küçük Kareler (EKK) tahmincisi ile ampirik olarak araştırılmıştır. Araştırmanın bulguları, entegre rapor hazırlamanın; halka açık bankaların hisse başı kazançları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu, ancak hisse senedi fiyatları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmadığını göstermektedir. Diğer yandan çalışmada, yayımlanmış entegre raporların halka açık bankaların hisse senedi fiyatları ve hisse başı kazançları üzerinde olumlu bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, araştırma bulgularına göre; entegre raporlama Türkiye'deki halka açık bankalara sınırlı da olsa değer katmaktadır, ancak borsa yatırımcılarının finansal okuryazarlığının artması gerekmektedir.Article Citation Count: 0Üniversite Öğrencilerinin Ağrı İnançları, Ağrıyla Başa Çıkma ve Reçetesiz İlaç Kullanma Durumlarının Belirlenmesi(2024) Yüceer, Buğse; Aküzüm, Büşra Selen; Erol, Kevser; Kılınç, Melike; Çakar, Zeynep Merve; Boztepe, HandanAmaç: Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin ağrı inançları, ağrıyla başa çıkma ve reçetesiz ilaç kullanma durumlarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma, 2021-2022 eğitim öğretim döneminde, Atılım Üniversitesinde öğrenim gören 320 birinci sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında, Tanımlayıcı Özellikler, Ağrı ve Reçetesiz İlaç Kullanımına İlişkin Veri Toplama Formu, Ağrı İnançları ve Ağrı İle Başa Çıkma Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Üniversite öğrencilerinin çoğunlukla ağrının organik nedenlerle ortaya çıktığına inandıkları, %87.2’sinin son bir yıl içinde reçetesiz ilaç kullandıkları, en yüksek oranda baş ağrısı (%74.7) nedeniyle ilaç kullandıkları ve en sık kullandıkları ilacın ise analjezik ilaçlar (%65) olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Üniversite öğrencilerini, sıklıkla kullanılan reçetesiz ilaçlara bağlı gelişebilecek yan etkilerden korumak amacıyla eğitim planlanması ve öğrencilerin akılcı ilaç kullanımı ve ağrı yönetimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Üniversitede öğrenim gören birinci sınıf öğrencilere ek olarak diğer sınıfları da kapsayacak şekilde daha büyük örneklem gruplarında araştırmaların yürütülmesi önerilmektedir.Article Citation Count: 0Tetkik Nedeni ile Verilen Açlık İsteminin Hasta Üzerindeki Etkileri: Tanımlayıcı Kesitsel Bir Araştırma(2024) Tamer, Fatma; Uçar, Gizem Cansız; Kapucu, SevgisunAmaç: Hastanede yatan hastalarda laboratuvar ve radyolojik tetkik nedeniyle verilen açlık istemi süresinde atlanılan öğün sayısını ve hasta üzerindeki etkilerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı ve kesitsel desende gerçekleştirildi. Araştırmanın örneklemini, Ekim-Aralık 2020 tarihleri arasında, iç hastalıkları servisinde yatan ve en az 8 saatlik açlık istemi verilen 18-65 yaş arasındaki 78 hasta oluşturdu. Araştırmanın verileri Hasta Tanıtım Formu, Numerik Şiddet Skalası, BARF Bulantı Ölçeği, Nutrisyonel Risk Skoru-2002, KATZ Günlük Yaşam Aktivitesi Ölçeği ve Beck Anksiyete Ölçeği aracılığı ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların %11.54’ünün beslenme bozukluğu riskinin yüksek olduğu, tetkik nedeniyle ortalama 12.1 saat aç kaldığı ve bu süre içinde ortalama iki öğün kaçırdıkları belirlenmiştir. Hastaların NRS-2002 puan ortalaması 0.77±1.15, BARF Bulantı Ölçeği puan ortalaması 0.53±1.45, KATZ GYA puan ortalaması 0.32±0.987 ve Beck Anksiyete Ölçeği puan ortalaması ise 25.03±5.95 bulunmuştur. Sonuç: Araştırmamızda, laboratuvar ve radyolojik tetkik nedeniyle verilen açlık istemi süresinde atlanılan öğün sayısının, literatürde belirtilen süreden fazla olduğu ve hastaların susama, bulantı, yorgunluk, anksiyete yaşadığı belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarının klinik alanda çalışan sağlık personeli ile paylaşılması ve hemşirelik uygulamalarına yansıtılması önerilmektedir.Article Citation Count: 0Association of Cognitive Status, Anxiety and Depression With Hearing Loss in the Elderly(2024) Gülmez, Mehmet İhsan; Aydın, CansetObjective: Hearing loss is an important problem that is common among older people. Dementia can be defined as a group of disorders that adversely affect memory, thinking function and the ability to perform daily activities. Hearing loss leads to poor quality of life due to loneliness, social isolation, anxiety and susceptibility to depression. Hearing aids are the primary tool used in the management of hearing loss. In this study, we aimed to compare participants with and without hearing loss in terms of cognitive status, depression and anxiety, and to assess the effect of hearing aid use on this process. Method: Between June 2023 and June 2024, 608 patients over the age of 50 who registered at the psychiatric outpatient clinic of Hatay Training and Research Hospital were included in the study. Participants were enrolled if they presented to the Psychiatry outpatient clinic during the selected time interval, were over 50 years of age and agreed to participate in the study. Participants' demographic information, educational status, social information, hearing aid use, minimental score, Beck anxiety score, and geriatric depression score were recorded. Results: When comparing patients with and without hearing loss, statistically significant differences were observed on the Minimental Test, Beck Anxiety Score and Geriatric Depression Score. Conclusion: In this study, a statistically significant relationship was found between hearing loss and cognitive status, depression and anxiety, and it was suggested that the use of hearing aids may be beneficial in terms of preventing the development or slowing the progression of these pathologies.Article Citation Count: 0Menopozun Cinsel İşlev Bozukluğuna ve Depresyona Etkisi: Vaka-kontrol Çalışması(2024) Yıldırım, Fatma; Duman, Nuriye Büyükkayacı; Vural, GülşenAmaç: Bu çalışmada 45-55 yaş arası menopoza girmiş ve girmemiş kadınların cinsel işlev ve depresyon düzeylerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Kesitsel ve vaka kontrol tipte olan bu çalışma Orta Karadeniz bölgesinde bir hastanede Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine başvuran 45-55 yaş arası, 88’i menopoza girmiş ve 88’i menopoza girmemiş olan, araştırmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan toplam 176 evli kadınla tamamlanmıştır. Araştırmanın verileri yüz yüze görüşme tekniği ile Ağustos 2018-Mart 2019 tarihleri arasında toplanmıştır. Verilerin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu, Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği (ACYÖ) ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmamızda vaka ve kontrol grubundaki kadınlar sosyodemografik ve bazı özelliklerine göre benzer bulunmuş olup (p<0,05), beden kitle indeksi açısında istatistiksel olarak farklı bulunmuştur (p>0,05). Vaka grubundaki kadınların %88,6’sında, kontrol grubundaki kadınların %51,1’inde cinsel işlev bozukluğu tespit edilmiş olup, gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Vaka ve kontrol grubundaki kadınların BDÖ, ACYÖ toplam ve alt puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Sonuç: Menopoza girmiş olan kadınlarda cinsel işlev bozukluğu ve depresyon görülme düzeyi menopoza girmemiş kadınlara göre daha yüksektir.Article Citation Count: 0Yaşlılarda Düşme Riski ile İlgili Faktörler(2024) Karahan, Zehra Can; Seymen, Fatma Nur; Özcan, Ayşenur; Türkmen, CeyhunAmaç: Düşme yaşlı yetişkinlerde çok yaygın olarak görülen önemli bir problemdir. Çalışmanın amacı, yaşlı bireylerde düşme riski ile ilgili faktörleri incelemektir. Araçlar ve Yöntem: Çalışmada 65 yaş üstü 110 birey incelendi. Bireylerin demografik bilgileri ve son 1 yıl içerisindeki düşme sayıları kaydedildi. Katılımcıların bilişsel becerileri Montreal Bilişsel Değerlendirme (MoCa) Ölçeği ile, anteriyoposterior dinamik denge Fonksiyonel Uzanma Testi (FUT) ile, lateral denge Tandem Duruş Testi (TDT) ile, denge ve düşme olasılığı Berg Denge Testi (BDT), fonksiyonel hareketlilik Zamanlı Kalk Yürü Testi (ZKYT) ile, alt ekstermite enduransı ve fonksiyonel kas gücü 1-Dakikalık otur-kalk Tesi (1-DOKT) ile ve servikal propriosepsiyon stabilizatör ile değerlendirildi. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 71.26±6.20'dir ve son bir yıl içinde 0.41±1.02 düşme yaşamışlardır. TDT süresi: 25.95±7.93 saniye, MoCa: 18.65±4.90, FUT: 21.83±8.38 cm, BDT: 51.11±4.47, ZKYT: 12.01±3.89 saniye, 1-DOKT: 18,61±8,23 tekrar, servikal propriyosepsiyon hatası: % 15.49±13.01 olarak bulundu. Düşme sayısı ile yaş (r=-0.081, p=0.399), boy (r=-0.030, p=0.756), TDT (r=0.144, p=0.134), bilişsel düzey (r=-0.015, p=0.878), BBT(r=-0.079, p=0.414) ve servikal propriyosepsiyon(r=-0.135, p=0.160) arasında istatistiksel olarak anlamlı olmayan negatif bir korelasyon görüldü. Erkekler kadınlara kıyasla daha fazla düşme bildirmiştir ve olasılık oranı 3.14'tür (%95 güven aralığı: 1.21-8.14). Sonuç: Bu çalışma, yaşlı insanlar arasında düşmelerle ilişkili faktörlere dair değerli bilgiler sunmaktadır. Bulgular, düşmelerde kilit bir faktör olarak cinsiyetin önemini göstermekte ve vücut ağırlığı, denge, servikal propriosepsiyon ve yaşın düşme olasılığı üzerindeki olası etkisini ortaya koymaktadır.Article Citation Count: 0Medenî Usûl Hukuku Kapsamında Kanun Yollarında Verilen Kararların Gerekçelendirilmesi(2024) Özata, Ayça Handan AtakulGerekçe, mahkemenin tespit ettiği maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında kurduğu bir ilişkidir. Mahkemenin verdiği kararı gerekçelendirmesi hem Anayasa’nın hem de 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddelerinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Bu zorunluluk yalnızca ilk derece mahkemesinin vereceği kararlarla sınırlı olarak öngörülmemiştir. Aynı zamanda kanun yollarında verilen mahkeme kararlarının da gerekçeli olacağına ilişkin birtakım düzenlemelere yer verilmiştir. Öncelikle Anayasa ile mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olacağı düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile de ilk derece mahkemesi kararlarının yanı sıra üst derece mahkemelerinin de kararları bakımından gerekçenin nasıl olması gerektiğine dair ayrıca düzenlemelere yer verilmiştir. Bu doğrultuda medenî usûl hukukunda gerek olağan gerekse de olağanüstü kanun yollarında verilen mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir. Ancak uygulamada mahkemelerin bilhassa da kanun yollarında gerekçesiz ya da bir alt derece mahkemesinin kararına atıf yapmak suretiyle karar verdiği görülmektedir. Bu noktada gerçek bir gerekçeden söz edilemeyecektir. Bu çalışma ile medenî usûl hukukunda kanun yollarında verilen bir karara ilişkin gerekçelendirmenin nasıl olması gerektiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.Article Citation Count: 0Güncel Yargı Kararları Işığında 1999 Montreal Konvansiyonu Kapsamında Kazanın Tespiti(2024) Acun, Umut1999 Montreal Konvansiyonu taşıyıcının, hava yolu ile gerçekleştirilecek taşımalar sırasında doğan zararlardan sorumluluğunu düzenlerken, yük ve bagaj taşımaları için meydana gelen zararın bir olaydan doğmasını öngörmüşken, yolcunun ölümü ve yaralanmasından doğan zararların Konvansiyon kapsamında tazmini için bir kazanın varlığını aramıştır. Bu bağlamda yolcunun uğradığı zararı meydana getiren halin kaza olarak nitelendirilmesi, zararın tazmin edilebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Kazanın mevcudiyeti değerlendirilirken Konvansiyonun tarihsel gelişimi ve Konvansiyon ile ulaşılmaya çalışılan amaçlar da göz ardı edilmemeli; bu doğrultuda Konvansiyon amaçlarıyla uyumlu bir yol izlenmelidir. Konvansiyon amacı doğrultusunda yapılacak değerlendirme hem havayoluyla gerçekleştirilecek uluslararası taşımalara uygulanacak kurallar hususunda yeknesaklık sağlanması, hem de zarar gören yolcunun mağdur olmasının önüne geçilmesine hizmet edecektir. Bu bağlamda kazanın mevcudiyetinin değerlendirilmesi yapılırken ortaya atılan görüşlerden Konvansiyon’un amacına en uygun olanının seçilmesi tercihten ziyade, bir gerekliliktir. Bu kapsamda çalışmamızda öncelikle kaza kavramı tanımlanacak, daha sonrasında hava yoluyla gerçekleştirilen taşımalara ilişkin farklı uyuşmazlıklarda verilen kararların meydana getirdiği görüşler ele alınacak ve son olarak Konvansiyon amacı ele alınarak bu doğrultuda bir değerlendirmede bulunulacaktır.Article Citation Count: 0Elektrikli Araç Satın Alma Niyetini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi: Ankara İli Örneği(2024) Erdoğan, Eyüp Can; Tengilimoğlu, Dilaver; Bilgin, Pınar; Reyhanoğlu, İzay; Reyhanoğlu, İzayAmaç - Bu çalışma, Elektrikli araç satın alma niyetini etkileyen faktörleri ve bu faktörlerin demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem – Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Ankara’da yaşayan 20 yaş üstü bireylere toplam 414 anket uygulaması yapılmış ve elde edilen veriler istatistiksel paket programlar aracılığıyla analiz edilmiştir. Bulgular - Analizler, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve gelir düzeyi gibi demografik faktörlerin elektrikli araç satın alma niyeti üzerinde farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. Yaşa göre, 56 yaş ve üzeri katılımcıların \"Hızlanma ve Keyifli Sürüş\" algısının genç katılımcılardan daha yüksek olduğu bulunmuştur. 26-35 yaş arası katılımcıların ise \"Düşük Gürültü\", \"Olumlu İtibar\", \"Araçtaki Alan\", \"Güvenlik\" ve \"Çevre Dostu\" algılarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Cinsiyete göre, kadınların elektrikli araç satın alma niyeti alt boyutlarında genellikle daha yüksek puanlar aldığı tespit edilmiştir. Eğitim düzeyine göre, lisansüstü mezunlarının \"Olumlu İtibar\", \"Araçtaki Alan\", \"Güvenlik\", \"Çevre Dostu\", \"Çevresel Kaygı\" ve \"Satın Alma Niyeti\" alt boyutlarında daha yüksek puanlar aldığı ve algılarının farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Gelir düzeyine göre, belirli gelir gruplarının algıladıkları fiyat değeri, çevresel kaygı ve satın alma niyeti üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Tartışma - Sonuç olarak, elektrikli araç satın alma niyetinin demografik faktörlerle ilişkili olduğu ve algılanan fiyat değeri, çevresel kaygı ve satın alma niyeti arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur.Article Citation Count: 0Unlocking the Power: How Digital Transformation Fuels Intellectual Capital(2024) Yılmaz, Ayşe AslıPurpose – This paper aims to explore the transformative impact of digitalization within the aviation sector, with a specific focus on airport terminal management. The primary objective is to understand how digitalization influences and reshapes the various facets of the industry, particularly in terms of intellectual capital. Design/Methodology/Approach – This study employs a conceptual overview to examine the impact of digitalization on intellectual capital in aviation management. By analyzing the integration of digital technologies, the study explores their effects on human, structural, and relational capital. The conceptual framework is enhanced by detailed network analysis using the NetworkX library, offering an in-depth examination of the relationships between elements of intellectual capital and digital transformation criteria. Findings – The study uncovers the intricate relationships defining TAV Holding and its subsidiary entities, providing insights into the dynamic interplay of power, influence, and intellectual capital within the aviation sector. It reveals how digital transformation criteria are crucial in enhancing intellectual capital, which includes human, structural, and relational capital. The findings emphasize the role of digital technologies in streamlining processes, improving decision-making, and fostering innovation. Discussion – This paper contributes to the body of knowledge by highlighting the original value of studying the impact of digitalization on intellectual capital in the aviation sector. It underscores the importance of digital transformation criteria in enriching intellectual capital and fostering resilience in a rapidly evolving industry landscape. The discussion also addresses the broader implications of these findings for the aviation industry and its stakeholders, suggesting that embracing digitalization can lead to more effective and efficient airport terminal management.Article Citation Count: 0Yapay Zekâ Entegrasyonu ve Sosyal İnovasyon: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarıyla Uyumlu Disiplinlerarası Araştırma Eğilimleri(2024) Yılmaz, Ayşe Aslı; Yılmaz, Ayşe AslıBu çalışma, Yapay Zeka (YZ), Makine Öğrenimi, Doğal Dil İşleme (NLP) ve Prompt Mühendisliği'nin sosyal bilimlere entegrasyonunu ve bu teknolojilerin işbirlikçi ağlar, tematik gelişmeler ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA'lar) ile uyumlu araştırma eğilimleri üzerindeki etkilerini incelemektedir. Bibliyometrik analiz ve konu modelleme yöntemlerini kullanan araştırma, son on yılı kapsayan Web of Science (WoS) veri tabanından elde edilen 389 yayını analiz etmektedir. Bulgular, bu teknolojilerin sosyal bilimlerle kesişiminde disiplinlerarası araştırmalarda önemli bir büyüme olduğunu ve özellikle yönetim, işletme ve çevre çalışmaları alanlarında kayda değer katkılar yapıldığını ortaya koymaktadır. Çalışma, YZ'nin ürün geliştirmede yenilikçi uygulamaları, enerji sektöründeki ilerlemeler ve eğitim ile sağlık alanlarındaki kullanımı gibi ana temaları belirlemektedir. Araştırma, YZ'nin sürdürülebilir kalkınmayı desteklemedeki dönüştürücü potansiyeline vurgu yaparken, etik kaygıların ele alınmasının ve sorumlu bir şekilde uygulanmasının önemine de dikkat çekmektedir. Bu çalışma, YZ ve ilgili teknolojilerin sosyal bilimleri nasıl yeniden şekillendirdiği ve küresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada oynadığı rol hakkında daha derin bir anlayışa katkı sağlamaktadır.Article Citation Count: 0Kritik Bağlantılar: Ağ Analizi ile Havacılık Güvenliğini Artırmak(2024) Yılmaz, Ayşe AslıBu çalışmanın amacı, Ağ Analizi kullanarak farklı uçak tiplerinde insan faktörlerinin havacılık kazalarına etkisini incelemektir. Bu araştırma, daha önceki çalışmaların insan faktörlerinin rolünü kabul etmesine rağmen, merkezilik metriklerini analiz ederek en etkili hataları belirleyip, bu hataların havacılık güvenliği üzerindeki etkisini daha ayrıntılı bir şekilde anlamayı hedeflemektedir. Çalışmada Python'un NetworkX kütüphanesi kullanılarak Ağ Analizi yapılmıştır. NTSB havacılık kazası veri tabanından elde edilen bir veri seti kullanılmıştır. Her uçak tipi için iki modlu ağlar oluşturulmuş, düğümler kazaları ve insan hatası kategorilerini temsil ederken, kenarlar bu ilişkileri göstermektedir. Analiz, pilot hatasının tüm uçak tiplerinde en yüksek derece merkeziliğine sahip olduğunu ve kazalarda sıkça yer aldığını ortaya koymuştur. Yakınlık merkeziliği, pilot hatasının ağ üzerindeki önemli etkisini vurgulayarak merkezi rolünü daha da öne çıkarmıştır. Bulgular, havacılık güvenliğini artırmak için pilot hatalarının ele alınmasının kritik önemini vurgulamaktadır. Mürettebat hataları ve diğer insan hataları daha az sıklıkta görülmesine rağmen, verilerdeki varlıkları kapsamlı bir güvenlik stratejisinin bu faktörleri de dikkate alması gerektiğini göstermektedir. Bu çalışmanın sonuçları, pilot hatasının çeşitli uçak tiplerinde havacılık kazalarındaki en etkili insan faktörü olduğunu göstermektedir. Hedeflenmiş müdahaleler, örneğin geliştirilmiş pilot eğitimi ve daha sıkı güvenlik protokolleri gibi uygulamalara odaklanarak, havacılık endüstrisi kaza oranlarını önemli ölçüde azaltabilirArticle Citation Count: 0Flight in Transition: Navigating the Skies of Automation and Human Judgement(2024) Yılmaz, Ayşe AslıIntegrating automation systems within the aviation sector signifies a critical juncture, presenting significant advancements in operational efficiency and safety protocols. However, this technological evolution mandates a comprehensive reassessment of decision-making processes, particularly as pilots navigate the intricate interaction between human cognition and automated support. This study aims to enhance academic discourse by conducting a thorough analysis of the implications of automation systems on decision-making in aviation, with a specific focus on the tragic incidents involving Lion Air Flight 610 on October 29, 2018, and Ethiopian Airlines Flight 302 on March 10, 2019. The impact of automation systems on decision-making in aviation will be examined in detail to understand their role in these incidents. Employing a rigorous case analysis methodology upon a diverse array of secondary sources, this study seeks to unravel the multifaceted dynamics at play and shed light on the influence of automation on pilot actions and responses. Anticipated outcomes of this study include providing invaluable guidance to aviation stakeholders, encompassing regulatory bodies, aircraft manufacturers, airlines, and pilots, concerning the challenges and opportunities inherent in automation integration. By identifying knowledge gaps and delineating avenues for enhancement, this research endeavours to inform evidence-based strategies and optimal practices for enhancing safety and resilience in contemporary air travel. Ultimately, the significance of this scholarly endeavour lies in its potential to advance scholarly understanding and facilitate informed decision-making processes, thereby contributing to the pursuit of safer and more efficient aviation operations on a global scale.Article Citation Count: 0Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Büyüme Dostu Vergileme(2024) Meriç, Metin; Bülbül, DuranVergilendirmeyi büyüme dostu haline getirmeye yönelik çalışma-lar son dönemde artmıştır. Büyüme dostu vergilendirme kavramı, enf-lasyon dönemlerinde ücret gelirleri üzerindeki vergi yükünün, emlak vergilerine yönlendirilmesini ifade etmektedir. Yüksek enflasyon dö-nemlerinde bu iki tür vergiye yönelik zorlukların daha da artığı görül-mektedir. Taşınmaz vergilendirmesinde emlak değerlerinin güncellen-mesi en önemli sorunların başında gelmektedir. Özellikle düşük gelirli konut sahibi vatandaşlar bundan çok etkilenmektedir. Bu nedenle büyü-me dostu vergilendirme, özellikle enflasyon dönemlerinde düşük gelirli vergi mükelleflerinin vergi yükünün azaltılmasıdır. Çünkü \"Bracket Sı-kışması\" (Mali Sürüklenme), enflasyon nedeniyle nominal gelirleri artan vergi mükelleflerinin hem ücret hem de emlak vergilerinde daha yüksek vergi dilimlerine geçmesine neden olmaktadır. Bu çalışma, özellikle enf-lasyon nedeniyle gelir kaybı yaşayan düşük gelirli vergi mükellefleri üzerindeki vergi yükünün azaltılmasına yönelik mevcut uygulamaları ve olası çözümleri tartışmaktadır.Article Citation Count: 0Miyop Hastalarda Sikloplejinin Korneal Keratometrik Ölçümlere Etkisi(2024) Yakar, KonuralpAmaç: Bu çalışmanın amacı oftalmolojik muayenede sikloplejik-midriyatik olarak kullanılan %1 siklopentolat hidroklorür damlanın korneal keratometrik değerlere etkisini araştırmak, siklopleji-midriazis sonrası ölçülen keratometrik değerlerin refraktif cerrahi ve biyometrik hesaplamalarda kullanılıp kullanılamayacağını ortaya koymaktır. Yöntemler: Kesitsel prospektif planlanan çalışmaya, Ocak 2022-Nisan 2023 tarihleri arasında rutin göz muayenesi için polikliniğe başvuran sağlıklı erişkin 110 hastanın sağ gözü dâhil edildi. Standart otorefraktokeratometreyle (Topcon KR 8100) ölçülen korneal keratometrik veriler (K1, K1mm, K1 aks, K2, K2mm, K2 aks, K ortalama, korneal astigmatik değer) %1 siklopentolat hidroklorür 3 defa damlatıldıktan 45 dakika sonra elde edilen siklopleji sonrasındaki keratometrik ölçümlerle karşılaştırıldı. Bulgular: Olguların medyan yaşı 25 (minimum 18-maksimum 40 yıl) idi. Cinsiyet dağılımı eşitti. Olguların siklopleji öncesi ölçülen K1, K1mm, K1 aks, K2, K2mm, K2 aks, K ortalama, korneal astigmatik değerlerinde siklopleji-midriyazis sonrasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Sağlıklı erişkin bireylerde korneal keratometrik değerler %1 siklopentolat ile oluşturulan siklopleji-midriyazisten etkilenmemektedir.Article Citation Count: 0Haksız Fiilden ve Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borçlarda Temerrüt İçin İhtar Koşulundan Vazgeçilmesine İlişkin Bir Değerlendirme(2024) Görmez, GizemBorçluyu temerrüde düşürebilmenin şartlarından birisi de kural olarak borçluya ihtarda bulunulmuş olmasıdır. Ancak kanun koyucu TBK md.117/f.II ile bu kurala bazı istisnalar getirmiştir. Nitekim çalışma konusunu oluşturan haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlarda borçluyu temerrüde düşürebilmek için ihtar şartından açıkça vazgeçilmiştir. Haksız fiilden doğan borçlar kapsamında ihtar şartının kaldırılmış olmasına ilişkin kural hakkında doktrinde bazı eleştirilerle karşılaşılmaktadır. Bu eleştiriler özellikle kusursuz sorumluluk halleriyle ilgilidir. Diğer taraftan sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar açısından ise, kanun koyucu ihtar şartının aranmasında zenginleşenin iyiniyetli-kötüniyetli olmasına göre ayrım yapmaktadır. Ancak burada da doktrinde, kanun koyucunun TMK md.3 hükmündeki iyiniyetten yola çıkarak düzenleme yapması yerine, TMK md.2 hükmündeki dürüstlük kuralından yola çıkarak bir düzenleme yapması gerektiği yönünde bazı haklı eleştiriler söz konusudur.Article Citation Count: 0Algoritmik Yönetim Kapsamında İşçinin İzlenmesi(2024) Çankaya, YiğitcanAlgoritmik yönetim, iş ilişkilerinin dijitalleşmesi ile çalışma yaşamında yeni ortaya çıkan ve çoğunlukla yapay zekaya dayalı bazı uygulamaları ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. İşverenin bireysel iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi, iç yönetmelik ya da yönetim hakkı gibi kaynaklara dayanarak, işçilerin iş görme edimine veya işyerindeki davranışlarına yönelik çalışma koşullarını çeşitli yazılımlar aracılığıyla düzenlemesi, bu kavram ile açıklanır. Algoritmik yönetim, yönetime ilişkin otomatik veya yarı otomatik kararlar alınması ve bunların icrası için, işçiler veya müşterilere ait verilerin toplanması ve algoritmalar aracılığıyla otomatik ya da yarı otomatik olarak işlenmesi anlamına gelmektedir. Bu tür uygulamalar veri işleme yoluyla gerçekleştirildiği için, özellikle işçiye dair çok büyük hacimde veriye ihtiyaç duyulur ve bu veri genellikle izleme yöntemleriyle elde edilir. Bu nedenle algoritmik yönetim kapsamında yapılan izlemenin hukuka uygunluğunun, yazılım sektöründe kullanılan yeni uygulamalara göre ele alınması gereklidir. Bu yöntemlerin hukuka uygunluğu, algoritmik yönetim özelinde iki şarta bağlıdır: (i) izlemeye ilişkin uyulması gereken temel ilkelere uygunluk, yani elverişlilik, gereklilik ve orantılılık, (ii) otomatik karar alma mekanizmalarına yönelik Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) md.11/1(g) hükmüne uygunluk. Olması gereken hukuk bakımından ise Türk hukuku hâlâ algoritmik yönetim ile alınacak tüm kararların insan müdahalesini veya kontrolünü gerektirmesi bakımından yetersizdir. Hukuka aykırı algoritmik yönetim yöntemleri ile işçinin özel yaşamın gizliliği hakkı ihlal edilirse; (i) işçinin kişilik hakkının korunması, (ii) işçi lehine haklı nedenle fesih hakkının doğması ve (iii) ayrımcılık tazminatı gibi sonuçlar doğar.